Hac, İslâm'ın beş şartı arasında sayılan önemli bir ibâdettir ve birtakım şartları taşıyan Müslümanlar tarafından hayatta bir defa yapılması farzdır. Bu konuda İslâm âlimleri arasında ittifak (icma, görüş birliği) vardır. Haccın farz oluşunun delilleri âyet ve hadislerdir:
apaçık işaretlerle dopdolu. (Orası) bir zamanlar İbrahim'in durduğu yer(dir); kim içine girerse huzur bulur. Bundan dolayı, mâbedi haccetmek, gücü yeten bütün insanların Allah'a karşı yerine getirmek zorunda oldukları bir görevdir. Hakikati inkar edenlere gelince, bilsinler ki, Allah, yarattığı âlemlerden bağımsızdır, her bakımdan Kendine yeterlidir.(Ali-imran 97)
HACCI ve Umreyi Allah için ifa edin; fakat yapmaktan alıkonursanız gücünüzün yeteceği bir kurban kesin ve kurban kesilinceye kadar başlarınızı traş etmeyin; ama içinizden hasta olan yahut başında rahatsızlık olan kimse, oruç tutarak veya sadaka vererek veya [başka türlü] bir ibadet ile (vaktinden önce tıraş olma) özrünü karşılayacak bir şey yapmalıdır. Sağlıklı ve emniyette olduğunuzda, hac [vaktin]den önce umre yapan, gücünün elverdiği türden bir kurban kessin; ama kurbana gücü yetmeyen, hac sırasında üç gün ve döndükten sonra yedi gün, yani tam on [gün] oruç tutsun. Bütün bunlar, Mescid-i Harâm civarında yaşamayanlar içindir.
HACCI ve Umreyi Allah için ifa edin; fakat yapmaktan alıkonursanız gücünüzün yeteceği bir kurban kesin ve kurban kesilinceye kadar başlarınızı traş etmeyin; ama içinizden hasta olan yahut başında rahatsızlık olan kimse, oruç tutarak veya sadaka vererek veya [başka türlü] bir ibadet ile (vaktinden önce tıraş olma) özrünü karşılayacak bir şey yapmalıdır. Sağlıklı ve emniyette olduğunuzda, hac [vaktin]den önce umre yapan, gücünün elverdiği türden bir kurban kessin; ama kurbana gücü yetmeyen, hac sırasında üç gün ve döndükten sonra yedi gün, yani tam on [gün] oruç tutsun. Bütün bunlar, Mescid-i Harâm civarında yaşamayanlar içindir.
Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve bilin ki Allah karşılık vermede şiddetlidir.(Bakara 196.)
"İslâm beş şey üzerine kuruldu: Allah'tan başka tanrı olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın peygamberi olduğuna şahâdet etmek, namaz kılmak, zekâtı vermek, haccetmek, ramazanda oruç tutmak" .(Buhârî, "İman", 1; Müslim, "İman", 22 )
Ebû Hüreyre anlatıyor: Resûlullah bize hitap ederek "Ey insanlar! Allah size haccı farz kıldı, haccediniz" buyurdu. Adamın birisi "Her sene mi ya Resûlullah?" dedi. O da sükût etti. Nihayet aynı şeyi üç kere söyleyince Resûlullah "Eğer 'evet' deseydim vacip olurdu ve buna gücünüz de yetmezdi" dedi.(] Müslim, "Hac", 412)
I.İlkeler ve Amaçlar.
I.İlkeler ve Amaçlar.
II.Haccın Tanımı ve Mahiyeti.
III.Haccın Şartları.
IV.Haccın Rükünleri
V.Haccın Vâcipleri
VI.Haccın Sünnetleri ve Âdâbı
VII.Haccın Çeşitleri.
VIII.Haccın Yapılışı.
IX.Hac ile İlgili Kurbanlar.
X.Hac Cinayetleri.
XI.İhsâr ve Fevât.
XII.Hacda Vekâlet.
XIII.Medine’de Mescid-i Nebî’yi ve Peygamber’imizin Kabrini Ziyaret.
İbadetler öz ve amacı itibariyle kulun yaratanı ve O’nun üstün kudreti karşısında aczini ifade etmesi, alem içinde konumunu bilip ona göre tavır alması ve bu ruh hali içinde O’nunla iletişim kurması demek olduğundan neticede bireyin mutluluğuna, bireyin kendisini tanımasına, kendisiyle ve toplumla barışık yaşamasına, bunun devamında da toplumsal huzur ve barışın kurulmasına hizmet eder.
İbadetler öz ve amacı itibariyle kulun yaratanı ve O’nun üstün kudreti karşısında aczini ifade etmesi, alem içinde konumunu bilip ona göre tavır alması ve bu ruh hali içinde O’nunla iletişim kurması demek olduğundan neticede bireyin mutluluğuna, bireyin kendisini tanımasına, kendisiyle ve toplumla barışık yaşamasına, bunun devamında da toplumsal huzur ve barışın kurulmasına hizmet eder.
Kutsal zaman ve mekân inancı hemen bütün dinlerde mevcuttur. Esasen haccın temelinde, ulûhiyyetin herhangi bir yerde tecellîsine ilişkin inanç yatar. İslâm dininde de, kutsal mekân ve zaman telakkisi hac ibadeti bünyesine yerleştirilmiştir.
Hac sözcüğünün “kutsal,yöneliş ve yürüyüş” anlamına gelmesi, bir bakıma hac ibadetine saygınlık ve kutsiyet atfedilen birtakım özel mekanlar üzerinden Allah’a yürünmesi şeklinde sembolik bir mahiyet kazandırır.
Haccın nostaljik boyutu, inanan bir kimsenin inanç kökleriyle bağlantısını tazelemesi bakımından önemlidir. Farklı dil, ırk, bölge ve kültürlere, sosyal konum ve ekonomik güce sahip insanların eşit statüde ve aynı renk ve tip elbiseler içinde toplanması, akın akın koşturması yaratıcının huzurunda dirilişi ve toplanışı hatırlatır.
Haccın nostaljik boyutu, inanan bir kimsenin inanç kökleriyle bağlantısını tazelemesi bakımından önemlidir. Farklı dil, ırk, bölge ve kültürlere, sosyal konum ve ekonomik güce sahip insanların eşit statüde ve aynı renk ve tip elbiseler içinde toplanması, akın akın koşturması yaratıcının huzurunda dirilişi ve toplanışı hatırlatır.
Haccın dayanışma ruhunun canlı tutulması, her türlü gösteriş ve alâyişten uzaklaşma, insanlar arası eşitlik,ölümü ve ötesini hatırlamak,kötü arzu ve alışkanlıklardan da sıyrılıp tertemiz yeni bir hayat sunması gibi ilkeleri vardır.
Hz. Peygamber haccedenler için “Kim Allah için hacceder de (bu esnada, Allah’ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, (kul hakkı müstesna) annesinin onu doğurduğu günkü gibi(günahlarından arınmış olarak hacdan) döner” (Buhârî, “hac”;Müslim, “hac”,438) buyurmuştur.
İslam’ın beş esasından biri olan Hac Sözlükte “kastetmek,yönelmek” anlamına gelen bir kelimedir. Hac, “Kâbe’yi ve etrafındaki kutsal mekânları yılın belirli zamanında usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve yapılması gereken diğer menâsiki yerine getirmek” demektir. Bunların hepsine birden hac törenleri anlamında “menâsîkü’l-hac” denir.Bu ibadeti yerine getirene hacı denir .
İslam’ın beş esasından biri olan Hac Sözlükte “kastetmek,yönelmek” anlamına gelen bir kelimedir. Hac, “Kâbe’yi ve etrafındaki kutsal mekânları yılın belirli zamanında usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve yapılması gereken diğer menâsiki yerine getirmek” demektir. Bunların hepsine birden hac törenleri anlamında “menâsîkü’l-hac” denir.Bu ibadeti yerine getirene hacı denir .
Hac da diğer ibadetler gibi Allah’ın farz kıldığı bir ibadettir.
Hac da diğer ibadetler gibi Allah’ın farz kıldığı bir ibadettir.
Hac yüz binlerce Müslüman’ın bir araya geldiği bir ibadettir. Bu yönüyle hac mahşer’i andırır.Kendini bu muhteşem karabalığın içinde bulan insan,Allahın huzurunda toplanacağı günü (mahşer) hatırlayacak ve bu dünyada nefis muhasebesini yapacaktır.
Haccın diğer ibadetlerden farklı olarak uluslar arası yönü vardır. Dünyanın farklı bölgelerinden gelen bütün Müslüman’larla bir araya gelen kişi, farklı dilde,renkte ve farklı kültürde insanlarla tanışma ve kaynaşma imkanı bulacaktır.
A) YÜKÜNLÜLÜK ŞARTLARI
A) YÜKÜNLÜLÜK ŞARTLARI
-Müslüman olmak
-Akıl sağlığı yerinde ve ergenlik çağına gelmiş olmak
-Hac yapmaya bedeni ve mali imkanların yeterli olması
-Hac farizasını yerine getirecek vakte erişmiş olmak.
İstitâat: Yapa bilme güç ve imkanı anlamına gelen İstitâat beden ve mali imkanın yeterli düzeyde bulunması demektir. Haccın vücup şartıdır.
B) EDA ŞARTLARI
Haccın edasının,yani hac yükümlüsü tarafından bizzat ifa edilmesinin farz olması için bulunması gereken şartlara ‘haccın edasının şartları’ denir.
a)Sağlıklı olmak: Hacca gitmeye engel bir sağlık probleminin olmaması.
c)Ârızi bir engelin bulunmaması:Tutukluluk ve yurt dışına çıkma yasağı durumunun olmaması.
d)Kadınlara Özel iki şart:Haccın edasıyla doğrudan ilgisi bulunmamakla birlikte; kadınların tek başlarına uzun yola çıkma yasağından kaynaklanan “yanlarında eşlerinin veya bir mahremlerinin bulunması;ikinci şart ise sadece boşanma iddeti veya vefat iddeti beklemekte olan kadınlara ilişkin olup, “beklemeleri gereken süreyi tamamlamış olmaları.
Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir. (Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının. (2/197)
İhram sözlükte “haram etmek, kendini mahrum bırakmak”
İhram sözlükte “haram etmek, kendini mahrum bırakmak”
“tazim edilmesi gereken zamana veya mekâna girmek ve bunlara saygı duymak” anlamına da gelir.
hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin, diğer zamanlarda mubah olan bazı fiil ve davranışları belirli bir süre boyunca yani hac veya umrenin rükünlerini tamamlayıncaya kadar kendi nefsine haram kılması anlamındadır.
Namaza başlama tekbiri anlamına gelen tahrîme ile ihram kelimeleri aynı kökten türemiş
Normal zamanda helâl olan bazı fiiller ihramlı için yasak hale gelir.
Kılık kıyafet, cinsel hayat ve avlanmayla ilgili olmak üzere üç grupta toplanır.
Bu yasakların ihlâli, yasağın çeşidine ve ihlâl biçimine göre değişen cezaları gerektirir. Bu cezalar kurban kesmek, sadaka vermek ve oruç tutmaktan ibarettir.
İhram dikişsiz bir elbisedir.
Erkeklerde iki parça bezden ibarettir.Kadınlarda ise bütün bir bezdir.
1.Niyet :
1.Niyet :
Niyet hac veya umre yapmaya karar vermek ve hangisini yapacaksa onu belirlemekle olur.
(Anlamı: Davetine sözüm ve özümle geldim Allahım, emrin baş üstüne. Davetine sözüm ve özümle geldim ey ortaksız olan sen! Emrin baş üstüne. Hamd senin, nimet senin, mülk de senin. Yoktur senin ortağın).
Telbiyeyi ihrama girerken bir defa söylemek farz, zaman zaman yüksek sesle tekrarlamak ise sünnettir. Kadınlar gerek telbiye gerekse diğer dua, zikir ve teşbihlerde seslerini fazla yükseltmezler
Mîkat: (Muayyen vakit),Sözlükte “bir işi görmek için verilen zaman,bir işin yeri demek olan mikat; dini bir kavram olarak, harem bölgesine dışardan gelenlerin ihrama girmesi gereken yerlerdir.
Mîkat: (Muayyen vakit),Sözlükte “bir işi görmek için verilen zaman,bir işin yeri demek olan mikat; dini bir kavram olarak, harem bölgesine dışardan gelenlerin ihrama girmesi gereken yerlerdir.
Abdullah ibn Ömer ibnu'I-Hattâb (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiştir:
Bu rivayet, Buhârî ile Müslim'in (naklettiği) rivayetlerdir.
Harem Bölgesi:(saygıya lâyık) Mekke ile etrafında, bitkileri koparılmamak ve av hayvanlarına zarar verilmemek üzere belirli sınırlar içindeki emniyetli bölgedir. Bu bölgede oturanlara Mekkî (Mekkeli) denir. Harem bölgelerinin sınırlarını Cibril'in rehberliğiyle Hz. İbrahim belirlemiş, sınırları gösteren işaretler daha sonra Hz. Peygamber tarafından yenilenmiştir. Mekkeliler hac için Harem bölgesi sınırları içinde; Mekkeli olmayan kişiler (Afaki ve Mîkâtî olanlar), Harem dışında ihrama girerler.
Harem Bölgesi:(saygıya lâyık) Mekke ile etrafında, bitkileri koparılmamak ve av hayvanlarına zarar verilmemek üzere belirli sınırlar içindeki emniyetli bölgedir. Bu bölgede oturanlara Mekkî (Mekkeli) denir. Harem bölgelerinin sınırlarını Cibril'in rehberliğiyle Hz. İbrahim belirlemiş, sınırları gösteren işaretler daha sonra Hz. Peygamber tarafından yenilenmiştir. Mekkeliler hac için Harem bölgesi sınırları içinde; Mekkeli olmayan kişiler (Afaki ve Mîkâtî olanlar), Harem dışında ihrama girerler.
Harem bölgesine ihramla gimek vaciptir.
Hil Bölgesi. Harem bölgesi ile Mîkat yerleri arasındaki yerlerdir. Bu bölgede ikamet edenlere Mîkâtî veya Hillî denir. Hillî, Hil bölgesinde yaşayan kişi anlamındadır. Mîkatîler gerek hac gerek umre için Harem bölgesine girmeden bulundukları Hil bölgesinde ihrama girerler
Âfâk Bölgesi. Harem ve Hil bölgelerinin dışında kalan yerlere Âfâk bu yerlerde yaşayan insanlara da Âfâkî denir.
1.Mîkât sınırını ihramsız geçmemek:
1.Mîkât sınırını ihramsız geçmemek:
Uzaklardan gelip doğrudan Harem bölgesine gidecek olan Afakiler, mîkât sınırını ihramsız geçerlerse ceza (dem) gerekir
2.İhram yasaklarından sakınmak
İhramlı Kişiye Yasak Olan Davranışlardan Bazıları:
Saç, sakal ve tırnak kesmek
Bitki ve hayvanlara zarar vermek
Kavga etmek
Koku sürünmek
A)İhrama girmeden önce sünnet olan şeyler:
A)İhrama girmeden önce sünnet olan şeyler:
1. Tırnakları kesmek, kasık ve koltuk altı kıllarını temizlemek, gerekiyorsa tıraş olmak.
2. Temizlik için gusletmek.
3. Niyet ve telbiye yapmadan önce vücuduna güzel kokular sürmek.
4. Erkeklerin izâr ve ridâ denilen iki parçadan ibaret örtüye bürünmesi. İzâr belden aşağıya sarılan, ridâ ise vücudun üst kısmım örten havludur. Bu örtülerin beyaz, yeni veya yıkanıp temizlenmiş olması müstehaptır.
B) İhram örtülerine büründükten sonra müstehap olan şeyler:
1. Kerahet vakti değilse iki rekat ihram namazı kılmak..
2. İhramlı bulunulan süre içinde her fırsatta telbiye söylemek.
3. Hac için ihrama, hac ayları başladıktan sonra girmek
1. Hertürlü tıraş olmak ve vücuttaki kılları yolmak,tırnak kesmek.bıyıkları kesmek.
1. Hertürlü tıraş olmak ve vücuttaki kılları yolmak,tırnak kesmek.bıyıkları kesmek.
2. Süslenme amacıyla saç, sakal ve bıyıkları yağlamak, boyamak.
Giyimle ilgili yasaklar sadece erkeklere yöneliktir. Kadınlar normal elbiselerini giyerler, sadece ihram süresince yüzlerini örtmezler.
1. Dikişli elbise ve iç çamaşırı türü giyim eşyası giymek.
2. Başı ve yüzü örtmek, takke ve benzeri şeyler giymek, başa sarık sarmak.
3. Eldiven, çorap ve topukları kapatan ayakkabı giymek.
1. Cinsel ilişki ve şehevî duyguları tahrik edici sözler söylemek.
Bitki ve hayvanlara zarar vermek.(. Deniz hayvanlarının avlanması yasak olmadığı gibi tavuk ve koyun gibi evcil hayvanların kesilmesi de ihramlıya yasak değildir.)
Mekke şehri ve etrafındaki Harem denilen bölgedeki av hayvanlarının avlanması, bitkilerin kesilmesi veya koparılması ister ihramlı, ister ihramsız, herkes için yasaktır.
Füsûk: Taatten ayrılıp mâsiyet sayılan şeyleri yapmak.
Cidal: Başkalarıyla tartışmak, hakaret ve kavga etmek. Her zaman yasak olan bu tür davranışlardan, ihramlı iken daha çok sakınmak gerekir.
Rabbinizden bir fazl istemenizde size sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız. (2/198)
Arafat, Mekke'nin yaklaşık 25 km. güneydoğusunda Harem sınırları dışında bir bölgedir.
Arafat, Mekke'nin yaklaşık 25 km. güneydoğusunda Harem sınırları dışında bir bölgedir.
Vakfe; ise bir yerde bir süre durmak veya beklemek demektir.
Arafat vakfesi önemli ve titizlik gerektiren bir rükündür. Çünkü süresi içinde Arafat'ta bulunamayanlar o sene hacca yetişememiş olurlar. Arafat vakfesi dışında vaktinde yapılamayan diğer menâsik ise, daha sonra kaza edilerek veya fidye ödenerek telâfi edilebilir.
1. Hac için ihramlı olmak,
2. Vakfeyi özel (belirli) yer ve zamanda yapmak.
Vakfenin Yeri. Vakfenin yeri, Arafat bölgesidir.
Vakfenin Zamanı. Zilhiccenin 9. arefe günü zeval vaktinden yani güneşin tepe meridyeni üzerine geliş vaktinden bayramın ilk günü “fecr-i sâdık” denilen tan yerinin ağarmaya başladığı zamana kadar geçen süredir.
1. Zilhiccenin 8. terviye gününü arefe gününe bağlayan geceyi Mina'da geçirip, arefe günü sabahı güneş doğduktan sonra Arafat'a hareket etmek.
2. Zeval vaktinden önce Arafat bölgesinde bulunmak ve mümkünse vakfe için gusletmek.
3. Zeval vaktinden sonra öğle namazından önce Nemîre Mescidi'nde hutbe okunması.
4. Öğle ve ikindi namazlarını cem'-i takdim ile kılmak.
5. Vakfe esnasında abdestli ve kıbleye yönelik bulunmak.
6. Vakfeyi cem'-i takdîm ile kılınan namazdan sonra yapmak.
Vakfe esnasında ayakta durmak oturmaktan, binek üzerinde bulunmak ayakta durmaktan daha faziletlidir.
8. Oruçlu olmamak.
9. Gün boyunca telbiye, zikir, teşbih, dua ve istiğfar gibi ibadetleri çokça yapmak. Cem'-i takdîm:Arefe günü Arafat'ta öğle ve ikindi namazlarının öğle vakti içinde birleştirilerek birlikte kılınması
Tavaf; “bir şeyin etrafında dolaşmak, dönmek” gibi anlamlara gelir.
Tavaf; “bir şeyin etrafında dolaşmak, dönmek” gibi anlamlara gelir.
Terim olarak ise tavaf, Hacerülesved'in bulunduğu köşeden veya hizasından başlayıp, Kabe'nin etrafında yedi defa dönmektir. Her bir devire “şavt” denir. Yedi şavt bir tavaf olur.
1. Tavafın Vaktinde Yapılması :
1. Tavafın Vaktinde Yapılması :
Bayramın ilk günü fecr-i sâdıktan itibaren başlar.
Bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar yapmak vaciptir.
2. Niyet:
3. Tavafın Haremin İçinde, Kabe'nin Etrafında Yapılması
4. Şavtların Çoğunu Yapmış Olmak
1. Abdestli olunması.
1. Abdestli olunması.
2. Setr-i avret, yani avret sayılan yerlerin örtülü olması
3.Teyâmün; yani Kabe'yi sol tarafına alıp kendisi Kabe'nin sağında olacak şekilde yürümek
4. Tavafa Hacerülesved veya hizasından başlamak .
5. Tavafı, hatîmin dışından dolaşarak yapmak. Çünkü hatîm denilen kısım Kabe'den sayılır.
6. Farz ve vacip tavafları yedi şavta tamamlamak.
7. Gücü yetenler tavafı yürüyerek
yapmak.
8. Tavaf namazı kılmak.
1. Necasetten taharet
1. Necasetten taharet
2. Tavafa başlarken, Hacerülesved'e veya hizasına, Rüknülyemânî yönünden gelmek.
3. Tavafa başlarken ve her şavtın sonunda Hacerülesved'i istilâm etmek.
İstilâm, Hacerülesved'i selâmlamak demektir. İstilâm için Hacerülesved'e dönülüp namaza durur gibi eller kulaklar hizasına kaldırılıp “Bismillâhi Allahüekber” denilerek selâmlanır ve sağ elin içi öpülür.
4. Ardından sa’y yapılacak tavafların ilk üç şavtında erkeklerin remel yapması. Remel, tavafta kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı ve çabuk yürümektir. Kadınlar remel yapmazlar.
5. Remel yapılması gereken tavaflarda erkeklerin ıztıbâ’ yapması.
îztıbâ', ihramın vücudun belden yukarısını örten parçasının bir ucunu sağ kolun altından geçirip, sol omuz üzerine atarak sağ kolu ve omuzu ridânin dışında bırakmaktır.
7. Erkeklerin mümkün olduğu kadar Kabe'ye yakın; kadınların ise erkekler arasına karışıp sıkışmayacak bir uzaklıktan tavaf etmeleri.
Şüphesiz ‘Safa' ile ‘Merve' Allah'ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Ka'be'yi) hacceder veya umre yaparsa artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah şükrün karşılığını verendir bilendir. (2/158)
Sa'y sözlükte; “koşmak, çaba göstermek” gibi anlamlara gelir.
Sa'y sözlükte; “koşmak, çaba göstermek” gibi anlamlara gelir.
Hac ve umre ile ilgili bir terim olarak ise sa'y, Kabe'nin doğu tararında bulunan Safa ve Merve adlı iki tepe arasında, Safâ'dan başlanıp Merve'de tamamlanmak üzere yedi defa gidip gelmeyi ifade eder.
Safâ'dan Merve'ye gidiş bir şavt ve Merve'den Safa'ya dönüş bir şavt olur.
Sa'yin yapıldığı Safa ile Merve arasındaki yaklaşık 350 metrelik mesafeye de “mes'â” (sa'y yeri) denir.
Buhârî'deki bir rivayetten anlaşıldığına göre sa'yin aslı, Hz, İsmail'in annesi Hâcer'in su aramak maksadıyla bu iki tepe arasında koşmasına dayanmaktadır.
1. Sa'yi, ihrama girdikten yani hac veya umre yahut her ikisi için niyet ve telbiye yaptıktan sonra yapmak.
1. Sa'yi, ihrama girdikten yani hac veya umre yahut her ikisi için niyet ve telbiye yaptıktan sonra yapmak.
2. Hacc sa'yini hacc ayları başladıktan sonra yapmak.
3. Sa'yi muteber bir tavaftan sonra yapmak.
4. Şavtların çoğunu yani en az dördünü yapmış olmak.
5. Sa'ye Safâ'dan başlamak.
1. Sa'yi yürüyerek yapmak. Yürümekten âciz olan hasta, yaşlı ve sakatlar, arabaya binerler.
1. Sa'yi yürüyerek yapmak. Yürümekten âciz olan hasta, yaşlı ve sakatlar, arabaya binerler.
2. Yedi şavta tamamlamak (ilk dört şavt rükündür).
1. Tavaf bitince, tavaf namazı kılmak dışında ara vermeden Sa'ye başlamak.
1. Tavaf bitince, tavaf namazı kılmak dışında ara vermeden Sa'ye başlamak.
2. Sa'y yapmaya gitmeden önce Hacerülesved'i istilâm(selamlamak, öpmek, yaklaşmak) etmek.
3. Hadesten taharet, yani sa'yi abdestli olarak yapmak. Tavaflarını temiz olarak yaptıktan sonra âdet görmeye başlayan kadınların sa'y yapmaları kerâhetsiz olarak caizdir.
4. Necasetten taharet..
5. Her şavt başında, Safa ve Merve'de Kabe görülebilecek kadar yükseğe çıkıp, Kabe'ye yönelerek tekbir ve tehlil ile el açıp dua etmek.
6. Şavtları peş peşe yapmak.
7. Sa'y esnasında tekbir, tehlîl, zikir ve dua ile meşgul olmak.
8. Niyet etmek.
Müzdelife, Arafat ile Mina arasında, Harem sınırlan içinde bir bölgedir
Müzdelife, Arafat ile Mina arasında, Harem sınırlan içinde bir bölgedir
Haccedenlerin arefe gününü bayram gününe bağlayan geceyi burada geçirmeleri sünnet,
Burada vakfe yapmak ise vaciptir.
1. Hac için ihramlı olmak.
1. Hac için ihramlı olmak.
2. Arafat vakfesini yapmış olmak.
3. Belirli yerde yani Müzdelife sınırları içinde yapmak.
4. Belirli zaman içinde yapmak.
Müzdelife vakfesinin zamanı, Hanefîler'e göre bayramın birinci günü (10 Zilhicce) tan yerinin ağarmaya başlamasından (fecr-i sâdık) güneşin doğmasına kadar olan süredir.
Müzdelife vakfesinin zamanı, Hanefîler'e göre bayramın birinci günü (10 Zilhicce) tan yerinin ağarmaya başlamasından (fecr-i sâdık) güneşin doğmasına kadar olan süredir.
Akşam Ve Yatsı Namazlarının Cem'-i Te'hir İle Kılınması:Haccedenlerin arefe günü akşamı Müzdelife'de akşam ve yatsı namazlarını ister münferit ister cemaatle olsun, yatsı vakti içinde cem'-i te'hir ile kılmaları
Haccedenlerin bayram günleri Mina'da Küçük Cemre, Orta Cemre ve Akabe Cemresi adı verilen yerlere ufacık taşlar atması demektir. Halk dilinde küçük şeytan, orta şeytan ve büyük şeytan da denilen bu taş kümelerine taş atmak haccın vâciplerindendir.
Haccedenlerin bayram günleri Mina'da Küçük Cemre, Orta Cemre ve Akabe Cemresi adı verilen yerlere ufacık taşlar atması demektir. Halk dilinde küçük şeytan, orta şeytan ve büyük şeytan da denilen bu taş kümelerine taş atmak haccın vâciplerindendir.
Mina, Müzdelife ile Mekke arasında, Harem sınırları içinde bir bölgedir. Hanefî mezhebinde, şeytan taşlanan günlerde Mina'da gecelemek sünnettir.
1. Taşlar cemrelere el ile fırlatılarak atılmalıdır.
1. Taşlar cemrelere el ile fırlatılarak atılmalıdır.
2. Atılan şeyin, taş atma veya taşlama anlamını gerçekleştirecek bir madde olması gerekir.
3. Taşların her birini ayrı ayrı atmak gerekir.
4. Taşlar cemre kümesinin üzerine yani taş havuzunun içine veya yakınına düşürülmelidir.
5. Taş, atıldığı yere atanın fiili sonucu ulaşmalıdır. Meselâ birinin omuzuna düşüp orada kaldıktan sonra o kişinin hareketiyle düşerse, istenilen yere ulaşsa bile sahih olmaz, yeniden atılmalıdır.
6. Gücü yetenler taşları bizzat kendileri atmalıdır.
7. Taşları belirli vakitler içinde atmak gerekir.
1.Bayramın Birinci Günü (10 Zilhicce). Bu günde yalnız Akabe Cemresi'ne yedi taş atılır. Sabah güneşin doğmasından önce ve akşam güneşin batmasından sonra taş atmak mekruh kabul edilmiştir.
1.Bayramın Birinci Günü (10 Zilhicce). Bu günde yalnız Akabe Cemresi'ne yedi taş atılır. Sabah güneşin doğmasından önce ve akşam güneşin batmasından sonra taş atmak mekruh kabul edilmiştir.
2.Bayramın İkinci ve Üçüncü Günleri (11-12 Zilhicce). Bu günlerin her birinde her üç cemreye yedişer olmak üzere toplam 21 taş atılır
3.Bayramın Dördüncü Günü (13 Zilhicce). Ebû Yûsuf, İmam Muhammed ve diğer üç mezhep imamına göre
Bayramın dördüncü günü de taş atma vakti, ikinci ve üçüncü günlerde olduğu gibi zevalden itibaren başlar.
Bayramın dördüncü günü güneşin batmasıyla taş atma süresi sona erer.
Bayramın birinci günü, sadece Akabe Cemresi'ne 7 (yedi) taş atılır, diğer iki cemreye taş atılmaz.
Bayramın birinci günü, sadece Akabe Cemresi'ne 7 (yedi) taş atılır, diğer iki cemreye taş atılmaz.
Bayramın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri ise, Küçük Cemre'den başlamak üzere, sıra ile her üç cemreye, günde yedişerden 21 olmak üzere üç günde 63 taş atılmış olur.
Bayramın birinci günü atılan yedi taş da eklenirse şeytan taşlamada atılan toplam taş sayısı 70'tir.
Bayramın dördüncü günü cemrelere taş atmak faziletli olmakla birlikte gerekli değildir. Dördüncü gün taş atılmayacak olursa, bu takdirde atılan taş sayısı 49 (70-21=49) olur.
1. Taşları üç-beş metre mesafeden atmak.
1. Taşları üç-beş metre mesafeden atmak.
2. Yedi taşı peş peşe atmak.
3. Bayramın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri sırayla Küçük, Orta ve Akabe cemrelerine taş atmak. Diğer üç mezhepte sıraya uymak sıhhat şartıdır.
4. Atılan taşların nohuttan büyük, fındıktan küçük olması.
5. Küçük ve Orta cemrelerde taş attıktan sonra dua etmek. Akabe Cemresi'ne taş attıktan sonra dua edilmez,
6. Her bir taşı atarken “Bismillâhi Allahüekber” demek.
7. Akabe Cemresi'ne taşlan Mekke'yi sola, Mina'yı sağa alarak atmak.
1. Büyükçe bir taşı olduğu gibi veya kırıp birkaç parça yaparak atmak.
2. Cemre mahallinde biriken taşlardan alıp atmak.
3. Temiz olmayan meselâ pislik bulaşmış taşları atmak.
4. Bir cemreye aynı gün yediden çok taş atmak.
5. Taş atarken cemreler arasında sıraya uymamak.
Cemre mahalline varmadan önce Müzdelife'de veya yolda yeteri kadar taş toplanıp hazırlanır.
Taşlar her yerden alınabilir.
Cemre mahallinde başkaları tarafından atılmış taşlan alıp atmak mekruhtur.
Atılacak taş, baş ve şahadet parmaklarının uçları ile tutulup “Bismillâhi Allahüekber, rağmen li'ş-şeytân ve hizbin” denilerek atılır.
Akabe Cemresi'ne taşlar Mekke sağa, Mina sola alınarak atılır.
İlmihal dilinde saçların tıraş edilmesi “halk”, kısaltılması ise “taksir” olarak anılır.
Halk, saçların dipten tıraş edilmesi,
Taksir uçlarından kesilip kısaltılması demektir.
Veda tavafı Mekkeli olmayan ve Mekkeli hükmünde sayılmayan,.uzak bölgelerden gelmiş hacıların Mekke'den ayrılmadan yapmaları gereken en son tavaftır.
Buna sader tavafı da denir. Sader ayrılma demektir.
1. Haccetmiş olmak.
2. Hacceden kişinin Âfâkî olması.
3. Kadınlar, Mekke'den ayrıldıkları esnada aybaşı veya loğusalık halinde olmamak.
A) Haccın Sünnetleri
A) Haccın Sünnetleri
a) Kudüm Tavafı
b) Hac Hutbeleri
c) Arefe Gecesini Mina'da Geçirmek
d) Bayram Gecesini Müzdelife'de Geçirmek
e) Bayram Günlerinde Mina'da Kalmak
1. Hac farizası helâl kazanç ile eda edilmelidir.
2. Üzerlerinde kul hakkı bulunanlar yola çıkmadan önce hak sahiplerinin haklarını ödeyerek onlarla helâlleşmelidir.
3. Bir daha işlememek azim ve kararı ile günahlara tövbe edilmelidir.
4. Kazaya kalmış ibadetleri mümkün olduğunca kaza edilmeye çalışılmalıdır.
7. Yola çıkmadan akraba ve dostlarla vedalaşmalıdır.
8. Gösterişten ve böbürlenmekten sakınmalı, mütevazi ve ihlâslı olmalıdır.
9. Yola çıkarken ve eve dönüşte ikişer rekat namaz kılmalıdır.
10. Gerek yolculukta gerek hac esnasında başkalarıyla tartışmaktan ve kırıcı davranışlardan sakınmalıdır.
11. Boş ve faydasız şeylerle meşgul olmayıp vakitler ibadet ve faydalı işlerle değerlendirilmelidir
A) Hüküm Bakımından Hac Çeşitleri
A) Hüküm Bakımından Hac Çeşitleri
Farz Hac: Yukarıda "Haccın Farz Olmasının Şartlan" başlığı altında sıralanan şartlan taşıyan kimselerin ömürlerinde bir defa hac yapmaları farzdır.
Vacip Hac: Herhangi bir sebeple hac yapmayı adayan (nezr) kişinin bu adağını yerine getirmek maksadıyla hac yapması vaciptir.
Ayrıca bir nafile hacca başlayıp yanda bırakanın bu başlayıp bırakmış olduğu haccı sonradan kaza etmesi de vaciptir.
Nafile Hac: Farz veya vacip olmadığı halde Allah rızası için yapılan hacdır.
Mekruh Hac: Hac yapıldığı takdirde bir kişinin hakkının zayi olması veya gecikmesi ihtimali söz konusu olursa hak sahibinden izin almadan hacca gidilmesi mekruhtur.
a) İfrad Haccı
İfrad; haccı umresiz yapılan hacdır. Sadece hac ibadeti yapıldığı için “umresiz hac” anlamında olmak üzere bu ad verilmiştir. Hac ayları içinde, hacdan önce umre yapmayıp, sadece hac niyetiyle ihrama girerek hac menâsikini eda edenler, ifrad haccı yapmış olurlar.
b) Temettü' Haccı
Temettü', istifade etmek” anlamına gelir. Aynı yılın hac aylarında umre ayrı ihramla, hac ayrı ihramla yapıldığı için bu ismi almıştır.Temettü' haccı aynı yılın hac aylan içinde, umre ve haccı ayrı ayrı niyet ve ihramla yapmaktır.
c) Kıran Haccı
Kıran haccı, her ikisine birlikte niyet edilerek aynı yılın hac ayları içinde umre ve haccı bir İhramda birleştirmektir. Hac ve umre tek ihramla yapıldığı için “birleştirmeli hac” anlamında bu adı almıştır.
Mikat denilen yerde ihramlar giyilir.
Mikat denilen yerde ihramlar giyilir.
Mekke’ye varınca Kâbe’ye giderek kudüm tavafı yapılır.
Safa ile Merve arasında say yapılır.
Arefe günü Arafat’a giderek haccın farzlarından biri olan vakfe yapılır.
O akşam Müzdelife de kalınarak Müzdelife vakfesi yapılır. Burada şeytan taşlamada kullanmak üzere taş toplanır.
Kurban bayramı sabahı(Zilhicce’nin 10. günü) Mina’ya geçerek şeytan taşlanır.
Ardından kurban keserek tıraş olunur ve ihramdan çıkılır.
Kâbe’ye gidilerek farz olan ziyaret tavafı yapılır.
Hedy nedir:
Hedy nedir:
Hac ve umre menâsikiyle ilgili olarak kesilen kurbanlara denir.
Kabe'ye ve Harem bölgesine hediye olmak üzere kesilen kurban demektir.
Udhiyye nedir:
Kurban bayramı dolayısıyla kesilen kurbanlara ise denir.
a) Tatavvu Hedy:
a) Tatavvu Hedy:
Hac veya umre yaparken, yükümlülük bulunmadığı halde kesilen kurbanlardır
b) Vacip Hedy
1. Temettü' ve kıran hedyi. Temettü’ ve kıran haccı yapanların hedy kurbanı kesmeleri vaciptir. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de “Kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen kurban kesmesi gerekir” (el-Bakara: 2/196.) buyrulmuştur.
2. Ceza hedyi: Hac ve umrenin vaciplerinin terki, vaktinde yapılmaması ve ihram yasaklarının ihlâlinden dolayı kesilmesi vacip olan kurbanlardır.
3. İhsar hedyi: Hac ve umre yapmak üzere ihrama girdikten sonra vakfe ve tavaf yapma imkânı ortadan kalktığından bu nüsükler tamamlanmadan ihramdan çıkabilmek için kesilen kurbanlardır.
4. Nezir (adak) hedyi: Harem bölgesinde kesilmek üzere nezredilen kurbanlardır. Vacip olmasının sebebi nezredilmesidir.
Hedy Yerine Oruç
Temettü' ve kıran haccı yaptığı için hedy mükellefi olanlar eğer kurbanlık bulamazlarsa veya herhangi bir sebeple kurban kesemeyecek durumda olurlarsa bunun yerine üçü hacda ve yedisi dönünce olmak üzere toplam on gün oruç tutarlar.( el-Bakara 1/195 )
A) Cinayetin Anlamı:
İhramlı iken Harem bölgesinde yapılması yasak olan şeylerin yapılmasına cinayet denir.
Cinayet(kefaret) cezayı gerektirir. Hac veya umrede vacip olan menâsikten birinin mazeretsiz olarak terk edilmesi veya zamanında yapılmaması da ceza gerektirmesi bakımından cinayet hükmündedir.
Haccın veya Umrenin Bozulması: Bu durumda hac veya umre menâsiki yarıda bırakılmayıp devam ettirilir ve tamamlanır. Fakat yapılan hac veya umre geçerli sayılmaz ve sonradan kaza edilir. Ayrıca bu cinayetten dolayı kefaret olarak bir ceza kurbanı gerekir.
Bedene: Büyük baş hayvan yani deve ve sığır anlamında kullanılır.
Dem: Küçük baş hayvan yani koyun ve keçi anlamında kullanılır.
Sadaka: Bir miktardan söz edilmediği zaman fakire bir fitir sadakası kadar ödeme sorumluluğunu ifade der.
Oruç: Bazı cinayetlere karşılık olarak doğan bir sorumluluktur.
Misli ile Tazmin: Av yasağı ihlâllerinde avlanan hayvanın değeri tesbit edilir. Bundan sonra tazminat yükümlüsü şu üç şeyden birini seçer: İsterse onun değerinde bir kurbanlık alıp Harem dahilinde keser. İsterse av hayvanının değeri fıtır sadakası olarak kaç sadakaya denk geliyorsa o kadar sadaka verir. Bu sadakayı Harem haricindeki fakirlere de verebilir. İsterse de her bir fıtır sadakası için bir gün oruç tutar.(el-Mâide 5/95 )
Fidye: Oruç tutma, sadaka ve ceza kurbanından birini seçme hakkı olan sorumluluğu ifade eder.
1- İhsâr
1- İhsâr
Arapça bir kelime olan ihsâr; tutmak (tutulmak), hapsetmek (hapsedilmek), hareketini engellemek (engellenmek), kuşatmak (kuşatılmak) gibi mânalara gelir. İhsâr durumundaki kişiye de "muhsar" (engellenen) denir.
İhrama girdikten sonra hastalık sebebiyle veya harçlığı çalındığı, tükendiği için yoluna devam edemeyen veya yoluna devamı meşru yahut gayri meşru güçler tarafından fiilen engellenen kimseler ile beraber yola çıktığı kocası veya mahremi öldüğü için bazı durumlarda yolculuğa devamına dinen izin verilmeyen kadınlar muhsar durumundadırlar.
2- Fevât
"Fevât", bir şeyin vaktinin geçmesi demektir. Hac için ihrama giren bir kişi arefe günü Arafat vakfesine yetişemezse o seneki haccın vaktini geçirmiş olur. Bu durum fıkıh kitaplarında "fevât" başlığı altında incelenir.
Hac yolculuğuna dayanamayacak kadar yaşlı veya hac yapmadan ölmüş kişiler adına başkaları tarafından hac yapılmasının caiz olduğunu gösteren bazı hadisler vardır:
Hac yolculuğuna dayanamayacak kadar yaşlı veya hac yapmadan ölmüş kişiler adına başkaları tarafından hac yapılmasının caiz olduğunu gösteren bazı hadisler vardır:
Abdullah b. Abbâs'm anlattığına göre; Has'am kabilesine mensup bir kadın Hz. Peygamber'e "Yâ Resûlellah! Allah'ın kullarına haccı farz kılması babama o, binek üzerinde duramayacak yaşlı bir adam iken geldi. Onun yerine ben hac yapayım mı?" diye sorar ve Hz. Peygamber de "evet" diye cevap verir.(Buhârî, "Hac", 1; Müslim, "Hac", 407, 408 )
Yine Abdullah b. Abbas anlatıyor: "Cüheyne kabilesinden bir kadın Hz. Peygamber'e "Annem hac yapmayı adadı ve hac yapamadan öldü. Onun yerine ben hac yapayım mı?" dedi. Hz. Peygamber de ona "Evet. Onun yerine hac yap. Baksana, annenin borcu olsaydı sen onu öder miydin? Allah'a olan borcu da ödeyin. Allah, ödemede daha önceliklidir" dedi".( Buhârî, "Cezâü's-sayd", 23; benzer bir olay için bk. Buhârî, "Eymân", 30; Nesâî, "Menâsik", 7 )
Müslümanlar öteden beri Hz. Peygamber'in kabrini ziyaret etmeye özen göstermişlerdir. Kabir ziyareti ile ilgili genel ifadeler yanında Hz. Peygamber'in kabrini ziyaret ile ilgili özel teşvikler içeren bazı rivayetlerin de bunda tesiri olmuştur. Bu rivayetlerden bazıları şunlardır:
Müslümanlar öteden beri Hz. Peygamber'in kabrini ziyaret etmeye özen göstermişlerdir. Kabir ziyareti ile ilgili genel ifadeler yanında Hz. Peygamber'in kabrini ziyaret ile ilgili özel teşvikler içeren bazı rivayetlerin de bunda tesiri olmuştur. Bu rivayetlerden bazıları şunlardır:
"Kim beni öldükten sonra ziyaret ederse sanki sağlığımda ziyaret etmiş gibidir", "Kim kabrimi ziyaret ederse ona şefaatim vacip olur", "Kim hac yapar da beni ziyaret etmezse benimle ilişkiyi kesmiş olur".( eİ-ıhtiyâr, 175 ) Bu ve benzeri hadisleri de dikkate alan İslâm âlimleri, Hz. Peygamber'in kabrini ziyaret etmeyi en faziletli müstehaplardan saymışlar, onun sünnet-i müekkede, vacibe yakın derecede müstehap veya vacip olduğunu söyleyenler de olmuştur.(el-lhtiyâr, 175 )
Diğer taraftan Medine'de bulunan Mescid-i Nebevî, İçinde kılınacak namaz diğer camilere ve mescitlere göre daha sevap olan ve sırf bu maksatla ziyaret etmeye değer bulunan mescitler arasında sayılmıştır.( Müslim, "Hac", 511)
Hz. Peygamber "Benim bu mescidimdeki namaz, -Mescidi Haram hariç başkalarındaki bin namazdan daha üstündür" buyurur ( Müslim, "Hac", 505, 506, 508-510 ).