YOLCUYLA İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER
1342- Yolcu, Mekke, Medine ve Küfe şehrinin tamamında, ayrıca Hz. İmam Hüseyin’in (a.s) mukaddes kabrinin etrafından 11,5 metre uzaklığa kadar namazını tam kılabilir.
1343- Yolcu olduğunu ve namazı seferî olarak kılması gerektiğini bilen bir kimse, önceki hükümde açıklanan dört mekân dışında namazını kasten tam kılarsa, namazı batıldır. Yine, eğer [hükmü yani] yolcunun namazı seferî kılması gerektiğini unutarak tam kılarsa, namazı batıldır. Vakit geçtikten sonra hatırlarsa, namazı kaza etmesi gerekmez.
1344- Yolcu olduğunu ve namazı seferî kılması gerektiğini bilen bir kimse, yanlışlıkla tam kılar ve vakit geçmeden anlarsa namazı yeniden kılmalıdır. Eğer vakit geçmişse, farz ihtiyat gereği kaza etmelidir.
1345- Yolcu, namazını seferî olarak kılması gerektiğini bilmeyerek tam kılarsa, namazı sahihtir.
1346- Namazların seferî kılınması gerektiğini bilen bir yolcu, eğer onun özelliklerinden bazısını bilmezse, meselâ sekiz fersahlık yolda seferî kılınması gerektiğini bilmez ve tam kılarsa, vakit olduğu takdirde farz ihtiyat gereği yeniden namazı seferî olarak kılmalıdır. Vakit geçmiş ise, seferî olarak kaza etmelidir. Yeniden kılmazsa kazasını kılmalıdır. Ama vakit geçtikten sonra anlarsa kazası yoktur.
1347- Namazını seferî kılması gerektiğini bilen bir yolcu, yolunun sekiz fersahtan az olduğunu sanarak tam kılarsa, yolun sekiz fersah olduğunu anladığı zaman tam kıldığı namazı, tekrar seferî kılmalıdır. Eğer vakit geçmiş ise, kaza etmesi gerekmez.
1348- Yolcu olduğunu unutarak namazı tam kılarsa, eğer vakit içinde hatırlarsa, seferî olarak yerine getirmelidir. Vakit geçtikten sonra hatırlarsa, o namazın kazası farz değildir.
1349- Namazı tam kılması gereken bir kimse seferî kılarsa, her hâlükârda namazı batıldır. Bu hüküm, bir yerde on gün kalmayı niyet edip, meselenin hükmünü bilmediği için seferi kılan kimse için farz ihtiyat gereğidir.
1350- Dört rekâtlı bir namazı kılarken yolcu olduğunu veya yolculuğunun sekiz fersah olduğunu anlarsa, üçüncü rekâtın rükûsuna gitmemişse, namazı iki rekât olarak tamamlamalıdır. Eğer üçüncü rekâtı bitirmişse, namazı batıldır. Üçüncü rekâtın rükûsuna gitmişse, namazı farz ihtiyat gereği batıldır. Bir rekât namaz kılınabilecek kadar vakit kalsa da, namazı seferî kılmalıdır. Vakit yoksa namazı seferi olarak kaza etmelidir.
1351- Eğer yolcu seferî namazın bazı hükümlerini bilmiyorsa, meselâ, dört fersahlık bir yola gidip dönerse namazı seferi kılması gerektiğini bilmezse, dört rekât niyetiyle namaza başlar ve üçüncü rekâtın rükûsundan önce hükmü anlarsa, namazı iki rekât olarak tamamlamalıdır. Eğer rükûda anlarsa namazı farz ihtiyat gereği batıldır. Bir rekâta yetecek kadar vakit kalsa bile, namazı seferî olarak kılmalıdır.
1352- Namazı tam kılması gereken bir yolcu, hükmü bilmemesi yüzünden iki rekât niyetiyle namaza başlar ve namazdayken hükmü anlarsa, namazı dört rekât olarak tamamlamalıdır. Namazı tamamladıktan sonra, aynı namazı dört rekât olarak yeniden kılması, müstehap ihtiyattır.
1353- Namazını kılmamış bir yolcu, vakit geçmeden önce vatana veya on gün ikamet etmeği kastettiği bir yere ulaşırsa, namazı tam kılmalıdır. Yolcu olmayan bir kimse de vaktin evvelinde namaz kılmayıp yola çıkarsa, yolda namazını seferî kılmalıdır.
1354- Yolculukta iken seferî kılınması gereken öğlen, ikindi, yatsı gibi namazlar kazaya bırakılırsa, onları yolculukta değilken bile kaza etmek isterse, iki rekât olarak yerine getirmelidir. Yolcu olmayan bir kimse, bu üç namazdan birini kazaya bırakırsa, yolculukta kazasını yerine getirmek istese bile, dört rekât olarak kaza etmelidir.
1355- Yolcunun, seferî kıldığı her namazdan sonra otuz defa "Subhanellahi ve'l-hemdu lillahi ve la ilâhe illellahu vellahu ekber" demesi müstehaptır. Bu zikrin her farz namazdan sonra okunması müstehap olmakla birlikte, burada okunması özellikle tavsiye edilmiştir. Hatta burada altmış defa söylemek, daha iyidir.
KAZA NAMAZI[54]
1356- Bütün vakit boyunca uykuda olmak veya sarhoş bulunmak nedeniyle de olsa, vaktinde kılınmayan günlük farz namazlar kaza edilmelidir. Aynı şekilde vaktinde kılınmayan her farz namazın hükmü de aynıdır. Hatta farz ihtiyat gereği belirli bir zamanda nezir vesilesiyle insana farz olan namazın da kazasını kılınmalıdır. Ramazan ve Kurban bayramlarının kazası yoktur. İster günlük namazlar olsun isterse diğer farz namazlar, kadının hayız ve nifas hallerinde kılmadığı namazların kazası yoktur. Ayat namazının kazasının hükmü ileride açıklanacaktır.
1357- Namazın vakti geçtikten sonra, kılınan namazın batıl olduğu anlaşılırsa, o namaz kaza edilmelidir.
1358- Üzerinde kaza namazı bulunan kimse, onu kılmakta ihmalkârlık etmemelidir. Ama hemen yerine getirmek de farz değildir.
1359- Üzerinde kaza namazı bulunan kimse, müstehap namaz kılabilir.
1360- Üzerinde kaza namazı bulunduğuna veya kıldığı namazların sahih olmadığına ihtimal veren bir insan, ihtiyat ederek onları kaza etmesi müstehaptır.
1361- Kazaya kalan günlük namazları tertip üzere kılmak gerekli değildir. Fakat tertip üzere kılınan namazlarda sıraya riayet edilmelidir. Örneğin kazaya kalan bir günün öğlen, ikindi, akşam ve yatsı namazları kılınmak istenirse sıraya riayet edilmelidir.
1362- Âyat namazı gibi günlük olmayan namazları veya bir tane günlük ve birkaç tane de günlük olmayan namazı kaza etmek isteyen kimse, onları tertip üzere kılması gerekmez.
1363- Dört rekâtlık bir namaz kılınmadığı bilinir, fakat öğlen mi yoksa yatsı mı olduğu bilinmezse, kazaya kalan namaz niyetiyle dört rekâtlık bir namaz kılınırsa yeterlidir. Sesli veya sessiz kılmada muhayyardır.
1364- Birkaç sabah veya öğlen namazı kazaya kalan kimse, onların sayısını bilmez veya unutursa, örneğin üç mü, dört mü, beş mi olduğunu bilmiyorsa, az olan miktarı kılması yeterlidir. Fakat hepsini kıldığına yakin edecek kadar namaz kılması daha iyidir. Örneğin kaç sabah namazının kazaya kaldığı bilinmez, fakat en fazla on tane olduğu kesin bilinirse, ihtiyat edilerek on sabah namazı kılınmalıdır.
1365- Önceki günlerden sadece bir kaza namazı olan, o günkü namazın fazilet vakti geçmeyecekse, önce kaza namazını kılması daha iyidir. Yine eğer önceki günlerden kaza namazı olmayıp, o gün için bir veya birkaç kaza namazı varsa, fazilet vakti geçmeyecekse eda namazından önce o günkü kaza namazını kılması daha iyidir.
1366- Namaz esnasında aynı gün bir veya birkaç namazın kazaya kaldığını veya önceki günlerden kalma bir kaza namazı olduğunu hatırlarsa, vakit genişse ve kaza namazına niyeti döndürmek de mümkünse, o günün namazının fazilet vakti geçmeyecekse, niyetini kaza namazına döndürmesi daha iyidir. Örneğin öğlen namazının üçüncü rekâtının rükûsuna gitmeden önce sabah namazının kazaya kaldığını hatırlarsa ve öğlen namazının fazilet vakti de dar olmazsa, niyetini sabah namazına çevirerek iki rekât olarak tamamlamalı sora da öğlen namazını kılmalıdır. Ama fazilet vakti dar ise ve niyetini sabah namazının kazasına çevirmesi mümkün değilse örneğin, öğlen namazının üçüncü rekâtının rükûsunda sabah namazını kılmadığını hatırlarsa, burada sabah namazına niyetini çevirmesi namazın rüknü olan bir rükû izafi olacağından, niyetini sabah namazı kazasına çevirmemelidir.
1367- Önceki günlerden kaza namazı olan kimse, bir veya birden fazla aynı günden de kaza namazı olursa, hepsini kılacak kadar da vakti yoksa veya hepsini aynı gün kılmak istemiyorsa o günün kaza namazlarını eda namazından önce kılması müstehaptır.
1368- İnsan hayatta olduğu müddetçe kendi namazlarının kazasını kılmaya gücü yetmese bile, başka birisi onun tarafından namazlarını kaza edemez.
1369- Kaza namazı cemaatle kılınabilir. Cemaat imamının namazı ister eda olsun, ister kaza fark etmez. İmamla muktedinin (imama uyanın) aynı namazı kılmaları da gerekmez. Meselâ, öğlen veya ikindi namazını kılan bir imama uyarak sabah namazının kazasını kılmanın sakıncası yoktur.
1370- Mümeyyiz (İyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt eden) çocuğu, namaz kılmaya ve diğer ibadetlere alıştırmak müstehaptır. Hatta onu, kılmadığı namazları kaza etmeye zorlamak müstehaptır.
Dostları ilə paylaş: |