2448- Kadının önüne gelen her çocuğa süt vermemesi daha iyidir. Daha sonra unutularak iki mahrem kişinin evlenmesine sebep olabilir.
2449- Çocuğa tam yirmi bir ay süt verilmesi müstehaptır. İki yıldan fazla çocuğa süt vermek doğru değildir.
2450- Kocanın hakkı zayi olursa, kocasından izinsiz kadının başkasının çocuğuna süt vermesi caiz değildir.
2451- Bir kadının kocası, süt emer bir kız çocuğunu kendisine akdeder, kadın da o çocuğu emzirirse, vacip ihtiyat gereği o kadın kocasına ebedi haram olur. İhtiyaten ona talâk vermeli ve onunla bir daha evlenmemelidir. Eğer kadının sütü o erkeye ait ise, o kız çocuğu da ona ebedi haram olur. Ama süt kadının başka kocasından olursa, ihtiyata göre yalnız akdi batıl olur.
2452- Kardeşinin hanımının kendisine mahrem olmasını isteyen hakkında, bazıları şöyle demişler: süt emen bir kız çocuğunu iki günlüğüne kendine mut’a eder o iki gün içerisinde 2433. meselede anlatılan şartlara göre, kardeşinin hanımı o çocuğu emzirirse, kaynının kayın validesi olur. Ancak bu hüküm, kardeşin hanımı kardeşe ait sütle o çocuğu emzirirse, sakıncalıdır.
2453- Erkek, evlenmeden önce evleneceği kadın süt emmeden dolayı ona haram olduğunu söylerse, mesela, annesinin sütünü emdiğini söylerse ve sözünün doğru olması mümkünse, o kadınla evlenemez. Nikâhtan sonra söyler ve kadında onu tasdik ederse, okunan nikâh batıldır. Erkek o kadınla cimada bulunmaz veya bulunur, cima ederken kadın o erkeye haram olduğunu bilirse, mihri yoktur. Ancak cimadan sonra o erkeğe haram olduğunu anlarsa, erkek, ona mehrü’l mislini (onun dengindeki kadınların mihri ne ise) ödemelidir.
2454- Kadın, nikâhtan önce süt emmekten dolayı bir erkeye haram olduğunu söyler, onun sözünün doğru olması mümkün olabilecekse, o erkekle evlenemez. Nikâhtan sonra söylerse, erkeğin nikâhtan sonra kadının ona haram olduğunu söylediği gibidir. Hükmü bir önceki meselede zikredildi.
2455- Mahrem olunmasına sebep olan süt vermek iki yolla sabit olur:
1) Bir veya daha fazla sözüne güvenilen ve kanaat getirilen insanın haber vermesi.
2) İki adil kişinin şahitliği. Ancak süt vermenin şartlarını da söylemelidirler. Mesela şöyle derler, biz o çocuğun o kadından yirmi dört saat arada bir şey yemeden süt emdiğini 2433. meselede geçen tüm şartlarıyla, gördük. Süt verilmesini bir adil erkeğin ve iki adil kadının veya dört adil kadının şahitliğiyle ispat edilmesi sakıncalıdır, ihtiyat edilmelidir.
2456- Çocuğun mahrem olunacak kadar süt emip emmediğinde şüphe edilir veya emdiği zannedilirse, çocuk kimseye mahrem olmaz, ancak ihtiyat etmek daha iyidir.
TALÂK HÜKÜMLERİ
2457- Hanımından boşamak isteyen erkeğin, baliğ ve akıllı olması gerekir. On yaşında bir çocuk hanımını boşarsa, onunla ilgili ihtiyata uyulmalıdır. Aynı şekilde erkek, kendi isteğiyle hanımını boşamalıdır. Hanımını boşaması için onu mecbur ederlerse, verilen talâk batıldır. Aynı şekilde talâk verme kastı da olmalıdır. Buna göre talâk akdini şakayla veya sarhoşken okursa, sahih değildir.
2458- Kadın talâk esnasında hayız ve nifas (doğum) kanından pak olmalı, o paklıkta kocası onunla ilişkide bulunmamalıdır. Bu iki şartın daha geniş açıklaması ilerdeki meselelerde yapılacaktır.
2459- Kadına hayız ve nifaslı iken üç durumda talâk verilebilir.
1) Evlendikten sonra kocası onunla ilişkide bulunmazsa.
2) Hamile olduğu anlaşılırsa. Hamile olduğu anlaşılmaz kocası hayızlıyken talâk verir daha sonra hamile olduğu anlaşılırsa, verilen talâk batıldır. Talâkı yenileyerek ihtiyata uymak daha iyidir.
3) Erkek, kayıp olma veya herhangi bir sebepten her ne kadar kadının gizlenmesi olsa da, kadının hayız ve nifas kanından temiz olup olmadığını bilmezse talâk verebilir. Ancak bu durumda vacip ihtiyat gereği erkek kadından ayrıldığından en az bir ay geçmesi için sabretmeli daha sonra talâk vermelidir.
2460- Kadının pak olduğunu sanarak talâk verir, daha sonra pak olmadığı anlaşılırsa, yapılan talâk batıldır. Zikredilen durum bu hükmün dışındadır. Hayızlı olduğunu sanıp talâk verir daha sonra pak olduğu anlaşılırsa, yapılan talâk sahihtir.
2461- Hanımının hayız veya nifaslı olduğunu bilir ve ondan ayrılırsa mesela, yolculuğa çıkar ve ona talâk vermek isterse, eşinin hayız ve nifastan temizlendiğini kesin kanaat getirir veya itminan elde edene kadar sabretmelidir. Daha sonra onun temiz olduğunu anlarsa, talâk verebilir. Aynı şekilde şüphelenirse 2459. meselede açıklandığı gibi ihtiyata uymalıdır.
2462- Hanımından ayrılan erkek, hanımına talâk vermek isterse, onun hayız veya nifaslı olup olmadığını öğrenmelidir. Her ne kadar hanımının adet günlerinden veya şeriatta belirlenen diğer yollardan, (öğrenmeden) hanımına talâk verir, daha sonra temiz olmadığı anlaşılırsa, verilen talâk sahih değildir.
2463- İnsan, ister temiz olsun isterse hayızlı, hanımıyla ilişkide bulunur ve daha sonra talâk vermek isterse, bir daha hayız görüp temizleninceye kadar sabretmelidir. Ama kadın henüz dokuz yaşını doldurmamış veya hamile olduğu belliyse, ilişkiden sonra talâk verilebilir. Aynı şekilde kadın yeise olursa hüküm aynıdır.
2464- Hayız ve nifas kanından temiz olan bir kadınla ilişkide bulunulur ve talâk verilir, daha sonra talâk verilirken hamile olduğu anlaşılırsa, o talâk batıldır. Talâk tekrarlanmalı olsa da, ihtiyat terk edilmemelidir.
2465- Hayız ve nifas kanından pak olan hanımıyla ilişkide bulunur daha sonra ondan ayrılırsa, mesela, yolculuğa çıkar, yolculukta iken talâk vermek ister durumunu öğrenemezse, kadının kan görüp temizlenmesine kadar sabretmelidir. Vacip ihtiyat gereği o müddet bir aydan az olmamalıdır. Zikredilen kurallara uygun olarak talâk verir daha sonra talâkın ilk temizlikte olduğu anlaşılırsa, verilen talâk sahihtir.
2466- İnsan, herhangi bir sebepten dolayı hayız kanı görme yaşında olduğu halde hayız görmeyen karısını talâk vermek isterse, onunla ilişkide bulunduğu dönemden, onunla ilişkide bulunmamak şartıyla üç ay geciktikten sonra, talâk vermelidir.
2467- Talâk sahih Arapça ve talik kelimesiyle okunmalı ve iki erkek adil şahit onu duymalıdır.
Erkeğin kendisi talâkı okumak ister, eşinin ismi mesela, Fatma olursa, şöyle demelidir; (زَوْجَتِى فَاطِمَةُ هي طَالِقٌ ) “zevceti Fatıme hiye talik” yani eşim Fatıma serbesttir. Başka birisini vekil ederse, vekil şöyle demelidir;
( زَوْجَةُ مُوكَّلِى فَاطِمَةُ طَالِقٌ ) “zevcetu müvekkili Fatime talik.” Kadın belli olursa isminin söylenmesi gerekmez. Hazırda bulunursa ona işaret ederek, “hazihi talik” veya ona hitap ederek “enti talik” diyebilir.
Erkek kendisi talâk akdini Arapça okuyamaz, okumak için vekil de tutamazsa, talik kelimesinin karşılığı olan her dildeki bir kelimeyle okuyabilir.
2468- Geçici evliliğin talâkı olmaz. Kadının serbest olması, müddetin bitmesi veya erkek tarafından bağışlanmasıyla olur. Mesela şöyle der, müddeti sana bağışladım, yeterlidir. Şahit tutmasına ve kadının temiz olmasına da gerek yoktur.