5 No’lu Genel Yorum: Engelli Kişiler
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme engelli kişilerden açıkça bahsetmez. Ne var ki, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bütün insanların özgür doğduğunu ve onur ve haklar bakımından eşit olduğunu kabul eder ve Sözleşme’nin hükümleri toplumun tüm kesimlerine uygulandığı için, engelli kişiler de Sözleşme’de tanınan bütün haklara sahiptir. Ayrıca, özel bir uygulamanın gerekli olduğu hallerde, taraf devletler öngörülen tedbirleri, kaynaklarını azami şekilde kullanarak almalı ve engellilerin Sözleşme’de belirtilen haklardan, engellilikten kaynaklanan olumsuzluklar bertaraf edilerek, yararlanmaları sağlamalıdır. Dahası, Sözleşme’nin 2(2). maddesinde yer alan, “Sözleşme’de belirtilen” hakların, sayılan nedenlere “ya da başka bir statü” bakımından “herhangi bir ayrım gözetilmeksizin uygulanması” şartı, engellilik bağlamında ayrımcılık için de geçerlidir.
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, 5 No’lu Genel Yorum, 09.12.1994, para. 5, http://www.unhchr.ch/tbs/doc.nsf/(Symbol)/4b0c449a9ab4ff72c12563ed0054f17d (erişim: 26.01.2011).
Hukuken bağlayıcı nitelikte olan uluslararası sözleşmeler dışında, hukuken bağlayıcı nitelikte olmayan siyasi taahhütleri içeren belgelere de bakmak uygun ve gereklidir. Bu çerçevede Türkiye’nin üyesi bulunduğu BM, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından kabul edilen siyasi nitelikteki belgeler ile Türkiye’nin üyelik müzakerelerini yürüttüğü AB çerçevesinde kabul edilen belgelere bakmak faydalı olacaktır. Türkiye’nin AB üyeliği taahhütleri kapsamında mevzuatını AB mevzuatına uyumlu hale getirmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu nedenle, her ne kadar AB’nin ayrımcılıkla mücadele mevzuatı Türkiye bakımından henüz bağlayıcı olmasa da, bu mevzuatın da göz önünde tutulması gereklidir.
İster hukuki isterse siyasi nitelikte olsun, izleme faaliyetleri çoğu zaman Türkiye’nin taahhüt altına girdiği belgelerin öngördüğü standartlar ışığında yapılacaktır. Ancak, izlemenin mutlaka mevcut taahhütler bağlamında yapılması zorunlu değildir. Burada belirleyici olan, savunu faaliyetlerinin amacıdır. Örneğin, eğer Türkiye’nin henüz taraf olmadığı bir sözleşmeye ileride taraf olunması halinde ortaya çıkacak uyumsuzluklara işaret etme veya Türkiye’nin tarafı olmadığı bir uluslararası sözleşmeye taraf olması yönünde baskı yaratma amacı varsa, söz konusu sözleşmenin öngördüğü standartlar da izlemede kullanılabilir. İzlemede bu standartların kullanılması, ulusal düzlemde ayrımcılıkla mücadelede eksik kalan hususlara dikkat çekilmesini sağlayacaktır.
Son olarak, izlemenin henüz var olmayan standartların oluşturulması amacıyla yapılması da mümkündür. Buna göre, eğer belli bir alanda veya belli niteliklere dayalı ayrımcılığın yasaklanmasına ilişkin bir uluslararası sözleşme henüz benimsenmemişse, böyle bir uluslararası sözleşmenin hazırlanmasını sağlamak, bu yönde uluslararası kamuoyu yaratmak ve devletler ile uluslararası örgütler üzerinde baskı yaratmak amacıyla da izleme yapılabilir.
Dostları ilə paylaş: |