TÜRKİYE VE AZERBAYCAN’DAKİ EĞİTİM SİSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
Bir ananın iki oğlu, Bir âmâlın iki qolu, O da ulu, bu da ulu, Azərbaycan - Türkiyə.
Bahtiyar Vahapzadə
1. GİRİŞ
Eğitimle ilgili bütün planlı faaliyetler, belirli amaçlara ulaşmak ve belirli işlevleri gerçekleştirmek içindir. Eğitim sistemlerinin dayandığı belirli bir eğitim felsefesi, bu felsefeye göre teorik olarak yetiştirilmesi tasarlanan bir insan tipi ve oluşturulmak istenen bir toplum modeli vardır. Farklı eğitim felsefeleri, eğitimde amaç, içerik, süreç, yöntem, ortam gibi konularda farklı noktalara vurgu yapar. Eğitimin amaç ve işlevleri söz konusu eğitim felsefesinin içinde yer alır (Şişman, 2007). Türk eğitim tarihi, tarihi bilinen ilk Türk toplumları ile başlar. Türkler için şöyle denmiştir: "Oğuz toplumunun göçüp yürümediği yol var mı? Evini tutup oturmadığı yurt var mı?" Gerçekten Türkler çok geniş bir yayılma göstermiştir ve çeşitli devletler kurmuşlardır. Fakat bu kadar dağınıklık ve çeşitlilik içinde bir takım temel devletler vardır ki onların bağımsız yaşama geleneğinde kesintisiz bir çizgi oluşturur ve Türk tarihinin en önemli kısmını teşkil ederler (Akyüz, 2012).
Günümüzde Türkler; 7 bağımsız, 15 özerk devlet olarak tarih sahnesindedir. Şüphesiz Türkiye ve Azerbaycan hem dil hem de tarih birliği açısından birbirlerine daha yakın durmaktadır. Türkiye ve Azerbaycan’ın coğrafi olarak sınır olmaları da bu noktada önemli olarak değerlendirebilir. Sovyetler Birliğinin yıkılmasının ardından bağımsızlarını kazanan Türk Devletlerinden Azerbaycan gerek entelektüel birikimi gerekse yeraltı ve yerüstü kaynakları sayesinde hızlı bir gelişim sürecine girmiş ve Dünya’da özellikle jeopolitik konumu ve kaynakları sayesinde enerji politikalarında söz sahibi olmuştur. Türkiye tarihsel süreçteki rolü ve birikimi ile Azerbaycan Devleti’nin daima yanında olmuştur. Aynı şekilde Azerbaycan da her alanda Türkiye’yi daima desteklemektedir. Politik alanlar haricinde iki devlet Azerbaycan’ın bağımsızlığının ardından her alanda sıkı işbirliğine gitmişler; enerji başta olmak üzere eğitim, sanayi, ticaret, askeri gibi birçok alanda ikili anlaşmalara imza atmıştır.
Son yıllarda 1 milyona yakın öğrenci Türkiye’de eğitimlerine devam etmektedir. Bu sayının yaklaşık 11000’ini Azerbaycan Türkleri oluşturmaktadır. Eğitim bir milletin gelişiminde en önemli noktayı oluşturmaktadır. Bununla birlikte eğitimin kendisinden beklenen işlevlerini etkili biçimde yerine getirebilmesi için, eğitim sisteminin temel felsefesinin, genel amaçlarının ve yasal dayanaklarının toplumun beklenti ve gereksinimleri doğrultusunda oluşturulması ve buna göre eğitim kurumlarının programlarının, yönetim, denetim ve finansman yapısının hem geçmiş deneyimler hem de çağdaş gelişmeler dikkate alınarak düzenlenmesi gereklidir (Sağlam, 2013).
3 Mayıs 1992 yılında Bakü’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Eğitim, Öğretim, Uzmanlık Hizmetleri, Teknik ve Bilimsel işbirliği Anlaşması” yasalaştıktan sonra da her iki ülkenin resmi gazetelerinde yayımlanmıştır. Bu anlaşmaya göre; Eğitim, öğretim, uzmanlık ve danışmanlık hizmetleri alanındaki işbirliği şu maddelerden oluşmaktadır. Değişik düzeylerden, kurumlardan ve branşlardan gelen eğitilen personelin karşılılık esasına göre mesleki öğretim ve eğitimlerinin geliştirilmesi,
Eğitici, öğretmen, yönetmen ve bilimsel araştırma yapan kişilerin konuk eğitici, öğretmen, danışman veya araştırmacı düzeyinde karşılıklı temas, görüşme ve ziyaretler yapılması; Tarafların aynı düzeydeki eğitim ve öğretim kurumlarının mezunları, araştırmacıları, öğretmen, danışman ve uzmanlarının, diğer ülkedeki seminerlere, toplantılara ve konferanslara katılmalarını ve ilgili kurumları ziyaretlerini sağlayacak önlemlerin alınması ve teşvik edilmesi;
Tarafların eğitilen personele ülkesindeki araştırma ve incelemeleri izlemelerini ve üstlenmelerini sağlayacak burslar verilmesi;
Bilim, eğitim, öğretim, uzmanlık ve danışmanlık alanlarında taraflara yarar sağlayan deneyimlerin ve bu alanlardaki sorunları incelemek isteyen heyetlerin değişiminin sağlanması; hususlarını kapsar (Büyükbaş, 2017).