Âb (f i. su. (bkz: mâ')



Yüklə 17,16 Mb.
səhifə120/189
tarix21.10.2017
ölçüsü17,16 Mb.
#8652
1   ...   116   117   118   119   120   121   122   123   ...   189

müteazzım-âne (a.f.zf. azamet'den) büyüklük taslayarak, benlik satarak.

müteazzıv (a.s. uzv'dan) uzuvlaşmış, organlaşmış.

müteazzî (a.s. uzv'dan) organlaşmış, fr. organise.

müteazzî terbiye ped. örgün eğitim.

müteazzib (a.s.c. müteazzibîn) taazzübeden, evlenmeyen, bekâr kalan.

müteazzib-âne (a.f.zf.) evlenmeyene, bekâr kalana yakışacak yolda.

müteazzibîn (a.s. müteazzib'in c.) taazzübedenler, evlenmeyenler, bekârlar.

müteazzil (A.s. azl'den) taazzül eden, ma'zul olan, azledilmiş, işinden çıkarılmış.

müteazzir (a.s. özr'den) 1. taazzür eden, özürlü, özürü bulunan. 2. mümkün olmayan, güç, zor.

müteazzire (a.s. özr'den) [müteazzir" in müen.]. (bkz: müteazzir).

müteazziye (a.s. uzv'dan) ["müteazzî" nin müen.]. (bkz: müteazzî).

müteazziz (a.s. izzet'den) taazzüz eden, izzet, kuvvet, kudret, kıymet, yücelik kazanan.

mütebâdil (a.s. bedel'den) 1. tebâ-dül eden, birbirinin yerine geçen. 2. sıra ile değişen. 3. geo. karşılıklı.

mütebâdile (a.s. bedel'den) ["mütebâdil" in müen.]. (bkz: mütebâdil).

mütebâdir (a.s. büdûr'dan) 1. tebâdür eden, birdenbire akla gelen. 2. üstün, birinci olmak için çırpınan.

mütebâdir-i hatır hatırlanan.

mütebâgız (a.s. buğz'dan) buğz, kin güden.

mütebâdir-i zahir ortaya çıkan, oluşan,

mütebaggız (a.s.) tebâguz eden, buğz, kin gösteren.

mütebahhir (a.s. buhâr'dan) buğu hâline gelen,tebahhur eden, buharlaşan, dumanlanan, tütsülenen.

mütebahhir (a.s. bahr'den. c. mütebahhirîn) bilgisi, deniz gibi geniş ve engin olan. (bkz: allâme).

mütebahhlr-âne (a.f.zf.) mütebahhir, bilgisi deniz gibi geniş ve engin olana yakışacak yolda.

mütebâhî (a.s. behâ'dan) övünen. (bkz: mubâhî, mütefâhir).

mütebahhirîn (a.s. mütebahhir'in c.) bilgileri, deniz gibi geniş ve engin olanlar.

mütebahhirîn-i ulemâ âlimlerin en geniş bilgilileri.

mütebâhiyâne (a.f.zf.) övünerek. (bkz: mütefâhir-âne).

mütebahtır (a.s. tebahtur'dan) kibirle, gururla, kendini beğenmiş olarak yürüyen.

mütebahtır-âne (a.f.zf.) kibirle sallana sallana yürüyene yakışacak yolda.

mütebâid (a.s. bu'd'dan) 1. tebâüd eden, uzaklaşan, birbirinden uzak bulunan. 2. fiz. ıraksal, fr. divergent.

mütebâide (a.s. bu'd'dan) ["mütebâid"in müen.]. (bkz: mütebâid).

mütebaki (A.s. beka'dan) bakî kalan, geri kalan, artan.

mütebaki (a.s. bükâ'dan) tebâkî eden, ağlar gibi görünen, yalandan ağlayan.

mütebakiye (a.s. beka'dan) ["mütebâkî"nin müen.]. (bkz: mütebaki).

mütebâlî (a.s.) birini sınayan.

mütebâlih (a.s.) ebleh gibi görünen, eblehlik, bönlük tavn takınan.

mütebâriz (a.s. bürûz'dan) tebarüz eden, meydana çıkan, beliren, bariz, aşikâr. (bkz: müteberriz).

mütebârizîn (a.s. mütebâriz'in c.) tebarüz edenler, meydana çıkanlar, belirenler.

mütebasbıs (a.s. basbasa'dan. c. mütebasbısîn) tabasbus eden, yaltaklanan.

mütebasbıs-âne (a.f.zf.) tabasbus ederek, yaltaklanarak.

mütebasbısın (a.s. mütebasbıs'ın c.) tabasbus edenler, yaltaklananlar.

mütebassır (a.s. basar'dan) tabassur eden, basiretli, gözü açık, iyice düşünen, ilerisini gören.

mütebassır-âne (a.f.zf.) basiretle, iyice düşünerek, ileriyi görerek.

mütebassıt (a.s.) yayılmış, serilmiş olan.

mütebâyiân (a.i.c.) alıcı ile satıcı. (bkz. âkıdeyn).

mütebâyin, ınütebâyine (a.s. beyn'den) 1. zıt, birbirine uymayan, uyuşmaz. 2. mat. ortakbölenleri olmayan.

Ef'âl-i mütebâyine birbirine uymayan, zıt işler.

mütebeddi' (a.s. bid' ve bid'at'dan) sünnet ehli iken bid'at ehli olan.

mütebeddi (a.s. bedel'den) 1. tebeddül eden, değişen, başka hâle giren, (bkz: mütehavvil). 2. kararsız.

mütebehhic (a.s. behcet'den) şen, keyifli.

mütebekkim (a.s. bekem'den) dilsiz-lenen, söz söylerken tutulup kalan, (bkz: lal).

mütebekkim-âne (a.f.zf.) söz söylerken tutulup kalarak, tutularak.

mütebellid (a.s.) tebellüdeden, ağır davranan, tenbel.

mütebellil (a.s.) 1. tebellül eden, ıslanan, nemlenen [şey]. 2. altını ıslatan, (bkz: selîs-ül-bevl).

mütebcili (a.s. billûr'dan) 1. tebellür eden, billurlaşan. 2. kim. billurlaşmış. 3. meç. beliren, belirgin.

mütebennî (a.s.) birini oğul edinen.

müteberkı' (a.s.) teberku' eden, peçelenen, maskelenen.

müteberrî (a.s. berâ' ve berâet'den) 1. teberrî eden, yüz çeviren, uzaklaşan. 2. kurtulmuş, ihtiyacı olmayan. 3. her şeyden elini, eteğini çeken; yüz çeviren. 4. Şiî ve Alevilerde hulefâ-yi râşidîni sevmeyen.

müteberri' (a.s. bürû'dan) teberru' eden, bağışlayan, bağışta bulunan.

müteberrid (a.s. bürûdet'den) teberrüdeden, soğuyan.

Mâ-i müteberrid soğuyan su.

müteberrik, müteberrike (a.s. bereket'den) teberrük eden, mübarek sayılan, uğurlu.

müteberriken (a.zf.) uğurlulukla, uğurlu sayılarak.

müteberrir (A.s.) teberrür eden, Allah'a derinden itaat eden.

müteberriz (a.s.) teberrüz eden, meydana çıkan, beliren, (bkz: mütebâriz).

mütebessil (a.s.) tebessül eden, kızgınlık veya cesaretten dolayı yüzünü ekşiten.

mütebessim (a.s. besm'den) tebessüm eden, gülümseyen, gülen.

mütebessim-âne (a.f.zf.) mütebessim olarak, gülümseyerek, gülerek.

mütebessir (a.s.) tebessür eden, sivilce çıkaran.

mütebeşbiş (a.s.) tebeşbüş eden, güler yüz gösteren.

mütebettil (a.s. betl'den) tebettül eden, Allah'a yönelen.

mütebettilen (a.zf.) Allah'a yönelerek.

mütebevvil (a.s. bevl'den) tebevvül eden, işeyen, [yapma kelimelerdendir].

mütebeyyin (a.s. beyân'dan) tebeyyün eden, meydana çıkan, anlaşılan.

mütebeyyine (a.s. beyân'dan) ["mütebeyyin"in müen.]. (bkz: mütebeyyin).

mütecâdil (a.s. cedl'den) mücâdele eden, savaşan, uğraşan.

mütecâhid (a.s. cehd'den) 1. çalışıp çabalayan. 2. zora karşı uğraşan.

mütecâhil (a.s. cehl'den) tecâhül eden, câhil gibi görünen, bilmemezlikten gelen, bilmez görünen, (bkz: mutenalar).

mütecâhil-âne (a.f.zf.) bilmemezlikten gelerek, bilmez görünerek.

müteca'id (a.s. ca'd'dan) teca'üd eden, kıvırcık olan, kıvrık.

müteca'idü'l-eş'âr saçları kıvırcık olan, kıvırcık saçlı.

miıtprânih (a.s. cenb'den) ictinâ-beden, sakınan, çekinen, uzaklaşan, kendini bir yana çeken, karışmayan, (bkz: müctenib).

mütecanis (a.s. cins'den) 1. bir cinsten olan. (bkz: hem-cins). 2.fels. bir cinsten. 3. fiz., kim. homogen, fr. homogene. 4. gr. eşsesli.

mütecanis zü'l-hudûd-i kesîre mat. homogen, çokterimliler.

mütecanise (a.s. cins'den) ["mütecanis"in müen.]. (bkz: mütecanis).

mütecasir (a.s. cesâret'den. c. mütecasirin) tecâsür eden, cür'et gösteren, ...e kalkışan, yeltenen; küstah.

mütecâsir-âne (a.f.zf.) küstahçasına.

mütecasire (a.s. cesâret'den) ["mütecasir"in müen.]. (bkz: mütecasir).

mütecâsirîn (a.s. mütecâsir'in c.) cür'et edenler, cesaretlenenler; ...e kalkışanlar, yeltenenler, küstahlar.

mütecavib (a.s.) tecâvüb eden, cevap veren.

mütecâvil (a.s.) cevelân eden, dolaşan.

mütecâvir (a.s. civâr'dan) bir civarda olan, komşu.

Zâviyetân-ı mütecâviretân geo. yöndeş açılar.

mütecâvire (a.s. civâr'dan) ["mütecâvir"in müen.]. (bkz: mütecâvir).

Zâviyetân-ı mütecâviretân geo. *yöndeş açılar.

mütecaviz (a.s. cevâz'dan. c. mütecavizin) 1. tecâvüz eden, geçen, aşan. 2. sataşan, saldıran; sarkıntılık eden. 3. fazla, çok.

mütecâvizâne (a.f.zf.) mütecaviz olana yaraşır surette; tecâvüz ederek, sarkıntılıkla.

mütecavizin (a.s. mütecâviz'in c.) tecâvüz edenler, saldıranlar, sarkıntılık edenler.

mütecâzib (a.s. cezb'den) cezbeden, çeken.

mütecebbir (a.s. cebr'den) 1. teceb-bür eden, zorbalaşan, cebir ve zor kullanan. 2. kibirlenen.

mütecebbire (a.s. cebr'den) ["müte-cebbir" in müen.]. (bkz: mütecebbir).

mütecebbir-âne (a.f.zf.) zorbalıkla. (bkz: cebren).

müteceddid (a.s. cedd'den. c. müteceddidîn) 1. teceddüdeden, yenilenen, yenileşen. 2. modanın yeniliklerini takip eden.

müteceddid-âne (a.f.zf.) müteceddid olana, yenileşene yakışacak surette; yenileşmiş biçimde.

müteceddide (A.s. cedd'den) ["müteceddid"in müen.]. (bkz: müteceddid).

müteceddidîn (a.s. müteceddid'in c.) teceddüdedenler, yenilenenler, yenileşen-ler.

müteceffif (a.s.) teceffüf eden, kuruyan, içi boşalan, koflaşan. [kabuklu meyve], (bkz: mütecevvif, müteyebbis).

müteceffife (a.s.) ["müteceffif in müen.]. (bkz: müteceffif).

mütecehhiz (a.s. cihâz'dan) techîzath, donanmış.

mütecellî (A.s. celâ' ve celv'den) 1. tecellî eden, görünen, meydana çıkan. 2. parlak, (bkz: rûşen).

mütecellid (a.s. celâdet'den. c. müte-cellidîn) tecellüdeden, celâdet, kahramanlık, yiğitlik gösteren.

mütecellid-âne (a.f.zf.) celâdetle, kahramanlıkla, yiğitlikle.

mütecellidin (a.s. mütecellid'in c.) celâdet gösterenler, kahramanlar, yiğitler.

nıütecenımi' (a.s. cem'den. c. müte-cemmiîn) tecemmu' eden, toplanan, biriken, yığılan.

mütecemmid, mütecemmide (a.s.) donan, donmuş, (bkz: müncemid).

Enhâr-ı mütecemmide donmuş nehirler.

mütecemmiîn (a.s. mütecemmi'in c.) tecemmu' edenler, toplananlar, birikenler, yığılanlar.

mütecemmil (a.s. cemâl'den. c. mütecemmilîn) tecemmül eden, süslenen, bezenen; donanan.

mütecemmil-âne (a.f.zf.) süslenerek, bezenerek, donanarak.

mütecemmilîn (a.s. mütecemmil'in c.) tecemmül edenler, süslenenler, bezenenler; donananlar.

mütecennî (a.s.) 1. meyva toplayan. 2. iftira eden, suç atan. (bkz: müfterî).

mütecennib (a.s.) ictinâbeden, sakınan, kaçınan, çekinen, (bkz: müctenib).

mütecennin (a.s. cenn ve cünûn'dan) tecennün eden, delirmiş olan, çıldırmış, (bkz: mecnûn).

mütecennin-âne (a.f.zf.) delirerek, delicesine, çıldırmışçasına.

mütecerri' (a.s. cür'a'dan) tecerrü' eden, yudumlayarak içen.

mütecerrid (a.s. cered'den) 1. tecerrüt eden, soyunan, çıplak olan. 2. evli olmayan. 3. tek başına kalan. 4. tas. dünyâ işlerinden vazgeçip Allah'a yönelen.

mütecessid (a.s. cesed'den) tecessüt eden, ceset hâline gelen, vücut peyda eden.

mütecessım (a.s. cism'den) tecessüm eden, cisimlenen, gözle görünen.

mütecessis (a.s. cess'den c. mütecessisîn) l. tecessüs eden, gizliyi arayan, gizliyi gözetleyen. 2. meraklı.

mütecessis-âne (a.f.zf.) gizli şeyleri öğrenmeye çalışarak; merakla...

mütecessisîn (a.s. mütecessis'in c.) tecessüs edenler, gizliyi arayanlar, gizliyi gözetleyenler; meraklılar.

mütecevşin (a.s.). (bkz. mütederri1).

mütecevvif (a.s.) tecevvüf eden, içi boşalan, kof olan; kovuk olan. (bkz. mütehallî).

mütecevviz (a.s.) 1. caiz olmayan şeyi caiz gören. 2. mecazlı söz söyleyen.

mütecevviz-âne (a.f.zf.) 1. caiz olmayan şeyi caiz görürcesine. 2. mecazlı söz söyleyerek.

mütecevvizîn (a.s. mütecevviz'in c.) 1. caiz olmayan şeyleri caiz görenler. 2. mecazlı söz söyleyenler.

mütecezzî (a.s. cüz'den) 1. cüz cüz, parça parça aynlan. 2. jeol. ufalanmış.

Gayr-i mütecezzî aynlamayan, bölünemeyen.

mütedâfi' (a.s. def den) 1. tedafü' eden, itişen, kakışan. 2. düşmanı defeden.

mütedâfian (a.zf.) 1. itişerek, kakışarak. 2. düşmanı defederek.

mütedâfiâne (a.f.zf.) itişir kakı-şırcasına; düşmanı defedercesine.

mütedâhik, mütedâhike (a.s.) tedâhük eden, karşılıklı gülüşen.

Etfâl-i mütedâhike gülüşen çocuklar [karşılıklı].

mütedâhil (a.s. dühûl'den) 1. tedahül eden, birbirine geçen, kansan. 2. gecikmiş, ödenmemiş [maaş]. 3. mant. altık. 4. mat. mütenâsib.

mütedair (a.s. devr'den) dâir, ....le ilgili; ait, için, dolayı, üzerine.

mütedârib (a.s. darb'dan) tedârüb eden, birbirine vuran, vuruşan, (bkz: mütezârib).

mütedârik (a.s. derk'den) tedârik eden, bulup hazırlayan.

Bahr-i mütedârik (bkz: bahr).

mütedâvî (a.s. devâ'dan) tedâvî eden, kendi kendine ilâç yapan ve bakan.

mütedâvil, mütedâvile (a.s. devlet'den) 1. tedavülde bulunan, elden ele gezen; geçen, kullanılan.

Nukud-ı mütedâvile tedavülde bulunan, kullanılan paralar. 2. döner [sermâye hakkında].

mütedebbir (a.s. dübür'den) tedbirli, ilerisini gören, ölçülü hareket eden.

mütedebbir-âne (a.f.zf.) tedbirli olarak, ilerisini görerek, ölçülü olarak.

mütedeffin (a.s. defn'den) defnedilen, gömülen.

mütedehhî (a.s. dehâ'dan) dehâ, üstün zekâ ve anlayış sahibi gibi harekette bulunan.

mütedehhin (a.s. dehn'den) tedenhün eden, bağlanan.

mütedehhiş (a.s.) yılgın.

mütedehhiyâne (a.f.zf.) dehâ sahibine, üstün zekâ ve anlayış sahibi gibi harekette bulunana yaraşır yolda.

mü tedellî (a.s.) tedellî eden, nazlanan.

mütedelliyâne (a.f.zf.) tedellî edene, nazlanana yaraşır yolda, nazlanırcasına.

mütedennî (a.s. denâet'den) tedenni eden, gerileyen, aşağılayan.

mütedennis (a.s.) tedennüs eden, kir peyda eden, kirlenen.

mütederri' (a.s.) tederri' eden, zırhlanan, zırh giyen, (bkz: mütecevşin).

mütederric, mütederrice (a.s. derece'den) derece derece olan, basamaklı.

mütederris (a.s. ders'den). (bkz. müteallim).

mütedessir (a.s.) libâsa bürünme, elbise giyme, (bkz: müddessir, mütezemmil).

mütedeyyin (a.s. dîn'den) 1. dîne bağlı, (bkz: dîn-dâr). 2. borç edilen, borçlanılan. 3. belirli bir dîni kabul etmiş olan.

mütedeyyine (a.s. dîn'den) ["mütedeyyin" in müen.]. (bkz: mütedeyyin).

müteeddî (a.s. edâ'dan) eda edici, eden, ödeyen, ödeyici.

müteeddib (a.s. edeb'den. c. müteeddibîn) teeddübeden, edeplenen, utanç duyan, utanan.

müteeddibâne (A.f.zf.) edepli, terbiyeli olana yakışacak surette, edeplenerek, utanç duyarak.

müteeddibîn (a.s. müteeddib'in c.) teeddübedenler, edeplenenler, utanç duyanlar, utananlar.

müteehhib (a.s.) kendi kendini yetiştirmiş [kimse].

müteehhil (a.s. ehl'den) teehhül etmiş, evlenmiş, evli.

müteekkid (a.s. te'kid'den) te'kidedici, tekrarlanan, sağlamlaşan.

müteellif (a.s. ülfet'den) ülfet peyda eden, alışmış, alışkın.

müteellih (a.s.c. müteellihîn) Allah'ın birliğine inanan.

müteellihîn (a.s.c.) Allah'a tapınanlar, islâm âlimleri.

müteellim (a.s. elem'den) teellüm eden, elemlenen, içi sızlayan, acı duyan.

müteellimâne (a.f.zf.) içi sızlayarak, acı duyarak.

müteemmil (a.s. emel'den) teemmül eden, derin düşünen, dalgın.

müteemınil-âne (a.f.zf.) teemmül edene, derin düşünene yaraşır surette; derin derin düşünürcesine.

müteemmir (a.s.) teemmür eden, âmirlenen, amirlik eden.

müteennî (a.s. eny'den) teenni eden, acele etmeyen, ağır davranan, temkinli, sakıngan.

müteenniyâne (a.f.zf.) temkinli olarak, sakınarak, çekinerek.

müteessif (a.s. esefden) teessüf eden, eseflenen, kederlenen.

müteessifâne (a.f.zf.) müteessif olarak, eseflenerek, kederlenerek.

müteessifen (a.zf.) teessüf ederek, müteessif olarak, üzüntü duyarak.

müteessir (A.s. esr ve esâret'den) 1. teessüre kapılan, hüzünlü, kederli, üzüntülü. 2. birinin acısıyla acılanan. 3. psik. duygulanmış, [müteessir olma, etkilenme].

müteessirâne (a.f.zf.) teessürle, üzüntü ile.

müteessiren (a.zf.) 1. müteessir olarak, üzülerek, kederlenerek. 2. etkilenerek.

müteeyyid (A.s. te'yîd'den) teeyyü-deden, kuvvetlenen.

müteezzî (A.s. ezâ'dan) eziyet çeken, sıkılan, incinen; üzgün, üzülmüş.

mütefahhıs (a.s. fahs'dan) tefahhus eden, içyüzünü dikkatle araştıran.

mütefahhısâne (a.zf.) araştırıp yoklayarak, her şeyi anlamayı, öğrenmeyi merak ederek.

mütefahhir (a.s. fahr'den) tefahhür eden, gururlanan, övünen, (bkz: mütefâhir).

mütefahhirâne (a.f.zf.) tefahhür ederek, övünerek, kurularak.

mütefâhir (a.s. fahr'den) tefâhür eden, övünen, kurulan, kurum satan, (bkz: mütefahhir).

mütefakkıh (a.s. fıkh'dan. c. mütefakkıhîn) fıkıh âlimi (bilgini); fıkıhla uğraşan.

mütefakkıhîn (a.s. mütefakkıh'ın c.) fıkıh âlimleri (bilginleri); fıkıhla uğraşanlar.

mütefakkid (a.s. fakd, fıkdan ve fukud'dan) araştırıp soran, (bkz: müdekkik).

mütefassım (a.s.) 1. infisâm eden, kınlan, üzülen. 2. sütten kesilen.

mütefattın (a.s. fatn'dan) tefattun eden, derhal farkına varan.

mütefattır (a.s.) infitâr eden, yanlan.

mütefâvit, mütefâvite (a.s. fevt'den) birbirinden farklı, çeşitli olan, aralarında fark bulunan, (bkz: mütenevvi').

mütefâyid (a.s.) faydalanan [birbirinden].

mütefâzıl (a.s. fazl'dan) 1. fazilet ve bilgi yansına çıkan. 2. fazla, artık.

mütefazzıl (a.s. fazl'dan. c. müte-fazzılîn) fazilet, meziyet ve bilgi yansına çıkan, (bkz: mütefâzıl1).

mütefazzıl-âne (a.f.zf.) fazilet, meziyet ve bilgi yansına çıkana yakışır surette.

mütefazzılîn (a.s. mütefazzıl'ın c.) fazilet ve meziyet yolunda yanş edenler.

mütefecci' (a.s.) açıklanan, acınan, dertli olan.

mütefeccir (a.s. fecr'den) tefeccür eden, açılan, görünen.

mütefehhim (a.s. fehm'den) tefehhüm eden, anlayan.

mütefe'il (a.s. fâl'den. c. mütefe'ilîn) 1. fal açan, fala bakan. 2. hayra yoran, hayrın başlangıcı, uğur sayan.

mütefe'il-âne (a.f.zf.) fal açar-casına; hayra yorarak.

mütefe'ilîn (a.s. mütefe'il'in c.) l. fal açanlar, fala bakanlar. 2. hayra yoranlar.

mütefekkik (a.s. fekk'den) dalgın [adam].

mütefekkir (a.s. fıkr'den. c. mütefekkirin) tefekkür eden, düşünen, düşünür, düşünce sahibi.

Kuvve-i mütefekkire düşünme kuvveti.

mütefekkirâne (a.f.zf.) tefekkür ederek, düşünüp taşınarak.

mütefekkire (a.i. fikr'den). (bkz. müfekkire).

mütefekkirin (a.s. mütefekkir'in c.) düşünürler, düşünce sahipleri.

mütefellik (a.s.) infilâk eden, patlayan, yanlan, açılan.

mütefellis (a.s.) müflis olan.

mütefelsif (a.s. felsefe'den) filo-zoflaşan; felsefe yapan.

mütefennin (a.s. fenn'den) tefennün eden, teknik bilgi sahibi, fen âlimi.

mütefenninâne (a.f.zf.) mütefennin olana yaraşır yolda.

mütefer'in (a.s.) 1. firavnlaşan, firaun tavn takınan, firaun kesilen. 2. kibirli. (bkz: mağrur, müteazzım).

müteferri' (a.s. fer'den) 1. tefemi' eden, bir kökten ayrılan; dal budak salan. 2. bir kökle ilgili olan.

müteferriât (a.i. müteferri'nin c.). (bkz: teferruat).

müteferric (a.s. ferec'den. c. müte-ferricîn) teferrüceden, gezinen, hava almaya, gezmeye, eğlenmeye giden.

müteferricîn (a.s. müteferric'in c.) teferrücedenler, gezinenler, hava almaya, gezmeye, eğlenmeye gidenler.

müteferrid (a.s. ferd'den. c. müte-ferridîn) teferrüdeden, tek ve yalnız olan, eşi emsali olmayan.

müteferrid-âne (a.f.zf.) teferrüd ederek, tek ve yalnız kalarak.

müteferridîn (a.s. müteferrid'in c.) teferrüdedenler, tek ve yalnız olanlar, eşi emsali olmayanlar.

müteferrig (a.s.) feragat eden, vaz geçen.

müteferrih (a.s. ferah'dan) ferahlanan, içi açılan.

müteferrik (a.s. fark'dan) teferruk eden, dağınık, ayn ayn.

müteferriku'l-vüreykat-ı ke'siyye bot. ayn çanakyapraklılar.

müteferrikü'l-vüreykat-ı tüveyciyye bot. ayn taçyapraklılar.

müteferrika (a.i.) 1. ufak tefek masraflar için ayrılan para.

Masârif-i müteferrika ufak tefek masraflar. 2. çeşitli işler gören. 3. pâdişâh, sadrâzam ve vezirlerin emirlerini götüren kimse. 4. emniyet teşkilâtında, hırsız, dilenci, mecnun, esrarkeş ve benzeri gibi kimselerin ilgili makamlara sevk edilmek üzere banndınldıklan tasım.

müteferris (a.s. ferâset'den) teferrüs eden, anlayan, anlayışlı, sezişli.

müteferris (a.s.) teferrüs eden, mefrûş olan, döşenen.

müteferriz (a.s. ferz'den) tefemiz eden, aynlan. (bkz. müfrez).

mütefessih (a.s. tefessüh'den) tefessüh etmiş, çürümüş, bozulmuş, kokmuş.

mütefessih (a.s. füshat'den) bollaşan, genişleyen.

mütefettit (a.s.) tefettüt eden, ufak ufak parçalanan.

mütefevvih (a.s.) 1. tefevvüh eden, ağzına alan, söyleyen. 2. dil uzatan.

mütefevvik (A.s. fevk'den. c. mütefevvikîn) tefevvuk eden, üstün gelen, üstün.

mütefevvikâne (a.f.zf.) üstün gelerek, üstünlükle.

mütefevvikîn (a.s.) mütefevvik'in c.) tefevvuk edenler, üstün gelenler, üstün olanlar.

mütefevviz (a.s. fevz'den c. müte-fevvizîn) l. tefevvuz eden, uhdesine, üzerine alan. 2. gayrimenkul malların tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını satın alan.

mütefevvizîn (A.s. mütefevviz'in c.), (bkz: mütefevviz).

mü'tefik (a.s.) tersine dönen, dönmüş.

mü'tefikât (a.i.c.) Lût kavminin darmadağın olan şehirleri.

mütegabî ("ga" uzun okunur, a.s.) kendini gabî gösteren, ahmak tavn takınan.

mütegabin ("ga" uzun okunur, a.s. gabn'den) tegabün eden, birbirini aldatan.

mütegabiyâne ("ga" uzun okunur. a.f.zf.) gabîcesine, ahmakçasına.

mütegaddî (a.s. gıdâ'dan) tagaddi eden, gıdâlanan, gıda alan. (bkz. mütegazzî).

mütegaffil (a.s.) tegaffül eden, gaflette bulunan, bilmiyor görünen.

mütegafil ("ga" uzun okunur, a.s. gaflet'den) tegafül eden, gafil görünen, gafil gibi davranan.

mütegafilâne ("ga" uzun okunur. a.f.zf. gaflet'den) gafil gibi davranarak.

mütegalib ("ga" uzun okunur, a.s. galebe'den) -sıra ile- birbirine galip olan, üstün gelen.

mütegallî (a.s.) tegallî eden, galiye (misk ve amberden meydana gelen güzel koku) sürünen.

mütegallib (a.s. galebe'den. c. mütegallibîn) zorba,

mütegallibâne (a.f.zf.) zorbacasma.

mütegallibe (a.i.) zorba takımı, derebeyi.

mütegallibîn (a.s. mütegallib'in c.) zorbalar.

mütegallif (a.s.) gılaflanmış, kılıflı, kın içinde bulunan, (bkz: mütegammid).

mütegallit (a.s.) tegallüt eden, galata, yanlışa düşen, yanılan.

mütegamiz ("ga" uzun okunur, a.s. c. mütegamizîn) göz ucu ile işaret eden [birbirine].

mütegamizîn ("ga" uzun okunur, a.s. mütegamiz'in c.) göz ucu ile işaret edenler [birbirlerine].

mütegammid, mütegammide (a.s. gamd'den) kınlı; örtülü, (bkz: mütegallif).

mütegammide (a.i.) zool. kınkan adlılar.

mütegammidetü'l-cenâh kınkanadlı böcekler.

mütegannî (a.s. gınâ'dan) tegannî eden, nağme eden, ırlayan, şarkı söyleyen. (bkz: müterennim).

mütegannic (a.s. ganc'den) tegannüceden, nazlanan, naz gösteren.

müteganniyâne (a.f.zf.) tegannî ederek.

mütegarrib (a.s. gurbet'den. c. mütegarribîn) gurbete çıkan.

mütegarribîn (a.s. mütegarrib'in c.) gurbete çıkanlar.

mütegarrid, mütegarride (a. s.) tegarrüdeden, güzel nağmeler çeviren [çok zaman kuş hakkında söylenir].

Bülbül-i mütegarrid güzel öten bülbül.

Tuyûr-i mütegarride güzel öten kuşlar.

mütegarrir (a.s.) igtirâr eden, gururlanan, güvenilmeyecek şeye güvenen.

mütegassil (a.s. gusl'den) 1. gusl eden, yıkanan. 2. gasl eden, yıkayan.

mütegaşşî (a.s. gışâ ve gaşy'den) 1. tegaşşî eden, bürünen, örtünen. 2. gaşyolan, kendinden geçen.

mütegavvil (a.s.) 1. tegavvül eden, uğraşan. 2. bir şeyin rengine giren, (bkz: mütelevvin).

mütegavvir (a.s.) tegavvür eden, derine dalan.

mütegayir (a.s. gayr'den) 1. mugayir, zıt olan [birbirine]. 2. değişik, farklı.

mütegayyib, mütegayyibe (a.s. gayb'den) tagayyübeden, gözden kaybolan, uzaklaşan, görünmez olan.

Eşhas-ı mütegayyibe kaybolan, kaybolmuş kimseler.

mütegayyim (a.s. gaym'den) tegayyüm eden, bulutlu [hava].

mütegayyir (a.s. gayr'den) 1. tagayyür eden, değişen, başkalaşan. 2. bozulmuş, bozuk.

mütegayyir-âne (a.f.zf.) değişmiş, bozulmuşçasına.

mütegayyiz (a.s. gayz'dan) tagayyüz eden, kızan, kızmış, kızgın [kimse].

mütegazzi (a.s.) tagazzî eden, gızâlanan, gıdalanan. (bkz: mütegaddî).

mütegazzib (a.s.) tegazzûbeden, gazabe gelen, hiddetlenen.

mütegazzil (a.s. gazel'den) 1. gazel söyleyen, gazel okuyan, (bkz: gazel-hân, gazel-serâ). 2. gazel yazan, (bkz: gazel-nüvîs).

mütehâbb, mütehâbbe (a.s. hubb'dan) birbirini dost sayan.

Düvel-i mütehâbbe birbirlerini dost sayan devletler.

mütehabbir (a.s.) iyi bilen, kökten bilen.

mütehabbis (a.s. habs'den) kendini kaybeden, bir yere kapanan.

mütehabbis-âne (a.f.zf.) kendini hapsedene, bir yere kapanana yaraşır yolda.


Yüklə 17,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   116   117   118   119   120   121   122   123   ...   189




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin