Âb (f i. su. (bkz: mâ')



Yüklə 17,16 Mb.
səhifə173/189
tarix21.10.2017
ölçüsü17,16 Mb.
#8652
1   ...   169   170   171   172   173   174   175   176   ...   189

testîr (a.i. setr'den) örtme, gizleme.

tesvîb (a.i. sevâb'dan) mükâfat verme.

tesvîd (a.i. sevâd'dan) 1. karartma, karartılma. 2. (c. tesvîdât) müsvedde yapma; karalama yapma; müsvedde.

tesvîdât (a.i. tesvîd2nin c.) karalatesvîdât ol-malar, müsveddeler.

tesvîf (a.i. sevf’den. c. tesvîfât) [sebepsiz] geciktirme, atlatma, (bkz: te'hîr).

tesvîfât (a.i. tesvîf’in c.) [sebepsiz] geciktirmeler, atlatmalar.

tesvîg (a.i.) mesâg gösterme, cevaz verme, (bkz: tecvîz).

tesvîk (a.i. sevk'den) sürme, ileri gitme.

tesvîk (a.i. misvâk'den) misvâklenme; dişleri misvâkleme.

tesvîl (a.i.c. tesvîlât) fena bir şeyi güzel göstererek aldatma.

tesvîr (a.i.) 1. toz kaldırma. 2. bâtınî mânâsını araştırma.

tesvîlât (a.i. tesvîl'in c.) fena bir şeyi güzel göstererek aldatmalar.

tesvîr-i mahmûl (a.it.) fels. fr. quantification du predicat.

tesviye (a.i. sevî'den) 1. beraber etme, düz etme, düzleme.

tesviye-i turuk yol yapma fenni.

tesviye-i türâbiyye toprağın düzlenmesi. 2. ödeme.

tesviye-i deyn borç ödeme. 3. hükümetçe bir yere gönderilen erlere bilet yerine geçmek üzere verilen kâğıt. 4. neticeye bağlama.

Sûret-i tesviye uylaşmanın sebepleri.

tesviye-i umûr işlerin görülüp netîcelendirilmesi.

tesviye münhanîsi coğr. eşyükseklik eğrisi.

tesviye rûhu fiz. hava kabarcıklı düzeç, kabarcıklı düzeç.

tesyâr (a.i.) gönderme, gönderilme.

tesyîl (a.i. seyl'den) 1. sel gibi akıtma, akıtılma. 2. kim. sert bir cismi akıcı hâle getirme.

tesyîr (a.i. seyr'den) 1. yürütme, yürütülme. 2. gönderme, gönderilme, yollama, yollanma.

-teş (f.e.). (bkz. -tâş).

teşâbüh (a.i. şibh'den. c. teşâbühât) 1. birbirine benzeme, benzeşme. 2. fels. benzerlik. 3. mat. homologi. (bkz: müşâbehet).

teşâbüh-i etrâf ed. müşebbehin garip bir şeye benzetilmesi hâlidir ki "istitrâf' da denir. Meselâ "Bûy-i gül taktir olunmuş, nâzın işlenmiş ucu / Biri olmuş hoy, birisi dest-mâl olmuş sana" (Nedim) beytindeki "nâz" in dest-mâle (havluya) benzetilmesi gibi.

teşâbühât (a.i. teşâbüh'ün c.) 1. birbirine benzemeler, benzeşmeler. 2. Kur'ânı Kerîm'in bâzı âyetlerinin mecazî mânâları olması halleri.

teşâcür (a.i. şecer'den) sopalarla birbirine girme, dövüşme, (bkz: müşâcere).

teşadduk (a.i.) [avurt çatlatarak] konuşma; lügat paralama.

teşahhum (a.i. şahm'dan) yağlanma, yağ bağlama, semirme, şişmanlama.

teşahhus (a.i. şahs'dan. c. teşahh-sât) 1. şahıslanma. 2. birinin şahsını hâtıra getirme, birinin şahsı hâtıra getirilme. 3. taayyün etme, tanıma.

teşahhusât (a.i. teşahhus'un c.) 1. teşahhuslar, şahıslanmalar.

teşâkî (a.i. şekvâ'dan) 1. birbirinden şikâyet etme. 2. dertleşme, halleşme.

teşakkuk (a.i. şakk'dan) yarılma, ikiye ayrılma; parça parça olma.

teşâkül (a.i. şekl'den) şekil ve suretçe bir olma, birbirine uyma, biri ötekinin şekline, hâline girme.

teşârük (a.i. şirk'den) ortak olma, ortaklık, fr. association. (bkz: müşâreket).

teşârükiyye (o.i.) fels. çağrışımcılık, fr. associationnisme.

teşa'şu' (a.i. şa'şaa'dan) şa'şaalanma, parıldama.

teşâtüm (a.i. şetm'den) sövüşme.

teşa'u' (a.i.) fiz. ışığın, merkezden etrafa doğru dalgalanması.

teşa'ub (a.i. şa'b'dan. c. teşa'ubât) şûbelenme, dallanma, dal budak peyda etme, çatallanma.

teşa'ubât (a.i. teşa'ub'un c.) şûbeler.

teşa'ul (a.i. şu'l'den) parlama, tutuşma.

teşa'ur (a.i. şa'r'dan) kıllanma, tüylenme.

teşâur (a.i. şi'r'den) şâir tavrı takınma, şairlik taslama.

teşâvür (a.i. şûrâ'dan) birbirine danışma, (bkz: müşâvere).

teşaytun (a.i. şeytân'dan) şeytanlaşma, şeytanca davranma.

teşbî' (a.i.) karnını doyurma, karnı doyurulma, (bkz: işba').

teşbî-i fukarâ yoksulların karınlarının doyurulması.

teşbîb (a.i. şebâb'dan) 1. ateş yakma. 2. ed. bir kadının güzelliğini şiirle medhetme. 3. kasideye bir güzeli överek başlama. 4. ed. kasidenin başında bulunan girizgâhdan önce gelen bölüm.

teşbîh (a.i. şibh'den. c. teşbîhât) benzetme, benzetilme.

Lâ-teşbîh teşbihsiz, benzetmeksizin, benzetme gibi olmasın.

Edât-ı teşbih (benzetme edatı) "gibi, âsâ, misillü, mânend, veş, gûne, gûyâ, sanki, meğer ki, tek, tırak, nasıl, nitekim.." gibi.

Erkân-ı teşbih ed. şu dört şeydir "müşebbeh, müşebbehün-bih, vech-i şebeh, edât-ı teşbih". [".. köşkü cennet gibidir" terkibinde köşk = müşebbeh, cennet = müşebbehün-bih, gibidir = edât-ı teşbihdir].

teşbîh-i belîğ ed. edatı hazfedilmiş ve pek çok parlak, göz alıcı olan teşbih. Meselâ "Az zaman içre çok iş etmiş idi / Sâyesi olmuş idi âlemgîr / Şems-i asr idi asrda şemsin / Zıllı memdûd olur, zamanı kasîr" gibi.

teşbîh-i cem' ed. benzetmeliği birden fazla olan teşbih.

teşbîh-i maklûb ed. uyartma amacıyla benzetilenin niteliklerini üstün gösterme epiği, çevrik benzetme.

teşbih-i mefrûk ed. benzetileni ve benzetmeliği yan yana söylenmiş olan teşbih, farklı benzetme. Meselâ "Meyhane gülsitandır, pey-mane gülfeşandır" mısraında olduğu gibi.

teşbîh-i melfûf ed. benzetilen ile benzetmeliğin birbirinin ardınca söylendiği teşbih.

teşbih-i merdûd ed beğenilmeyen, isteği anlatmaya yetmeyen benzetme.

teşbîh-i mûcez ed. en kısa kelimelerle geniş mânâya gelmek suretiyle yapılan teşbih, benzetme. Misâl "Hâl kâfir, zülf kâfir, çeşm kâfir, el'amân / Serbeser iklîm-i hüsn'ün kâfiristan oldu hep" beytindeki "iklîm-i hüsn'nün" terkibi gibi.

teşbîh-i mufassal ed. ayrıntılı benzetme, yani 4 unsurun da kullanıldığı teşbih. "Türk askeri yiğitlikte arslan gibidir".

teşbîh-i mücmel ed. kısaltılmış benzetme, yani benzetme yönü söylenmeyen teşbih. "Türk askeri arslan gibidir".

teşbîh-i müekked ed. edât-ı teşbihi söylenmemiş teşbih "Türk askeri yiğitlikte aslandır", (bkz: teşbîh-i beliğ).

teşbîh-i mürsel ed. yalnız edat bulunmayan özelli benzetme. Meselâ "Mehmet, yiğitlikte arslandır" gibi.

teşbîh-i tafdîlî ed. benzetilenin benzeyenden daha mübalağalı olarak anlatılması. ["Bu adam tilkiden daha kurnazdır" gibi].

teşbîh-i tesviye ed. benzetileni birden fazla olan teşbih.

teşbîhât (a.i. teşbîh'in c.) teşbihler, benzetmeler, benzetilmeler.

teşbîhî (a.s. şibh'den) teşbihe, benzetmeye ait. teşbihle ilgili.

teşbîk (a.i. şebeke'den) şebekeleştirme, ağ şekline koyma, koyulma.

teşbîr (a.i.) 1. karışlama, karışlanma. 2. endâze ve sâire ile ölçme.

teşcî' (a.i. şecâat'den. c. teşcîât) şecâatlendirme, şecaat ve cesaret verme, verilme, gayrete getirme, getirilme.

teşcîât (a.i. teşcî'in c.) şecaat ve cesaret vermeler, gayretlendirmeler, gayretlendirilmeler.

teşcîr (a.i. şecer'den) ağaçlandırma, ağaç dikme.

teşdîd (a.i. şiddet'den) 1. şeddetlendirme, şiddetlendirilme, şiddet ve kuvvet verme, verilme. 2. şeddeleme, şeddelenme. 3. a. gr. bir harfi çift okutan ve şedde denilen işaretin adı.

teşebbüb (a.i.) kim. şaplaşma, şap hâline girme.

teşebbüh (a.i. şibh'den. c. teşebbühât) benzeme, andırma; kendini benzetmeye özenme, zorla benzemeye çalışma.

teşebbühât (a.i. teşebbüh'ün c.) benzemeler, andırmalar, kendini benzetmeye özenmeler, zorla benzemeye çalışmalar.

teşebbük (a.i.c. şebeke'den) şebekeleşme, ağ şeklini alma.

teşebük-i agsân-ı eşcâr ağaç dallarının birbirine karışması.

teşebbüs (a.i. şebs'den c. teşebbüsât) 1. [işe] girişme, el atma. 2. girişkenlik. 3. önce davranış.

teşebbüs-i cürm bir suç işlemeye başlayıp da -herhangi çıkan bir mâni ile- bu suçu netîcelendirememe.

teşebbüs-i şahsî şahsî, kişisel leşebbüs, özel teşebbüs.

teşebbüsât (a.i. teşebbüs'ün c.) teşebbüsler, işe girişmeler, el atmalar; girişkenlikler,önce davranışlar.

teşeccü' (a.i. şecâat'den) sahte şecaat gösterme, şecî görünme.

teşeccür (a.i.) 1. ağaçlaşma, ağaçlanma, (bkz: tegarrüs). 2. kim. billur cisimlerin ağaç şeklinde birleşmesi.

teşeddüd (a.i. şiddet'den) 1. şiddetlenme. 2. keskinleşme.

teşeddüdât (a.i. teşeddüd'ün c.) 1. şiddetlenmeler, kuvvetli olmalar. 2. keskinleşmeler.

teşeffî (a.i. şifâ'dan) 1. şifâ bulma, iyi olma. 2. rahatlanma. 3. öcalma.

teşeffî-i sadr öcaldıktan sonra gönlün rahatlaması.

teşehhî (a.i. iştehâ'dan) 1. iştahlanma; hırsla isteme. 2. fels. appetition.

teşehhüb (a.i.) fız., kim. akkorluk, akkor hâline gelme, fr. incandescence.

teşehhüd (a.i. şahâdet'den) namazda oturarak "ettehiyyâtü" duasını okuma.

teşehhüd mikdârı ettehiyyâtü okuyacak kadar zaman; gayet kısa bir zaman, az zaman.

teşekkî (a.i. şekvâ'dan) şikâyet etme, sızlanma, (bkz: iştikâ).

teşekkük (a.i. şekk'den) şüphelenme, şüpheye düşme.

teşekkül (a.i. şekl'den. c. teşekkülât) 1. şekillenme. 2. kurulma, kuruluş, meydana geliş. 3. oluşum, f r. formation. 4. 'yoğrum, f r. formation. 5. jeol. oluş, fr. formation.

teşekkül-i berrî jeol. karasal oluşuk, fr. formation continentale.

teşekkül-i tablî biy. önoluş, fr. prefor-mation. 6. örgüt, topluluk.

teşekkülât (a.i. teşekkül'ün c.) teşekküller.

teşekkülâta-ı bahriyye jeol. denizel oluşuk, fr. formation marine.

teşekkür (a.i. şükr'den. c. teşekkürât) şükr etme, yapılan bir iyilikten memnun kalındığını anlatmak için "sağ ol!", "var ol!", "ömrüne bereket!" gibi söylenen minnet sözleri.

teşekkürât (a.i. teşekkür'ün c.) teşekkürler.

teşellül (a.i. şellâle'den) şiddetle atılarak akma.

teşelşül (a.i.c. teşelşülât) 1. atılarak akma, suyun yüksek bir yerden aşağı şarıltı ile dökülmesi, çağlayan meydana getirmesi. 2. duş yapma, soğuk su banyosu yapma.

teşelşülât (a.i. teşelşül'ün c.) 1. atılarak, şarıltı ile dökülmeler, akmalar. 2. duş yapmalar.

teşemmü' (a.i. şem'den) mumlaşma, mum bağlama, muşamba gibi olma; üzerine bal mumu sürülme.

teşemmü-i kebed hek. karaciğerin muşam balaşması, siroz.

teşemmül (a.i.) ihrâma bürünme.

teşemmüm (a.i. şemm'den) koklama,

teşemmür (a.i.) işe hazırlanma, sıvanma.

teşemmüs (a.i. şems'den) 1. güneşleme, güneş'e çıkma. 2. hek. güneş çarpması.

teşennüc (a.i. şenc'den. c. teşennücât) 1. buruşma, buruşuk olma. 2. hek. adalelerin kasılması, gerilip büzülmesi, ispazmoz, fr. spasme.

teşennüc-i mizmâr anat. hançerinin büzülüp kapanması.

teşennücât (a.i. teşennüc'ün c.) teşennüçler, büzülmeler, kasılmalar, buruşmalar.

teşennücî (a.s.) teşennüce, ispazmoza ait, bununla ilgili.

teşennüf (a.i.) 1. küpe takınma. 2. süslenme.

teşerru' (a.i. şer'den) şeriat hükümlerine göre hareket etme.

teşerrüf (a.i. şerefden. c. teşerrüfât) şereflenme, şeref duyma, şeref bulma; saygı gösterme.

teşerrüfât (a.i. teşerrüfün c.) şereflenmeler, şeref duymalar, şeref bulmalar; saygı göstermeler.

teşettî (a.i. şitâ'dan) bir yerde kışlama, kışı geçirme.

teşettüt (a.i. şett'den) bir çok şubelere ayrılma; çatallaşma; dağılma, perişan olma.

teşe'üm (a.i. şeâmet'den) uğursuz sayma, şom görme.

teşevvuk (a.i. şevk'den) şevklenme; arzu etme, istek gösterme, heveslenme.

teşevvüş (a.i. sül. seveşe. c. teşevvüşât) karışma, karmakarışık olma, karışıklık.

teşevvüş-i hâfıza psik. hafıza, bellek karışıklığı.

teşevvüş-i kelimât psik. kelime karışıklığı, fr. paraphasie.

teşevvüş-i tahattur psik. hafıza (bellek) karışıklığı, fr. paramnesie.

teşevvüş-i teheyyücî psik. heyecan çarpısı, fr. ictus emotif.

teşevvüş-i zihnî psik. zihin bulanıklığı, fr. confusion mentale, obnubilation nıentale.

teşevvüşât (a.i. teşevvüş'ün c.) teşevvüşler, karışmalar, karışıklıklar, karmakarışık olmalar.

teşeyyu' (a.i. şîa'dan) Şîîlik taslama, Şîî olma.

teşeyyüb (a.i.c. teşeyyübât) kayıtsızlık, ihmalcilik.

teşeyyübât (a.i. teşeyyüb'ün c.) kayıtsızlıklar, ihmalcilikler.

teşeyyüd (a.i.) 1. yükseltme. 2. sağlam olma.

teşeyyüh (a.i. şeyh'den) 1. ihtiyarlama. 2. şeyhlik taslama.

teşezzüb (a.i.) dağılma, dağınık olma.

teşfiye (a.i. şifâ'dan) şifâlandırma, iyileştirme.

teşfiye-i sadr gönlü rahatlandırma.

teşhîr (a.i. şöhret'den. c. teşhîrât) 1. şöhretlendirme, şöhretlendirilme. 2. gösterme. 3. sergiye koyup herkese gösterme. 4. [bir mahkûmu] hakarete uğratmak için halka gösterme. 5. dillere düşürme, ortalığa duyurma. 6. çekme, çekilme.

teşhîr-i silâh silâh çekme.

teşhîrât (a.i. teşhîr'in c.) teşhirler.

teşhîs (a.i. şahs'dan. c. teşhîsât) 1. ayırma, seçme, farketme, tanıma. 2. hek. hastalığın hangi hastalık olduğunu bilme. 3. e d. eşyaya şahsiyet verme, onları adam yerine koyma ve onlara hitâbetme.

teşhîs ve intâk ed. duygusu, hareketi, konuşması olmayan şeyleri, insan gibi duyar, hareket eder, konuşur olarak anlatma, canlılaştırma.

teşhîs-i tefrîkî hek. birbirine benzeyen iki hastalığı yekdiğerinden ayırma.

teşhîsât (a.i. teşhîs'in c.) teşhisler, tanımalar.

teşhîz (a.i. şahz'dan. c. teşhîzât) 1. sivriltme, keskinletme, keskinlendirilme. 2. bileme, bilenme. 3. uyandırma, kuvvet ve te'sirir artırma.

teşhîz-i zihn zihin açma, zihne cila verme.

teşhîzât (a.i. teşhîz'ın c.) teşhizler.

teş'îb (a.i. şa'b'dan c. teş'îbât) şûbelendirme, şûbelendirilme; dallandırma, dallandırılma.

teş'îbât (a.i. teş'îb'in c.) şûbelendirmeler, şûbelendirilmeler, dallandırmalar, dallandırılmalar.

teş'îl (a.i. şu'l'den) şûlelendirme, parlatma, tutuşturma, alevlendirme, (bkz: iş'âl).

teş'îl-i kanâdîl kandilleri yakma.

te'şîr (a.i.) gedik etme.

teşkik (a.i. şakk'dan) yarma, yarılma, ikiye ayırma; parça parça yarma.

teşkîk (a.i. şekk'den. c. teşkîkât) şüpheye düşürme, düşürülme; şüphede bırakma, bırakılma.

teşkîkât (a.i. teşkîk'in c.) şüpheye düşürmeler, şüphede bırakmalar.

teşkîl (a.i. şekl'den. c. teşkilât) 1. bir şeye şekil, suret verme. 2. meydana getirme. 3. yapım, kuruluş, fr. formation.

teşkîl lâhikası gr. yapı eki.

teşkîlât (a.i. teşkîl'in c.) teşkiller, kuruluşlar; örgütler.

teşkîlât-ı adliyye adlî teşkilât.

teşkîlât-ı esâsiyye anayasa.

teşkîlât-ı mahâkim mahkemelerin teşkilatı.

teşmî' (a.i. şem'den) balmumuna batırma, batırılma, mumlama.

teşmîl (a.i.) 1. yayma, içine aldırma, kapsamına aldırma. 2. daha umumî bir mânâ verme.

teşmîm (a.i. şemm'den) koklatma, koklatılma.

teşmîr (a.i. şemr'den) sıvama, sıvanma.

teşmîr-i sâid kolları sıvama, mec. bir işe adamakıllı girişme.

teşmîr-i sak paçaları sıvama, mec. bir işe adamakıllı girişme.

teşmîs (a.i. şems'den) 1. güneşe serme, serilme, güneşe tutma, tutulma. 2. güneşe tutup hasta etme, edilme.

teşmît (a.i.) aksıran kimseye "Allah sana merhamet etsin!" deme.

teşne (f.s.c. teşne-gân) 1. susamış.

teşne-i didâr yüze susamış, bir güzel yüzü görmeye susamış olan. 2. çok istekli (bkz. atsan).

teşne-ciger (f.b.s.) dert dolu.

teşne-dil (f.b.s.) can ve gönülden istekli.

teşne-dilî (f.b.i.) can ve gönülden isteklilik.

teşne-gân (f.s. teşne'nin c.) 1. susamışlar. 2. istekliler.

teşnegî (f.i.) susama, (bkz: atş).

teşne-leb (f.b.s.) dudağı kurumuş, çok susamış; susuz, yanık.

teşne-lebî (f.b.i.) dudağı kurumuşluk, çok susamışlık.

teşnî' (a.i. şenâat'den. c. teşnîât) çok ayıp ve çirkin bulma; ayıplama.

teşnîât (a.i. teşnî'in c.) çirkin bulmalar; ayıplamalar.

teşnîf (a.i.) 1. küpe takma, takınma. 2. küpe ile süsleme, süslenme.

teşnîf-sâz (a.s.) süsleyici.

teşrî' (a.i. şer'den) 1. Hz. Muhammed'in şeriata dâir olan emirleri. 2. kanun yapma.

teşrîd (a.i.) 1. ürkütüp kaçırma, ürkütüp kaçınlma. 2. kovup uzaklaştırma.

teşrîf (a.i. şeref den) 1. şereflendirme, şereflendirilme, şeref verme, verilme. 2. gelmesiyle bir yere şeref verme, gelme; gitme.

teşrîfât (a.i. teşrîf’in c.) protokol, büyük, resmî olan ziyaretlerde, kabul resimlerinde ve törenlerdeki uyulması gereken âdetler, usuller.

Teşrîfât-ı Kadîme vak'a-nüvîs Esad Efendi'nin, imparatorluk devrindeki çeşitli merasimleri, resmî teşrifatı ve bu teşrifatların usul ve yollarını türlü örneklerle izah eden ve 1287 (1870) de İstanbul'da basılan mühim bir eseri.

teşrîfât-ı mülûkâne birini taltîf için pâdişâh tarafından gönderilen hil'at ve hediyeler.

teşrîfâtî (a.i.) teşrifatçı, protokol me'muru.

teşrîh (a.i. şerh'den. c. teşrîhât) 1. açma, yayma, etrafıyla şerhetme, edilme. 2. dilim dilim, parça parça kesme. 3. otopsi, bir ölü gövdesini kesip parçalara ayırma. 4. anatomi. 5. iskelet.

teşrîh-i beşerî hek. insan teşrihi, insan anatomisi ilmi.

teşrîh-i hayvânî hek. hayvan anatomisi ilmi.

teşrîh-i marazî hek. hasta organların teşrihini bildiren ilim, fr. anatomie pathologi-que.

teşrîh-i nebâtî bot. botanik anatomisi ilmi.

teşrîh-i tatbîkî anat. mukayeseli anatomi, türlü hayvanların veya nebatların ("bitkilerin) bünye ve dokularının birbirleriyle olan mukayesesi ilmi, f r. anatomie comparee.

teşrîh-i tavsîfî anat. insan, hayvan ve nebatların (bitkilerin) tabiî hallerindeki teşrihi, anatomisi ilmi, fr. anatomie descriptive.

teşrîhat (a.i. teşrîh'in c.) teşrihler, teşrih etmeler, açmalar, açıklamalar.

teşrîh-hâne (a.f.b.i.) otopsi salonu, anatomi dersi görülen yer.

teşrîhî (a.s.) teşrihe, anatomiye ait, teşrihle, anatomiyle 'ilgili, fr. anatomique.

teşrîî (a.s.) huk. kanun ile, kanun yapma ile ilgili.

Kuvve-i teşrîiyye (kanun yapma kuvveti) millet meclisleri [meb'ûsan, ayan].

teşrîî masûniyyet milletvekilliği dokunulmazlığı, yasama dokunulmazlığı. (bkz: masûniyyet-i teşrîiyye).

teşrîî tefsîr kanun yapma yetkisine sahip olan kimseler tarafından kanunların açıklanması, yorumlanması.

teşrîk (a.i.) 1. (şark'dan) pastırmanın güneşde kurutulması.

Eyyâm-üt-teşrîk çöl Araplarının kurban etlerini kuruttukları zilhiccenin on, on bir, on iki ve on üçüncü günleri. 2. ışıklandırıp parlatma.

Tekbîr-i teşrik teşrik günlerinde namazların farzlarından sonra vâcibolarak tekrarlanan "Allâhü ekber Allahü ekber la ilahe ill-Allâhü v'Allahü ekber Allahü ekber ve l-illâhi-l-hamd".

teşrîk (a.i. şirk'den) 1. şerik etme, ortak etme. 2. Allah'a ortak koşma.

teşrîk-i mesâî işbirliği.

teşrin (a.i.) eskiden yılın onuncu ve onbirinci aylarına verilen ortak ad.

teşrîn-i evvel ekim ayı.

teşrîn-i sânî kasım ayı. [kelime suryânîce olup aslı "tişrîn" dir].

teştîr (a.i.) ed. murabba hâline getirilmek istenilen bir gazelin her beytinin mısraları arasına ikişer mısra' ilâve etme. [üçer mısra' eklendiği de görülmüştür].

teştit (a.i.) dağıtma, dağıtılma; perişan etme, edilme.

teştiye (a.i. şitâ'dan) kışın uyuyacak olan hayvanların uykusu.

teşvîk (a.i. şevk'den. c. teşvîkat) 1. şevke ve gayrete getirme, şevklendirme, isteklendirme. 2. kışkırtma.

teşvîkat ("ka" uzun okunur, a.i. teşvîk'in c.) şevke getirmeler, isteklendirmeler; kışkırtmalar.

teşvik-kâr (a.f.b.s.) isteklendirici, özendirici.

teşvîr (a.i.) 1. satılık hayvanı pazara çıkanp gösteriş yapma. 2. içine alıp gizleme; içinde bulunma, içine alma. (bkz: istiâb).

teşvîş (a.i. sül. şeveşe. c. teşvîşât) karıştırma, karmakarışık etme.

teşvîşât (a.i. teşvîş'in c.) karıştırmalar, karmakarışık etmeler.

teşyî (a.i. şiyâ'dan) 1. selametleme, uğurlama. 2. ramazandan sonra altı gün yâni şevvalin birinden altısına kadar oruç tutma.

teşyîd (a.i.c. teşyîdât) 1. yükseltme, yükseltilme. 2. sağlamlaştırma, sağlamlaştırılma.

teşyîdât (a.i. teşyîd'in c.) 1. yükseltmeler, yükseltilmeler. 2. sağlamlaştırmalar, sağlamlaştırılmalar.

teşzîb (a.i.) bot. 1. arza yakın olarak bir çok fidan veren bir cins nebat. 2. ağacın kabuklarını soyma ve fazla dallarını budama.

tetabbu' (a.i.c. tetabbuât) tabîatlenme.

tetabbub (a.i. tıbb'dan) hekimlik etme [hekim olmadığı halde],

tetâbu' (a.i. teba'dan. c. tetâbuât) aralıksız birbiri ardından gelme.

tetâbu'-i izâfât gr. zincirleme isim takımı ihtizâzât-ı esvât-ı beşeriyye... gibi.

tetâbuât (a.i. tetâbu'un c.) tetâbu'lar, bir biri ardından gelmeler.

tetâbuk (a.i. tıbk'dan. c. tetâbukat) uyma, uygun gelme, uygun düşme.

tetâbuk-ı gayr-i mütevâfıkajeol. uyumsuz katmanlaşma, aykırı katmanlaşma, fr. stratification discordante.

tetâbuk-ı mütevâfıka jeol. uygun katmanlaşma, fr. stratification concordante.

tetâbukat ("ka" uzun okunur, a.i. tetâbuk'un c.) uymalar, uygun gelmeler, uygun düşmeler.

tetafful (a.i. tufl'dan) dalkavukluk, çanakyalayıcılık.

tetahhul (o.i.) hek. dalak şişmesi.

tetahhur (a.i. tehâret, tuhr ve tuhur'den. c. tetahhurât) temizlenme.

tetahhurât (a.i. tetahhur'un c.) temizlenmeler.

tetâlî (a.i.). (bkz. tetâbu').

tetallu' (a.i.) boynunu uzatıp başını kaldırma.

Tetâr (a.i.) Tatar.

Tetârî (f.s.) Tatarlara ait, onlarla ilgili, (bkz: Tâtârî).

teta'um (a.i. ta'm'dan) tatma, tadılma, tadına bakma, bakılma.

tetâvül (a.i. tûl'den. c. tetâvülât) 1. uzanma, uzama, uzun olma.

tetâvül-i leyl gecenin uzaması. 2. hek. bir organda anormal olarak meydana gelen uzunluk. 3. hek. ağrıları dindirmek için sinirleri uzatma ameliyatı. 4. zulüm.

tetavvu' (a.i.) farzolmayan ibâdette bulunma, [nafile namaz kılma, kurban bayramının arefe gününde oruç tutma gibi].

tetavvuan (a.zf.) nafile olarak.

tetavvuf (a.i. tavâf’dan) tavaf etme, ziyaret maksadıyla bir şeyin veya bir yerin etrafını dolanma.

tetavvuk (a.i. tavk'dan) boyuna gerdanlık gibi şeyler takma, takınma, takınılma.

tetavvus (a.i. tâvus'dan) tavus gibi rengârenk elbise giyme.

tetâyür (a.i. tayerân'dan) 1. uçma, uçuşma, uçuşup dağılma. 2. kim. mâyilerin (sıvıların) gaz hâline geçmesi, fr. volatilisation.

tetbî' (a.i.) 1. ardını bırakmayıp gereği gibi araştırma. 2. tabî olma, uyma.

tetbît (a.i.) zarar ve ziyan yapma.

tetebbu' (a.i. teba'dan. c. tetebbuât) bir şeyi etraflıca tetkik etme, mâhiyetini anlamaya çalışma, etraflıca inceleme, bir şey hakkında geniş bilgi edinme.

tetebbuât (a.i. tetebbu'un c.) tetebbu'lar, tetkikler, incelemeler, araştırmalar.

teterrüb (a.i.) toza, toprağa bulanma.

tetevvüc (a.i. tâc'dan) taçlanma, taç giyme.

Resm-i tetevvüc taç giyme merasimi.

tetimmât (a.i. tetimme'nin c.) tetimmeler, eksiğin tam olması için katılan şeyler.

tetimme (a.i. temâm'dan. c. tetimmât) bir eksiği tamamlamak üzere katılan şey; bir şeyin tam olması için lüzumlu şey.

tetimme-i hâtırât kanunu psik. tümceleme kanunu, fr. loi de redintegration.

tetimme-i süknâ huk. köylerde, kasabalarda ev yapmak üzere boş bırakılan arazi.

tetimme medreseleri tar. medrese müştemilâtından olan binalar.

tetliye (a.i.) 1. nezretme. 2. farzdan sonra nafile namaz kılma.

tetmîm (a.i. temâm'dan. c. tetmîmât) 1. tamamlama, bitirme, (bkz: ikmâl). 2. ed. bir şi'ri, bir ifâdeyi tamamlama.

tetmîmât (a.i. tetmîm'in c.) tamamlamalar, bitirmeler, (bkz: ikmâlât).

tetrîb (a.i. türâb'dan) toza, toprağa bulaştırma.

tetvîc (a.i. tac'dan. c. tetvîcât) taç giydirme, giydirilme.

tetvîcât (a.i. tetvîc'in c.) giydirmeler, giydirilmeler.

tevâ (a.i.) huk. bir alacağı havalesinde, havale olunan şeyi, havaleyi ödemek zorunda bulunan kimseden alamama, havale olunanın havaleyi ödememesi.

tevâbi' (a.i. tâbi'in c.) 1. bir kimsenin hizmetinde bulunanlar, birinin adamları, (bkz: maiyyet). 2. bir kimsenin mesleğini tutanlar, fikir bakımından ona bağlı olanlar. 3. uşaklar. 4. bir merkeze bağlı olan yerler. 5. ast r. peykler, "uydular. 6. a. gr. evvelindeki kelimeye göre harekelenen kelimeler. Meselâ keşf-üz-zünûn, kitâbü keşf-iz-zünûn.. gibi.

tevâbi'-i muttasıla-i müstakırrefık. evin, yerli dolap, yerli kütüphane gibi ayrılması kabil olmayan kısımları.


Yüklə 17,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   169   170   171   172   173   174   175   176   ...   189




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin