Baba Mertcan: 216-3884688, Şaban Mertcan: 212-2498127, 544-6297861, 533-4219394, 435+havaalanı 103=538$



Yüklə 3,83 Mb.
səhifə134/185
tarix04.01.2019
ölçüsü3,83 Mb.
#90520
1   ...   130   131   132   133   134   135   136   137   ...   185

Semavi Kitablara İman 19


40- Yüce Allah, insanlara yine insanlardan Peygamberler göndermiştir. Bu peygamberlerden bir kısmına da kendi emirlerini ve yasaklarını, kendisine ibadet şekillerini öğreten kitaplar indirmiştir.

Bu kitaplardan bir kısmına “Suhuf” denir. Bunlar birkaç sayfalık kitablardır. Kitablardan dördü de büyük kitaplardır. İnişleri şöyledir:

On sahife Hazret-i Âdem’e, elli sahife Hazret-i Şit’e, otuz sahife Hazret-i İdris’e, on sahife Hazret-i İbrahim’e verilmiştir diye rivayet edilir.

Büyük kitaplara gelince: Tarih sırasına göre bunlardan birincisi Hazret-i Mûsa’ya verilen Tevrat’tır. İkincisi Hazret-i Davud’a verilen Zebûr’dur. Üçüncüsü Hazret-i İsa’ya verilen İncil’dir. Dördüncüsü de, bizim Peygamberimize (sav.) verilen Kur’an’dır.

Yüce Allah bu kitabları vahy yolu ile göndermiştir. Ya Cibril-i Emin adındaki bir melek aracılığı ile bildirmiş yahut başka bir şekille ilham etmiştir. Bu kitablara “İlahi Kitablar” denildiği gibi, taşıdıkları yüksek vasıftan dolayı “Semavi Kitablar” ve Cibril-i Emin aracılığı ile indirilmiş olduklarından da “Münzel Kitablar” denir.

41- Yüce Allah’ın bütün kitablarına iman etmek her mü’min için farzdır. Biz bugün diğer milletlerin ellerinde bulunup da semavi oldukları söylenen kitablara değil de, Allah’ın aslen Peygamberlerine göndermiş olduğu kitabların tümüne iman ederiz. Çünkü Kur’an’dan başka olan kitablar değişikliğe uğramışlardır. Kur’an-ı Kerim’in hiç bir sözü zamanımıza kadar değişmediği gibi, kıyamete kadar da değişmeyecektir; çünkü Allah onu değişiklikten koruyacağını yine Kur’an’da bildirmiştir.

Bütün semavi kitaplar insanlar için birer rahmet olmuşlar ve hak yolu göstermişlerdir. Onun için hepsine iman etmek zorundayız. Bu kitablardan herhangi birini inkar etmek hepsini inkar demektir. Gerçek mü’min o kimsedir ki, Yüce Allah’ın bütün kitablarına inanır. Yüce Allah’ın en son kitabı olan Kur’an-ı Kerim’e sarılır ve onun hükümlerini gözetmeye çalışır.

42- Bugün Kur’an-ı Kerim’den başka diğer Semavi kitablar tüm olarak yeryüzünde mevcut değildir. Aradan asırlar geçmiş ve birçok milletler tarihe karışmış olduğundan kitabların bir çoğu tamamen kaybolmuş, bir kısmı da büyük değişikliklere uğrayarak İlahî vasıflarını kaybetmişlerdir.

Bugün elde bulunan Tevrat, Zebûr ve İncil nüshalarından hiç biri, Yüce Allah’ın Mûsa’ya, Davut’a ve İsa’ya indirmiş olduğu kitabların aynı değildir. Ancak Kur’an-ı Kerim asliyyetini olduğu gibi korumaktadır, bir kelimesi bile değişikliğe uğramamıştır.

43- Kur’an-ı Kerim’in bütün ayetleri, daha başlangıcında bizzat Hazret-i Peygamber Efendimiz (sav) tarafından ezberlenmiş olduğu gibi, ashabın birçokları tarafından da ezberlenmiş ve yazılmıştı. Hazret-i Peygamberin (sav) ahirete göçmesinden sonra Hazret-i Ebu Bekir, bütün ashab-ı kiram huzurunda Kur’an’ın birer nüshasını yazdırarak onu değişiklikten korumuştu. Hazret-i Osman’ın halifeliği zamanında da bu asıl kitabdan yeterince yazdırılarak büyük İslâm merkezlerine birer nüsha gönderilmişti. Bunların her birine “Mushaf-ı Şerif” adı verilmiştir. Daha sonra bütün Mushaflar bu asıllara göre aynen yazılagelmiştir.

Her asırda yüzbinlerce Mushaf-ı Şerif yazılmış. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’i baştan sona ezberleyen binlerce hafız yetişmiştir. Bu özellik diğer semavi kitablar arasında yalnız Kur’an-ı Kerim’e nasip olmuştur. Bu da bir hikmet gereğidir. Çünkü diğer Semavi Kitablar belli bir kavme ve belirli bir zamana ait olarak Peygamberlere indirilmişlerdi. Kur’an-ı Kerim ise, bütün insanlık alemine ve bütün asırlara mahsus olarak Peygamberimize indirilmiştir. Onun için bu kitabın Allah tarafından korunması bir hikmet gereği olmuştur.

44- Kur’an-ı Kerim’in bir ayeti bile değişikliğe uğramayarak aslı üzere kalması, öyle bir gerçektir ki, bunu bir kısım müsteşrikler (şarkiyat ilimleri ile uğraşanlar) bile insaf göstererek doğrulamaktadır. Bunun aksini iddia edenler, müslümanlık aleyhine propaganda yapan siyasi maksadlı ve körü körüne batıla saplanmış kimselerdir. Bugün Kur’an-ı Kerim her yabancı dile tercüme edilmiş durumdadır. Bu diller arasında Türkçe, Farsça, Hindçe, Almanca, Fransızca, İngilizce, Rusça, Felemenkçe ve Çince’ye tercüme edildiği gibi, Cava, Bengal ve Malaya dillerinde de tercümeleri vardır.

Sonuç olarak, bugün Kur’an-ı Kerim’in İlahi ifadeleri bütün beşeriyetin kulaklarına çarpıp durmaktadır. İnsanlığı bir kardeşlik, bir selamet ve mutluluk üzere toplanmaya çağırmaktadır.

Kur’an bütün alemler için bir uyarıcı, bir zikirdir.” (Kalem: 52)


Meleklere İman 20


50- Melekler ruh gibi lâtif ve nuranî varlıklar olup asıl vasıfları Allah tarafından bilinen ve büyük sahib olan Allah’ın kullarıdır. Meleklerin bir kısmı daima ibadet ve zikirle uğraşır. Bir kısmı da yer ve göklerde pek çok görevlerle meşgul olurlar.

Melekler yemekten, içmekten, evlenmekten, doğup doğurmaktan beridirler. Değişik şekillere girmeye kaabiliyetleri vardır. Yüce Allah’ın emirlerine asla isyan etmezler. Görevlerini emredildikleri şekilde aynen yaparlar. Kıyamete kadar kudsiyet içinde yaşayıp manevi bir zevk ile vakit geçirirler.

51- Müminler meleklerin varlığına iman etmekle yükümlüdürler. Onların varlığı aslında mümkün olan şeydir. Gerçekte varlıkları ise, bütün Peygamberler ve onlara verilen Kitablar tarafından bildirilmiştir. Artık melekleri inkar, bütün peygamberleri ve kitabları inkat etmek sayılacağından onları inkar asla caiz olmaz. Bundan dolayıdır ki, öteden beri meleklerin varlığına bütün milletler iman edegelmiştir. Onun için meleklere iman etmek, bizim dinimizde de şarttır.

52- Meleklerin varlığını bütün peygamberler ve bütün semavî kitablar haber vermişlerdir. Bu alemde bizim bildiğimiz ve nice bilmediğimiz gizli-aşikar yaratıklar vardır. Bugün varlıkları keşfedilmiş veya henüz keşfedilmemiş nice kuvvetler mevcuttur. Hatta akıl ve şuura sahip olup gözle görülmeyen “Cin” adlı yaratıklar vardır. Onların varlığını peygamberler ve kitablar bildirmiştir. Onların da insanlar gibi bir kısmı mü’min, bir kısmı kafirdir.

Akla ve şuura, kuvvet ve kudrete sahib varlıkların yalnız insanlardan olduğunu söylemek, koca kainatın yaratıcısı olan Yüce Allah’ın kudret ve büyüklüğünü düşünmemekten ileri gelir. Bir şey gözle görülmediğinden ve duygularımızla anlaşılmadığından dolayı o inkar edilemez. Nitekim kendi ruhumuzu ve vicdanımızı görmediğimiz halde bunları inkar edemiyoruz.

Bu kainatın büyüklüğü karşısında küçük bir parça yerinde sayılan yeryüzünde cins ve şekilleri anlatılamayacak kadar canlı varlıklar yaşamakta iken, başka bildiğimiz ve bilmediğimiz alemlerde bizim yaratılışımıza aykırı biçimde akıllı ve şuurlu yaratıkların bulunmadığı nasıl söylenebilir?



Yüklə 3,83 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   130   131   132   133   134   135   136   137   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin