Baba Mertcan: 216-3884688, Şaban Mertcan: 212-2498127, 544-6297861, 533-4219394, 435+havaalanı 103=538$


MUHTELİF YAZILAR Şarkılardan fal tutunca



Yüklə 3,83 Mb.
səhifə176/185
tarix04.01.2019
ölçüsü3,83 Mb.
#90520
1   ...   172   173   174   175   176   177   178   179   ...   185

MUHTELİF YAZILAR

Şarkılardan fal tutunca


Reşit Haylamaz, Zaman, 05/03/2001

Bugünler, sevenle sevilenlerin buluştuğu neşe ve mutluluk anlarıdır. Kapılar açılır, gönüller alınır ve bir bütün vuslat dalgaları hücrelere sinerek gerçek bir bayram yaşanır.

Gerçi, ten kafesinde kapalı devre yaşayanlar için buluşmanın sevgiyi öldürdüğü söylense de, kavuşamamanın ne anlama geldiğini bir de müptelaya sormak gerek.

Bu noktada güftelerimiz bayramlar kadar zengin, musikimiz de vuslat kadar engindir.

Bu derinliği paylaşma adına, kulaktan girdiği halde gözü yaşla tanıştıran musiki nağmelerimizden bir demet yapıp bayramda vuslat yaşayamayan ayrı gönüllerle paylaşarak, sadırda olmasa da satırlarla bayramlaşmak istedim.

Elbette herkesin bir sevgisi, her gönlün de bir sevgilisi vardır. Dolayısıyla herkes kendi leylasının peşinden ağıt yakar. Ferhat bunun için kazmayı dağlara indirirken Şirin, kavuşmanın hülyalarında teselli bulur.

Aşkın tene bağlanmışı, ebedlerle tutuşturularak ayrı bir derinlik kazanmışına vesile olduğunda ise, zaman durur, mekan derinleşir, diller lal kesilir ve bayramın gerçek tadı, bedenin iliklerine, ruhun derinliklerine siner.

O zaman dil, ‘sevemez kimse seni, benim sevdiğim kadar’ derken hakşinas, ‘sen olmasan dünya neye yarar’ derken de olabildiğince hakperesttir.

Niye kendi rengimle enginliğe kement vurayım ki? Bırakayım her bardak içindekinin rengini aksettirsin. İşte onlardan bir demet:

‘Ne kadar gizlesen kendini benden

Gözümün değdiği yerde sen varsın

.........

‘Gönülde sen varsın dilde sen varsın

.........

Çiçekte, çimende, gülde sen varsın’

*

‘Her gece yollarda gözledim seni



İnan ki gönülden özledim seni’

*

‘Seni görmem imkansız, rüyalarım olmasa’



‘Kara talihimden yine bu yıl da

Baharı görmeden yaz geldi geçti’

*

‘Gözlerim uykuyla barıştı sanma



Sen gittin gideli dargın sayılır’

*

‘Her akşam güneşin battığı yerden



Gözlerin doğuyor gecelerime

.......


‘Sözlerin doğuyor gecelerime’

*

‘Elbet gönüllerde sabah olacak’



*

‘Elbet bir gün buluşacağız

Bu böyle yarım kalmayacak’

*

‘Böyle kaç yıl geçecek göz yaşlı gönül kırık



Söyle ne gün bitecek bu sebepsiz ayrılık?’

*

‘Sensiz geçen günler karanlık gecedir



Gel, sensiz yaşamak bitmeyen işkencedir’

Ferhat’lar gibi yanalım ki, dağlar delinsin; Musa’lar gibi emin olalım ki sular kurusun. Yanan gönüllere bayram sevinci de vuslatın müjdesi...


MUHTELİF YAZILAR

Farklı Gazete’nin farkı


Reşit Haylamaz, Zaman, 09/04/2001

Bugünlerde ayrı bir heyecan, ayrı bir hareket var Anadolu’nun dört bir yanında. Herkes yollara dökülmüş asfalt aşındırıyor; kimi krizle kaybettiği ümidine çareler ararken, farklı gazete olduğunu bir kez daha ortaya koyan Zaman’ı temsil edenler de kitlelere ümit olmaya çalışıyor.

Kalpler yumuşuyor, sözün bittiği yerde gönüller konuşuyor ve bir bütün olarak engelleri aşma adına ipek sözlerle çaylar içiliyor, çorbalar yudumlanıyor ve her yerde ayrı bir heyecanla yeniden ümitler yeşeriyor, olumsuzluklardan sıyrılma adına gayretler ortaya konuyor, çözümler bulunmaya çalışılıyor.

Görülen o ki, bütün bu hareketlenmelerde sıkıntılar paylaşılıyor ve çok şey konuşuluyor.

Herkesin konuştuğu bir şey, konuşulan ise çok şey var.

Ancak ortak paydayı hep Zaman oluşturuyor.

Yani bir bütün Anadolu’da Zaman konuşuluyor.

Zaman zaten konuşuyor.

Güzelliklere hasret insanlar Zaman’a konuşuyor.

İyiliğin sevdalısı herkes Zaman’la oturup Zaman’la konuşuyor.

Neticede Zaman’ın sahipleri şaha kalkmış, bir bütün hayat konuşuyor.

Sözün bittiği yerde yürek konuşuyor.

Elde kalem artık bilek konuşuyor.

Geleceğe ümitle bakma adına suya hasret dudaklar, müşterek dilek konuşuyor.

Aslında her şey susmuş, her şeyin sahibi, kevn ü mekanın sultanı, zamanın da sahibi konuşuyor.

Herkesin bir hesabı elbet vardı; ama O’nun hesap edilmediği bir hesabın tutması ne mümkün?

Bugüne kadar kimlere ümit bağlanıp arkasından methiyeler dizilmedi ki?

Mumlar tahtaya dayanıp yüksek kulelerde ışıklar sönünce, başladığı günden bu yana hep aynı değerlerin savunucusu Zaman’ın kadr ü kıymeti ayrı bir belirginleşir oldu.

Zira, aydınlığa küfredenler için gurup vaktidir artık.

Ezan okunmuş, mumlar sönmüş, külah da düşmüştür.

Ormanda kraliyetini ilan edecek kadar aslan kesilenler ise, bugünlerde ayazda kalıp telef olmamanın mücadelesini vermeye çalışıyorlar.

Her şeyin gün gelip aslına rücu edeceği gibi bugün de zamanın, Zaman’ın gerçek sahiplerinin kendine gelme zamanıdır.

Sanallarının sendeleyip kaydığı, nefesi yetmeyip kenarda kaldığı zamanlarda şahlanıp hız alma anıdır.

Geleceğin dünyası her alanda yeniden şekillenirken zamanın sahibinin Zaman’a ayrı bir lütfudur bu. Nimetin kadri bilinmesi gerektir. Madem her nimetin şükrü kendi cinsinden olur; başımızdaki kara bulutlar Zaman’la dağılmışsa bugüne kadar, Zaman’ın sesine ses, soluğuna nefes olmak onun şükrüdür bugün.

Sıkıntılarından kurtulma adına başkaları yabancı ortak arayışına girerken, varlık bestesini terennümü vazife bilen Zaman yine öze, özüne dönmüş ve bugün tabii ortakları olan okurlarıyla yeni ortaklar bulma yarışına girmiştir.

Her sabah çayımızı yudumlarken hayallerimizde muhabbetlere daldığımız, tertemiz gelecek adına şiirler yazıp sözler bestelediğimiz Zaman’ın sahiplerine yenilerini ilave ederek daha çok gönüllerle konuşmayı hedeflemiştik; hüsn ü kabulle karşılandığını görüyor, seviniyoruz. Herkesin aşağı indiği yerde yukarılara sıçrama, yolun doğruluk testidir. Zaman, bugün bu testi başarıyla geçiyor.

Zamanı, ilk sıralara oturtma adına gelin bir kez daha zamanı Zaman’la şenlendirmek, geleceğimizi Zaman’la aydınlatmak için küçük bir hamleyle birlerin, binlerin gönlüne girelim.

Günübirlik sıkıntılardan sıyrılıp tanıdık herkese bir miktar zaman ayıralım.

Herkese bir zaman verelim ki, dizlere derman, gönüllere de Hak’tan bir ferman olsun.

Zamanın sahibini memnun etmek, biraz da Zaman’ın sahiplerinin yeniden coşmasına, ihtiyacı olanların imdadına koşmasına bağlı.

Gelişen olaylar bir kez daha gösterdi ki insanlık, Zaman’ın temsil ettiği yayın çizgisine her zamankinden daha çok muhtaç. Kendi tabanına sırt çevirerek fildişi kulelerde belirli bir mutlu azınlığa hitap değil, herkesi kucaklayacak yapıcı ve olabildiğince müsamahalı bir çizgi bu.

Bu farkın farkına varan binler bugün, gazetesine sahip çıkıyor.

Diğerlerine inat Zaman tiraj alıyor.

Ne de olsa Zaman farklı gazete...



Yüklə 3,83 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   172   173   174   175   176   177   178   179   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin