Ve böylece sizi orta ümmet kıldık;
260
Dengeleyici bir ümmet kıldık mânâsına, terazide iki kefe vardır ama orta yeri denge noktasıdır ve aşağı veya yukarı çıkanın ölçüsü oradan belli olur, işte ortayı gözeten veya hüküm veren bir yere sizi koyduk demek isteniyor.
İnsanların üzerine şahit olasınız diye sizi gözönünde olan bir ümmet olarak hâlkettik, Peygamberi (s.a.v) de sizin üzerinize şahit olarak kıldık, Cenâb-ı Hakk’ın ümmet-i Muhammed’e vermiş olduğu en büyük lütûflardan biri de budur, orta ümmet yapması yani onu şahadet ümmeti yapması, eğer ümmet-i Muhammed en kemâlde bir ümmet olmamış olsaydı Cenâb-ı Hakk bu şahitlik hadisesini onların üzerine yapmazdı.
Geçmiş ümmetlere müslümanlar şahit olacak, çünkü onların mertebelerinden geçtikleri için onların halleri ortaya getirildiği zaman yani yapmış oldukları ibadetler ve amel defterleri ortaya getirildiği zaman, bu doğruydu bu yanlıştı diyerek onların yaptıklarına şahit olacaklar, bilirkişi hükmünde olacak ahirette ümmet-i Muhammed, bilirkişi olması içinde o hadisenin tamamına kişinin vâkıf olması lâzımdır.
Peygambere (s.a.v) kim tabi olacak diye ümmeti imtihan etmek için kıbleyi değiştirdik, bizlerin de, bizden öncekilerin de, bizden sonrakilerin de imtihanı vardır, kişi hakiki tarikatta sırat-ı müstakıym üzere hayatını sürdürüyorsa, ona sen şimdi esmâ mertebesindesin Muhammediyet mertebesi biraz dursun dendiğinde bakalım onu dinleyip itaat edecek mi, bilelim yani fiile ortaya çıksın, Peygamberlerine (s.a.v.) tabi oldular mı olmadılar mı, ahirette biz bilmiyorduk demesinler kendi fiillerini kendileri ortaya koysun bizde bunu görelim.
Bu oldukça zor bir iştir, yani Kâbe’den Kudsü Şerife dönmek zor gelir biraz ancak Allah’ın hidÂyet verdiği kimselere bu kolay gelir, Allah onların imânlarını da ziyadeleştirir.
Muhakkak ki Allah Rauf ve Rahim’dir.
261
قَدْ نَرَى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاء فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوِهَكُمْ شَطْرَهُ وَإِنَّ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ
Dostları ilə paylaş: |