(206-) Ve iza kıyle lehüttekıllahe ehazethül ızzetü Bil ismi fehasbühu cehennem* ve le bi'sel mihad;
* Ona “Allah’tan kork” denildiği zaman, gururu onu daha da günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. O ne kötü yataktır!
Ona Allah’tan ittika et, sakın denildiği zaman, onu beşeri izzeti yani nefsaniyeti, benliği tutar, onun yeri de cehennem olur, o da ne kötü bir dönüştür.
326
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَشْرِي نَفْسَهُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَاللّهُ رَؤُوفٌ بِالْعِبَادِ
(207-) Ve minenNasi men yeşriy nefsehübtiğae merdatillah* vAllahu Raufün Bil ıbad;
* İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir.
Yine insânlardan bazıları vardır, nefsini satar, verir yani Allah’ın rızası karşılığında, bu mertebenin de değişik zuhur mahalleri vardır, en kemâlli olarak “kendi hakiki benliğini sattı yani rızası ile yerine verdi, Zâtını aldı” diyebiliriz, kendi hakikiki benliğini, ki o da zâten “O”nun, O’na verdi, orada artık esmâ-i İlâh-îyye’den bahis yok Zatından bahsediliyor, burada ulaşmak için gösterilen bir mertebeden bahsediliyor.
Muhakkak ki Allah gerçek kullarına çok Rauf’tur, merhametlidir, merhametlidir derken beşeri anlamda bir merhamet değil İlâh-î anlamdadır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ ادْخُلُواْ فِي السِّلْمِ كَآفَّةً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Dostları ilə paylaş: |