Aralarındaki hırs, kin yüzünden bu ihtilaflarını onlar devam ettirdi,
Yukarıda anlatıldığı gibi Esmâ-i İlâhiyyeyi kullanama-dıkları için ihtilâfları sürdü gitti,
İmân eden kimselere Allah hidâyet etti, ihtilaf ettikleri konulardan Allah’ın izniyle kurtuldular, yani Allah onlara Hâdi ismiyle tecelli ettiğinden hakikati İlâh-îyyeyi idrak etti imân edenler, imân edenden kasıt, kendi varlıklarında işlerin Allah’ın izniyle olduğunu idrak etmeleri yani kendi varlıklarında var olanın Allah’ın olduğunu idrak etmek imân
337
ehli olmaktır, kendi varlıklarındakinden gaflette olanlarda varlıklarındakinin Allah’ın olmadığını zannedenler yani perdeliler ise ehli küfürdür, işte imânları olmazsa Allah onlara Hâdi ismiyle değil Mudil ismiyle tecelli ediyor, aradaki fark budur.
Muhakkak ki Allah hidâyet eder dilediğine,
Dilediğinden kasıt, ehli Zattır, çünkü Zâti tecellisinin zuhurları olduğu için dilediği onlardır, Allah’ın dilediği ise ne büyük bir lütuftur, Allah’ın dilemesi demek onun mahbubu demektir, yani habibi demektir.
Doğru yola erdirir,
Doğru yoldan kasıt Allah esmâsına giden yoldur, yani neticede Allah’a ulaşılan yoldur, biraz daha açarsak neticede Allah’lığa ulaşan yoldur, bu bahsedilen sıratullah yoludur. Sıratı müstakim kişinin kendi varlığında Hakk’ı bulması, sıratullah’ta kendi varlığından âlemlerdeki Allah’ın varlığını bulmak, kendindeki doğru yolu bulamazsa diğer dışarıdaki, hazerat-ı hamse’deki doğru yolu bulması hiç mümkün değildir.
أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاء وَالضَّرَّاء
وَزُلْزِلُواْ حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللّهِ أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ
Dostları ilə paylaş: |