Bakara sûresi


(254-) Ya eyyühelleziyne amenu enfiku mimma razaknaküm min kabli en ye'tiye yevmün la bey'un fiyhi ve la hulletün ve la şefaatün, vel kâfirune hümüz zalimun



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə302/355
tarix07.01.2022
ölçüsü2,66 Mb.
#91172
1   ...   298   299   300   301   302   303   304   305   ...   355

(254-) Ya eyyühelleziyne amenu enfiku mimma razaknaküm min kabli en ye'tiye yevmün la bey'un fiyhi ve la hulletün ve la şefaatün, vel kâfirune hümüz zalimun;


* Ey imân edenler! Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. İnkâr edenler ise zalimlerin ta kendileridir.

Ey imân edenler,

Biraz evvel Cenâb-ı Hakkk kendi lisanıyla kendini kendine anlattığı halde burada artık aracı kullanıyor, Cenâb-ı Hakk diyor ama bunu Cebrâîl (a.s.) getiriyor.



Size verdiğim rızıklardan infak edin.

Bu Âyet ef’al’i bir Âyettir, yani fiil mertebesinde tahakkuk edecek Âyetlerdendir, hangi Âyet nereyi ifade ediyorsa onu oradan değerlendirmemiz lâzımdır ki, ancak o zaman onu okumuş oluyoruz, aksi halde sadasını dilimizde tekrarlamış oluruz, okumak demek yaşamak demek, idrak etmek ve anlatabilmek demektir.

Alışverişin olmadığı, dostluğun olmadığı, şafaatin olmadığı günden önce, yani genel kıyamet gelmeden evvel, diğer ifadeyle sizin kendi kıyametiniz kopmadan evvel yani bu dünyadan ayrılmadan evvel size verdikleri-mizden infak edin, kimin ne imkânı varsa ondan olabildiğince belirtilen ölçüler içerisinde infak edin demektir.

İlim ehlininde bilgisinden infak etmesi, “Hel cezaul ihsani illel ihsân” (Rahman, 55/60.Ayet) yani “ihsânın karşılığı ihsân değilmidir” işte görüldüğü gibi sen ihsân yap, eksilecek diye korkma, katlanarak o sana döner deniyor.

378

Karşılıklı konuşuyoruz, kimimiz konuşuyor kimimiz dinliyoruz, işte bu da bir alışveriştir, ki bu bütün alışverişlerden daha mühim olan bir alışveriştir, orada o gün bu alışveriş yok artık, işte o gün gelmeden gönül alışverişine devam edin deniyor.



Orada dostlukta olmaz, çünkü herkes kendi canına düştüğü için kimsenin kimseye bir faydası olmaz, ama burada aynı yönde hareket edenler orada da aynı yönde hareket edip gruplaşacaklar, burada dostluk kurabilmiş-lerse bu dostlukları devam edecek, yani menşei burada. Bunun diyetide nefsi satıp Hakk’ı almak, yoksa bu diyeti daha sonra bize zorla ödetirler, o zaman başkasından borç alma imkânımızda yoktur.

Dünyadaki tecelliler karışık arıtılmamış olarak geliyor, peygamberlere dahi gelen tecelli içerisinde şüphe olabiliyor, çünkü dünyanın gereği bu, hayal ve vehim âleminde yaşıyoruz. Allah’ın kendilerine Nur verdiği kimseler gelen tecellileri saf olarak alabilirler, insânların çoğunluğu gelen tecellileri hayal içinde aldıkları için hayali yorumlar yapıldığı için kargaşalı yaşantının içine giriliyor, çünkü içlerine nefsi emmâre karışıyor, gelen tecelli temiz, saf dahi olsa orada kirleniyor, onun için işte tevhid eğitimi almayan birinin tamamen saf halde olması mümkün değil, ama cennette bunlar sözkonusu değildir, orada tecelliler salt, karışıksız, berrak ve temiz olarak geliyor.

Kâfirler işte onlar zâlimlerdir, kendilerinde bulunan Hakkikati İlâhiyyeyi, Hakkikati Muhammediyyeyi zuhura çıkaramadıklarından, kendilerini aydınlatamadıklarından zulmette kaldılar, karanlıkta kaldılar yani hayal ve vehmin tesiri altında kaldılar ve bunlara perdeli-ehli küfür deniyor.

اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا 379

فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا

وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ



Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   298   299   300   301   302   303   304   305   ...   355




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin