Bakara sûresi


(214-) Em hasibtüm en tedhulül cennete ve lemma ye'tiküm meselülleziyne halev min kabliküm* messethümül be'sau veddarrau ve zülzilu hatta yekulerRasûlü velleziyne amenu meahu meta nasrullah* ela inne



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə60/75
tarix28.10.2017
ölçüsü2,66 Mb.
#17892
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   75

(214-) Em hasibtüm en tedhulül cennete ve lemma ye'tiküm meselülleziyne halev min kabliküm* messethümül be'sau veddarrau ve zülzilu hatta yekulerRasûlü velleziyne amenu meahu meta nasrullah* ela inne nasrAllahi kariyb;


* Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

338


Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.

Yoksa siz zannettinizmi ki, hemen cennete dahil olacaksınız, sizden evvelkilerin başına gelenler sizin başınıza gelmeden, cennete gireceğinizimi zannettiniz,

Zâhir anlamda böyle, dervişler içinde, gönül âlemine hemen kolayca gireceğinizi mi zannettiniz, bu imtihanlar-dan geçmeden, bu incelmeden geçmeden, bu eğitimden geçmeden.

Cennet ehli çok nezaket sahibi olan insânlar demektir, yani her yönüyle tertemiz pir-i pak insânlar demektir, çünkü oranın vasfından söz ederken orada bozulmuş söz duyamazsın diyor yani avami kelimeler duyamazsın deniyor, o kadar güzel lâtif bir lisanı olacak ki cennet ehlinin işte bu hale gelebilmesi içinde bir eğitim gerekiyor, nezaket eğitimi, letafet eğitimi gerekiyor, işte bu eğitimde Esmâ-i İlâhiyyenin eğitimidir yani kendi kelâmının eğitiminin neticesi ve Cenâb-ı Hakkk’ın kelâm sıfatının orada zuhura gelmesidir, hem hoş edecek hem ikaz edecek kelâmlar olacak orada yani hoş ederek birşeyler verecek yoksa kırıp dökerek değil.

İnsân burada Mudil esmâsının tesirinde olursa cennet ehli olamaz zaten çünkü nezaketi yok bir sefer, kendisinde eksi olan esmâları artıya geçirmesi için bir çalışma, bir eğitim gerekecektir.

Onları sıkıntılar, zorluklar tuttu ve zelzeleler tuttu, sarsıntılar tuttu, peygamberle olanlar o kadar zorlandılar ki Allah’ın yardımı nerede kaldı diye sormaya başladılar, bunun üzerine, cevap olarak; iyi biliniz ki Allah’ın yardımı yakındır, bunu böyle idrak edin.

İşte bizim bedenimizi ve varlığımızı hastalık ve sıkıntı tutacaktır, fiziksel hastalıklar bedenimize olacak, iç bünyemizde de bazı hastalıklar olacaktır. Esmâ-i İlâhiyye den her bir celâlî esmânın bu vücûdu kendi istikametinde kullanmaya çalışması bünyedeki hastalıklardır, o kadar çok

339


hastalık vardır, bu içerdeki hastalık bedenle harekete geçiyor, eğer Esmâ-i İlâhiyye terbiyesinde iseniz bu hastalıklarınız sizden geçer.

Zâhirdeki yersarsıntıları olduğu gibi, bu hakikatleri idrak etmeye başladıkça kişi bir sürü zelzele geçirir, eski kurulmuş binaların, yani hayali ve vehmi İslâm binalarının odalarının ve bölmelerinin yıkılıp yerine, Selâm esmâsıyla temeli atılan yeni bir binanın oluşması gerekiyordur, eski binalar yani eski bilgiler yerinde durduğu sürece yeni bilgilerle o arsa üzerine, yani varlığımız üzerine yeni bina kurulması mümkün değildir, her bir zelzele beyinde ve gönülde olan bilgi inkılâpları, eskiden şartlanma üzerine dizilen tuğlaları, birşeylerin çıktığı zannedilen hayal ve vehim binaları yıkılıp yerine Selâm esmâsıyla sağlam bir binanın kurulmasıdır, fakat Mevlânâ Hz.lerinin söylediği gibi “eğer yenisini kuramayacaksan eskisini yıkma”, yani kişinin eski ilim binasının yerine, ona çok daha sağlam yeni bir bina kuramayacaksan bırak o eski binasında otursun, hiç olmazsa o elinden gitmesin, ama yenisini kurabileceksen tereddüt etme eskisini yık.

İlim yoluyla olduğu gibi bir de muhabbet yoluyla olan zelzeleler vardır, daha evvelce kişi gaflette iken, kendisine Yûsuf (a.s.) a uzatılan ip gibi bir ip uzatılırsa ve o ipi tutarsa, yani kendinde İlâh-î muhabbet ortaya gelirse, kuyu içindeki kapalılıktan, kabzdan çıkarda muhabbet ehli, aşk ehli olursa işte o zaman gönlünde nefsani zelzeleler kopmaya başlar, böylece nefsaniyet gider o muhabbetle yanar kül olur, eski bina gidince de yerine yenisini koyar, işte bu çalışmalar içerisinde kişi biraz acele eder, yani bunlar başımdan biraz çabuk geçsin ister, o zaman sorar Nebisine, yani derviş ise kendisini götürene sorar, “ne zaman bitecek bu çile? diye, “hani Allah’ın yardımı nerede?” diye sorar, o da der ki iyi bil ki muhakkak ki Allah’ın yardımı yakındır, bunun hesabını sen değil o bilir diye, daha temkinli, daha ihtiyatlı, daha ümitli olarak yoluna devam ettirir.

340


يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلْ مَا أَنفَقْتُم مِّنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ

وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ


(215-) Yes'eluneke mazâ yunfikun* kul ma enfaktüm min hayrin felil valideyni vel akrabiyne vel yetama vel mesakiyni vebnissebiyl* ve ma tef'alu min hayrin feinnAllahe Bihi 'Aliym;


* Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.”

Sana soruyorlar ki neyi infak edeyim, bir bakıma talep ediyorlar, sual sormak talep etmektir bir bakıma, buradan şu da anlaşılıyor ki Sahabeyi Kiramdan bazıları belirli bir tevhid anlayışına gelmişler, biz bunları sarfedebilirmiyiz, bizden sonra başkalarına da anlatabilirmiyiz gibi altında bâtın mânâsı var.

İnfak etmesi için kişinin ister zâhirde ister bâtında biraz bir yerlere gelmiş olması lâzımdır, kişi hangi mertebe ye gelmişse bir mertebe aşağısını kendi mertebesinden infak edebilir. Zâhir olarak ise kimin cebinde parası varsa bir kısmını infak edebilir, ama yoksa neyi infak edecektir.

Ey Habibim, onlara de ki bâtın olarak sen hakikatinden infak edebilirsin.

Burada dışarıdan bir yerden Cenâb-ı Hakk’tan “Kûl” hitabı geliyorsa da aslında o onu kendi hakikatinden çıkartıyor, ve burada artık belirli bir kemâlatın ortaya çıkması vardır, Efendimiz (s.a.v) artık Hakkikat-i İlâhiyyenin bir çok özelliklerini anlatmaya başlıyor yakın çevresine, ve onlara sizlerde bunları yakın çevrenize açabilirsiniz diyor, yavaş yavaş, ve seyri sülükun terbiyesini ve seyrini gösteriyor.



Hayırdan infak edin.

341


Bir başka Âyette sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe berr’e ulaşamazsınız diyor.

Kimlere, nasıl, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, miskinlere ve yol oğlanlarına yardım edilir, yani infak edilir, bâtıni kısmına gelelim.



Validemiz,

Bâtının zâhirî yani mânâsı bâtın fiili zâhir olarak, kişinin elini tuttuğu şeyhi ve şeyhinin hanımı,

bâtının bâtını ise aklı küll ve nefsi küll’dür işte bunlara buna infak edilecektir.

Aklı küll ile nefsi küll bizim gerçek özümüzün anası-babasıdır, onlara yardım etmemiz nasıl olur diye düşünürsek, şöyle ki; Onların bizdeki varlıklarını daha kesin olarak ortaya çıkarmak ve haklarını vermek yani daha çok çalışmak, aksi halde gereken ilgiyi ve bilgiyi almaz isek bu bilgiler bizde bâtında kaldığından yardım etmemiş oluruz. İnfak bu, kendi gücünden, çalışmandan infak yani çalışman ile onları zuhura çıkarmak, ilminin, bilginin nafakasını vermektir.

Kişide birde aklı küll ile nefsi küllün üstünde aklı evvel, zat mertebesi vardır, ve bunlar bizde olduğundan nefsi küll olan annene infak et, yani nefsi küll olan annene Hakkikat-i İlâhiyyeyi sen anlatmaya çalış, aklı küll olan babana da yardımcı ol.

Yakınlarına, akrabalarına.

insânda Allah ismi olduğundan Câmi ismi olduğundan, Allah esmâsı da bütün Esmâ-i İlâhiyyeyi tümüyle kapladığından dolayı Allah esmâsından her esmânın hissesi vardır, işte kişide bulunan esmâ mertebesi, esmâ-ül hüsnâ mertebesi de kaynağını sıfattan alıyor, Allah mertebe-sinden, Ulûhiyyet mertebesinden alıyor.

Yukarıda Zat mertebesinden sıfat mertebesine olan tecelliyi gösterdi, buradada sıfat mertebesinden esmâ mertebesine olan tecelliyi gösteriyor, ve onun faaliyetini anlatıyor. Diyelim ki bizden Lâtif esmâsı zor çıkıyor yani

342


tam Lâtif bir hâle ulaşamıyoruz, biraz bazı kabalıklarımız oluyor, işte Allah esmâsıyla Lâtif esmâsına verilen destek Lâtif esmâsını daha güçlendirmiş oluyor, veya Kahhar esmâsı bizden biraz fazla çıkıyor, Allah esmâsıyla onu denge içerisine almamız, o akrabamıza yardım etmemiz olur.

Zâhir olarak ise kim kendi çevresinde bir iki kelime söylüyorsa iyi niyetiyle o onun infakıdır.



Yetimlere.

zâhir olarak yetim babası olmayan demek, bâtın olarak ise, bir kimsenin belirli bir seyri varsa, seyir esnasında aklı küll olan babası Hakk’a intikal etmişse, dervişler boşta kalmışlarsa, kendilerine yardım edecek kimse kalmamışsa, işte o yetimlere de infak et diyor, onlarında elinden tur, yardımcı ol, babalık yap.



Ve Miskinlere.

Fakir, en alt düzeyde belirli bir malı olan fakat zekât veremeyecek düzeyde olan kişiye denir, Miskin ise hiç birşeyi olmayan kimsedir, fakr tamam olunca kişi miskinlik haline geçer, fakr olanın biraz malı vardır, yani benliğinde biraz özellikleri vardır ama bunlarda kalmayınca yani varlığı kalmayınca orada Allah zuhur eder, “fakr tamam olunca o Allah’tır” demişlerdir. Miskinlik Ulûhiyyet mertebesinin orada sükûnette olması, yani sâkin olması, kendi nefsaniyetinden kırıntı kalmadığından sâkin olmuş-tur, Hakk orada vardır fakat zuhura çıkmamıştır, kendi benliğinde, fakr’ın kemâlatında ise Hakk’ın orada zuhura çıkması vardır, aralarında ki, fark buradadır.



Yol oğlanlarına.

Tarikat yolunda giden kimseler yolda biraz tökezlenmiş ise yolda kalmışlarsa onlara da yardım edin deniyor, yani Hakk’a giden yolda kim olursa olsun, ne şekilde olursa olsun, “yes’eluneke” yani senden talep ediyorsa, hepsine yardım edilsin mânâsınadır.

Hayırdan ne işlediyseniz, muhakkak ki O, Allah işlediğiniz herşeyi bilir, zâten heryerde kendi mertebesi

343


itibarıyla zuhurda olan kendisidir, Allah esmâsıyla bütün bu işlerin üstünde ve Alîm esmâsıyla da esmâ mertebe-sinden bu işleri bildiğini yani kendisinin bu işlerin içinde olduğunu böylece göstermektedir.

كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئاً وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئاً وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ



Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin