Bakara sûresi


(75-) Efetatme'une en yu'minu leküm ve kad kâne feriykun minhüm yesme'une kelâmAllahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma' akaluhu ve hüm ya'lemun



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə28/75
tarix28.10.2017
ölçüsü2,66 Mb.
#17892
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   75

(75-) Efetatme'une en yu'minu leküm ve kad kâne feriykun minhüm yesme'une kelâmAllahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma' akaluhu ve hüm ya'lemun;


* Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelâmını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi.

Zannediyormusunuz ki size imân edeceklerini, onların içinden bir fırka vardır Allah’ın kelâmını duyarlar onu tahrif ederler, okuduktan dinledikren sonra, bildikleri halde ve ona akılları erdiği halde Tevratı tahrif ediyorlar, değiştirerek okuyorlar.

وَإِذَا لَقُواْ الَّذِينَ آمَنُواْ قَالُواْ آمَنَّا وَإِذَا خَلاَ بَعْضُهُمْ إِلَىَ بَعْضٍ قَالُواْ أَتُحَدِّثُونَهُم بِمَا فَتَحَ

اللّهُ عَلَيْكُمْ لِيُحَآجُّوكُم بِهِ عِندَ رَبِّكُمْ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ


(76-) Ve iza lekulleziyne amenu kalu amenna* ve iza hâla ba'duhüm ila ba'din kalu etuhaddisünehüm Bima fetehAllahu aleyküm liyühaccuküm Bihi 'ınde Rabbiküm* efela ta'kılun;


* Onlar imân edenlerle karşılaşınca, “İman ettik” derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında da şöyle derler: “Rabbinizin huzurunda delil olarak kullanıp sizi sustursunlar diye mi, Allah’ın (Tevrat’ta) size bildirdiklerini onlara söylüyorsunuz? (Bu kadarcık şeye) akıl erdiremiyor musunuz?”

Onlar müslümanların yanına geldikleri zaman “amenna”, biz de imân ettik derler güya aldatıp münafıklık yaparlar, onlar birbirlerinin yanına geldikleri yani kendilerinden bir kimselerle karşılaştıkları zaman, derler ki, “Allah’ın sizin üzerinize açtığı şeyleri onlara söylüyormusunuz yani Tevrat’taki bazı hakikatleri onlara

194

söylüyormusunuz” diye bazıları bazılarına böyle takaza ederler, Rabbinizin yanında onların eline delil vermek için yani Kûr’ân’da sizin söylediğiniz şeylerin benzerleri Tevrat’ta da vardır diye onlara niye söylüyorsunuz, söylemeyin diyorlar,eğer söylerseniz onların eline delil vermiş oluyorsunuz diyerek bunu yapmayın diyorlar birbirlerine, “bu kadarını akletmiyormusunuz” diyorlar yani Kuûr’ân ve İslâmiyyet onların üzerine geçmesin diye.



أَوَلاَ يَعْلَمُونَ أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ

(77-) Evela ya'lemune ennAllahe ya'lemu ma yusirrune ve ma yu'linun;


* Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizli tuttuklarını da bilir, açığa vurduklarını da.

Onlar bilmiyorlar mı, muhakkak ki, Allah onların gizlediklerini ve sakladıklarını ve açığa çıkardıklarını da bilir.

وَمِنْهُمْ أُمِّيُّونَ لاَ يَعْلَمُونَ الْكِتَابَ إِلاَّ أَمَانِيَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَظُنُّونَ

(78-) Ve minhüm ümmiyyune la ya'lemunel-Kitabe illâ emaniyye ve in hüm illâ yezunnun;


* Bunların bir de ümmî takımı vardır; Kitab’ı (Tevrat’ı) bilmezler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar sadece zanda bulunurlar.

Onlardan bir grup daha vardır, onlar ümmi’dir kitaptan nasipleri yoktur, yani Tevrat’ı bilmezler, kendilerine ne bildirilmişse ne emanet edilmişse onu bilirler ancak ve zanlarına göre hareket ederler, işte bir dervişte Museviyet mertebesinde ilim olarak kendisi okumasını bilmiyorsa başkaları tarafından aktarılacak bilginin hükmü altına girecek veya mahkumu olacak, en azından latin harfleriyle okumasını bilmek lazım ki hiç olmazsa mealinden alsın.

Arapçasını bilmiyorsa, Lâtin harfleriyle okumasını bilmiyorsa sağdan soldan ne duyuyorsa yani kendisine ne bildiriliyorsa onu bilecek ve onu da kendi zannı içerisinde kabul edecek ayrıca yani hayalinde bir şey oluşturacak, onun için mutlaka okuma yazmanın gerekliliğini bu Âyet belirtiyor. 195

فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَـذَا مِنْ عِندِ اللّهِ لِيَشْتَرُواْ بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً

فَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَّهُمْ مِّمَّا يَكْسِبُونَ

(79-) Feveylün lilleziyne yektubunelKitabe Bieydiyhim sümme yekulune haza min 'ındillahi liyeşteru Bihi semenen kaliylen, feveylün lehüm mimma ketebet eydiyhim ve veylün lehüm mimma yeksibun;


* Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!

Yazıklar olsun ki, kitabı gizleyene;

O gün Tevrat için söylenmiş olan bu Âyet bugün Kûr’ân için söylenmiştir, biz bunu daha yakına alıp kendimize çekelim ve şöyle diyelim;

Gönül kitabını okumayanlara yazıklar olsun, gönül kitabını kapatanlara yazıklar olsun, “Feveylün” işte bu kelime çok ağır bir kelimenin, mahşer de bu kelimenin muhataplarından olmayalım.

Elleriyle gizleyenlere, elleriyle yeni kitap yazarlar ve bu Allah’ın yanındandır derler, nefsinden aldığı şeyi bu şekilde söyler ve hem Allah’a iftira eder, hem ilme iftira eder.

Onun yaptığı alışveriş öyle bir alışveriş oldu ki, ne kadar az bir değere sattı, yani Tevrat’ı yazarken kendi kafalarından birşeyler uyduruyorlar ve bu Allah’ın indinden gelen gerçek Tevrat’tır diyerek isteyene veriyorlar.

Tekrar onlara yazıklar olsun ki elleriyle yazdıklarına da ve kesbettiklerine, kazançlarına yazıklar olsun, onların kazandıklarına zâten yazık olur.

196


وَقَالُواْ لَن تَمَسَّنَا النَّارُ إِلاَّ أَيَّاماً مَّعْدُودَةً قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِندَ اللّهِ عَهْداً فَلَن يُخْلِفَ اللّهُ عَهْدَهُ أَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ

(80-) Ve kâlû len temessenennaru illâ eyyamen ma'dudeten, kul ettehaztüm 'ındAllahi ahden felen yuhlifAllahu ahdeHU em tekulune alAllahi ma lâ ta'lemun;


* Bir de dediler ki: “Bize ateş, sayılı birkaç günden başka asla dokunmayacaktır.” Sen onlara de ki: “Siz bunun için Allah’tan söz mü aldınız? -Eğer böyle ise, Allah verdiği sözden dönmez-. Yoksa siz Allah’a karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?”

Yine bunlar derler ki biz yaptığımız bu işlerden dolayı cehenneme de girsek bu fazla uzun sürmez ya bir hafta ya bir ay ya bir gün kalırız gibi zannederler, içlerinde bir cehenneme girme olgusu var ama kendi kendilerini aldatarak “elbette bize ateş temas etmez”, biz cehenneme girmeyiz, girersek bile belirli günler içinde gireriz diye düşünürler.

Onlara de ki Habibim Allah’ın yanından bir ahidmi aldınız ki böyle konuşuyorsunuz diye sor onlara, cehennem temas etmez dedikleri işte böyle basit bir düşünce içinde sanki önden pazarlık yapmışlar diyetini ödemişler, miktarını da almışlar, kesinleştirmişler gibi konuşuyorlar, işte nefsi emmare bunu söylüyor, bizdeki nefsi emmare de böyle işte, cehennem olsa ne olacak, şu olsa ne olacak, bu olsa ne olacak, kim gitmiş ki, gelen varmı ki, bizde gidelim, zaten bundan sonra toprak olup gideceğiz kim bizi diriltecek diyorlar.

Mutlak ki Allah o verdiği ahdinden dönmez, eğer Allah size bir ahid verdiyse tamam o ahde güvenin o ahdinden dönmez, cennet ehli cennete, cehennem ehli cehenneme girdiği zaman her ikisine de sorulacak “Ey cehennem ehli size vaad edileni buldunuzmu” diye, onlarda “evet, bulduk” diyecekler, sonra cennet ehline sorulacak “Allah’ın vaadine ulaştınız mı, buldunuz mu” onlarda bulduk diyecekler,

197

onun için Allah vaadinden dönmez diyor. Yoksa Allah’ın üzerine bilmediğiniz sözlerimi söylüyorsunuz.



بَلَى مَن كَسَبَ سَيِّئَةً وَأَحَاطَتْ بِهِ خَطِيـئَتُهُ فَأُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ


Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin