Bakara Suresi
179
وَلَكُمْ
sizin için vardır
|
فِي الْقِصَاصِ
kısasta
|
حَيَاةٌ
hayat
|
يَا
Ey
|
أُولِي الْأَلْبَابِ
akıl sahipleri
|
لَعَلَّكُمْ
böylece
|
تَتَّقُونَ
korunursunuz
|
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Velekum fi-lkisâsi hayâtun yâ uli-l-elbâbi le’allekum tettekûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.
|
Edip Yüksel Meali
|
Sizin için bu eşitlikte hayat kurtarma vardır, ey akıl sahipleri, böylece korunursunuz. *
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ey temiz akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Ümit edilir ki, korunursunuz.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ey akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır, böylece korunursunuz.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat vardır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.
|
Yusuf Ali (English)
|
In the Law of Equality there is (saving of) Life to you, o ye men of understanding; that ye may restrain yourselves.
|
M. Pickthall (English)
|
And there is life for you in retaliation, O men of understanding, that ye may ward off (evil).
|
Bakara Suresi
180
كُتِبَ
yazıldı (farz kılındı)
|
عَلَيْكُمْ
size
|
إِذَا
zaman
|
حَضَرَ
geldiği
|
أَحَدَكُمُ
birinize
|
الْمَوْتُ
ölüm
|
إِنْ
eğer
|
تَرَكَ
bırakacaksa (bıraktıysa/HK)
|
خَيْرًا
bir hayır (mal)
|
الْوَصِيَّةُ
vasiyyet etmek (görevlendirmek/HK)
|
لِلْوَالِدَيْنِ
anaya babaya
|
وَالْأَقْرَبِينَ
ve yakınlara
|
بِالْمَعْرُوفِ
uygun bir biçimde
|
ۖ
|
حَقًّا
bir borçtur (hak, gerçek/HK)
|
عَلَى
üzerine
|
الْمُتَّقِينَ
muttakiler
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Kutibe ‘aleykum iżâ hadara ehadekumu-lmevtu in terake ḣayran elvasiyyetu lilvâlideyni vel-akrabîne bilma’rûf(i)(s)hakkan ‘ale-lmuttekîn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olaraksize yazıldı (farz kılındı).
|
Edip Yüksel Meali
|
Sizden birine ölüm yaklaştığında, bir mal bırakacaksa anaya babaya, yakınlara, uygun bir biçimde vasiyet etmesi farz kılındı. Bu, erdemliler için bir görevdir. *
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Birinize ölüm geldiği vakit, bir hayır (bir mal) bırakacaksa, babası, anası ve en yakın akrabası için meşru bir surette vasiyet etmek, Allah'tan korkan kimseler üzerine yerine getirilmesi vacib bir hak olarak size farz kılındı.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakacaksa, anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyyet etmek, korunanlar üzerine bir borçtur. *
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
İçinizden birine ölüm geldiğinde, eğer bir hayır bırakacaksa, üzerinize yazılan şudur: Ana-babaya, akrabaya, örfe uygun vasiyette bulunmak. Takva sahiplerinin üstüne bir hak olarak…
|
Yusuf Ali (English)
|
It is prescribed, when death approaches any of you, if he leave any goods that he make a bequest to parents and next of kin(186), according to reasonable usage; this is due from the Allah.fearing. *
|
M. Pickthall (English)
|
It is prescribed for you, when one of you approacheth death, if he leave wealth, that he bequeath unto parents and near relatives in kindness. (This is) a duty for all those who ward off (evil).
|
Bakara Suresi
181
فَمَنْ
artık kim
|
بَدَّلَهُ
(vasiyyeti) değiştirirse
|
بَعْدَمَا
sonra
|
سَمِعَهُ
işittikten
|
فَإِنَّمَا
elbette
|
إِثْمُهُ
günahı
|
عَلَى
üzerinedir
|
الَّذِينَ يُبَدِّلُونَهُۚ
onu değiştirenlerin
|
إِنَّ
şüphesiz
|
اللَّهَ
Allah
|
سَمِيعٌ
işitendir
|
عَلِيمٌ
bilendir
|
|
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Femen beddelehu ba’de mâ semi’ahu fe-innemâ iśmuhu ‘ale-lleżîne yubeddilûneh(u)(c) inna(A)llâhe semî’un ‘alîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Bundan böyle kim onu (vasiyeti) işittikten sonra değiştirirse, günahı elbette onu değiştirenlerin üzerinedir. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Kim işittikten sonra onu değiştirirse, günahı onu değiştirenleredir. ALLAH İşitendir, Bilendir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Şimdi her kim, bunu duyduktan sonra onu değiştirirse, her halde vebali, sırf o değiştirenlerin boynunadır. Şüphe yok ki Allah, her şeyi işitir ve bilir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Kim işittikten sonra vasiyyeti değiştirirse, günahı, onu değiştirenlerin boynunadır. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Kim işittikten sonra vasiyeti değiştirirse hiç kuşkusuz bunun günahı onu değiştirenler üzerinedir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.
|
Yusuf Ali (English)
|
If anyone changes the bequest after hearing it, the guilt shall be on those who make the change. For Allah hears and knows (All things).
|
M. Pickthall (English)
|
And whoso changeth (the will) after he hath heard it the sin thereof is only upon those who change it. Lo! Allah is Hearer, Knower.
|
Bakara Suresi
182
فَمَنْ
her kim de
|
خَافَ
korkar da
|
مِنْ مُوصٍ
vasiyyet edenin
|
جَنَفًا
hata işleyeceğinden
|
أَوْ
veya
|
إِثْمًا
günah işlemesinden
|
فَأَصْلَحَ
düzeltirse
|
بَيْنَهُمْ
aralarını
|
فَلَا
yoktur
|
إِثْمَ
günah
|
عَلَيْهِۚ
ona
|
إِنَّ
elbette
|
اللَّهَ
Allah
|
غَفُورٌ
bağışlayandır
|
رَحِيمٌ
esirgeyendir
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Femen ḣâfe min mûsin cenefen ev iśmen feasleha beynehum felâ iśme ‘aleyh(i)(c) inna(A)llâhe ġafûrun rahîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Bunun yanında, kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisinin (tarafların) arasını bulup-düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Vasiyet edenin yanlışlık veya haksız bir paylaşım yapacağını sezen birisi olaya karışıp durumu düzeltirse günah işlemiş olmaz. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Her kim de vasiyet edenin, bir hata işlemesinden veya bir günaha girmesinden endişe eder de tarafların arasını düzeltirse, ona bir vebal yoktur. Şüphesiz ki, Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Kim de vasiyyet edenin bir hata veya günah işlemesinden korkar da (tarafların) aralarını düzeltirse, ona günah yoktur, Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Kim vasiyet edenin haksızlığa sapmış veya günah işlemiş olmasından endişelenip de ilgililerin arasını bulursa ona günah yoktur. Allah çok affedici, çok merhamet edicidir.
|
Yusuf Ali (English)
|
But if anyone fears partiality or wrongdoing(187) on the part of the testator, and makes peace between (The parties concerned), there is no wrong in him: For Allah is Oft-forgiving, Most Merciful. *
|
M. Pickthall (English)
|
But he who feareth from a testator some unjust or sinful clause, and maketh peace between the parties, (it shall be) no sin for him. Lo! Allah is Forgiving, Merciful.
|
Bakara Suresi
183
يَا أَيُّهَا
ey
|
الَّذِينَ آمَنُوا
iman edenler
|
كُتِبَ
yazıldı
|
عَلَيْكُمُ
sizin üzerinize de
|
الصِّيَامُ
oruç
|
كَمَا
gibi
|
كُتِبَ
yazıldığı
|
عَلَى
üzerine
|
الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ
sizden öncekiler
|
لَعَلَّكُمْ
umulur ki siz
|
تَتَّقُونَ
korunursunuz
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Yâ eyyuhe-lleżîne âmenû kutibe ‘aleykumu-ssiyâmu kemâ kutibe ‘ale-lleżîne min kablikum le’allekum tettekûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.
|
|
Dostları ilə paylaş: |