Bibi. Mordtmann, Esauisse-, Janin, Constantinople byzantine, 67-69.
SEMAVÎ EYİCE
CONSTANTİNUS SURU
324'te Roma İmparatorluğu'nun tek sahibi olan Constantinus Bizantion'u ikinci başkent seçtiğinde, mevcut kentin Septi-mus Severus tarafından çizilen sınırlarını genişleterek, daha sonra kendi adıyla a-nılacak suru yaptırdı.
Kimi tahminlere göre, bu kara suru Marmara kıyısında şimdiki Samatya Kapısı yakınındaki Aimilianos Kapısı ile başlayıp, Eksakionion'a (Cerrahpaşa) doğru tırmanıyor, kentin yedinci tepesinde imparatorların zafer alaylarıyla savaştan döndükleri Kserolofos Kapısı'ndan ve bugünkü Aksaray-Topkapı yolu üzerine düşen İoannes Prodromos Kapısı'ndan sonra, Lykos (Bayrampaşa) Deresi vadisini atlayıp Dios, Dalmatos ve îkasia manastırları yanından geçerek, Ayii Apostolii (Havariler) Kilisesi'ni doğuda bırakarak, şimdiki Sultanselim semti dolaylarından Haliç yönünde Harmatios semtinde, Ayi-os Antonios Kilisesi yanında kıyıya kavuşuyordu. Janin bunun Cibali Kapısı çevresinde olabileceğini ileri sürer.
Ancak Constantinus Suru'nun güzer-
gâhı hususundaki bu görüş bütünüyle tahminlere dayanır. Adları geçen nirengi teşkil edebilecek kilise ve manastırların hiçbirinin kesin yerleri bilinmez. Şehrin II. Teodosios tarafından genişletilerek, şimdi görülen kara tarafı surlarının 413'te yapılmasından sonra da Constantinus Suru uzun süre yerinde kalmıştır. 557'deki depremde bazı bölümleri yıkılan bu duvarların 64l'de hâlâ durduğu belirtilir.
Fakat sonraları bütün izleri yeryüzünden silinen Constantinus Suru'nun gerçek çizgisinin bilinmesine yararlı olabilecek hiçbir dayanak yoktur. Eski İstanbul'un tarihi topografyası üzerinde araştırma yapanlar da birbirinden farklı görüşler ortaya atmışlardır. Tek dayandıkları işaret, şimdi Cerrahpaşa Hastanesi yanında olan Esekapı Mescidi'dir. Gerçekten, 16. yy'da Hadım İbrahim Paşa tarafından mescide çevrilen ve yanına Mimar Sinan'ın bir de medrese yaptığı bu eski Bizans şapelinin adı, bir kapıya işaret eder gibidir (bak. Esekapı Mescidi ve Medresesi). Ancak, 1509'da kıyamet-i sugra (küçük kıyamet) denilen ve 45 gün sürerek, şehirde pek çok binanın yıkılmasına yol açan depremde, "... merhum Davud paşa hamamı kurbinde (civarında) vâki olan Bâb-ı İsa demekle meşhur kâfir-i kapu yıkılub..." sözleriyle, buradaki Bizans döneminden kalmış bir kemerin çöktüğü o çağın çeşitli ve-kayinamelerinde bildirilir. Fakat bu kemerin gerçekten Constantinus Suru'nun bir kapısı mı, yoksa kemer biçiminde kalmış herhangi bir Bizans yapısının kalıntısı mı olduğu anlaşılamaz. Böylece Constantinus Suru'nun çizgisine işaret sayılan Ese Kapısı'nın da durumu karanlıkta kalmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |