Balkanlarda babailer ve bektaşİler



Yüklə 305,46 Kb.
səhifə4/6
tarix06.03.2018
ölçüsü305,46 Kb.
#44764
1   2   3   4   5   6

Bu olaydan kısa bir süre sonra çıkan Yunan isyanı Arnavutluk,Yunanistan sınır bölgeleri ve sınır içlerindeki Bektaşileri vurmuştur. Yunanlılar Tepedelenli Ali paşaya duydukları kinlerini masum insanlardan çıkarmışlardır. Aynı ayaklanma Yunanistan’daki Bektaşilerin de oradan sökülüp atılmasını getirmiştir. Daha sonraki dönemlerde Yunanistan’ın Balkanlardaki sınırı değil Girit deki Bektaşiler bile yerlerini terk etmek zorunda kalmışlardır Osmanlı yöneticilerinin dinsel sapkın sayıp yok etmeye çalıştığı bu gurup, Yunanlılarca Osmanlı Müslüman’ı diye aynı akıbete uğramışlardır. Bunun arkasından gelen Balkan savaşı ise buradaki hayatı bitme noktasına getirmiştir. Balkanlardaki bitmez tükenmez çatışma ortamı en son Kosovadaki bazı Bektaşi tekkelerinin de yok olmasını getirmiş görünmektedir. Bu çatışmalardan en az etkilenen Arnavutluk içindeki Bektaşilerin 1940 lara kadar muntazam ilişkilerini sürdürdüklerini A. Popovic anlatmaktadır 165. Bu tarihten sonra Sosyalist yönetimin akıl almaz tutumu nedeniyle diğer dinsel guruplar gibi oda yasaklanmıştır. Son dönemlerde eski ilişkilerini tekrar kurmak için faaliyetlere girişildiği görülmektedir.


BABAİLER VE BEKTAŞİLERİN İLİŞKİLERİ.
Her ne kadar tarihsel kökleri aynı olsa da 13. yy sonundan itibaren Babai ve Bektaşi gurupların birbirinden ayrıştığı görülmektedir. Bazı akademisyenlerin söylediğinin tersine bu gurupların Bektaşilik içerisinde birleşip Babailiğin eridiğini Anadolu için söylemek mümkün olsa bile Trakya ve Balkanlar için söylemek pek gerçekçi durmamaktadır. Bu guruplar varlıklarını inançlarını ve ilişkilerini halen muhafaza etmektedirler. Babailer ve Bektaşiler arasındaki ayrımın sadece faaliyet alanları ve farlı mürşitlere bağlılıkları ile sınırlı olmayıp çoğu dinsel pratiklerde de bu farklılığı görmek mümkündür. Hatta ibadet günlerinin bile farklı olduğu bilinmektedir. 166

Yukarıda söylendiği gibi Anadolu’da iki farklı merkez Tekkenin Balkanlardaki farklı mirasçıları diyebileceğimiz Dimetoka ve Haskova (daha sonra Varna) bulunan iki farklı merkeze bağlı idiler. Bunların kutsadıkları kişilerde farklılık bulunuyordu. Özelikle Kızıl Deli merkezli Bektaşiler Hacı Bektaşi Veli’yi pir tanırken, Babailerinde Şeyh Şüca 167 Otman Baba, Demir Baba ve Sarı Saltuğu Pir tanımaktadırlar. 168. Melikof bu iki gurubun sadece Babailerin anısında birleştiklerini bildirmektedir. 169

Hacı Bektaş Veli Babailerin önemli halifelerinden birisi idi. Acaba onu kendi mensup olduğu gurupların dışına iten kendinden sonraki gelenek hangi tarihi ve toplumsal temele dayanıyordu. Hacı Bektaş Veli’nin tarihsel kişiliği ile kendine izafe edilen yolu arasındaki bağın ne olduğu sorusuna, uzun süre cevap verilecek gibi görünmüyor.

Bu guruplar arasındaki farklılığı basite kaçarak, Şeyhlerin kendi inançlarını koruma güdüsüyle açıklamakta pek mümkün gözükmüyor. Çünkü bu iki gurubun takdis edip pir olarak tanıdığı kişiler farklı guruplardan değil Babailer içerisinde ya yer almış ya da o gelenek içerisinde yetişmiş kişilerden oluşmaktadır. İnançları ve inançların oluşumunu sağlayan esin kaynakları anlamıyla aynı olan bu gurupların dini pratik ve toplumsal hayata bakışta farklı düşündükleri tarihsel olaylarda kendini göstermektedir. İ. Melikof bu ayrışımın nedenleri arasında Bektaşi - Yeniçeri ilişkisi olabileceğini düşünmesine rağmen Babailerin bu yönlü eleşitirilerinin yeni olmadığı Demir Baba Velayetnamesi’nden anlaşılmaktadır.170

Babailer ve Bektaşiler arasındaki ayrımın ilk işaretlerini Abdal Musa ve Geyikli Baba arsındaki keramet yarışında171 görebiliriz. Abdal Musa, Hacı Bektaş Veli’den sonra yetişen en önemli Bektaşi Ulu’sudur. Geyikli Baba ise kendini Babai olarak görmekte ve Vefai tarikatına bağlı olduğunu söylemektedir. Bu rekabetin bunlarla sınırlı kalmayıp çok daha sonra yaşamış kişiler de bu mücadelenin tarafları olmuşlardır. Bunların başında Otman Baba - Beyazıt Baba ve Mümin Baba, Demir Baba -Hüseyin Baba ve Virani Abdal arasındaki kavga bu iki gurubun arsındaki çekişmeyi göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Günümüzde bile Babailer ve Bektaşiler arasındaki zıtlaşma ve sürtüşme devam etmektedir. Şücaddin Dergahı’na bağlı Abdullah Baba Bektaşiler tarafından kabul edilmediği gibi, Bektaşi Babası da Babailer tarafından kabul edilmemektedir. Babailerin iki ulusu olan Otman Baba ve Demir Baba’nın Velayetnamesi’nde Bektaşilerle ilişkilerinde bu durumu gözlemleyebilmek mümkündür.

Otman Baba Velayetnamesi’nde evliya ile marifet sahibini ayırmakta, marifet sahibinin evliya olamayacağını söylemektedir Burada Hacı Bektaşi Veli kutup sayılmakta ve onun yolunda gittiğini söyleyen Çelebileri suçlamakta, onların evliya olmadığını, taliplerine kendini evliya gerçek mürşit gibi gösteren bu sahtekarlara karşı uyardığını söylemektedir. Burada Hacı Bektaş müritlerinin hali ve mertebesinin ne olduğunu sorup kendisi cevabını verir. Otman Baba’ya göre onlar kutuplara benzeyenler zümresinden olup taliptirler. Evliyalığa hizmet ederler onlar talip oldukları için evliyalık davası gütmeye hakları yoktur. İrşat etmeye güçleri yetmez onlar sadece yol göstericilerdir.

Bir başka yerde ise onu “Göğüsü büyük güvercin gövdelinin biri” olarak görür. Onun müritlerini yanındakilere tanıtırken “Körpe güvercinin öksüz ciğerleri” diye dalga geçer. Yanındaki kendi dervişleri Hacı Bektaş çelebisine saygı göstermek isteyince onları engeller ve çelebiye hakaretler yağdırır. 172 Otman Baba da Hacı Bektaş’ı kerhen bir kabulleniş sezilmektedir. Muhiyiddin Abdal Otman Baba’ya bağlı bir kişi olmasına rağmen Hacı Bektaş’a karşı bir olumsuz ifadede bulunmaz.173

Otman Baba ile Bektaşi dervişleri arasındaki ilk kavga Otman Baba’nın Yanbolu’daki Bektaşi olan Beyazıt Baba’nın Tekkesi’nin bulunduğu yöreye gelmesiyle başlar. Bu çekişmenin Mümin Baba’nın Mürşidi Beyazıt Baba ile daha da sertleşerek sürdüğü görülmektedir. Beyazıt Baba ve Mümin Baba Hacı Bektaş türbesini ziyaret gitmesine rağmen Otman Baba bu ziyaret katılmayıp tekkede beklemeyi tercih eder. 174

Beyazıt Baba’nın ölümünün arkasından bizler için can alıcı bir diyalog Mümin Baba ile Otman Baba arasında geçmektedir. Otman Baba Beyazıt Baba’nın ölümünün ardından “Mümin Baba’nın Tekkesi’nde uzun süre kalır. Burada Mümin Baba’nın Abdallarına kendi tarikatını talim ettirir. Onları irşat ederek doğru yolu sürmelerini ister. Bunu gören Mümin Baba dervişlerine çok kızar. “Siz benim tarikatım ve erkanımdan başka bir erkan yürütüyorsunuz. Bu güne kadar hiç bir Şeyh böyle bir şey yapmış değildir.” der.

Bu dervişler tarikatı Otman Baba’dan öğrendiklerini söyler. Mümin Baba da dervişlerine Beyazıt Baba’dan böyle tarik görmediklerini söyler. Otman Baba Mümin Baba’nın dervişlerini dağıtır. Bir başka gün yine Mümin Baba Tekkesi’ne gelen Otman Baba Mümin dervişi peygamber zamanında yalandan Müslüman olanlara benzeterek onu sapıklıkla suçlar.175 İlginç olan Otman Baba’ya ilk tanışmalarından itibaren oldukça sabırlı davranan Mümin Baba’nın dervişlere farklı tarik öğretilmesinden sonra Otman Baba’yla bağı kopardığı görülmektedir. Velayetnameye göre “her kim Otman Baba tarikatına ve erkanına girmese Allah’ın zalim kavminden olur ve onun lanetine uğramış olacaktır.” 176

Otman Baba ve Demir Baba Velayetnameleri dikkatle incelendiğinde Babai olan bu iki şahsın Bektaşilikten farklı bir tarik ve erkan uyguladığını söylemek oldukça mümkündür.

Demir Baba Velayetnamesi’nde geçen bir başka diyalog yukarıdaki anlatılanları tamamlaması açısından oldukça önemlidir. Demir Baba kavgalı olduğu Bektaşi olan Hüseyin Baba için yanına gelen Bektaşilere “bu kadar yol ve Erkan sahibi kimse Bektaşi’lerden duacıdır. Onlardan bir şeyler bekliyor. Siz Hüseyin Baba’ya söyleyin münafıklığı bırakıp imana gelsin, insafa gelsin Hüsameddin divanında (Otman Baba ) bulunsun yani Otman Baba’nın dergahından el alsın ve o dergaha hizmet etsin Eğer dediğim olmayacak olursa Baba Kaygusuz’un Kisvetin (Tacın ) giyem” der. Yine Kızıl Deli Tekkesi’ çevresinde geçen olaylarda Hacı Bektaş, çelebilerden el almış tekke Şeyhine salavat getirip yola gelmesini söylemesi ve kendi eliyle (Kalenderiler gibi ) tıraş edeceğini ve inadı bırakmasını istemesi, onların aynı inançtan olduğunu söylememize engel olmaktadır. 177

Bunların farklılığını Vahit Lütfü Salcı da kabul etmektedir. Salcı Anadolu’daki bazı Alevi gurupların Hacı Bektaş felsefesini ve düşüncesini tam olarak kavrayamadığını uzun süre Otman Baba ya da Sarı Saltuk felsefesine bağlı kaldıkları yapılan araştırmalarda ortaya çıkıyor der. Öyle ki, Ankara’daki Hasandede Tekkesi de Babai dedikleri yerler arasındadır. Bir çok alevi topluluk üzerinde Hacı Bektaş Veli’nin fazla bir etkisi olmadığının ortaya çıktığını, benzer inançların Otman Baba’nın arkasından Akyazılı’da bulunduğunu söyler.

Otman Baba inancının nasıl olduğunu kendi Velayetnamesi’nde az da olsa anlatmaktadır. Velayetnamede “Yedili” sayıların ön plana çıktığı görülür. “Ancak, yedilerden olanlarda mürit vardır ve meşayih gibi hadisle rivayet değildir” Otman Baba, kendini de aynı gurup içerisinde görmektedir. “yedilere üç yüzlerin birisi mürittir” 178 der, “yedikere Kur’an okuyanın tanrıya yakın olacağı nı”. söyler ve Velayetnamede 7 yıldızdan bahseder. 179 Bu inanç bu günkü Babailerde halen devam etmektedir. Otman Baba kendisini üçler, beşler Yediler kırklardan sayıp bunu bir çok yerde vurgularken 180 hiç bir yerinde 12 sayısı ile ilgili bir ifade yoktur. Bu yedili sistem Balkanlardaki Babailerin önemli bir öğesini oluşturmaktadır.

Salcı, Otman Baba’nın taraftarı olan Alevilerin ibadet ve tapınma şekillerinin 7 bölümde toplandığını anlatır. Bu dini inanç ve gelenekler 7 ayrı kitap halinde toplanmıştır. Bunların 7 soy 7 gün 7 mekan 7 yıldız gibi inançları vardır. 181 Günümüz Babailiğinin Babalarından birisi olan Hakkı Saygı yazdığı kitabında bu konuda cemde “Yediler demi “ diye bir demden bahsetmektedir. Cemdeki hizmetlerin de yedi olduğu yazıp bu görevlilerin şunlar olduğunu söyler. Ahçı Baba, Saki Baba, Zakir Baba, Kapıcı Baba, Pervane Baba, Süpürgeci Bacı, Legender bacının hizmetlerini kutbul alem diyerek devam eder 182

Burada ilginç olan hizmetlerin 12 değil “7”olması ve cemde hizmet edenler arasında kadınların da bulunmasıdır. Bu diğer Alevilerin cemlerinde pek görülmez. Babailerin cem esnasındaki niyazlarının da “7” olduğu görülmektedir. Saygı, soru ve cevap olarak verdiği bu durumu şu şekilde anlatır

Cemde nereye kaç aza ile niyaz edersin Yedi aza ile yedi yere niyaz ederim.

1) Baş, 2 Ağız 3, 4 eller 5, 6 ayaklar(İki ayak) 7 bel ve vücut ile

mürşit postuna

Mürşidin sağ dizine

Mürşidin sol dizine

5, 6 Mürşitin veçhine (Ya Allah ya Muhammet Ya Ali )

7) mürşidin elinin içine

Hakkı Saygı Babailerde Musahiplik olmadığını ama ana Baba tutmak olduğunu söylemektedir.. 183 Babailerin cemlerde söylediği Gülbank ve dualarda tamamıyla Şücaddin Sultan, Otman Baba, Akyazılı, Demir Baba ve Musa Baba’nın adları geçmektedir. Bu dualarda Hacı Bektaş’ın adı bu erenler arasında sayılmaktadır. Bunun da son zamanların ürünü olduğunu düşünmek gerekir. Hakkı Saygı Baba kendisi kitabında Babai cemlerinde Hacı Bektaş’ın adının anılmadığını sadece bazı karışık durumlarda anıldığını söylerken kendi kitabında bu duaların içine Hacı Bektaşı da koyduğu görülmektedir.

Yedili motifin bir başka etkisinin olduğu yer de Bedrettini’lerdir. Refik Engin, Şeyh Bedreddin erkanında 7 abdallar duası diye bir dua olduğunu haber vermektedir. Bu dua “ Allah, Allah biz yedinci Abdalları anacağız onların da ruhları şad ola yetiş, yetiş Karaoğlu sür üzerimizden karanlığı” diyerek devam eder. Yine Bedreddini’lerin önemli dedelerinden Hacı Tahirlerin 7 senede bir hizmet tazelediklerini söylemektedir. Bedreddini’lerde Töreye göre evlenecekler 7 nesil sayılarak evlenilmekte olduğunu söylemektedir. Salcı ise Bedreddini’likten Bektaşiliğe dönen guruplar arasında Yedili Perşembe diye adet olduğunu ve bu günde hiç iş yapmayıp Bektaşi usulüne göre ibadet yaptıklarını söylemektedir. 184

Otman Baba’nın ve mensup olduğu Babailerin inançlarının da aynı olduğunu düşünebiliriz. Otman Baba’nın tacının 7 köşeli olması, Haskova ve Varna daki tekkelerinin de 7 köşeli olmaları onların inançları ile ilgili idi. 185 Anadolu’da Babai ayaklanmasını çıkartan gelenek olan Babailerin kendinden önceki İsmailli’lerin inançlarından etkilendikleri görülüyor. Gölpınarlı, benzer bir durumun Hatay Nusayrilerinde de bulunduğunu 7’ li inancın mezheplerinin sisteminde olduğunu söylemektedir. 186 16 yüzyıl. öncesinde büyük ihtimal ile 7 imamı kutsayan ve inançlarını da buna göre sistemleştirmiş bir yapıya sahiptiler. Daha sonraki süreçte Safevilerin etkisi ile hem onların inançlarına yaklaşmaya hem de 12 inanç ve erkanın kabulü sürecine girmişlerdir. Bu eski ibadet ve erkan sayılarını birden bırakmak yerine yeniyle eskinin karışımı bir inanç benimsedikleri ibadet yöntemlerinden anlaşılıyor. Yukarıda saydığımız ‘7 li motifleri de o günlerin günümüze mirasıdır. Anadolu’da bu inancın anıları yerleşim yerlerinin adları ile yedili mezarlarda bulunmaktadır. Bunların en bilineni de Baba İlyas’ın türbesinin bulunduğu Çorum’daki Elvançelebi zaviyesinde bulunmaktadır.

Bektaşilerin de 16. yüzyıl öncesi inançlarında 8 erkanın ön plana çıktığı ve bunların da hem ibadet hem de erkanlarını buna göre düzenlediklerini biliyoruz. 187 Onlar da daha sonraki dönemlerde 12 erkanlı hale gelmişlerdir. Esin kaynakları ve ortak bir tarihsel olayda kendi mazilerini bulan bu gurupların 14. yüzyıldan sonra karşı karşıya geldikleri görülüyor.

Bunlar arasındaki çelişkilerin temelde inanç ve ekonomik yaşama bakışta odaklandığı söylenebilir. Bu bir anlamda Selçuklu dönemindeki Babai ve Ahi’ lerin devlete karşı tavrının daha sonraki döneme yansımış olması’da mümkündür. Babailer kendi inançlarındaki Yedili sistem ve davranışları ihtilalci İsmail’i geleneğin izlerini taşıyordu. Bektaşilik ise Ahi geleneğin hem inanç hem de anlayış anlamıyla bir devamı olduğu görüntüsü vermektedir.

Kalender Çelebi isyanı dışta tutulursa Bektaşi geleneğinin devlete karşı pek ayaklandığına şahit olunmaz. Ayaklanmaların ise daha çok Babai geleneğinden geldiği görülmektedir. Bu nedenle Osmanlı devleti Bektaşiliğin merkezi sayılan Hacı Bektaş Tekkesi ile uğraşmak yerine, Babailerin merkezi olan Seyit Gazi’yi yola getirmek için mücadele etmiştir. Seyit Gazi Tekkesi üzerinde 16. yüzyıldan sonra nasıl baskı oluşturulduğu ve buranın sık sık boşaltılmasına rağmen başa çıkılamadığı tarihsel belgelerle sabittir.

Bu iki gurup arasındaki anlayış farklılığı nedeniyle Otman Baba ve Demir Baba Velayetnamelerinde Bektaşilerle olan kavgaları ortaya çıkmış olmalıdır. Bu sürtüşmenin bu gün de bu iki gelenek arasında devam ettiği görülmektedir.




1 Alevilik kavramı üzerine her ne kadar tartışmalar sürüyorsa da, bu makalede Alevilik kavramı Anadolu ve Balkanlardaki Hz. Ali ve onun soyunu kutsayan ve bu geleneğe bağlı olduğunu söyleyen Batini gurupların toplu adı olarak kullanılacaktır. Bu anlamda Alevi tanımlaması birbirine benzeyen ortak çevrelerin toplu adı olarak değerlendirilip Bektaşi ya da Babai ve Kızılbaş adlı guruplardan her hangi birisi bu tanımlamanın tek başına sahibi olmadığı gibi bunlardan hiç birisi bu tanımlamanın dışında tutulmamıştır.

2 S. Faroqi XVI-XVIII yüzyıllarda Orta Anadoluda Şeyh Aileleri. S.203 Bu durumu Ö.L.Barkan’ın Kolonizatör Türk Dervişleri adlı makalesinde izlemek mümkündür.

3 Aynı dönemde yaşamış olan Geyikli Baba da kendini Babai olarak tanımlamaktadır.

4 A.Y. Ocak Osmanlı İmparatorluğu’nda Marjinal Sufilik :Kalenderiler (XIV-XVII yüzyıllar) s.102 Türk Tarih Kurumu. 1992

5 Bu kayıtların yazıldığı dönemin Alevi çevreye karşı yoğun bir düşmanlık ve tepkinin yaşandığı dönem olduğu ve bu kayıtları kaleme alanların da bu anlamda tarafsız davranamayacağı bir tarihi gerçektir. Daha önemlisi çoğu kendi dönemlerinden çok sonra ünlü hale geldiği ve yazılan kayıtlardaki değerlendirmeler de farklılaştığı için bu eski Osmanlı kayıtları üzerinden değerlendirme yapanların tezleri de yeterince açık ve netleşmiş değildir. Belki böyle değerlendirmeleri dengeleyebilecek olan Alevilerin kendi tarihleri ile ilgili kayıtlar olabilirdi. Ama ne yazık ki ondan da eser yoktur. Sadece yazılan şiirlerden bir sonuca ya da denge ve destek aranmasına rağmen bu da doyurucu olmamaktadır.


6 Bedri Noyan, Seyit Ali Sultan Velayetnamesi, Yay.ına hazırlayan Bedri Noyan, Can Yay..

7 Abdurrahman Güzel, Abdal Sultan Velayetnamesi s.88, Türk Tarih Kurumu Yay..

8 Cemalettin Ulusoy Hünkar Hacı Bektaş Veli ve Alevi Alevi Bektaşi Yolu. S, 67, Hacıbektaş 1980.

Çelebi Cemalettin Müdafa Tıpkı basım dili sadeleştiren N. Birdoğan, S.40, Berfin Yay.. Çelebi Cemalettin yazdığı müdefa adlı kitapta Osmanlı Askerlerindeki börk ve giysinin ak olmasının Seyit Ali Sultan’ın isteği üzerine gerçekleştiğini söyler. Seyit Ali Sultan marifetiyle yeniçeriye ve yönetim için dergahta bulunan devlet ve saltanat ileri gelenlerine Berata Ünvanı verilir. Cemalettin efendi bu görüşlerini Tarih-i Selati-i Osmaniye adlı yapıttan aktardığını söyler



9 Bedri Noyan, Bektaşilik ve Alevilik Nedir. S.585, Ant-Can Yay. 1995

10 B. Noyan Bektaşilik ve Alevilik nedir. s. 584 Ant –Can Yay. 1995

11 Nimetullah Hafız Arnavutlukta Bektaşilik Hacı Bektaş bildiriler s:24. 1977

12 Noyan Bektaşilik ve Alevilik Nedir. s. 549 Ant-Can Yay. 1995

13 Abdurahman Güzel Abdal Musa Velayetnamesi S.88,148 1999 Türk Tarih Kurumu Yay..

14Abdurahman Güzel Abdal Musa velayetnamesi S.88,148 1999 Türk Tarih Kurumu Yay..

15 Cemalettin Ulusoy Alevi Bektaşi yolu. S 67 Çelebi Cemalettin Müdefa Tıpkı basım dili sadeleştiren N. Birdoğan, S.40, Berfin Yay. Çelebi Cemalettin yazdığı Müdefa adlı kitapta Osmanlı Askerlerindeki börk ve giysinin ak olmasının Seyit Ali Sultan’ın isteği üzerine gerçekleştiğini söyler. Cemalettin efendi bu görüşlerini Tarih-i Selati-i Osmaniye adlı yapıttan aktardığını söyler

16 İrene Beldiceanu Steinherr Sol Kol Osmanlı Tahrir Defterlerinde Seyit Ali Sultan ( Hetredoks İslam’ ın Trakya’ya yerleşmesi ). S.55 Tarih Vakfı Yurt Yay.

17 İbrahim gökçen Sicillere göre XVI ve XVII asırlarda Saruhan zaviye ve yatırları CHP Manisa Halkevi Yay. İst 1946 s. 17

18 Salcı,Edirneli Tefik baba Evrenos Gazi’nin seyit Aliye bağlandığını belirtir.

V.L.Salcı Gizli Türk Dini oyunları Nimune matbası 1941. Kırklar bile geldi hizmet eyledi

şahın cümlesine himmet eyledi

Gazi Evrenos da biat eyledi

Rumeli Serdarı Seyit Aliye

Yine Gümülcine de Evrenos Gazi’nin türbesi ve tekkesi 19 yüzyıl kadar varlığını korumasına rağmen mütevellilerin olmadığın Ali Kemal Balkanlı söylemektedir.



19 İ. Belduceceri Sol kol İrene Beldiceanu Steinherr Osmanlı Tahrir Defterlerinde Seyit Ali Sultan ( hetredoks İslam ın Trakya’ya yerleşmesi ) S.64-65 Tarih Vakfı Yurt Yay..

20 Seyit Ali Sultan Velayetnamesinde Şumnu, Rusçuk Silistre gibi Kuzey Bulgaristan sahaları Seyit Ali Sultan ve yanındakileri nin savaştığı sahalar olarak gösterilirken Evrenos Gazi’nin faaliyet bölgesi ise Balkanların Güney-Batı hattında olup (Ali Kemal Balkanlı Şarkı Rumeli ve Buradaki Türkler s.23 Elhan Kitapevi 1986 ) bahsedilen bu sahalarda Timurtaş Paşa’nın bulunduğu yerlerdir. B. J. V. Hammer Purgstall Osmanlı devleti Tarihi C. 1 S. 161. Üçdal Neşriyat 1983

21 Seyit Ali Sultan Velayetnamesinde Osmanlı hükümdarları küçümsenmekte hanedanı dolaylı olarak kendi çabalarının Meyve' sini toplamış olmakla suçlamaktadır Sol kol İrene Beldiceanu Steinherr Osmanlı Tahrir Defterlerinde Seyit Ali Sultan ( Hetredoks İslam ın Trakya’ya yerleşmesi ) S.65 Tarih Vakfı Yurt Yay.

22 Kızıl delinin türbesinin Tarı bükünde olduğunu öğreniyoruz. S.60 Burada Seyit Ali Sultan’ın soyundan gelenlerde oturmakta idi. Seyit Ali Sultan’ın türbesinin bulunduğu yer daha sonra git gide Hıristiyanların yaşadığı yer olmuştur. İrene Beldiceanu Steinherr Sol Kol Osmanlı Tahrir Defterlerinde Seyit Ali Sultan ( Hetredoks İslam ın Trakya’ya yerleşmesi ) s.62,63 Tarih Vakfı yurt Yay.. Demir baba velayetnamesinde de Seyit Ali Sultan’ın ölümünün ardından burasının Hıristiyanların domuzlarını otlattıkları yer haline geldiği anlatılmaktadır.

23 Seyit Ali Sultan özellikle Bektaşi geleneği için son derece önemli bir isimdir. Bektaşi meydanında Seyit Ali Sultan’a ait bir post vardır. A.Baki Gölpınarlı Mevlana’dan sonra Mevlevilik s.290. Seyit Ali Sultan hem Bektaşilerce hem de dedeli Alevilerin Erenlerindendir. Edirne Uzunköprü Bektaşileri Kızıl Deli’li olmakla övünürler. Cemlerde “Kızıl Deli’nin demine devranına hü” diye bir sonlamaları vardır. Bu Kızıl Deli’lerde Musahipliğin olmadığı görülmektedir. İçki ve dem vardır. Bunların Malatya Arguvan Alevileri ve Yıldızeli Alevleri ile ortaklıklarının olduğunu N. Birdoğan söylemektedir. Bunlar kendilerinin Seyit Ali Sultan’ın soyundan geldiğini söylemektedirler. N. Birdoğan Alevi kaynakları I s. 55 Kaynak Yay. Anadolu ve Balkanlarda Alevi yerleşmesi. İrene Beldiceanu Steinherr Sol Kol Osmanlı Tahrir Defterlerinde Seyit Ali Sultan ( Hetredoks İslam ın Trakya’ya yerleşmesi ) Tarih Vakfı Yurt Yay. Steiner bu çalışmasında Tahrir Defterlerinde daha öncekinin tersine 1456 da dinsel bir tarikatla ilgili en ufak bir imaya rastlanmadığını, yalnızca bir türbe ve kervansarayın varlığının bilindiğini 1486 yılında ise Kervansarayın bahsi geçmeyip ama zaviye ve Şeyh ve dervişlerden söz edilmekte olduğunu söylemektedir. S.61 Burada 1456 yılında küçük bir gurup varken 30 sene sonra Balım Sultan’ın etkisiyle Büyük bir tarikat haline dönüştüğünü bildiriyor. S.65

24 Nimetullah Hafız Arnavutlukta Bektaşilik. S. 24

25 A. Y Ocak. Kalenderiler bs.I. s.88

26 A.Y. Ocak. Kalenderiler. S.99

Ocak, Seyit Gazi Tekkesi’nde Selçuklular döneminden itibaren Bütün Alevi gurupların katıldığı Hacılar Bayramı adlı bir törenin yapılmakta olduğunu belirtir. Burada dikkat edilmesi gereken Hacı Bektaş Veli tekkesi dahil hiç bir tekkenin merkez olma hüviyetini kazandığını söylemek zordur. Her Alevi çevre kendi Şeyhi çevresinde bağımsız bir halde hareket etmektedir. Hacılar Bayramı denilen ve Seyit Battal Gazi türbesinde yapılan bu törenlere oldukça büyük katılımın olduğu belirtilmektedir. Burada büyük ayinlerin düzenlendiği söylenmektedir. Seyit Gazi’deki Şeyhin babası Azam Baba bu törenleri yönetir. Anadolu ve Balkanlar dışında Hindistan’dan dahi bu törenlere katılanlar bulunmaktadır. Azam Baba sıfatıyla törenleri yöneten Seyit Gazi Şeyhi Osmanlı imparatorluğundaki bütün Şeyhlerin üzerinde yer aldığı kesindir. A. Y. Ocak Kalenderiler. S.184 Bu törenlere Hacı Bektaşi Velinin de katıldığı kendi veleyetnamesinde anlatılmaktadır. Hacı Bektaş Seyit Gaziyi ziyarete gelip mezarının başında “ Es Selamu Aleyküm Suyum başı dedi. Seyidin kutlu mezarından aleyküm selam ilim şehrim diye cevap verdi. “ Velayetname Hacı Bektaş Veli A. Baki Gölpınarlı s. 71 bs. İnkılap Yay.. 1990 Velayetnamede geçen bu ifadelerden Hacı Bektaş ın burasını pir tanımakta olduğunu gösterir. Hacı Bektaş Hacılar Bayramını müritleri ile birlikte Seyit Gazi’de kutlamaktadır. Kalenderiler s. S.297.


Yüklə 305,46 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin