KARAMANLI / ÇELEBİ TÜRKLERİ
Dr. Yaşar Kalafat
ASAM
Kafkasya Masa Başkanı
Çelebiler, Anadolu inanç aleminde Bektaşilerin ve Mevleviler birer konu olarak bilinir. Çelebiler konusunda Prof. Dr. M.A. Kaşgarlı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Uygarlığını incelerken bilgi vermektedir.194 Kaşgarlı Çelebi kelimesinin hangi toplumlarda ne şekilde geçtiğine dair bilgi verdikten sonra Alman Araştırmacı Marr’ın bu kelimenin XIV. Yy.da Selçuklu Türklerinde geçtiğine dair görüşüne nakletmektedir. Bu sözcüğün idol – ikona anlamına geldiğini ifade etmektedir. Marr’a göre ise tanrı anlamına gelen Çeleb kelimesi Kafkasya kökenlidir. Aynı zamanda kutsal ve soylu demektir. Bu toplumdaki çeşitli soylu kesimler arasında müzisyenler de vardı.Anılan Karamanlılar Karamanlıca sahibi Ortodoks Türkler olan Karamanlılarla ilgili değildir.195Biz Bakü’de 2001 yılında yapılan Albanlar Sempozyumu’nda György Hazai ile tanışmıştık. O Türkolog da Karamanlıları çalışıyordu. Ancak onun çalıştığı Karamanlı/ Çelebiler de değildi. Onun araştırma alanı da Hıristiyan Türklerden Karamanlılardı.196
Çelebiler ile ilgili bizim ilk gözlemimiz Kamil Nerimanoğlu Veliyev’den naklen derlediğimiz bilgilerle oldu.197 Çelebiler veya Karamanlıların Azerbaycan’da en yoğun oldukları yer Cebrail’di. Burası Aras Nehri ile Hudafer Kapısı arasındaki bölgedir. Halen Ermeni işgali altında olan bu bölgenin nüfusu 70-80.000 iken bu miktarın 20.000’i Çelebi olarak bilinirdi. Yöre halkı Alevi ve Akkoyunlu Türkmenleri olarak tanınır ve burası “Türkiye ve Türkistandan gelen Karamanlıların Ocağı” olarak bilinir. Ocağın hikmetine ve farklı islamı mezheplerden halk gibi Ermenilerde inanır itibar ederler. Hacı Kasım Çelebi baba ve Fatma Ana Karamanlı diye bilinen bu aileden gelmektedir. Anadolu’daki Geyikli Babalar gibi Karamanlı Ocağının da Meral –Geyik Efsaneleri vardır. Burası Şifa Ocağı olarak bilinirken Kasım Çelebi Baba’nın hikmetleri çevrede anlatılır.
Hacı kasım Çelebi Baba Ocağı üzerinde bir kütüğün bulunduğu bir mezar ve kara taşlarla çevrili bir surdan ibarettir. Çevreden işgalden evvel geçen atlı ve yaya herkes bu mezarın etrafında 3 defa dönermiş. Burası her türlü dilek için ziyaret edilirdi. Ziyaretçiler dilekleri için burada mum yakar ve buraya çivi çakarlar. Oradan alınan topraktan bir tutam yenilirdi.
Dilekler söylenildikten sonra getirilen adak araya bırakılırdı. Bu mekanda kutsal olduğu kabul edilen 10-15 mezar daha ziyaret edilirdi. Ziyaretçiler mezar taşını öper. Hacı Kasım Çelebi Baba’nın torunun torunu olan Ali’nin mezarı ziyaret edilir. Onun içtiği sudan artan kısmı içmek için halk yarışırdı. Ocak Çelebiler tarafından varlığını halen Bakü’de sürdürürken Çelebilerin kutsal yetenek itibariyle Çelebidirler. Buradaki anlamı ise Çelebi, Allah’ın tecelli ettiği insan veya Allah’ın nuru konmuş insan demektir.
Ali Çelebi aynı zamanda muzisyendi. Çelebiler muziği çok severler ve ustaca icra ederler. Semah merakları vardır. Her yıl Mart aylarında yaptıkları semahlar cemaat ile birlikte olur. Serik, Havuzlu, Dok, Dumas gibi köyler Çelebi Türkmenlerin etkisindeki köylerdi. Çelebilerin Azerbaycan Türkleri arasındaki prestiji daha ziyade sunni inançlı müslüman kesimdedir.
K.N. Veliyev’e göre Çelebilerin Anadolu Bektaşiliğinin bir kolu olan Çelebilerle bir bağlantısı olmuştur. Bunlar Ali Allahilere karşıdır. Onları dinsiz kabul ederler. Çelebiler namaz, oruç, hac gibi dini akaidelerinin hepsini yaparlar. Şiilere ve Sunnilere aynı derecede yakınlık gösterirler. Bunlar genelde yarı göçebe bir toplum idiler. Çelebi bir aile çelebi olmayan kesimi “Kara Cemaat” “Kara Budun” olarak tanımlar. Çelebi bir kimse hayatını bir Çelebi ile paylaşır. Aileye giren ve Çelebi olmayan kadın kara cemaat olarak tanımlanırdı. Çelebi ailesinde belirleyici rolü oynayan erkektir, babadır. Çelebi toplumunda babalık makamı itibarı otoriteyi temsil eder. Çelebilerde alkollü içki içilmez, içen kimse cezalandırılır. Dini vecibelere uymayan Çelebi toplum nazarında itibarını yitirir. Çelebilerde Baba’nın gelirini nezirler niyazlar temin eder. Baba başka bir işte çalışmaz. Para ve mal biriktirerek zengin de olmaz. Çok malın benlik duygusunu azdıracağına inanılır. Benlik duygusunun aşırısı kişiyi azdırır haramdır. Mülkün gerçek sahibi Allah’dır, inancı vardır.
Çelebi Babası’nın görevleri, erkek çocukların sünnetine, çocuklara ad verilmesine imam nikahlanmalarına, ihtilafların çözümüne mazaret etmektedir. Baba kan davalarının önünü alır, şifa ve nasihat dağıtır, nezirleri paylaştırır.198
Biz 12 Ocak 2003 tarihinde Bakü’de Ali ve Şirvan Karamanların evine gittik. Burası Hacı Karaman Ocağı idi. Ali Karaman’ın ifadesine göre “Soyumuz Ali Çelebidir. Azerbaycan’a 1500’li yıllarda Diyarbakır’dan gelmiştir. Halen Diyarbakırda akrabamız yok ama Adana ve Tokat’da akrabalarımız var. Hacı Elimağ’ı (Ennağı) Besim Ağa Beyim. Ocağımızın büyüklerindendir. Biz Azerbaycan’da Cebrail Rayonu’nda yerleşmişiz. Bir kısmımız Şirvan bölgesinde Ağdaş ve Seki bölgesinde yer tutmuştur. Onlar da Çelebiler olarak bilinirler. Onlarla tanışıklığımız yoktur. Azerbaycan’da bizden gelen geniş bir Çelebi nesli vardır. Azerbaycan din hadimlerine Seyid denilirken bize nedense Çelebiler denir. Bizim ilk pirimiz Hacı Karamandır. 15.yy.’da yaşamıştır. Hacı Karamanın asıl adı Ahmet Çelebi idi. Ahmet Çelebi’nin Mustafa ve Muhammed isimli iki oğlu olmuştur. Muhammed kolundan Maksut Çelebi, Veli Çelebi ve Hüseyin Çelebi doğmuştur. Hüseyin Çelebi’nin oğlu Büyükal Çelebi, onun oğlu Abdulkasım Çelebi yolunda devam etmiştir. Abdulkasım Çelebi bizim dedemiz onun oğlu Ali Çelebi’nin kızı Fatma Çelebi bizim anamızdır. Abdulkasım Çelebi’nin mezarının bulunduğu Cebrail şimdi Ermenilerin işgalindedir. Bu ocağa şu veya bu köyün bağlı olduğu söylenilemez. Buraya Ahıska Türkleri Gürcistan’dan gelirlerdi. Özbekistan’dan ziyarete gelenler olurdu. Her bölgeden gelenler olurdu. Gubatlı’dan, Cebrail’den, Fuzuli’den, Ağdam’dan gelirlerdi. Karamanlı Ocağı, Azerbaycan’da tanınmış ünlü bir ocaktır. Bu ocağın bütün dertlere şifa olduğuna inanılır, çocuğu olmayanlar delirenler bu ocağa şifa için gelirlerdi. Bu ocak daima ziyarete açıktır. Sadece Cuma günleri gelinmez. Cuma günleri evliyanın hapsinin Mekke’ye gittikleri inancı vardır. Daha ziyade pazartesi günleri ziyaret edilir. Ziyarete gelenler koç ve dana gibi kurban getirirlerdi. Kurbanlar burada kesilirler burada birgün kalındığı olurdu. Bakü’ye gelmiş Çelebiler olarak Ocağı biz 5 kardeş temsil ediyoruz. Şifa vermle itibariyle inşallah şifa verme gücü vardır. Halkımız hepimize hürmet ederler. Cemaatımız evlatlarımızı da ocaklı sayar, ocaklılık neslimizle birlikte devam eder.
Ocaklılar arasında yetki hiyerarşisinin belirlenmesi pek uygun düşmez. Benden büyük iki ağabeyim var. Ablam Ramiz’in eşi bizim ağbirçeğimizdir. Çelebi Ocağı konusunda Elsahip Muallim Azizağa (Ezzağa) Muallim eserler yazdılar. Halen birkaç tane de hazırlanmaktadır. Türkiye’den Abdullah bey bu ocağı incelemek üzere gelmiştir. Ocağımız Şii değil, Sunnidir. Dedemizin zamanında Cebrail’de aslında Sünni-Şii meselesi ortadan kalkmıştı. Dedemiz biraz daha yaşasaydı, bu konu tamamen ortadan kalkacaktı. O, (Ne Sunniyem Ne Şii, Müslüman Müslüman) diyordu.
Bize verilen bilgiye göre Karamanlı Ocağı’nın mensupları yani Kamanlı – Çelebilerin vücutlarının bir yerinde muhakkak “kara bir hal” vardır. Karamanlı bir hanım Karamanlı olmayan bir kimse ile evlenmesi halinde o hal, doğacak çocuklarda da olmaktadır. Bakü’de Karamanlı Ocağından halkın yaptığı her talep Cebrail’deki Hacı Karaman Ocağında olduğu gibi yerine getirildiğine inanılmaktadır.
Bakü Kaçkınlar Mahallesi’nde ziyaret ettiğimiz Ali Çelebinin evinde, ocağa dair yapılmış, Telfur Çelebi’nin “Ziyeratkahda Yuhu, Bakü,2001” Elisahip Eroğlu’nun “Yehya Çelebi Hagg Dünyamızın Işığı, Bakü, 2002” Aziz Ağa’nın “Haggın Çoraşları, Bakü, 2001” isimli eserlerini görme imkanımız oldu. Bize Elisahip Eroğlu’na ait olan ile Abuzer Abuzerov (Karamanlı eli Çelebi, Bakü 1998) nın eserlerini hediye ettiler. Bunlardan birinci kitapta; dua ve hitap şekilleri, Hz. Ali Aşkı, Çelebi şıh gibi dini mevkiler, Nakşibendilik hakkında bilgiler, Yahya Çelebiye dair geniş malumat, mucizeler, Muaviyeye lanet, Şıh Efendi ve Sunni –Şiilik hakkındaki görüşleri, hikmetli sözleri, seceresi, okunmamış taş kitabeler ve konu ile başka yazarlara ait makaleler yer almıştır. İkinci kitap’ta ise, Hacı Kasım ve Nesli’nin tarihine, mucizelerve hikmetli sözlerine, seyahatlerindeki anılarına dair bilgiler vardır.
Biz Ali Çelebi’nin Yeni Yaşamak Mahalı olarak bilinen Kaçkınlar semtindeki evinde bağlanmış adak bezi, adak kurban yeri ve tavaf olayına şahit olmadık. Burası ziyaret günü olması itibariyle çok kalabalıktı ve ziyaretçilere ikram vardı. Cebrail’deki Ocak’da adak yeri kurban kesme yeri, gibi yerlerin olduğu Meralların sütlerinin sağılması ve boynuzlarının değişmek için buraya geldikleri ifade edildi. Büyük kabul salonunda resmini çektiğimiz posterler arasında imamların resimleri ve ocağın büyükleri vardı. Ali Çelebi’yi gayet iyi kullandığı tanburu ile resimledik. Özel bir sehpanın üzerinde Baba ait çizme, papuç ve eldiven vardı. Çizmenin 1677 yılında Macit Hacı Karamanoğlu Mehmet Çelebi diktirmiştir. Hacı Karaman ilkin küçük Hacı Karaman’da (Cebrail’de) yerleşmiş sonradan Çelebiler kendisine gelmişlerdir. Burası Ahmetli olarak bilinmekteydi. Cebrail’deki kutsal kabul edilmiş mezarlar arasında bir peygambere ait mezarın da bulunduğu ifade edilmektedir. Hacı Karaman’ın diğer ismi veya lakabı Hızır’dır. Ali Sahip Eroğlu’nun verdiği bilgiye göre Hızır özellikleri gösterdiğine inanılmaktadır. Buradaki mescid, Muhammed Ibn’i merhum Hızır Hacı Karaman tarafından yaptırılmıştır. Sarı Aşık, Agabelim, Hacı Karaman Hudaferin Köprüsü çevresindeki Şıhlar, Üryan Hıdır çağdaştırlar. Bunların Şahı Hacı Karaman’dır. Bunlar 16.yy. Samı ile 17.yy. ın başlarında yaşamışlardır. Büyük Şıh Hacı Ali Çelebi’yi (babaları) ve Şıh Hacı Kasım Çelebiyi Ruslar tutuklamak istemişler, halkın isyan edebileceğinden korkulduğu için vazgeçmişlerdir. Halk hala “Hacı Karaman hakkı için” diye ant içmektedir. Karamanlı’ya izafeten “Kara İmanlı” diye kitap yazanlar olmuştur. Bir tespite göre Aziz Hacı Karaman’ın babası Efendi Çelebi’nin mezarı Diyarbakır’dadır. Karamanlı veya Çelebilerin Semah’da okudukları zikr metine “Karamanlı Mevlanası” denilmektedir.
Hızır lakabı almış ve öyle tanınmış ulu zatlara Anadolu’da da rastlanılmaktadır. Hızr, darda kalan ve her derde derman olan ulu zat anlamındadır. Uryan Babalar veya Uryan unvanlı ulu zatlar da Anadolu evliyaları arasında sık rastlanır. “Dünyaya çıplak gelindi, çıplak gidilecek dünya malı dünyada kalır. Hak aşkına dünya malı ortak edilemez...” inancının bir ürünüdür.199
NİGARİ TÜRKLERİ
Dostları ilə paylaş: |