Başarılı bir din hizmeti için, kişinin kendisini, üstün ve zayıf yönlerini tanıması kadar, hitap edeceği hedef kitleyi de tanıması önemli ve gereklidir



Yüklə 445 b.
tarix12.01.2019
ölçüsü445 b.
#95889





Başarılı bir din hizmeti için, kişinin kendisini, üstün ve zayıf yönlerini tanıması kadar, hitap edeceği hedef kitleyi de tanıması önemli ve gereklidir.

  • Başarılı bir din hizmeti için, kişinin kendisini, üstün ve zayıf yönlerini tanıması kadar, hitap edeceği hedef kitleyi de tanıması önemli ve gereklidir.

  • Dinleyici analizi,

  • “sunulacak mesajın hitap edilecek kişilerin özel ilgi, ihtiyaç, tutum, inanç, değer ve arka planlarına adapte edebilmek için onlar hakkında bilgi sahibi olmak”tır.

  • İdeal bir din görevlisi, “Cami cemaatim kimdir, özellikleri nelerdir, ben ve yaptığım hizmetim hakkında ne düşünüyorlar,” sorularını sorarak bu sorulara cevap aramalıdır.



Demografik olarak cami cemaatini analiz etmek demek, genel olarak onların sahip olduğu sosyal ve fizikî özelliklerinin incelenmesi demektir.

  • Demografik olarak cami cemaatini analiz etmek demek, genel olarak onların sahip olduğu sosyal ve fizikî özelliklerinin incelenmesi demektir.





  • Çocukluk dönemi kimlik ve kişiliğin inşa edildiği bir dönemdir.

  • Çocuklar, benmerkezci olup, her şeyin kendi menfaatleri doğrultusunda olmasını isterler. Uzun ve ciddi şeylerden hoşlanmazlar. Çocuklar için önemli olan oyun ve arkadaşlıktır. Masumdurlar, çabuk inanırlar. Somut düşünce yapısına sahiptirler. Henüz zaman ve mekan konusunda soyut düşünceye sahip değillerdir. Bir şeyin hemen olmasını ve gerçekleşmesini isterler. Uzun süreli plan ve hedefleri yoktur. Zevk ve eğlenceleri gelip geçicidir. Ezber yetenekleri güçlüdür. Her şeyi öğrenmek isterler. Çok kırılgan olup, kısa sürede de barışırlar. Korunmaya muhtaç olup, biyolojik ihtiyaçlarından sonraki en temel ihtiyaçları sevgidir.



Gençlik dönemi biyolojik gelişmenin zirve yaptığı bir dönemdir.

  • Gençlik dönemi biyolojik gelişmenin zirve yaptığı bir dönemdir.

  • Tam anlamıyla bir duygular dönemidir. Gençler genel olarak güçlü arzulara sahip olup, arzu ettikleri her şeyi yapmaya meyillidirler. En önemli güdü cinsel güdüdür. Bu dönemde duyguları çabuk iniş-çıkış gösterir. Bencildir, pek çok isteği vardır. Konan yasakları saçma, kendisine tanınan hakları yetersiz bulur. İlgileri artar, gel geç hevesleri çoğalır. Gürültülü müziğe bayılır, süse ve giyime düşkünlük gösterir. Evde oturmak işkence gibi gelir. Yaşıtlarının davranışlarını, giyim kuşam ve beğenilerini benimser. Soyut kavramları daha iyi anlar ve kullanır. İlgi alanı genişler ve çeşitlilik kazanır. Toplumsal olaylara ilgisi artar. Haksızlıklara karşı acımasız bir tutum takınır.



Yaşlılık dönemi (60 ve yukarısı) önceki yaşanan dönemlerin bir sonucudur. Yaşlılık dönemi çoğu özellik, gençlik dönemine has özelliklerin tam tersidir. Onlar hayatlarının önemli bir kısmını yaşamışlardır. Uzun süre yaşadıkları için pek çok acı tecrübeleri vardır. Bunun sonucu her şeye tereddütle bakarlar ve her şeye bir ihtimal, “mümkün” ve “acaba”yı eklerler. Bu yüzden de hiçbir şeye olumlu bakmazlar. Her şeyi kötü gözle görürler.

  • Yaşlılık dönemi (60 ve yukarısı) önceki yaşanan dönemlerin bir sonucudur. Yaşlılık dönemi çoğu özellik, gençlik dönemine has özelliklerin tam tersidir. Onlar hayatlarının önemli bir kısmını yaşamışlardır. Uzun süre yaşadıkları için pek çok acı tecrübeleri vardır. Bunun sonucu her şeye tereddütle bakarlar ve her şeye bir ihtimal, “mümkün” ve “acaba”yı eklerler. Bu yüzden de hiçbir şeye olumlu bakmazlar. Her şeyi kötü gözle görürler.



Pek cömert değillerdir. Zira para onlar için mutlaka muhafaza edilmesi gereken bir şeydir. Korkaktırlar ve daima olayların tehlikeli yönlerini dikkate alırlar. Kendilerine oldukça düşkündürler. Bu yüzden de hayatta hep kendileri için faydalı olan şeylere ağırlık verirler. Ümitlerinden ziyade hatıralarıyla yaşarlar. Oldukça gevezedirler. Hep geçmişten bahseder ve onu hatırlamaktan hoşlanırlar.

  • Pek cömert değillerdir. Zira para onlar için mutlaka muhafaza edilmesi gereken bir şeydir. Korkaktırlar ve daima olayların tehlikeli yönlerini dikkate alırlar. Kendilerine oldukça düşkündürler. Bu yüzden de hayatta hep kendileri için faydalı olan şeylere ağırlık verirler. Ümitlerinden ziyade hatıralarıyla yaşarlar. Oldukça gevezedirler. Hep geçmişten bahseder ve onu hatırlamaktan hoşlanırlar.



Yetişkinlik (35-60), gençlikle yaşlılık dönemi arasında her iki uçtaki aşırılıktan uzak bir karaktere sahiptir.

  • Yetişkinlik (35-60), gençlikle yaşlılık dönemi arasında her iki uçtaki aşırılıktan uzak bir karaktere sahiptir.

  • Onlar ne çok fazla kendilerine güvenerek ihtiyatsızlığa ulaşmışlar, ne de çok fazla ürkektirler, bir denge içindedirler. Ne herkese güvenirler, ne de herkese karşı tereddüt içindedirler. İnsanları daha objektif olarak değerlendirirler. Hayatlarını ne sadece değer yargılarına göre, ne de sadece faydalı olan şeylere göre yönlendirirler. Ne çok cesur, ne de çok korkaktırlar, aksine mutedil bir karaktere sahiptirler. Aşırılıkları ve noksanlıklarında, orta yolu tercih ederler.



Yaş faktörü sadece ilgi, öğrenme, tutum, davranış ve düşünce değişimi üzerine değil, iletişim üzerinde de etki yapar.

  • Yaş faktörü sadece ilgi, öğrenme, tutum, davranış ve düşünce değişimi üzerine değil, iletişim üzerinde de etki yapar.

  • Yaşlı insanlar çeşitli tecrübelere sahip olduklarından dolayı, kendi düşüncelerini kabul ettirme temayülü gösterirler ve onları ikna etmek oldukça zordur. Gençleri ikna ise daha kolaydır.

  • Dil konusunda da gençlerle yaşlılar arasında farklılık vardır. Yaşlılar daha fazla tutucu ve gelenekçi iken, gençler daha fazla yeniliklere ve uydurukça kelimeler kullanmaya açıktırlar.

  • Orta yaşlılar ise, her iki aşırı ucun ortasında yer alırlar.



Yaş faktörü öğrenmenin amacına da etki eder.

  • Yaş faktörü öğrenmenin amacına da etki eder.

  • Çocukların öğrenmeleri büyük ölçüde “konu merkezli” iken, yetişkinlerin öğrenmeleri daha çok “problem merkezli” dir.

  • Yetişkin bir kişi vaaz ve nasihatlere daha çok mevcut hayat sorunlarına bir çözüm bulmak için katılır.

  • Onlar kendi değerlerini, kendi inançlarını, kendi mesleklerini ve kendi iyiliklerini ilgilendiren mesajlara daha çok ilgi gösterirler. “Bu benim için niçin önemlidir?” sorusu, yetişkinlerin bilgi edinmedeki temel sorusudur.

  • O, bugünkü öğrendiğini yarın uygulamak ister.



Kadın ve erkekler arasındaki en temel biyolojik farklılık, beyin alanında görülmektedir.

  • Kadın ve erkekler arasındaki en temel biyolojik farklılık, beyin alanında görülmektedir.

  • Beyin üzerine yapılan çalışmalar, kadın ve erkeklerin farklı nöral organizasyonlara sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Erkekler daha çok sağ, kadınlar ise sol yarımkürelerini kullanırlar. Bundan dolayı cinslerin bilgi işleme ve problem çözme yetenekleri farklıdır.



  • Kadınlar, fonolojik ve semantik akıcılıkta ve söylenenleri anlamada erkeklerden daha başarılıdırlar. Bu nedenle kız çocukları genel olarak daha çabuk konuşur, okumayı daha erken söker ve yabancı dili de daha kolay öğrenirler.

  • Kadınlar günde 12-13.000, erkekler ise, 6.000 kelime konuşma kapasitesine sahiptirler.

  • Duyularla ilgili olarak da farklıdırlar. Örneğin kadınların tat ve koku duyuları erkeklere göre daha güçlüdür.

  • Kadınlar, renkleri ve renk farklılıklarını daha iyi algılayıp, görme konusunda da erkeklerden daha güçlüdürler.



Psikolojik Farklılıklar

  • Psikolojik Farklılıklar

  • Psikolojik açıdan da bazı farklı özelliklere sahiptirler.

  • Erkekler şiddete yatkın, bağımsız, duygusuz, rekabetçi ve sinirli olma, kurallara uymama, saldırgan ve kabadayı davranış özelliklerini taşırken; kadınlar, konuşkan, zarif, tertipli ve özenli olma rol yapma, tiyatral davranma, karşı tarafı duygusal olarak etkileme özellikleri taşır.

  • Ayrıca kadınlar genelde daha uyumlu ve itaatkâr; erkeklerse, daha baskıcı, hâkim ve otoriter bir yapıya sahiptirler.



Psikolojik Farklılıklar

  • Psikolojik Farklılıklar

  • Kadınlar duyguları anlama ve empati kurma konusunda erkeklerden daha başarılıdırlar. Zira kadınlar, “kadınsal içgüdü” denilen özellikleriyle konuşma sırasında kelimeler ve cümlelerden öte, sözel olmayan işaretlerin de farkına varırlar.

  • Erkeklerin değer atfettikleri şeyler; güç, yetenek, etkililik ve başarı iken, kadınların değer ölçüleri de sevgi, güzellik, iletişim ve insanî ilişkilerdir. Kadınlar, dayanışma ve yardımlaşmayı önemserler, bu nedenle paylaşmak ve ilişkiler kurmak temel özellikleridir.



İletişim ve Sorun Çözme Farklılıkları

  • İletişim ve Sorun Çözme Farklılıkları

  • Kadının iletişimde önceliği duyguları anlamak, ifade etmek ve değiştirmek iken; erkeğin önceliği, duyguları anlamaktan ziyade olaylara çözüm odaklı yaklaşmaktır.

  • Kadın ve erkekler sorun çözme açısından da farklı özelliklere sahiptirler. Erkekler öncelikle güven, kabul görme, takdir edilme, onaylanma ve teşvik edilme; kadınlarsa şefkat, anlayış, sevgi, bağlılık, haklı görülme ve güvence ararlar.

  • Herhangi bir problem karşısında, “Kadın için önemli olan içini dökmek iken, erkek için önemli olan sonuç bulmaktır.”



Kültür pek çok unsurdan oluşmaktadır. Dinî ve siyasî ideolojiler, örf ve âdetler, giyim tarzı, sanat anlayışı, bireylerin ebeveynleriyle olan ilişkisi, yeme ve içme tarzı ve konuşulan dil, tüm bunlar kültür tarafından şekillenir.

  • Kültür pek çok unsurdan oluşmaktadır. Dinî ve siyasî ideolojiler, örf ve âdetler, giyim tarzı, sanat anlayışı, bireylerin ebeveynleriyle olan ilişkisi, yeme ve içme tarzı ve konuşulan dil, tüm bunlar kültür tarafından şekillenir.

  • Her grubun kendine has düşünce tarzı, değer ve sosyal normları vardır.

  • Her kültür, farklı değerlere önem verir ve sunulan din hizmetlerine de farklı yorumlar ve anlamlar getirir.



  • Din hizmetlerindeki en önemli hususlardan birisi de cemaatin sahip olduğu eğitim seviyesidir.

  • Eğitim derken burada, hem okullarda alınan resmî eğitimin, hem de hayat tecrübesi denilen gayri resmî eğitimin dikkate alınması gerekir.

  • Eğitim düzeyi, insanların mevcut olaylara, dünya işlerine, diğer insanlara karşı olan tolerans seviyesine, tutumlarına, geleceğe ilişkin beklentilerine ve olayları kontrol etmedeki yeterlik düzeylerine etki eder.



Eleştirel düşünce ve kelime hazinesi de yine büyük ölçüde eğitim seviyesiyle yakından ilgili olan bir husustur.

  • Eleştirel düşünce ve kelime hazinesi de yine büyük ölçüde eğitim seviyesiyle yakından ilgili olan bir husustur.

  • Etkili iletişim için cemaatin söylenen şeyi anlayabilmesi gerekir.

  • Belli ölçüde din eğitimi almış kişilere verilecek bir dinî konuşmayla, dinî konularda hiçbir bilgisi olmayan bireylere sunulacak dinî bilgi farklı olacaktır.



  • Kişilerin meslekî durumları da onların ne çeşit bilgilere sahip olduklarını ve ne tür konulara ilgi duyacaklarını az çok belirleyebilir.

  • Cemaati oluşturan meslek gruplarıyla ilgili olarak din görevlisi kendinse şu soruyu sormalıdır: “Cemaati oluşturan kişilerin genel olarak meslekleri nedir? Onlar sadece belirli meslekten mi, yoksa farklı mesleklerden gelen kişiler midir? İşçi midir, memur mudur yoksa serbest meslek sahibi kişiler midir?”



  • Cemaatin büyüklüğü ve küçüklüğü yapılan dini konuşmaların şeklini, içeriğini, metot ve yöntemlerini de etkiler.

  • Cemaat sayısı arttıkça, bireyler daha fazla görüş ayrılığı gösterir ve diğerlerine karşı daha farklı bakış açısı sergileyebilirler.

  • Cemaat sayısı arttıkça, daha fazla alt gruplar ortaya çıkar bu da uyumu zorlaştırabilir.

  • Küçük gruplar arasında sevgi bağı ve yakınlık oluşturmak daha kolay iken, bunu büyük grup üyeleri arasında oluşturmak daha güçtür.

  • Dinleyici sayısı iletişimin seyrini de etkiler. Zira insan sayısı ne kadar az olursa, iletişim de o kadar kişisel olur. Sayı arttıkça daha formal olur.



Yine cami cemaati ne kadar büyük olursa, kullanılacak dilin de o kadar resmî bir şekil alması gerekir.

  • Yine cami cemaati ne kadar büyük olursa, kullanılacak dilin de o kadar resmî bir şekil alması gerekir.

  • Özel konuşmalarda daha çok doğallığa önem verilirken, kalabalık gruplara yönelik konuşmalarda daha çok amaçlı ve düzenli bir konuşma yapılır.

  • Cami cemaatinin sayısı arttıkça, geri bildirimleri yorumlamadaki yanlışlık hatası da artar. Zira herkesi aynı anda kontrol etme imkânı yoktur.



Farklı yerleşim yerlerinde yaşayan bireylerin geçim şekli, dünya görüşü, mesleği, sosyo ekonomik ve eğitim durumu farklı olduğu gibi, bunların dine bakış açıları da farklıdır.

  • Farklı yerleşim yerlerinde yaşayan bireylerin geçim şekli, dünya görüşü, mesleği, sosyo ekonomik ve eğitim durumu farklı olduğu gibi, bunların dine bakış açıları da farklıdır.

  • Örneğin, Doğuda yaşayan bireylerin dine bakış açısıyla, Batıda yaşayan kişilerin dine bakış açıları farklıdır.

  • Farklı yerleşim yerlerinin her biri, cami cemaatini oluşturan kişilerin dini tutum ve davranışlarını etkiler.

  • Bu yüzden ideal bir din görevlisi, cami cemaatinin ikamet yerini ve özelliklerini dikkate alarak hizmet sunmak durumundadır.



Cami cemaatini oluşturan kişilerin yaşadıkları geçmiş zamanlar ve şartları, büyüme şekilleri, ebeveynlerinin sahip oldukları inanç ve değerleri, toplumdaki mevcut konumları onların sosyal arka planlarını oluşturur ve din görevlisinin fikirlerine ne şekilde tepki göstereceğine etki eder.

  • Cami cemaatini oluşturan kişilerin yaşadıkları geçmiş zamanlar ve şartları, büyüme şekilleri, ebeveynlerinin sahip oldukları inanç ve değerleri, toplumdaki mevcut konumları onların sosyal arka planlarını oluşturur ve din görevlisinin fikirlerine ne şekilde tepki göstereceğine etki eder.

  • Sosyal arka plan ile ilgili en önemli hususlardan bir tanesi grup üyeliğidir. Bu grup üyeliği, her hangi bir siyasî grup olabileceği gibi,bir futbol takımı ya da bir dinî cemaat olabilir.

  • Bu yüzden vaaz ve nasihatlerde anlatılacak konu, cemaatin ilgi, ihtiyaç, tutum ve değerleriyle ilişkilendirilip, kırıcı ve gereksiz düşmanlık yaratacak söylemlerden uzak durulması gerekir.



  • Cemaati oluşturan bireylerin sahip oldukları siyasî görüş ve ideolojiler, onların dinî ve dünya görüşlerine de etki eder.

  • Cemaatin sahip olduğu siyasî görüşe aykırı ifadelerde bulunmak, onların din görevlisinden ve camiden uzaklaşmasına neden olabilir.



Psikolojik açıdan derken, daha çok cemaatin sahip olduğu temel inanç, tutum ve değerler kastedilmektedir.

  • Psikolojik açıdan derken, daha çok cemaatin sahip olduğu temel inanç, tutum ve değerler kastedilmektedir.



Sonuç olarak din görevlisi, cemaatiyle olan ortak noktaları, kendi aralarında paylaştıkları değerleri keşfetmedikçe, başarılı bir iletişimden bahsetmek mümkün değildir.

  • Sonuç olarak din görevlisi, cemaatiyle olan ortak noktaları, kendi aralarında paylaştıkları değerleri keşfetmedikçe, başarılı bir iletişimden bahsetmek mümkün değildir.

  • Ortak nokta bulma, dinleyici analizinde önemli ve son adımdır.



Retorik sürecin temelini, “fikirleri insanlara, insanları da fikirlere ayarlama” prensibi oluşturmaktadır.

  • Retorik sürecin temelini, “fikirleri insanlara, insanları da fikirlere ayarlama” prensibi oluşturmaktadır.

  • İletişim uzmanları üç çeşit dinleyiciden bahsetmektedirler: Biz bunları cami cemaatine adapte edersek şunları söyleyebiliriz.





  • Bu açıdan dinleyicileri dört grupta toplamak mümkündür:



Lehte olan dinleyiciler: Muhtemelen bu grup en hâkim olan dinleyici grubunu oluşturmaktadır. Zira insanlar genellikle hoşlanmadıkları ya da sevmedikleri bir kişiyi ya da konuyu dinlemeye gitmezler.

  • Lehte olan dinleyiciler: Muhtemelen bu grup en hâkim olan dinleyici grubunu oluşturmaktadır. Zira insanlar genellikle hoşlanmadıkları ya da sevmedikleri bir kişiyi ya da konuyu dinlemeye gitmezler.

  • Karşı dinleyiciler: Bu tür dinleyicilerle ilgilenmek ya da onlara konuşma yapmak oldukça zordur. Çünkü bu tür insanlar, seçici olarak dinlerler. “Onlar söylenen şeyleri duymadıkları gibi, duydukları şeyleri de tahrif ederler.” Herkes, kendi düşünce yapısına ve inanışına göre konuşmadan bir şeyler çıkarmaya çalışır.

  • Kararsız dinleyiciler: Çoğunlukla kararsız dinleyiciler ilgisiz dinleyicilerdir. Gerçekten insanlar, bir konu hakkında kararsız iseler, onlar değişmeye karşı da daha çok şüphe içindedirler.

  • İlgisiz dinleyiciler: Kendileriyle ilgilenilmesi en zor olan da bu gruptur. Bunun çözümü, onları ilgilendirecek derecede destekleyici materyal bulmaya, uygun dil kullanmaya ve kendi amaçlarına uygun konu bulmaya bağlıdır.



  • Cemaatin özelliklerini incelemek kadar konuşmanın yapılacağı ortamı incelemek de önemlidir. Örneğin bir cenaze merasiminde yapılacak konuşmayla, bir düğün ya da nikah merasiminde yapılacak konuşma farklı olacaktır.

  • Ortam, içinde kaynak ve alıcının birbirleriyle iletişim kurduğu toplam şartlar ve çevredir.

  • Ortam, karşı tarafa verilmek istenen mesajları olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.



Ortamın fizikî ve sosyo-psikolojik olmak üzere iki yönü vardır. Fizikî yön derken, ortamın görünen yanı, sosyo-psikolojik yönü derken de, konuşmayı etkileyen diğer unsurlar kastedilmektedir.

  • Ortamın fizikî ve sosyo-psikolojik olmak üzere iki yönü vardır. Fizikî yön derken, ortamın görünen yanı, sosyo-psikolojik yönü derken de, konuşmayı etkileyen diğer unsurlar kastedilmektedir.

  • Bir din görevlisinin her hangi bir ortamda konuşma yapmadan önce, aşağıdaki soruları sorup, ona göre davranması gerekir.



Konuşma ne zaman yapılacak? Konuşmanın yapılacağı günün saati farklı bir takım problemleri ortaya çıkarabilir. Örneğin tam yemekten önce yapılan bir konuşmayla, hemen yemekten sonra yapılan konuşma farklı olacaktır.

  • Konuşma ne zaman yapılacak? Konuşmanın yapılacağı günün saati farklı bir takım problemleri ortaya çıkarabilir. Örneğin tam yemekten önce yapılan bir konuşmayla, hemen yemekten sonra yapılan konuşma farklı olacaktır.

  • Konuşma nerede yapılacak? Konuşma özel bir yer de mi, camide mi yoksa bir konferans salonunda mı yapılacaktır? Konuşma yapılacak yerin fizikî özellikleri, büyüklüğü, küçüklüğü, oturakların durumu, aydınlanma ve ses durumu vs. tüm bunlar konuşmayı etkileyen durumlardır.

  • Konuşma yapmak için ne tür alet edevata ihtiyaç vardır?



Konuşmadan beklenenler nelerdir? Yapılan konuşmanın amacı nedir, bilgi ağırlıklı bir konuşma mı, ikna edici bir konuşma mı, yoksa özel durumlarla (nikâh, cenaze, sünnet düğünü, asker ve hacı uğurlama vs.) ilgili bir konuşma mı, tüm bunlar konuşmayı etkileyen hususlardır.

  • Konuşmadan beklenenler nelerdir? Yapılan konuşmanın amacı nedir, bilgi ağırlıklı bir konuşma mı, ikna edici bir konuşma mı, yoksa özel durumlarla (nikâh, cenaze, sünnet düğünü, asker ve hacı uğurlama vs.) ilgili bir konuşma mı, tüm bunlar konuşmayı etkileyen hususlardır.

  • Hâkim olan kural ve âdetler nelerdir? Muayyen bir konuşma düzeni mi olacak, yoksa din görevlisinin uymak zorunda olduğu kararlaştırılmış bir programda mı konuşma yer alacaktır? Konuşma resmî mi, yoksa gayri resmî mi olacaktır?

  • Bir araya gelmenin amacı nedir? Belli bir organizasyona ait düzenli bir toplantıya mı, bazı özel durumlar sonucu bir araya gelenlere mi, yoksa şans eseri bir araya gelmiş insanlara mı konuşma yapılacaktır? Dinleyiciler gerçekten konuşmayı dinlemek için mi, yoksa öylesine dinlemek için mi bir araya gelmişlerdir?



Tüm bu ön incelemelerden sonra, din görevlisinin dikkat etmesi gereken diğer önemli bir husus da, meselelere kendi görüş açısından değil, cemaatin görüş açısından bakmasıdır.

  • Tüm bu ön incelemelerden sonra, din görevlisinin dikkat etmesi gereken diğer önemli bir husus da, meselelere kendi görüş açısından değil, cemaatin görüş açısından bakmasıdır.

  • Din görevlisi kendisine sürekli olarak şu soruları sormalıdır:

  • “Eğer cemaatin yerinde ben olsaydım, kendimi nasıl hissederdim? Onların sahip oldukları arka planla ben konuyu ne derece anlardım? Onların tecrübesine sahip olsaydım, şu konuştuklarım bana mantıklı ve makul gelir miydi? Bu anlatılanlar bana ilginç gelir miydi? Son olarak da: benim konuşma amacımın bu ortamla olan ilgisi nedir?”



Eğer ortam neşeli ya da hüzünlü bir ortamsa, bu durum dinleyicilerin kesinlikle tutum ve davranışlarını da etkileyecektir. Ya da bazı özel şart ve durumlarda dinleyicilerin beklentileri farklı olacaktır. Bu gibi durumların dikkate alınması gerekir.

  • Eğer ortam neşeli ya da hüzünlü bir ortamsa, bu durum dinleyicilerin kesinlikle tutum ve davranışlarını da etkileyecektir. Ya da bazı özel şart ve durumlarda dinleyicilerin beklentileri farklı olacaktır. Bu gibi durumların dikkate alınması gerekir.

  • Yine zamanla ilgili olarak, insanların yorgun olduğu ya da çok tok oldukları bir ortamda, ciddî bir konu tartışılmaz.



  • TEŞEKKÜRLER

  • 



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin