AS... AS: ... KADAR veya NOT AS... AS: ... KADAR DEĞİLDİR.
Crocodiles are as dangerous as alligators.
Krokodiller, aligatörler kadar tehlikelidir.
Crocodiles are not as dangerous as snakes.
Krokodiller, yılanlar kadar tehlikeli değildir.
1- Tek heceli sıfatlarda - er eki getirilir
- daha ( sıfatın sonuna - er eki getirilir ve cümleye daha ... anlamını katar)
ancak sonu “y” ile biten sıfatlarda –y kaynaştırma harfi kalkar ve – ier olur.
- Earlier - Narrower
- Bigger - Thinner
- Thicker - Greyer
- Finer - Better
-
“ – d / ed / ful/ing / ive/ly/ous/re gibi son harflerle bir de iki veya daha fazla heceli
sıfatlarda sıfatın başına - more getirilir
-
more afraid
-
more tired
-
more beautiful
-
more attractive
-
more charming
-
more quickly
-
more nervous
-
more obscure
-
Aşağıdaki sıfat veya belirteçleri üstünlük dereceleri yoktur.
-
here
-
now
-
once
-
then
-
there
-
very
-
Eşitlik derecesi belirteç üstünlük derecesi sıfat olan sözcüklerde vardır.
-
in / inner : daha içeride
-
out / outer : daha dışarıda
-
up / upper : daha üstte
-
Eksiklik derecesinde ise; LESS .......... THAN (... DEN DAHA AZ) dan / den daha.... dir
-
No-name silver / silver CD-Rs are less cheap than Sony CD-Rs.
-
No name gümüş CD-ler Sony Cdlerden daha az ucuzdur.
-
Spiders are less dangerous than snakes.
-
Örümcekler yılanlardan daha az tehlikelidir.
-
Mr.Brown is less careful than Mrs.Brown
-
Bay Brown, Bayan Brown’dan daha az dikkatlidir.
-
PROPORTION / ORANLAMA
-
) The + adjective + r The + adjective + r
+ er + er
+ ier + ier
-
The longer you wait, the more you gain
-
Ne kadar çok beklersen, o kadar çok kazanırsın
-
The earlier you get up, the earlier you go to school.
-
Ne kadar erken kalkarsan, o kadar erken okula gidersin.
-
The more you eat, the quickly you grow.
-
Ne kadar çok yersen , o kadar çabuk büyürsün
-
The more you work the more you earn.
-
Ne kadar çok çalışırsan, o kadar çok kazanırsın.
B-) The more adjective (sıfat) The more adjective (sıfat)
The more adverb (belirteç) The more adverb (belirteç)
-
The more questions you solve, the more grades you obtain.
-
Ne kadar çok problem çözersen, o kadar çok not alırsın.
-
The more money you pay, the more goods you buy.
-
Ne kadar çok para ödersen , o kadar çok mal alırsın.
-
The more shipments you make the more orders you can place.
-
Ne kadar çok sevkıyat yaparsanız, o kadar çok sipariş alırsınız.
-
Sessiz bir harfi izleyen – y harfiyle biten sıfat veya belirtecin yerine – y harfi kalkar ve – iest / -y harfi olmayanlarda ise - est eki gelir
Early – earliest
Rich – richest
Big – biggest
Small – smallest
Fine – finest
Narrow – narrowest
-
a-o-u-e-i gibi sesli ünlü harfle biten sıfat veya belirtecin yerine – y harfi kalkmaz ve – iest / eki gelmez onun yerine direkt - est eki gelir
- Grey - Greyest
9- Ancak iki veya daha fazla heceli sıfat veya belirteçlerde; - d / -ed / -ful / - ive /
-ly / -ous / -re son harfleriyle biten iki veya daha fazla heceli sıfat veya belirteç-
lerde başa the most ibaresi getirilir.
-
Afraid -tired -beautiful -charming
-
quickly -nervous -obscure
-
Yine aşağıdaki sıfat ve belirteçlerin en üstünlük dereceleri yoktur.
-
Here -now -once
-
Then -there -very
-
Eşitlik derecesi belirteç üstünlük derecesi sıfat olan sözcüklerde vardır
-
in / inest : en içeride
-
out / outest : en dışarıda
-
up / uppest : en üstte
-
THE LEAST ADJECTIVE
-
Cats are the least dangerous animals.
-
Kediler en az tehlikeli olan hayvanlardır.
-
P & O Line is the least expensive line therefore it is preferred by a lot of importers
-
P & O hattı en az pahalı olan bir hat olup, bu nedenle pek çok ithalatçı tarafından tercih edilmektedir.
IRREGULAR VERBS - DÜZENSİZ FİLLER
Arise
|
Arose
|
Arisen
|
Kalkmak-doğrulmak-ortaya çıkmak-doğmak-yükselmek-meydana gelmek –baş göstermek.
|
Awake
|
Awoke
|
Awoken -awaked
|
Uyanmak – uyandırmak-harekete geçmek –harekete geçirmek – farkına varmak.
|
Be
|
Was
|
Been
|
Olmak
|
Begin
|
Began
|
Begun
|
Başlamak
|
Come
|
Came
|
Come
|
Gelmek
|
Bend
|
Bent
|
Bent
|
Eğmek /bükmek /bükülmek
|
Bite
|
Bit
|
Bitten
|
Isırmak /rahatsız etmek/sokmak
|
Blow
|
Blew
|
Blown
|
Esmek / üflemek / sürüklemek
|
Break
|
Broke
|
Broken
|
Kırmak/kırılmak
|
Bring
|
Brought
|
Brought
|
Getirmek
|
Broadcast
|
Broadcast
|
Broadcast
|
Yayın yapmak/yayınlamak
|
Build
|
Built
|
Built
|
İnşa etmek
|
Buy
|
Brought
|
Brought
|
Satın almak
|
Catch
|
Caught
|
Caught
|
Yakalamak / yetişmek
|
Choose
|
Chose
|
Chosen
|
Tercih etmek
|
Come
|
Came
|
Come
|
Gelmek
|
Cost
|
Cost
|
Cost
|
Mal olmak
|
Cut
|
Cut
|
Cut
|
Kesmek
|
Dig
|
Dug
|
Dug
|
Kazmak
|
Do
|
Did
|
Done
|
Yapmak /etmek
|
Draw
|
Drew
|
Drawn
|
Çizmek
|
Drink
|
Drank
|
Drunk
|
İçmek
|
Drive
|
Drove
|
Driven
|
Sürmek / araba kullanmak
|
Eat
|
Ate
|
Eaten
|
Yemek
|
Fall
|
Fell
|
Fallen
|
Düşmek
|
Feed
|
Fed
|
Fed
|
Beslemek / yedirmek
|
Feel
|
Felt
|
Felt
|
Hissetmek
|
Fight
|
Fought
|
Fought
|
Dövüşmek/savaşmak
|
Find
|
Found
|
Found
|
Bulmak
|
Fit
|
Fit
|
Fit
|
Uymak / uyuşmak
|
Fly
|
Flew
|
Flown
|
Uçmak
|
Forget
|
Forgot
|
Forgotten
|
Unutmak
|
Forgive
|
Forgave
|
Forgiven
|
Bağışlamak
|
Freeze
|
Froze
|
Frozen
|
Donmak /dondurmak
|
Get
|
Got
|
Got
|
Almak /elde etmek / olmak / ilgilenmek/ulaşmak
|
Give
|
Gave
|
Given
|
Vermek
|
Go
|
Went
|
Gone
|
Gitmek
|
Grow
|
Grew
|
Grown
|
Yetişmek/büyümek /gelişmek
|
Hang
|
Huung
|
Hung
|
Asmak
|
Have
|
Had
|
Had
|
Sahip olmak
|
Hear
|
Heard
|
Heard
|
İşitmek /haber almak
|
Hide
|
Hid
|
Hidden
|
Saklamak
|
Hit
|
Hit
|
Hit
|
Vurmak / çarpmak/ varmak/ ulaşmak/darbe indirmek
|
Hold
|
Held
|
Held
|
Tutmak /elinde tutmak
|
Hurt
|
Hurt
|
Hurt
|
İncinmek/incitmek/acıtmak
|
Keep
|
Kept
|
Kept
|
Tutmak/saklamak/alıkoymak
|
Know
|
Knew
|
Known
|
Bilmek
|
Lay
|
Laid
|
Laid
|
Yaymak/yerleştirmek /döşemek / hazırlamak
|
Lead
|
Led
|
Led
|
Kılavuzluk-önderlik etmek/yol göstermek
|
Leave
|
Left
|
Left
|
Ayrılmak-bırakmak-terk etmek
|
Let
|
Let
|
Let
|
İzin vermek-kiraya vermek
|
Lend
|
Lent
|
Lent
|
Ödünç vermek
|
Lie
|
Lay
|
Lain
|
Yatmak-uzanmak-yalan söylemek
|
Light
|
Lit-lighted
|
Lit –lighted
|
Aydınlatmak-ışık vermek
|
Lose
|
Lost
|
Lost
|
Kaybetmek
|
Make
|
Made
|
Made
|
Yapmak-hazırlamak
|
Meet
|
Met
|
Met
|
Buluşmak-toplanmak
|
Pay
|
Paid
|
Paid
|
Ödemek
|
Put
|
Put
|
Put
|
Koymak
|
Quit
|
Quit
|
Quit
|
Vazgeçmek
|
Read
|
Read
|
Read
|
Okumak
|
Ride
|
Rode
|
Ridden
|
Binmek”araca”
|
Ring
|
Rang
|
Rung
|
Zil çalmak
|
Rise
|
Rose
|
Risen
|
Yükselmek /doğmak /ortaya çıkmak kalmak / meydana gelmek
|
Run
|
Ran
|
Run
|
Koşmak
|
Say
|
Said
|
Said
|
Söylemek / demek
|
See
|
Saw
|
Seen
|
Görmek
|
Sell
|
Sold
|
Sold
|
Satmak
|
Send
|
Sent
|
Sent
|
Göndermek
|
Set
|
Set
|
Set
|
Kurmak/işletmek/ayarlamak/ saptamak/belirlemek/ gerçekleştirmek
|
Shake
|
Shook
|
Shaken
|
El sıkmak-sallamak-sarsmak – karıştırmak
|
Shoot
|
Shot
|
Shot
|
Ateş etmek / ateş ederek adam öldürmek – yaralamak / atmak
|
Shut
|
Shut
|
Shut
|
Kapamak-kapatmak-kapanmak
|
Sing
|
Sang
|
Sung
|
Şarkı söylemek
|
Sit
|
sat
|
Sat
|
Oturmak
|
Sleep
|
Slept
|
Slept
|
Uyumak
|
Slide
|
Slid
|
Slid
|
Sessizce gitmek – kaymak
|
Speak
|
Spoke
|
Spoken
|
Konuşmak
|
Spend
|
Spent
|
Spent
|
Para harcamak-tüketmek-geçirmek - bitirmek-yitirmek
|
Spread
|
Spread
|
Spread
|
Yaymak sermek-bölmek-bölüştürmek
|
Stand
|
Stood
|
Stood
|
Ayakta durmak – dikilmek – durmak – beklemek
|
Steal
|
Stole
|
Stolen
|
Çalmak – hırsızlık yapmak
|
Stick
|
Stuck
|
Stuck
|
Saplamak – koymak-sokmak-takmak-yapıştırmak
|
Strike
|
Struck
|
Struck
|
Vurmak-çarpmak-grev yapmak-çalmak-etkilemek
|
Swear
|
Swore
|
Sworn
|
Ant içmek
|
Sweep
|
Swept
|
Swept
|
Süpürmek
|
Swim
|
Swam
|
Swum
|
Yüzmek
|
Take
|
Took
|
Taken
|
Almak –götürmek-kiralamak-kazanmak-üstlenmek-kabul etmek-tutmak
|
Teach
|
Taught
|
Taught
|
Öğretmek
|
Tear
|
Tore
|
Torn
|
Yırtmak-yırtılmak
|
Tell
|
Told
|
Told
|
Demek-söylemek-anlatmak
|
Think
|
Thought
|
Thought
|
Düşünmek
|
Throw
|
Threw
|
Thrown
|
Atmak-fırlatmak-düzenlemek
|
Understand
|
Understood
|
Understood
|
Anlamak
|
Upset
|
Upset
|
Upset
|
Devirmek-bozmak-devrilmek-alt üst etmek-üzmek-Rahatsız etmek -keyfini kaçırmak
|
Wake
|
Woke
|
Woken-waked
|
Uyanmak-uyandırmak-canlandırmak -harekete geçirmek
|
Wear
|
Wore
|
Worn
|
Giymek-giyinmek
|
Win
|
Won
|
Won
|
Kazanmak
|
Withdraw
|
Withdrew
|
Withdrawn
|
Çekmek-geri çekilmek
|
Write
|
Wrote
|
Written
|
Yazmak
|
PREPOSITIONS
İsimler yer veya zaman anlamı kazandıklarında önlerine bazı ekler alırlar. Bu ekler onlara bir yön kazandırır ve cümle içinde anlam süslemesi yaparlar. Türkçe’de yüklem sonda bulunduğundan cümle kuruluşu sona doğrudur ve bu ekler kelimelerin sonlarında bulunurlar oysa İngilizce’de yüklem baştadır ve cümle kuruluşu başa doğru gider. Sonuç olarak preposition ( edat ) olarak adlandırdığımız bu ekler de kelimelerin başlarına gelir.
Yarın babasını hastaneye götürecek.
He götürecek his baba ye hastane yarın
He götürecek his baba to hastane yarın.
Türkçe’de İngilizce’de
-
Okulda
|
da okul
|
Bahçede
|
de bahçe
|
Yıllardır
|
dır yıllar
|
Masada
|
da masa
|
üç saat içinde
|
içinde üç saat
|
kitap hakkında
|
hakkında kitap
|
Tom ile
|
ile Tom
|
ağacın altında
|
altında ağaç
|
Ankara’dan
|
dan Ankara
|
Okula
|
a okul
|
Aşağıda karşımıza çıkabilecek en temel kelimeler verilmiştir.
in içinde at de-da
on üzerinde with ile
under altında about hakkında
for için, dır-dir to ye-ya
from den-dan between arasında
Aşağıdaki örnekleri dikkatlice inceleyiniz .
in bahçe bahçede
in okul okulda
in İstanbul İstanbul’da
in üç saat üç saat içinde
in 1945 1945’te
in Haziran Haziran
at 5 saat 5 ‘de
at tahta tahtada at ev evde
on masa masada
on cadde caddede
on Pazartesi Pazartesi
on duvar duvarda
with Linda Linda ile
with me benimle
for Peter Peter için
for us bizim için
for günler günlerdir
for yıllar yıllardır
to İzmir İzmir’e
to okul okula
to iş işe
to bahçe bahçeye
from Manisa Manisa’dan
from you senden
between them onların arasında
about mektup mektup hakkında
under masa masanın altında
1. Kendi Anlamlarında Kullanımları:
Daha evvel de değindiğimiz gibi tüm preposition’ların kendi orijinal anlamları vardır ve bunlar cümle içinde isimlerin önlerine gelerek onları “ yer-zaman-özellik “ olarak konumlandırırlar.
across
|
çaprazında
|
at the beginning of
|
başlangıcında
|
Against
|
karşısında
|
at the end of
|
sonunda
|
opposite
|
karşısında
|
through
|
içine doğru
|
Behind
|
arkasında
|
into
|
içine doğru
|
at the back of
|
arkasında
|
onto
|
üzerine doğru
|
in front of
|
önünde
|
on the corner of
|
köşesinde
|
at the bottom of
|
en altında
|
on the left of
|
solunda
|
in the middle of
|
ortasında
|
on the right of
|
sağında
|
at the top of
|
en üstünde
|
on
|
üzerinde
|
at
|
de-da
|
over
|
üzerinde
|
Around
|
etrafında,civarında
|
in
|
içinde
|
Beside
|
yanında
|
until
|
….kadar
|
Next to
|
yanında
|
by
|
kıyısında, en geç
|
Beyond
|
ötesinde,ardında
|
to
|
ye,ya
|
near
|
yakınında
|
under
|
altında
|
from
|
den-dan
|
with
|
ile
|
Among
|
arasında
|
without
|
siz-sız
|
Between
|
arasında
|
for
|
İçin ,dir-dır
|
Yukarıda en genel hatları ile en çok kullanılan preposition’lar verilmiştir. Bunlar isimlerin önlerine gelerek onlara anlam derinliği katarlar. Aşağıda ise yine orijinal anlamlı preposition’ların tarihlerle kullanımları verilmiştir. Dikkatle inceleyerek aralarındaki kullanım farklarını ayırt etmeye çalışın.
Günlerde “on“ kullanılır.
|
on Monday
|
Pazartesi günü
|
on Saturday
|
Cumartesi günü
|
on Friday
|
Cuma günü
|
Aylarda “in“ kullanılır.
|
in June
|
Haziranda
|
in July
|
Temmuzda
|
in April
|
Nisanda
|
Saatlerde “at“ kullanılır.
|
at 5 o’clock
|
saat 5’de
|
at 8 o’clock
|
saat 8’de
|
at 7.15
|
7.15’de
|
at half past 10
|
on buçukta
|
Zaman dilimi içinde “in“ kullanılır.
|
in two hours
|
iki saat içinde
|
in five minutes
|
beş dakika içinde
|
in ten seconds
|
on saniye içinde
|
in 15 years
|
15 yıl içinde
|
Sürüklemelerde “for“ kullanılır.
|
for years
|
yıllardır
|
for 25 days
|
25 gündür
|
for 2 weeks
|
2 haftadır
|
for a long time
|
uzun zamandır
|
Sürüklemelerde “since“ kullanılır.
|
since 1946
|
1946’dan beri
|
since December
|
Aralıktan beri
|
since last night
|
dün akşamdan beri
|
since Monday
|
Pazartesinden beri
|
since 2 o’clock
|
saat 2’den beri
|
Sürüklemelerde “until“ kullanılır.
|
until morning
|
sabaha kadar
|
until last year
|
geçen yıla kadar
|
until 6 o’clock
|
saat 6’ya kadar
|
until now
|
şimdiye kadar
|
Sürüklemelerde “by“ kullanılır.
|
by Christmas
|
en geç Noel’e kadar
|
by the 1st of June
|
en geç 1 Haziran’a kadar
|
by this time next year
|
en geç gelecek yıl bu zamana kadar
|
by tomorrow
|
en geç yarına kadar
|
Sayısal tarihlerde “in“ kullanılır.
|
in 1978
|
1978 yılında
|
in 1954
|
1954 yılında
|
Özel durumlarda “at“ kullanımı
|
at Christmas
|
Noel’de
|
at dawn
|
şafakta
|
at last
|
sonunda
|
at long last
|
en sonunda
|
at first
|
ilk önce
|
at midday
|
öğleyin
|
at midnight
|
gece yarısı
|
at night
|
geceleyin
|
at noon
|
öğleyin
|
at once
|
derhal
|
at sunset
|
günün batışında
|
at the beginning
|
başlangıçta
|
at home
|
evde
|
Dostları ilə paylaş: |