BASINA VE KAMUOYUNA ZORUNLU BİR AÇIKLAMA Değerli Basına ve Konya Kamuoyuna zorunlu olarak bu açıklamayı yapmam gerekmiştir. Halil KALE olarak uzun yıllar Konya'da ticaret yapıp, çok farklı kesimlerle çeşitli ticari ilişkilerimiz oldu. Bu süre boyunca tanıştığımız, ortaklık ettiğimiz, ticari ilişkilerimiz olan herkes bizim hakkımızda bir kanaat ve fikir edinmiştir. Özel hayatımızdan ticari hayatımıza kadar el üstünde tuttuğumuz değerleri özel bir itinayla yıllardır koruduk. Konya kamuoyunun nezdinde ismimize bir leke gelmemesine özen gösterdik. Ancak son zamanlarda oğlum Mehmet KALE ile özellikle yaşadığımız yargı uyuşmazlıklarının kamuoyunda epey konuşulduğu ve çeşitli kaynaklardan yanlış bilgilendirme sonucu bu yaşıma kadar el üstünde tuttuğumuz değerlerin aşındırılmaya çalışıldığını üzülerek öğrenmiş bulunmaktayım. Mehmet KALE, benim oğlum olup halen Cihanbeyli Belediye Başkanıdır. Mehmet KALE ile aramızda 13 ayrı dava devam etmektedir. Uyuşmazlıkların yargıya taşınması, sadece uyuşmazlıkların konusu ile sınırlı değildir. Esasen Mehmet Kale'nin gerek özel hayatında gerekse ticari hayatında el üstünde tuttuğumuz değerleri, toplumsal değer yargılarını, etik kuralları hiçe sayan tutumu sonucunda yasal haklarımı kullanmak zorunda kaldım. Mehmet KALE özel hayatında, yüz yılı aşkın süredir KALE ailesi içinde eşi benzeri görülmemiş etik dışı davranışlarda bulunmuştur ve bulunmaya devam etmektedir. Resmi evliliği dışındaki gayrıresmi evlilikleri muhafazakar ailemizi son derece rencide etmiştir. Mehmet KALE, ticari hayatında şahsım adına hareket etmiş ancak hemen her fırsatta her türlü mülkümü kendine mal edinmiştir. Ben kendisine yıllar önce gerekli tapu kayıtlarını üzerime tescil ettirsin diye vekalet vermiştim. Ancak tapu kayıtlarını adıma tescil ettirmesi gerekirken tüm tapu kayıtlarını benim param ile ödeme yaparak kendi üzerine tescil ettirmiş ve bazılarını da satarak el değiştirmiştir. Kendisine emanet edilen mülk ve işletmelerimi kendi adına ve kendi menfaatine uygun olarak kullanmıştır. Kendisi, ailenin diğer tüm üyelerini devre dışı bırakmış, herkesi baskı altına almıştır.Özellikle kız çocuklarımı benim varisim oldukları için hiçbir zaman kardeş olarak görüp onlara değer vermemiştir.Kız kardeşleri onun için hep yok hükmünde olmuştur. Kız kardeşleri benim mirasımdan faydalanacaklar diye bana ait olması gereken bir çok malımı kendi sahiplenmiş ve kendi adına tapu kayıtları alarak mal edinmiştir.
Ben Antalya Kemer ilçesinde ikamet ettiğim için yokluğumdan faydalanarak adeta onun idaresine bıraktığım mallarımı da kendine mal edinmiş ve idaresindeki mallarımın gelirleri ile yıllardır kendi şahsına, nikahsız hanımlarına ve nikahsız hanımından doğan oğluna mal edinmiştir. Tapu kayıtlarını kendi üzerine aldığı bana ait olması gereken mallarımın, devirlerini bu gün devredeceğim yarın devredeceğim diye yıllardır beni oyaladı. Özellikle ahlaki açıdan sınırları zorlayan davranışlarından sonra bana ait olan ancak tapu kayıtları Mehmet Kale üzerinde kayıtlı bulunan tapularımı bana devretmesini talep ettim. Ancak mallarımın devrine yanaşmaması üzerine kendisine dava açmak zorunda kaldım.
Sadece açmış olduğum bir davadan kısaca bahsetmek istiyorum.
Antalya ili Kemer ilçesi Göynük mevkiindeki 1350 yataklı beş yıldızlı otel arsamıza kat karşılığı inşaat yapan firmanın otel inşaatını bitirebilmesi için otel tapumuzun üzerine banka tarafından ipotek konularak ve Halil Kale olarak kredi sözleşmelerine kefil olmam istendi.Ben bu isteklerini defalarca kez reddettim.
Ancak Mehmet Kale ve avukatları Kat karşılığı inşaat yapan firmanın kredi çekmeden inşaatı tamamlayamayacağını ve şirketin büyük zarar göreceğini bana anlattılar.Çözüm olarak oteldeki tapumu Mehmet Kale'ye inanç sözleşmesi ile vermemi ve işlem sonrası tapunun tekrar tarafıma verilmesini teklif ettiler.Ben de hem faize karşı olduğum hem de kefaleti kabul etmediğim için tekliflerini kabul ettim.
Sözleşmeye göre resmi işlemler ve otel inşaat işleri tamamlandıktan sonra otel tapusunun tekrar tarafıma verilmesi gerekiyordu. Ancak vermiş olduğum tapuyu geri istediğimde beni sürekli oyalayarak tapumu bana vermedi. Davanın tarafımızdan açılmasından önce gerek şahsım gerekse avukatlarım kendisiyle defalarca görüşme yapmıştır.Ancak hiçbir sonuç alınamayınca üzülerek yargı yoluna başvurmak zorunda kaldım.
Bu otel davasına benzer birçok haklı davam avukatlarım aracılığı ile ilgili mahkemelerde halen devam etmektedir.
Aslında bu otel arsasının 1/3'nü Cuma Yılmaz, 1/3'nü Fevzi Sarıbaş ve 1/3'nü Halil Kale olarak ben satın almıştım.Daha sonra Fevzi Sarıbaş hissesini bana sattı. Ancak tam tapuyu alacaktım ki oğlum Mehmet Kale beni arayarak 'Cuma Yılmaz abi ağlıyor. Baban Fevzi Sarıbaştan aldığı hisseye beni de ortak etsin diyor' dedi.Ben de Mehmet Kale'nin bana baskı yapması üzerine Cuma Yılmaz'ı da ortak ettim.Ancak hayatımın en büyük hatalarından birini Fevzi Sarıbaş'tan aldığım hisseye Cuma Yılmazı ortak ederek yaptığımı geç de olsa anladım.Şimdi Cuma Yılmaz ile Mehmet Kale Şirketi birlikte kendi menfaatlerine uygun olarak yönetiyorlar ve beni otelime sahip çıkartmıyorlar.Otelin altındaki 30 adet dükkandan yaklaşık her yıl için 1,000,000 Euro kira geliri elde ediliyor.Bu dükkanlar 10 yıldır kiradalar. Bu da yaklaşık 10,000,000 Euro kira bedeline tekabül ediyor.Ancak bu güne kadar bana kira bedeli olarak beş kuruş ödeme yapmadılar.Her ikisini de Allah'a havale ediyorum.
Konya kamuoyunda ismimizi, geçmişimizi, ailemizi bilen herkese açıkça duyuruyorum ki Mehmet KALE, kişisel hırsı, atasına, ailesine karşı benmerkezci yaklaşımı, gayriahlaki özel yaşamı ve haksız mal edinmesi, haklı taleplerime karşı dava açması sebebiyle ailevi ilişkilerimizi tümüyle bitirmiş bulunmaktadır.
Mehmet Kale; arkadaşının hanımı üç çocuk anası Fatma (Müzeyyen) Eyiçerçi'nin kocasından boşanması üzerine Fatma (Müzeyyen) Eyiçerçi ile nikahsız olarak yaşamış ve kendine nikahsız hanım yapmıştır.
Aynı ahlaksızlığı şu anki Belediye Başkanlığı döneminde de belediyede mimar olarak çalışan bir çocuk anası Hüsniye ismindeki hanımın da kocasından boşanması üzerine onu da kendisine nikahsız hanım yaptığını üzülerek öğrenmiş bulunmaktayım.
Her ne hikmet ise her iki hanım da kocalarından resmi olarak boşanır boşanmaz hiç vakit kaybetmeden Mehmet Kale ile nikahsız yaşamaya başlamışlardır.
Mehmet Kale, Fatma (Müzeyyen) Eyiçerçi ile nikahsız evliliğinden sonra önceden takip etmeye çalıştığı tüm işlerimi verimsiz yöneterek ve şirketlerimden kazanılan paraları kendine mal edinerek beni maddi ve manevi olarak çok ciddi şekilde zarara uğratmıştır. Şöyle ki ben Antalya Kemer ilçesine emlak ve inşaat işlerimle yakından ilgilenmek için yerleşmiştim. Konya'daki şirketim Kaleler Petrol AŞ yi yönetmesi için kendisine yetki vermiştim.Ancak Mehmet Kale şirketi kendi menfaati doğrultusunda yöneterek iflasın eşiğine getirmiştir.Mehmet Kale kardeşi Faruk Kale'yi kullanarak tüm çeklere onun imzasını attırarak şirketi borçlandırmış ve şirketin gelirleri ile kendine mal edinerek şirketi zor duruma düşürmüştür.Konyadan ismini vermeyen bir şahıs beni telefonla arayarak 'Sen Antalyada ne duruyorsun? Petrollarını iflasın eşiğine getirdiler hemen gel, gelmezsen birkaç güne kadar petrollerini satacaklar' dedi.Ben hemen o gece Konya'ya geldim ve yaptığım araştırmalarda iki kardeşin de kendilerine birer dost tuttuklarını ve petrolleri borçlandırarak şirketi iflasın eşiğine getirdiklerini tespit ettim. 1989 yılı içinde 150 den fazla şirket çekiyle piyasaya borçlanmışlar.Bu çekler ve diğer borçlarına karşılık yaklaşık 2,000,000 DM. (İki milyon Alman Markı) ödedim. Bu meblağ o günün değeriyle yaklaşık 78,5 kilogram altına , bugünün değeriyle ise 14 000 000 (ondört milyon) Türk Lirasına tekabül etmektedir. Borçları bizzat Halil Kale olarak büyük zorluklarla kendim ödedim.Çekler hala tarafımca muhafaza edilmekte olup devam etmekte olan davalarımızın bir tanesinde delil olarak kullanılmıştır.
2001 yılında nikahlı hanımını boşayıp nikahsız olarak yaşadığı Fatma (Müzeyyen) Eyiçerçi'ye nikah kıyacağını öğrendim ve o ara Karatay Belediyesi Katlı otoparkında tesadüf eseri karşılaştık. Kendisine çocuklarına neden babalık yapmadığını, neden hanımını boşayacağını sordum. Aramızda tartışma çıktı ve bana tabanca çekip canıma kastetmek istedi.Ancak üzerine atlayarak etkisiz hale getirdim.
Evlat diye şimdiye kadar buna benzer saygısızlıklara ve beni maddi manevi uğrattığı zararlara rağmen birçok kez affetmek zorunda kaldım.
Mehmet Kale resmi nikahlı ilk hanımından doğan çocuklarına hiç babalık yapmamıştır.
Hem hanımının hem de çocuklarının tüm maddi ve manevi ihtiyaçlarını daha bir kaç yıl öncesine kadar devamlı olarak ben karşıladım.
Mehmet Kale'nin hiç babalık yapmadığı Oğlu Halil İbrahim Kale'yi ben büyüttüm.İki tane üniversite okuttum. Kendisi hem İşletme Fakültesi mezunu hem de İnşaat Mühendisidir.
Halil İbrahim Kale'nin düğününü yaptım.Daha sonra Halil İbrahim Kale Ltd Şirketini kurdum.
Şirketin %80 hissesini Halil İbrahim Kaleye %20 sini de kendi üzerime yaptım.
Daha sonra %20 hissemi de Halil İbrahim Kalenin eşi Döne Kale'ye devrettim.
Antalya Kemer ilçesinde Kale market işletmeciliği ve inşaat işi yapmalarını istedim.
Şirketin kuruluş masrafları ve kurulduktan sonraki aldığı tüm arsaların paralarını bizzat Halil Kale olarak ben ödedim.Kale market işletmeciliği için gerekli olan tüm sermayeyi ben verdim.Halil İbrahim Kale şirket için hiç bir ödeme yapmadı.Zaten herhangi bir ödeme yapacak ekonomik durumu da yoktu. Şahsıma ait Antalya ili Kemer ilçesindeki iki parça arsamı kat karşılığı olarak amcan Faruk Kale ile birlikte yapın ve bana düşen daireleri satın paramı getirin dedim . Ancak kendi verdiğim arsaya benim param ile 16 adet daire yapıp sattılar ve bana hiçbir ödeme yapmadılar.
Ben dedesi olarak torunum Halil İbrahim Kale'ye gelecek hazırlarken o çoktan babasının kontrolüne girmiş ve babası ile birlikte benim arkamdan kuyumu kazmaya başlamışlar bile.
Şöyleki 2014 yılının son aylarında tansiyon ve şeker hastası olduğum için sağ bacağımdaki ana damarın tıkanması üzerine ameliyat oldum.Ameliyatım çok riskli geçti ve bacağıma yaklaşık 70-80 cm suni damar takıldı.
Ameliyattan 1-2 ay sonra ameliyat yerimde enfeksiyon gelişti ve bacağım ya kesilecek yada bir mucize gelişip enfeksiyon iyileşecekti.
Ameliyatımı yapan doktor fazla ümit vermemiş, yakınlarıma büyük ihtimal ile bacağı keseriz demiş.Ancak cenabı mevlam şifa verdi ve yavaş yavaş sağlığıma kavuşmaya başladım.
İşte ben can derdinde iken Oğullarım ve torunum Halil İbrahim Kale,yönetim kurulu başkanı ve tam yetkilisi olduğum Kaleler Petrol AŞ deki hesaplarımdan benim adıma sahte imza kullanarak şirket hesabındaki yaklaşık 700.000 Amerikan doları parayı 2015 yılının Şubat ve Mart aylarında Kemer Halk Bankasından çekerek zimmetlerine geçirmişler.
Ben o tarihlerde hasta olduğum için bankaya gidip gelecek durumda bile değildim.
2015 yılının Eylül ayında Kemer Devlet Hastenesine hayır amaçlı EMG cihazı almak için Halk bankası Kemer şubesine gittiğimde hesaplarımda tek bir kuruş bile kalmadığını öğrendim ve çok ciddi bir şok yaşadım.
Sonra yaptığım araştırmalar sonucunda Halk bankasındaki paraları Mehmet Kalenin oğlu Halil İbrahim Kale ve küçük oğlum Faruk Kalenin birlikte benim yerime sahte imzalar atarak çektiklerini öğrendim.
Halk Bankası müdüresi ve Kaleler Petrol AŞ müşteri temsilcisi Aykut bey bana şikayet yapmamam için yalvardılar.Biz Halil İbrahim Kale ile görüşelim parayı tekrar hesabınıza ödettirelim dediler.Eşim,kızlarım ve damatlarım da suç duyurusunda bulunmamam için bana baskı yaptılar.Ben de Halk bankası devlet bankası olduğu için banka yetkilileri ile sık sık görüşerek çözüm bulmalarını bekledim. Ancak çözüm bulunamayınca suç duyurusunda bulunarak dava açmak zorunda kaldım.
Ayrıca TEB bankası Kemer Şubesinden kullanmış oldukları kredi borçlarına hem Halil Kale olarak hem de Kaleler Aş yönetim kurulu başkanı olarak ya benim sahte imzalarımı kullanarak yada benim irademi fesata uğratarak beni müteselsil kefil yapmışlar.TEB bankasından Kaleler Petrol AŞ için Shell şirketine teminat mektubu vermek için sözleşme imzalamıştım. Sonradan öğrendiğim kadarı ile Shell şirketine teminat mektubu vermek için imzaladığım sözleşme ile Halil İbrahim Kale Ltd Şirketinin TEB bankasıyla imzaladığı kredi sözleşme tarihlerinin aynı gün olduğunu tespit ettim. Benim Halil Kale olarak kredi çekmeye ve faize karşı olduğumu bildikleri halde iradem dışında beni kredi borçlarına kefil yapmaya çalışmalarını anlamakta zorluk çekiyorum.
Hayatım boyunca hiçbir zaman bankadan kredi çekmediğimi ve elimden geldiğince hiçbir senede imza atmadığımı bilmelerine rağmen Teb bankasından çektikleri kredi borçlarına beni iradem dışında borçlandırmaya çalışmaları ;sanırım benim ileri derecedeki sağlık problemlerimden dolayı iyileşip tekrar şirketin başına geçemeyeceğimi ya da hayatımın sona ereceğini düşünmelerindendir.
Şu an TEB tarafından hem şahsi mallarıma hem de Şirket mallarıma haciz işlemi başlatıldı.
Hem banka hem Halil İbrahim Kale hem de Faruk Kale hakkında suç duyurularını avukatım aracılığı ile yaptım ve davalar açarak hakkımı adalet önünde arıyorum.
Oğlum Faruk Kale kardeşi Mehmet Kale'nin haksızlıklarını bildiği halde abisinin baskısı altında kalarak utanmadan sıkılmadan kutsal saydığı tüm değerler üzerine yemin ederek mahkemelerde Mehmet Kale'nin lehine ve benim aleyhime tamamen yalana dayalı şahitlikler yaparak beni haklı davalarımda ve taleplerimde haksız gibi göstermeye çalışmaktadır.
Mehmet Kale ,Faruk Kale ve Halil İbrahim Kale tarafıma haksız davalar açarak beni sahtekar, dolandırıcı gibi göstererek haklı davalarımda beni haksız gibi göstermeye çalışarak yalan ve hayal ürünü iddialarda bulunarak yıpratmaya çalışmaktadırlar.
Evlat büyümeyince ata kepaze olmaz derler ya işte ben bu atasözünü iliklerine kadar hisseden bir babayım. Adımı ve ailemizin ismini kirleten davranışlarda bulunan ve bana haksızlık yapan,beni kendi malıma sahip çıkartmayan,bana saygısızlık yapan,haklı taleplerime karşı haksız davalar açan Mehmet KALE'ye bir baba olarak hakkımı helal etmediğimi, davalarımı da sonuna kadar sürdüreceğimi belirtmek istiyorum.
Değerli Basına ve Konya Kamuoyuna saygıyla bildiririm. 23.05.2017