Başkan Tekin, personelin yeni yılını kutladı



Yüklə 45,11 Kb.
tarix17.01.2019
ölçüsü45,11 Kb.
#97986

Başkan Tekin, personelin yeni yılını kutladı

(Resimli)

Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin , birimlerde görevli personeli ziyaret ederek, Yeni yılını kutlayıp, sağlık, mutluluk ve başarılar diledi.

Bir yılın daha geride kaldığını hatırlatan Başkan Tekin, "Yeni bir hizmet yılına giriyoruz. İnşallah, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da güzel hizmetler yapacağız ve hizmet kalitemizi artırarak sürdüreceğiz. Hepinizin Yeni Yılını kutluyor, sağlık mutluluk ve huzur dolu nice yıllar diliyorum” dedi. (Haber Merkezi)

7A yıl sonunda çalışanları ile bir araya geldi

7A Yapı Marketler zinciri ve Alimler Ltd. Şti çalışanları geleneksel 2017 yıl sonu istişare ve değerlendirme toplantılarını Akçakoca Livadi Restaurant’a bir araya gelerek gerçekleştirdiler.

(Resimli)
Bölgenin köklü firması Alimler Ltd. Şti tarafından oluşturulan ve Batı Karadeniz bölgesinde faaliyet gösteren Ulusal markası 7A Yapı Marketler Zinciri çalışanları AKÇAKOCA LİVADİ RESTAURANT’ta akşam yemeği eşliğinde geleneksel yıl sonu toplantısını yaptılar.

Tüm personelin eksiksiz katılım sağladığı yemekte şirket Genel Müdürü Mehmet Remzi Alim kısa bir yıl sonu genel değerlendirme konuşması yaptı.

2018 yılındaki proje ve yatırımlardan da bahseden Alim, bölge ekonomisine sağladıkları katma değerin altını çizdi. 2018’in ticari anlamda daha iyi geçeceğini de vurgulayan Mehmet Alim akşam yemeğinin ardından tek tek masalardaki tüm çalışanlar ile ayrı ayrı sohbetler yapıp onlarında görüşlerini aldı.

Ardından Genel Müdür Yardımcısı Dursun Atalay’ın sunumu ile personel istişaresine geçilerek personelin görüşlerine soru-cevap şeklinde yer verildi.

Toplantı sonrası hatıra fotoğrafı çekilerek dilek ve temenniler ile program sonlandırıldı. (Haber Merkezi)
Alaplı’ya radar sistemi kurulmalı

MHP Alaplı ilçe Başkanı Serhat Sözer, Yalı Kavşağında meydana gelen ölümlü ve yaralamalı kazalar ile ilgili yaptığı açıklamada “Alaplı Tünel çıkışlarından başlayıp, liman mevkisine kadar olan duble yolda hız koridoru oluşturulmasını, radar koyulmasını ve radar kontrolünde ilerlenmesini istiyoruz” dedi.

(Resimli)
Alaplı’da Yalı Kavşağında son zamanlarda yaşanan ölümlü ve yaralamalı kazalar MHP Alaplı ilçe Başkanı Serhat Sözer’i harekete geçirdi. MHP Alaplı ilçe Teşkilatı olarak göreve geldiklerinde trafik ışıklarının olmadığı Yamanlar Oteli önündeki kavşakta ve Erdemyuva mevkisinde de ölümlü ve yaralamalı kazaların yaşandığına dikkat çeken Sözer, kendilerinin bu konuyu gündeme getirmesinin ardından Belediye Başkanı Nuri Tekin’in önderliğinde bir heyetin toplandığını ve bu toplantının ardından trafik lambalarının konulmaz dendiği Yamanlar Otelinin bulunduğu kavşağa trafik lambalarının koyulduğunu ve o tarihten bu yana söz konusu kavşakta ölümlü ve yaralamalı kazaların yaşanmadığının altını çizdi.

RADAR MEVZUSU KOMİSYONDAN NEDEN GERİ GELDİ?

Alaplı’da kazaları önlemek için 2014 yılında Tünel çıkışından itibaren ilçeye giriş, Erdemyuva ve İncivez alt mevkisine kadar hızı gösteren radar sisteminin kurulmasına yönelik açıklamalar yaptıklarını açıklamaların ulusal ve yerel sitelerde geniş yer bulduğunu belirten Sözer, “ Biz MHP olarak 2014 yılında dile getirdik. Kazaların önlenmesi için Radar koyulmasının altını çizdik. Bize o zamanda radar koyulmaz, koyulamaz dediler. Ama iş ciddiye bindiğinde Radar mevzusunun komisyona gönderildiğini biliyoruz. Şimdi hız koridorları var Düzce’de uygulanıyor. Bu radar mevzusunun komisyondan geri geldiğini öğrendik. Bu geri gelme çok önemlidir. Trafik komisyonunda eksikliklerin olduğu söylenmiş. Bu eksiklikleri belediye başkanımız gidermekle mükelleftir. Bu eksikliklerin bir an evvel giderilmesi gerekiyor. Bu Alaplı’mız için çok önemlidir. Daha ne kadar daha can yanması gerekiyor. Yalı Kavşağı bir zamanlar ölüm kavşağı olan Yamanlar Kavşağına döndü. Bu kavşakta çok kaza oluyor. Bu konuda eksiklik neyse, kime ne görev düşüyorsa herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bu bir vebaldir. Kimse bu vebalın altından kalkamaz. Bir an evvel hız koridorunun oluşması için ne gerekiyorsa yapılmalı, bu eksiklikler giderilerek yeniden komisyona gönderilmelidir” dedi. (Haber Merkezi)

TÜRKİYE’NİN DÜNYADAKİ DİABETLİLER LİSTESİNDEKİ DURUMU İÇLER ACISI POZİSYONDA!....

Alınan bilgilere göre Sağlık Bakanlığının bütçe sunumunda yer alan grafikler, Türkiye'nin diyabet sıklığında OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra ikinci sırada olduğunu gözler önüne seriyor. Bu yönde Türkiye'deki diyabet oranı OECD ortalamasının neredeyse iki katı durumda.Sağlık Bakanlığı konuyla mücadele edeceğini belirtiyorsa da, ancak söyledikleri yine en fazlasından “pansuman önlemleri” türünden. Hekimlere tanı ve tedavide kullanacakları klinik rehberler, diyetisyen ve hemşireler için eğitim rehberleri hazırlamak türünden hafif meşrep sudan başlıklar.

* * *


Oysa diyabetin en önemli nedeni obezite ve genetik yatkınlık. Türkiye'nin obezite konusundaki durumu içler acısı. Obezite, beslenme bozukluğunun ve hareketsizliğin neden olduğu, vatandaşa sadece bisiklet dağıtılarak çözülmesi olanaksız bir sorun. Beslenme bozukluğu, gelir eşitsizliği dağılımı yanında gelirin ve eğitimin düşüklüğüyle; hareketsizlik ise çalışma koşulları ve kadını dorudan eve kapatan anlayışla ilgili. Ayrıca et tüketimi açısından da istatistiklere göre de kişi başı yıllık et tüketimi Yunanistan’da 75, Türkiye'de 25 kilogram. Buna karşılık Türkiye'nin yıllık ekmek tüketimi 140 kilogram ve Avrupa ortalamasının tam üç katı durumunda.

* * *


Diğer taraftan tam buğday ekmeğinin bile bulunamadığı bir ortamda obeziteyi ve bağlantılı diyabeti önlemek de, diyabetli ve diyabete yatkın bireylerin kendilerine önerilen düşük karbonhidratlı diyete uymaları da zor görünüyor. Zira diyabetli bir hastanın karbonhidratı ve ekmeği mutlaka azaltması, proteinli gıdaları artırması (günde 100-150 gram kadar et) gerekiyor. Hastalıkların nedeni bireysel değil, daha çok düşük gelir, gelir dağılımı eşitsizliği, eğitim, diğer eşitsizlikler, genel sosyal-siyasal iklim gibi toplumsal faktörler; beslenme alışkanlıklarını da, yaşam tarzını da bu faktörler belirliyor.

* * *


Yapılan araştırmalar dünyada yaklaşık 415 milyon kişinin diyabetli olduğunu ortaya koyarken, Türkiye'de ise diyabetin görülme sıklığının erişkin nüfusta yüzde 15'lere yükseldiği belirlendi. Interpress’in ‘Dünya Diyabet Günü’ nedeniyle Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) hazırlamış olduğu Diyabet Atlası verilerinden derlediği bilgilere göre Türkiye, Avrupa'da diyabetin en fazla artış gösterdiği ülke olurken, diyabetli hastaların yaklaşık yüzde 45’nin ise hasta olduğunun farkında bile olmadığının saptandığı belirtiliyor. Bu arada Dünyada yaşayan her 11 yetişkinden birinin diyabetli olduğu görülürken, diyabetin dünyada her yıl 1,5 milyon kişinin ölümüne yol açtığı ve ölüm nedeni sıralamasında sekizinci sırada yer aldığının belirlendiği ifade ediliyor. Her 7 doğumdan biri gebelik diyabetinden etkilenirken, dünyada 500 binden fazla çocuğun ise diyabet hastası olduğu saptandı. Diyabet hastalarının dörtte üçü düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde yaşarken, şimdiye kadar 5 milyon kişinin öldüğü diyabet hastalığından her 6 saniyede 1 kişinin hayatını kaybettiğinin belirlendiği açıklanıyor.

Bu kapsamda yapılan araştırmalar Türkiye’de 7 milyondan fazla diyabetli olduğunu ortaya koyarken yaklaşık 3,7 milyon kişinin de gizli şeker hastası olduğu belirlendi. Medyaya yılbaşından bu yana halk arasında şeker hastalığı diye de bilinen diyabet ile ilgili 90 bin 201 haber yansırken kandaki şeker oranının kontrol altında tutulmamasının kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, körlük, uzuvların ampütasyonu ve hamilelikte sorun gibi riskleri arttırdığı izleniyor.

* * *

Sonuç olarak, Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında diyabet prevalansının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor ve Türkiye’deki diyabetli sayısı yaklaşık 7,5 milyon kişi olmak üzere dünya ortalamasının çok üzerinde bulunuyor. Kontrolsüz diyabet, hiperglisemiye yol açarak zamanla başta kalp-damar sistemi, göz, böbrek, sinir sistemi olmak üzere vücudun bütün sistemlerini etkileyen komplikasyonların gelişmesine neden oluyor. Böbrek yetersizliğinin ve travma-dışı amputasyon olgularının en yaygın nedeni diyabet olurken;özellikle gelişmiş ülkelerde en sık görme kaybı ve körlük nedenlerinden biri durumunda. Ancak Türkiye Diyabet Farkındalık Araştırması’na göre, ülkemizde diyabet farkındalık oranı %37 civarında. 2035 Yılında ise Türkiye’de 11,7 Milyon Diyabet Hastası olacağı öngörülüyor! Böyle giderse önlem alınmadığı takdirde durum oldukça vahim ve ciddi pozisyonda; çözüm bekliyor.



Fen-Edebiyat Fakültesi’nde Akademik kurul toplantısı yapıldı

(Resimli)


Fen-Edebiyat Fakültesi 2016-2017 Akademik Kurul Toplantısı akademik ve idari personelin katılımıyla yapıldı.

Fakülte olarak başarılı bir akademik yılı geride bıraktıklarını ifade eden Fakülte Dekanı Prof. Dr. Şadi Şen, Fakültemizin kısa tarihçesi ile başlayan sunumunda, akademik ve idari insan kaynakları, eğitim-öğretim, bütçe, kalite-akreditasyon, akademik, sosyal ve idari faaliyetler başlıkları altında Fakültede yürütülen çalışmalara ve bunlarla ilgili istatistiklere yer verdi.

Sunumun ardından, saygın uluslararası dergilerde 2017 yılında en çok bilimsel yayın yapan ve yine 2017 yılında kitabı yayımlanan öğretim elemanlarına “Yayın Başarı Belgesi” verildi.

Toplantının ardından verilen kokteylde öğretim elemanları samimi bir ortamda sohbet etme imkânı buldu.(Haber Merkezi)


Memur Sen’den AK Parti Kilimli İlçe teşkilatına ziyaret

(Resimli)

Memur Sen Zonguldak İl Temsilciliği tarafından AK Parti Kilimli İlçe Başkanlığına atanan Orhan Gebeş ve yönetimine hayırlı olsun ziyaretinde bulunuldu.

Memur Sen İl Temsilcisi Kamuran Aşkar beraberinde kendilerine bağlı bazı sendika başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ile ziyarette yaptığı konuşmada, 1970’lerin Almanya’sı olan Zonguldak’ın en çok katma değer üreten ilçesinin Kilimli olduğunu fakat yaşanan süreç içerisinde Kilimli’nin de Zonguldak ile aynı makus talihi paylaşarak her geçen gün geriye gittiğini belirtti.

Aşkar konuşmasında, “Özellikle TTK’da son yıllarda meydana gelen daralma, özel sektör maden işletmeciliğindeki daralma ile birleşince Zonguldak’ın her konuda öncülüğünü yapan Kilimli ilçemiz ciddi manada sıkıntı yaşamaya başlamıştır .

Küçülen Zonguldak’ın en çok küçülen ilçesi üzülerek söylüyorum Kilimli olmuştur. Bu makus talihin tersine dönmesi için yeni seçilen yönetimin gece gündüz demeden çalışarak Kilimliye karşı vefa borcunu ödemesi gerektiğine, Kilimli’ye pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine inanıyorum” dedi.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren AK Parti Kilimli ilçe başkanı Orhan Gebeş’te, HALKA HİZMET ,HAKKA HİZMETTİR anlayışı ile çalışacaklarını belirterek , bu kapsamda toplumun her kesimi ile diyalog halinde olacaklarını belirterek ,ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. (Şaban YILMAZ)
Başkan Uysal, mecliste altyapıyı anlattı

(Resimli)

Kdz. Ereğli Belediye Meclisi 2018 yılının ilk meclis toplantısını Belediye Başkanı Hüseyin Uysal’ın başkanlığında yaptı.

Başkan Uysal, 12 ayrı gündem maddesinin görüşüldüğü mecliste gündem maddelerine geçilmeden önce meclis üyelerine “Alt Yapı” da yapılan hizmetleri içeren video izletti.

Başkan Uysal, “Son 3,5 yılda felaketlerden dersler çıkararak ve DSİ ile el ele vererek önemli çalışmalar yaptık. Derelerimizin ıslah ettik. Menfezler ve V kanallar yaptık, mahallelerde içme suyu hatlarını tamamen değiştirdik.

Çarşı merkezinin sel baskınlarından kurtulmasını içeren çalışmalarımız, kanalizasyonu olmayan mahallelere kanalizasyon hatlarının yapılması, 7 terfi istasyonu yapımı, doğalgaz ve elektrik hatlarının yenilenmesi ile bazı bölgelerde hatların yer altına alınmasının yanı sıra, Su Arıtma Tesisi’nin yapımını ilçemiz alt yapısı adına önemli hizmetlerdir” dedi.



Meclis Ocak ayı ikinci toplantısını 4 Ocak Perşembe günü yapacak.(Haber Merkezi)

Aralık ayında mutfak gideri yüzde 0.86 arttı

(Resimli)

Genel Maden İşçileri Sendikası’nın Zonguldak’ta yaşayan 1 çalışan, 1 ev hanımı 2 çocuklu toplam dört kişiden oluşan çekirdek ailenin aylık gıda harcaması Aralık 2017’de bir önceki aya göre yüzde 0.86 oranında arttı.

Araştırmaya göre aynı dönemde mutfaktaki yıllık artış yüzde12.42 seviyesinde gerçekleşti.

Gıda harcamasında meydana gelen aylık yüzde 0.86’lik artış aile bütçesinde bir önceki aya göre yaklaşık 12 TL ek yük getirdi.

Buna göre Aralık 2017 de Zonguldak’ta yaşayan 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması 1.502 TL oldu.

Ocak 2018-Aralık 2018 dönemini kapsayan ve 1.603 TL olarak belirlenen yeni asgari ücret 4 kişilik bir ailenin sadece mutfak giderini karşılar duruma getirilebildi. 1.603 TL alan asgari ücretli, gıda harcaması sonrasında konut, eğitim, giyim vb. zorunlu giderleri karşılamak zorunda.

Ailelerin gıda harici zorunlu giderleri olan; yakacak, barınma, giyim, ulaşım, eğitim, kültür, sağlık gibi zorunlu giderleri dikkate alındığında içinde bulundukları yaşam koşulları net olarak ortaya çıkıyor.

Aralık 2017 gıda harcamasında özellikle sebze, bakliyat, et ürünleri grubundaki yüksek oranlı artışlar etkili oldu.

Gıda harcamasını oluşturan harcama gruplarında Aralık ayında şu değişimler gözlemlendi.

Süt ürünleri grubu; Bu grupta aylık ortalama artış yüzde 2,7 seviyesinde gerçekleşti. Ürün bazında, pastörize süt fiyatı yüzde 7, taze kaşar yüzde 4, beyaz peynir yüzde 4 zam gören ürünler oldu.

Kırmızı et ürünlerinde, bu grupta et ithalatına rağmen fiyat artışları devam etti. Üreticide ki fiyat düşüşleri aile bütçesine yansıtılmadı ve bu sektörde de kazanan aracılar oldu. Kırmızı et ürünlerinde kuşbaşı et yüzde 2, kuzu but yüzde 4, dana sucuk yüzde 6, sakatat ürünleri yüzde 6 oranında arttı.

Balık grubunda bu mevsim balık ürünlerinin az çıkması nedeniyle balık fiyatları oldukça yüksek fiyatlarda tezgahlarda yer aldı. Bu grupta aylık artış oranı yüzde 5 seviyesinde oldu. Tavuk eti fiyatları Kasım ayı ile aynı düzeyde kaldı. Yumurta fiyatlarında; çiftlik yumurtası fiyatı bir önceki aya göre yüzde 10 seviyesinde artarken, son zamanlarda epey rağbet gören gezen tavuk yumurtası fiyatı yüzde 20 oranında arttı.

Bakliyat ve Tahıllar grubu; bu grupta Aralık ayında da önemli bir değişimler tespit edildi. Bu grupta ortalama fiyat artışı yüzde 3 oldu. Bakliyatta özellikle nohut ve barbunya fasulyesindeki yüksek oranlı artışlar dikkat çekti. Bakliyat grubunda ithal ürünler ile yerli ürünler arasındaki rekabet dikkat çekiyordu. Özellikle kuru fasulye, nohut ve barbunya ithal ürünlerinin çeşit sayısı yerli ürünleri bastırıyordu. Tahıllarda da bakliyat grubunda olduğu gibi yerli ve ithal savaşı gözlemlendi. Bu gruptaki aylık artış ortalaması da yüzde 4 seviyesinde oldu.

Aralık ayında sebze ve meyvedeki yüksek oranlı fiyat artışları mutfak masrafları en çok yük getiren grup oldu. Sebze ve meyve grubundaki ortalama artış yüzde 9 civarında oldu. Sebze grubundaki ortalama artış yüzde 16, meyve grubundaki artış yüzde 2 seviyesinde oldu. Sebze grubunda domates yüzde 60, salatalık yüzde 34, patlıcan yüzde 46, marul yüzde 16, kışlık patates yüzde 15 oranında fiyatları artan ürünler oldu. Meyve grubu; Bu grupta portakal, greyfurt, elma gibi meyvelerde fiyat düşüşleri yaşanırken, Çikita muz, ananas gibi ithal meyvelerde fiyat artışları dikkat çekti.

Yağlar grubu, bu grupta ortalama artış yüzde 4 oranında oldu. Tereyağı yüzde 30, margarin yüzde 5, zeytin yağı yüzde 4, ayçiçek yağı yüzde 2 oranında arttı.

Yağlı tohum, kabuklu ve kurutulmuş yiyecekler, şekerli ürünler, çaylar, konserve grubunda bir önceki aya göre fiyatlarda yüzde 4 ila yüzde 12 civarında artışlar gözlemlendi.

2017 Aralık ayında ailenin; gıdanın yanı sıra kira, yakacak, giyim, ulaşım, sağlık, eğitim, kültür ve eğlence gibi zorunlu harcamalarını da kapsayan asgari geçim düzeyi, diğer bir deyişle Yoksulluk Sınırı aylık 32.83 TL artış ile 3.851,24 TL oldu. (Haber Merkezi)

Belediyemizden özür diliyorum

Geçtiğimiz pazar günü trafiğe kapalı alandan aracını çekmesini isteyen Zabıta memuru ile münakaşa eden Halit Buğra Yiğit Belediye’ye gelerek özür diledi.

(Resimli)
Geçtiğimiz günlerde Çaycuma Belediyesi Zabıta Memuru Muhammet Aloğlu ile münakaşa eden Halit Buğra Yiğit, Çaycuma Belediyesine gelerek, hem muhatabından hem de tüm personelden özür diledi. Yaşadığı ailevi sorunlar nedeniyle canının çok sıkkın olduğunu ve aldığı alkolün etkisiyle, hiç istemediği bir olaya karıştığını söyleyen Yiğit, “Gerçekten çok üzgünüm. Bana yakışmayan bir davranış sergiledim. Zabıta memurlarının bizlerin daha güvenlikli ortamlarda yaşayabilmemiz için nasıl bir gayretle çalıştıklarını çok iyi biliyorum. Alkolün etkisiyle arkadaşımın son derece haklı uyarılarını yanlış anladım ve aramızda istenmeyen bir olay gelişti. Ben hem kendisinden, hem Çaycuma’yı neredeyse yeniden imar eden tüm belediye personelinden özür diliyorum” dedi.

ÖZÜR DİLEMEK BİR ERDEM, AFFETMEKSE BÜYÜKLÜKTÜR

Zabıta memuru Muhammet Aloğlu ise, “Pazar günü nöbetçiydim. Yaya alanının trafiğe açık olduğu saatte, bir işleri olduğunu söyleyen üç şahıs araçlarıyla içeri girdi. Bir müddet sonra, alanın trafiğe kapanma saatinin geldiğini söyleyerek araçlarını dışarıya çıkarmaları konusunda kendilerini ikaz ettim. Konuşmalarımız sırasında alkollü oldukları her halinden belli olan şahıslar benimle tartışmaya girip, darp etmeye kalktı. Ben de 155’i arayarak durumu bildirdim. Karakola gidip ifadelerimizi verdik. Halit Buğra Yiğit, daha sonra, çok pişman olduğunu, böyle bir olaya alkolün etkisiyle karıştığını bildirerek benden özür diledi. Özür dilemek bir erdem, affetmekse büyüklüktür” dedi. (Haber Merkezi)

‘169 yıllık üretim ve mücadele kültürümüzü sürdürüyoruz’

4-8 Ocak 1991 Zonguldak-Ankara Büyük Madenci Yürüyüşü ’nün 27. Yıldönümünde Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu adına bir basın açıklaması yapan Genel Başkan Ahmet Demirci, maden işçileri ile Zonguldak bölge halkının grev ve yürüyüşünün, ülkemiz hak ve demokrasi mücadelesine ışık tuttuğunu söyledi.

(Resimli)

Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Demirci, 4-8 Ocak 1991 Zonguldak-Ankara Büyük Madenci Yürüyüşünün 27. Yıldönümünü nedeniyle yaptığı açıklamada “Yaklaşık 150 bin emekçi Ankara’ya yürüdük ve sesimizi sadece ülkemize değil dünyaya duyurduk. 4-8 Ocak 1991 Ankara Yürüyüşümüz ile Madenci Feneri, Türkiye’yi aydınlattı” dedi.

Demirci yönetim kurulu adına yaptığı açıklamada, “4-8 Ocak 1991 tarihi, sadece emek ve işçi sınıfının değil ülkemiz demokrasi mücadelesinin en önemli simge tarihlerinden biridir. Ülkemiz işçi sınıfının sesinin tüm dünyada yankılandığı demokratik bir eylemdir” diyerek şunları söyledi:

“4 Ocak tarihi, maden ocaklarımızı, demir-çelik sektörümüzü, enerji sektörümüzü, ülkemiz sanayisini, yani üretim kültürünü hedef alanlara karşı, maden işçilerinin, Zonguldak bölge halkının verdiği büyük mücadele günüdür.

30 Kasım 1990 tarihinde başlayan grevle, 35 gün Zonguldak caddelerinde haklı taleplerini haykıran ve siyasi iktidarı uyaran maden işçisi ile Zonguldak halkı, Hükümetin duyarsızlığı karşısında, daha yüksek sesle haykırmak için 4 Ocak’ta Ankara yoluna çıktı.

MADENCİ FENERİ, TÜRKİYE’Yİ AYDINLATTI

Yaklaşık 150 bin emekçi Ankara’ya yürüdük ve sesimizi sadece ülkemize değil dünyaya duyurduk. 4-8 Ocak 1991 Ankara Yürüyüşümüz ile Madenci Feneri, Türkiye’yi aydınlattı.

Genel Başkanımız, Önderimiz Şemsi Denizer, Yönetim Kurulu Üyeleri ve şube yöneticileri öncülüğünde kar-kış demeden yollara çıkan 150 bine yakın insan, 5 gün boyunca yollarda, dağda-bayırda büyük bir kararlılık ve disiplin ile sloganlarını haykırdı. Maden işçisi ve Zonguldak bölge halkı Mengen’de kurulan barikat önünde tüm dünyaya sesini duyurdu.

Madenciler, haklı ve meşru bir mücadele içinde olmaktan aldıkları güç ile ülkemiz emek ve demokrasi mücadelesine altın bir sayfa ekledi.

1994 yılında bazı maden ocaklarının kapatılması istenen 5 Nisan Kararlarına karşı da aynı mücadele ruhu canlandırılmış ve yine Zonguldak’a ve bölgeye yönelen saldırılar püskürtülmüştür.

TTK’nın bazı müesseselerinin özelleştirilmesi girişimlerine karşı 14 Temmuz 2016 tarihinde kitlesel basın açıklamasıyla tepkimizi ortaya koyduk.

TTK’nın uhdesinde bulunan maden sahalarının bölünerek özelleştirilmesini düzenleyen torba yasaya karşı 2 Kasım 2017 tarihinde kitlesel basın açıklamasıyla uyarımızı yaptık ve madenci kardeşlerimiz 6-7 Kasım tarihlerinde tüm havzada ocaktan çıkmayarak mücadele kültürümüzü sürdürdü.

TTK VE ZONGULDAK KÜÇÜLDÜ

Bu mücadele geleneğimizle Zonguldak Maden Havzası’nın Soma Modeli’ne dönüştürülmesine izin vermedik. Kısmen yapılan taşeron uygulamalarında canlarımızı kaybettik ama Soma Faciası gibi büyük facialar havzamızda yaşanmadı.

TTK ve Zonguldak küçüldü ama dış borçlarımız sürekli arttı.

Bugün bizim yine haklı olduğumuz ortaya çıktı ve tüm ilgililer yerli üretimi artırmaktan söz edip bunun yollarını arıyor.

Buradan bir kez daha hatırlatıyoruz; Zonguldak Maden Havzası’ndaki jeolojik koşullar altında, gaz oranı yüksek derin kodlarda özel maden işletmeciliğini sürdürmek mümkün değildir.

Kâr hırsı ve iş güvenliği önlemlerindeki en küçük bir zafiyetin büyük facialara yol açacağı maden havzamızda 169 yıllık tecrübelerimiz bunu açıkça göstermiştir.

TTK’YA SAHİP ÇIKMAK VE ÜRETİMİ ARTIRMAK MECBURİYETİMİZ VAR

Koklaşabilir özelliğiyle ülkemiz demir-çelik sektörünün, dolayısıyla sanayinin güvencesi olan Zonguldak Taşkömürü Havzamıza ve TTK’ya sahip çıkmak ve üretimi artırmak mecburiyetimiz var.

Genel Maden İşçileri Sendikası olarak Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) ve Maden Tetkik Arama Kurumu’na (MTA) işçi alınması için çalışmalarımız devam ediyor.

1990 yılında yaşadığımız örnek grevin ve 4-8 Ocak 1991 tarihinde sesimizi dünyaya duyurduğumuz Büyük Yürüyüşün öncüsü Rahmetli Genel Başkanımız Şemsi Denizer’i şükranla anıyor, mücadeleye katkı yapan herkese saygılarımızı sunuyor, maden şehitlerimize ve terör saldırılarında hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Birlik, dayanışma ve omuz omuza hareket edebilme yeteneğiyle başarıya nasıl ulaşılacağını gösteren maden işçilerimizi, Zonguldak ve bölge halkını, tüm demokrasi güçlerini saygıyla selamlıyoruz” (Haber Merkezi)




45

www.genelmadenis.org.tr e-mail: basin@genelmadenis.org.tr
Yüklə 45,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin