Başkent üNİversitesi hukuk faküLtesi


SANIK CEVDET BİLGİLİ MÜDAFİİNİN 08.09.2006 TARİHLİ DİLEKÇESİ



Yüklə 0,8 Mb.
səhifə5/9
tarix08.01.2019
ölçüsü0,8 Mb.
#93370
1   2   3   4   5   6   7   8   9

SANIK CEVDET BİLGİLİ MÜDAFİİNİN 08.09.2006 TARİHLİ DİLEKÇESİ

SİNCAN AĞIR CEZA


MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

Dosya 2006/666 E.

Dilekçeyi veren : Sanık Cevdet Bilgili

Avukatları : Av. Üstün Savunma, …. - Ankara

S u ç : Rüşvet almak ve bu suça aracılık

İstem : Soruşturmanın genişletilmesi istemi ve davaya ilişkin açıklamadır.
I. SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ İSTEMİ

1) SANIK ÇELİK’İN ALİ MALCI’YA YAPMIŞ OLDUĞU İŞ, BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDADIR.

SANIK ÇELİK, BİLİRKİŞİLİKLE GÖREVLENDİRİLMİŞ BİR KİMSE DEĞİLDİR.

BİR İŞ, MEMURİYET, YANİ BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN DIŞINDA KALMAKTA İSE, BÖYLE BİR İŞLE İLGİLİ MEMUR SAYILMAYA BAĞLI (TCK 6) “ÖZGÜ SUÇ” (MAHSUS SUÇ) İŞLENMESİ OLANAĞI YOKTUR.

YÜKSEK MAHKEME, ÖNCELİKLE, SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN, CEVDET BİLGİLİ’NİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDA OLUP OLMADIĞINI BELİRLEMEKLE GÖREVLİDİR.



CEVDET BİLGİLİ’YE VERİLEN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN İÇİNDE SANIK ÇELİK’İN YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİ İŞİ, “TEKNİK” (FEN) İŞTİR, HUKUKİ BİR İŞ DEĞİLDİR.

BU NEDENLE, YÜKSEK MAHKEME, HER ŞEYDEN ÖNCE, “BİLİRKİŞİ” ARACILIĞI İLE BU KONUYU BELİRLEMELİDİR.


1. TESBİT BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ, İNŞAATLARIN MALİYETLERİNİN HESAPLANMASIDIR.
Katılan Ali Malcı, Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/… D. İş sayılı tespit dosyası ile, 2 blok 24 daireden oluşan inşaatların, a) inşaatlarda yapılan imalatların maliyetlerinin, b) eksik kalan imalatların maliyetlerin hesaplanmasını istemiştir. Mahkeme de, bilirkişilere, isteme konu tespit işinin yapılması görevini vermiştir. Dolayısıyla, Cevdet’in bilirkişilik görevi, sadece inşaatların maliyet hesaplarını yapmaktır. Bunun dışında fazladan herhangi bir iş, Mahkemece verilen bilirkişilik görevinin dışındadır.
2. SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞ, HAKEDİŞ VE KESİN HESABIN ÇIKARILMASIDIR.

Dosyadaki iddia ve savunmaya ve özellikle Yüksek Mahkemenin 03.06.2006 tarihli ara kararının 4. maddesindeki kabulüne göre, sanık Çelik, inşaatla ilgili hakediş ve kesin hesabı yapmış ve bu işi Ali’ye teslim etmiştir.



3. SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞ, BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDADIR.

Ali’yle anlaşmış bulunan teknik kişi (inşaat mühendisi) Çelik Ölçüm’ün yaptığı iş, projesiz yapılmış olan bina imalatlarının fen ve sanat kaidelerine göre, mahallinde imalat röleve ve ataşmanların çıkartılması, bu ataşman ve rölevelere göre de Bayındırlık Bakanlığı Genel Teknik Şartnamesine göre keşif ve metrajların hazırlanması işidir.


Yapılan bu iş, “teknik” bir hizmet olup, Bayındırlık Bakanlığı Genel Teknik Şartnamesinde de tarifi olduğu üzere “Ataşman” niteliğini taşımaktadır. İstisna akdinin konusunu oluşturan bu işler, mahkemece verilen bilirkişilik görevine konu işin tamamen dışında kalmaktadır.

4. MAHKEMENİN VERDİĞİ BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ DIŞINDA KALAN BİR İŞLE İLGİLİ OLARAK MEMUR SUÇU / “MAHSUS SUÇ” İŞLENMESİ VE BÖYLE BİR SUÇA İŞTİRAK EDİLMESİ OLANAĞI YOKTUR.
Müvekkile atılı suç, sadece belli nitelikte kişilerin işleyebileceği “özgü suçlardandır”. Gerçekten, müvekkile atılı suç, ancak, TCK 6’ya göre memur sayılan kişiler tarafından işlenebilir. Dolayısıyla, bilirkişilik görevi dışında kalan bir fiilin, TCK 252 veya TCK 257/1’e göre işlenmesi ve böyle bir suça iştirak edilmesi olanağı yoktur.
5. Gerçekten, savunduğumuz gibi SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞ, BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDA İSE, MÜVEKKİLE İSNAT EDİLEN FİİL, MEMUR SUÇLARINDAN HİÇ BİRİSİNİ OLUŞTURMAZ. ANCAK, KOŞULLARI VARSA BİR BAŞKA SUÇUN KONUSUNU OLUŞTURABİLİR.
Bilindiği üzere, parayı almaya yetkili olmayan memurun bir kişiden para alması, zimmet suçunu değil hırsızlık suçunu oluşturur.
6. Eğer, memur suçlarından hiç birisini oluşturmayan MÜVEKKİLE İSNAT EDİLEN FİİL, BİR BAŞKA SUÇUN KONUSUNU OLUŞTURMAKTA İSE, SUÇUN NİTELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE EK SAVUNMA HAKKI VERİLMESİ GEREKİR (CMK 226).
7. Belirtilen nedenle, davanın bu aşamasında, SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ İSTEMİMİZ, MADDİ GERÇEĞİN TAM OLARAK ORTAYA ÇIKMASINA YÖNELİK “ESASLI” BİR İSTEMDİR.
Gerçekten, eğer, savunmamızda belirtildiği gibi diğer sanığa isnat edilen fiil, müvekkilin bilirkişilik görevinin dışında kalmakta ise, müvekkilin, tek başına veya iştirak halinde memur suçunu işlemesi mümkün değildir. Görüldüğü üzere, bu durumda, diğer sanığın yaptığı işin, müvekkilin bilirkişilik görevinin dışında kalmasının tespiti durumunda, mevcut delil ve iddia durumuna göre, müvekkilin üzerine atılı TCK 252 veya TCK 257/1, 257/2 gibi herhangi bir memur suçundan cezalandırılması olanağı yoktur.
BU İSTEMİMİZE KONU DURUMUN TESBİTİ DURUMUNDA, mevcut delil ve iddia durumuna göre HUKUKİ SONUÇ TAMAMEN DEĞİŞECEKTİR. EĞER, BİR CEZA DAVASINDA, BİR KONUNUN TESBİTİ, DAVANIN HUKUKİ SONUCUNDA KÖKTEN ETKİ YAPACAK VEYA YARGILAMANIN AKIŞINI TÜMÜYLE ETKİLEYECEK NİTELİKTE İSE, BU SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ İSTEMİ “ESASLI” BİR İSTEMDİR, TESBİTİ İSTENİLEN HUSUS “ESASLI DELİLDİR”.

Bu nedenle, İSTEMİMİZE KONU HUSUS ”ESASLI DELİLDİR”. Dolayısıyla bu istemle, davanın sebepsiz uzatılması amaçlanmış değildir. Aksine DOĞRU VE ADİL YARGILANMA HAKKININ (AY 36/I, 38, AİHS 6/1) ZORUNLU BİR SONUCU OLARAK BU ESASLI DELİLİN TOPLANMASI GEREKİR.


8. YÜKSEK MAHKEME, ÖNCELİKLE, SANIK ÇELİK’İN ALİ’YE YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN, MAHKEMECE VERİLEN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN KAPSAMI DIŞINDA OLUP OLMADIĞINI RESEN BELİRLEMEKLE GÖREVLİDİR.
Gerçekten, resen araştırma ilkesi gereğince, sanık Çelik’in Ali’ye iş yaptığının kabulünün uygun bir sonucu olarak, bu işin, müvekkilin bilirkişilik görevinin dışında kalıp kalmadığı hususunun, savunmanın bir istemi olmasa bile, Yüksek Mahkemece resen tespiti gerekir. Çünkü, Yüksek Mahkeme, müvekkile isnat edilen fiil bir suç oluşturmakta ise, bu suçun ne olacağını resen belirlemekle, yani fiilin hukuki niteliğini (tavsifini) tarafların beyanlarından bağımsız, görevi gereği kendiliğinden tespit etmekle görevlidir (CMK 225).
Yukarıda belirtildiği üzere, diğer sanığın yaptığı kabul edilen iş, müvekkilin bilirkişilik görevinin dışında kalmakta ise, ortada müvekkilin tek başına veya iştirak halinde TCK 252 veya TCK 257/1, 257/2 şeklinde bir memur suçu işlemesinin mümkün olmayacağı bilinen bir hukuki gerçekliktir.
Dolayısıyla, Yüksek Mahkeme, resen, a) diğer sanığın yaptığını kabul ettiği işin müvekkilin bilirkişilik görevine girip girmediğini teknik bilirkişi aracılığı ile tespit etmeli, b) eğer savunmanın iddiası gibi diğer sanığın yaptığı iş bilirkişilik görevinin dışında kalmakta ise, müvekkile isnat edilen fiilin bir başka suç oluşturmaması durumunda beraatine, eğer bir başka suç oluşturduğu kanısına varılırsa, bu suçla ilgili ek savunma verilmesi gerekmektedir.
9. SANIK ÇELİKL’İN YAPMIŞ OLDUĞU İŞİN, CEVDET’İN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİN İÇİNDE OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİ İŞİ, “TEKNİK” / İNŞAAT / MÜHENDİSLİK (FEN) İŞİDİR, HUKUKİ BİR İŞ DEĞİLDİR.
Gerçekten, sanık Çelik’in yaptığı iş, inşaat mühendisliği ile müteahhitlik iş kalemlerini, bu iş kalemlerine ait metrajları ve birim fiyatları gösteren ve bu teknik belgeler esas alınarak yapılan teknik hesaplamalara dayalı hakediş ve kesin hesap işleridir. Müvekkilin bilirkişilik görevi ise, kooperatife ait inşaatların maliyet hesaplarının çıkarılmasıdır.
Her iki işte, mühendislik bilgisini gerektiren “teknik” birer iştir (fen işidir). Dolayısıyla, teknik / inşaat / mühendislik bilgileri olmayan katılan Ali’nin, taraf avukatlarının, iddia makamının, Yüksek Mahkemenin, teknik / inşaat / mühendislik bilgisi gerektiren söz konusu durumu tespit etmesi mümkün değildir. Bu nedenle, Yüksek Mahkeme, bu durumu ancak işin uzmanı teknik bilirkişi aracılığıyla tespit ettirecektir.
10. Belirtilen nedenle, YÜKSEK MAHKEME, hukuki konu olmayan ve uzmanlık gerektiren BU KONUYU UZMAN “TEKNİK BİLİRKİŞİ” ARACILIĞI İLE TESBİT ETTİRMELİDİR.
11. Öte yandan, YÜKSEK MAHKEME, TESBİT DOSYASINI YENİDEN GETİRTMELİ VE TESBİT İSTEMİ İLE BİLİRKİŞİYE VERİLEN GÖREVİN NE OLDUĞUNU RESEN ETMELİDİR.
Yüksek Mahkeme, Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/… D. İş sayılı tespit dosyasını getirtmiş, tutanağa geçmiş, ancak, tespitin konusu ile bilirkişilere verilen görevin ne olup olmadığını tespit etmemiş, tutanağa geçirmemiştir. Bu nedenle, Yüksek Mahkeme, belirtilen eksiklikleri tamamlamak amacıyla, söz konusu tespit dosyasını yeniden getirtmelidir.

12. BÖYLE OLUNCA, YÜKSEK MAHKEME, EKSİK SORUŞTURMAYI TAMAMLAMAK AMACIYLA,

A) SULH HUKUK MAHKEMESİNİN 2006/… D. İŞ TESBİT DOSYASI GETİRTMELİDİR,



B) DİĞER SANIĞIN YAPTIĞI İŞİN, MÜVEKKİLİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNE GİRİP GİRMEDİĞİ “TEKNİK” İŞİNİ, UZMAN TEKNİK BİLİRKİŞİ ARACILIĞIYLA TESBİT ETTİRMELİDİR.
II. OLAYDA, SANIKLAR ARASINDA İŞTİRAK İRADESİ VE BUNA DAYALI OLARAK İŞTİRAK İLİŞKİSİ MEVCUT BULUNMAMAKTADIR.
Kaldı ki, OLUŞA VE MEVCUT KANITLARA GÖRE DE BÖYLE BİR İŞTİRAK FİİLİ İLE İRADESİNİN OLMASI DA MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Bu demektir ki, SANIK ÇELİK’İN FİİLİ AYRI VE BAĞIMSIZ BİR FİİL, MÜVEKİLİN FİİLİ AYRI VE BAĞIMSIZ BİR FİİLDİR.
1. İDDİA
İddianamede, C. Savcısının esas hakkındaki mütalaasında müvekkile isnat edilen fiil, görevlendirildiği bilirkişilik işiyle ilgili olarak, kanunen ve nizamen yapmaya mecbur olduğu bir şeyi yapmak için diğer sanık Çelik’i araç kılarak maddi menfaat sağladığı iddiasıdır.
2. MÜVEKKİLİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ
Müvekkil sanığın görevi, Mahkemenin bilirkişi atanmasına ve yapacağı işin gösterilmesine ait tutanak ile belirlidir (muayyendir). Bu görev, tespit dilekçesindeki isteme göre inşaatların maliyet hesaplarının yapılmasıdır.
3. MÜVEKKİLİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNİ YAPMASI, ALİ’NİN SAĞLAMAK ZORUNDA OLDUĞU HER TÜRLÜ PROJE GİBİ TEKNİK BELGELERİN VARLIĞINA BAĞLIDIR.
Verilen bilirkişilik görevinin yapılabilmesi, inşaatla ilgili mimari, statik, betonarme, kazı (hafriyat) ile ilgili onaylı projeler gibi teknik belgelerin varlığına bağlıdır. Önceden bulunması gereken bu teknik belgelerin, tespit isteyen Ali Malcı tarafından sağlanması zorunludur. Diğer bir söylemle, Ali’nin sağlaması gereken bu teknik belge ve bilgiler, yapılacak işin alt yapısını oluşturan teknik belge ve bilgilerdir. Zaten işin mahiyeti gereği mevcut bulunması gereken bu teknik belge ve bilgiler edinilmedikçe, Mahkemenin bilirkişiye verdiği görevin yerine getirilmesi mümkün olamamaktadır. Bilirkişiden istenen Ali’nin inşaatlarının maliyet hesabının yapılmasıdır.
4. MÜVEKKİL, BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ SIRASINDA SÖZÜ EDİLEN PROJE VE DİĞER TEKNİK BELGE VE BİLGİLERİN MEVCUT OLMADIĞINA BİLGİ EDİNMİŞTİR.
Müvekkil bilirkişi, tespit istemine konu görevini yapmaya başladığında, görevin yapılmasını zorunlu kıldığı, başta proje gibi teknik belge ve bilgilerin imarda bulunmadığını görmüştür. Müvekkil bu durumu, dosyada mevcut beyanları ile açıklamıştır. Aksine bir beyanda bulunmamaktadır.
5. BU BİLGİLERİN VE TEKNİK BELGELERİN, MÜVEKKİL BİLİRKİŞİ TARAFINDAN ÜRETİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR, BUNLARI ÜRETMEK GÖREVİ DE DEĞİLDİR.
Gerçekten, bu bilgiler ve teknik belgeler ancak işin erbabı bir kişi tarafından üretilen bilgilerdir. Ali Malcı veya ilgili makamlarda bulunması zorunlu olan bu teknik belgelerin bilirkişiye sağlanması tespit isteyen Ali’nin görevidir.
6. SANIK ÇELİK’LE ALİ ARASINDAKİ SÖZLEŞME İLİŞKİSİNE KONU İŞİN, MÜVEKKİLİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ DIŞINDA OLMASI NEDENİYLE, SANIK ÇELİK’İN FİİLİ, MÜVEKİLİN FİİLİNDEN TAMAMEN AYRI VE BAĞIMSIZ BİR FİİLDİR.

6.1. SANIK ÇELİK’İN AYRI VE BAĞIMSIZ OLAN FİİLİ, TİCARİ BİR İŞTİR VE HERHANGİ BİR SUÇUN KONUSUNU OLUŞTURMAZ.
Yukarıda belirtildiği ve ekte sunulan uzman teknik kişinin “teknik görüşü”nde de açıkça belirtildiği üzere, sanık Çelik’in yaptığı işin, müvekkilin bilirkişilik görevi dışında olması nedeniyle, sanık Çelik’in fiili, müvekkilin fiilinden tamamen ayrı ve bağımsız bir fiildir. Sanık Çelik’in yaptığı iş, “istisna akdi”nin konusunu oluşturur, bu nedenle, bu iş, aynı zamanda ticari bir iştir.
Dosyadaki kanıt durumu ve oluşa göre, sanık Çelik, sözleşme konusu işi yapmış ve Ali’ye teslim etmiştir. Ali, işin karşılığı olarak ödemede bulunmuştur. Verdiği paraya karşılık olarak ısrarla makbuz istememelerine rağmen, sanık Çelik, yaptığı işi belirtir makbuz vermiştir. Çelik’in verdiği makbuz, özel hukuk anlamında işi ve bedelini ifade eden geçerli bir belgedir.
Çelik’in yaptığı teknik işin bedeli, hesaplanabilir bir bedeldir. Bu bedel, ilgili Mühendislik Odası asgari ücret tarifesine göre hesaplanabilir ve bu şekilde hesaplanacak ücret anlaşmaya konu 15.000 YTL bedelin çok üzerinde bir fiyat oluşturur.
6.2. SANIK ÇELİK’İN YAPACAĞI İŞ, NİVO ADLI BİR ALETLE YAPILMAKTA, BU ALET DE ÇELİK DE BULUNMAKTADIR.
Sanık Çelik’in Ali’yle nasıl sözleşme ilişkisine girmiş ve anlaşmış olduğu, dosyadaki beyanlardan ve oluştan anlaşılmaktadır. Buna göre, Ali, kendisinin temin etmesi gereken teknik bilgi ve belgelerin yokluğunun işin uzamasına neden olacağından endişe duymuş, bu nedenle, bilirkişi müvekkilden bir çözüm önerisi teklifi getirmesini istemişler, onun, Ali’nin vermesi gereken belgelerin, ancak, nivo denilen bir aletle yapılan ölçümlere dayalı hazırlanabilmesi ve bu aletin kendisinde bulunduğu Çelik’le görüşmeyi önermesi üzerine, Ali Çelik’le temasa geçmiş ve söz konusu işin yapılması konusunda istisna akdi yapmışlardır. İfadelere bakıldığında bu görülür. Bu sözleşme karşılığı olarak, yapılan iş ve ücreti tanımlanmıştır. Avans olarak da 3.000 YTL bu kişiye makbuz karşılığında ödenmiştir.
6.3. SANIK ÇELİK’İN TİCARİ İLİŞKİ KONUSU FİİLİ, HERHANGİ BİR SUÇU OLUŞTURMAZ.
Sanık Çelik’in yapmış olduğu iş, müvekkilin bilirkişilik görevinin gereği olarak yapmak zorunda olduğu bir iş değildir. Bu nedenle, iddianamede ve esas hakkındaki mütalaada belirtilenin aksine sanık Çelik tarafından yapılan iş görev tanımı dışında kalan bir iştir. Ali’yle bu kişi arasındaki ilişki, bir sözleşme ilişkisi, bir ticari iştir. Söz konusu bu ticari ilişkiden maddi unsur eksikliği nedeniyle rüşvet suçu ortaya çıkmaz. Çelik’in Ali’den aldığı paranın tamamını veya bir kısmını müvekkil sanığa vermiş olduğuna ilişkin bir iddia ve bu durumu gösteren “zan” dışında herhangi bir kanıt da dosyada mevcut değildir.
Böyle olunca, sanık Çelik’le müvekkil bilirkişi arasındaki ilişki sadece bir tanışıklık ilişkisi olmaktadır. Sanık Çelik, rüşvete aracılık yapan kişi değildir. Müvekkil de rüşvet alan memur konumunda bulunmamaktadır.
Oluş ve kanıtlar vardığımız bu sonucu doğrulmaktadır. Sanık Çelik, Ali’nin ısrarlarına rağmen aldığı paranın karşılığı olarak, Ali’ye makbuz vermiştir.
Olayların genel akışından rüşvet suçunun aracısı veya sanığı olan bir kimsenin aleyhine delil olacak bir belgeyi kendi serbest iradesiyle hakkında şikayette bulunacak insanlara bırakması olası bir davranış değildir. Bu tür ilişkilerde genel davranış aleyhe bir kanıt bırakmamaktır.
Diğer sanık Çelik, serbest iradesiyle kendi aleyhine sonuç doğuracak bir kanıtı bırakmıştır. Bu kanıtın bırakılması da oluşa göre ilgi çekicidir. Özellikle Ali’nin ifadesi incelendiğinde, Ali’nin makbuz almama konusunda ısrarlı oldukları gözlenmektedir. En azından bu durum, müvekkile isnat edilen bu suçun Ali tarafından müvekkile verilen görevin kapsam ve sınırlarının bilinmemesi dolayısıyla bir suç yaratma gayreti içinde olduğunu göstermektedir.
7. Sanıkların fiillerinin birbirinden ayrı ve bağımsız olması nedeniyle, OLAYDA, SANIKLAR ARASINDA İŞTİRAK İLİŞKİSİ VE İŞTİRAK İRADESİ YOKTUR. Bu nedenle, OLAYDA, MÜVEKKİLİN RÜŞVET SUÇUNU, DİĞER SANIĞIN DA RÜŞVETE ARACILIK SUÇUNU İŞLEMESİ, “SUÇUN MADDİ UNSURUNUN” YOKLUĞU NEDENİYLE SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.
Yukarıda belirtilen durum karşısında, Yüksek Mahkemenin, bilirkişiye verilen görevin kapsamı ve sınırlarını göz önüne alarak, öncelikle, müvekkille diğer sanık arasında bir iştirak ilişkisinin ve iştirak iradesinin bulunup bulunmadığını tespit etmesi gerekmektedir.
Gerek iddianamede, gerekse esas hakkındaki mütalaada böyle bir tespitin yapılmadığı açıktır. Hem iddianamede hem de esas hakkındaki mütalaada diğer sanıkla Ali arasındaki ticari ilişkiden karine olarak, iştirak çıkarılmak istenmiştir.
Karine oluş değildir, oluştan çıkarılan bir isnat aracı da değildir. Oluş, müvekkilin aleyhine değil, lehinedir.
Bu durum göz önüne alınarak, ceza hukukunda karine ile ispatın mümkün olmadığı ilkesinden hareketle, iki sanık arasındaki ilişkinin oluşa uygun olarak maddi vakıalarla suç işlemeye iştirak ilişkisinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Eksik bırakılan bu husus tamamlanmadıkça Mahkemenin doğru bir karar vermesi mümkün değildir. Bunun temini zımnında Mahkemenin esas hakkında mütalaa verilmiş olmasına rağmen, yukarıda belirtilen istemi kabul edip, soruşturmasını genişletip, hukuki sorun olan bu hususu bir açıklığa kavuşturması zorunludur.
İştirak ilişkisinin yokluğunun tespiti ile müvekkile isnat edilen rüşvet alma fiili ortadan kalkmış olacaktır. Bunun sonucu olarak, diğer sanığın fiili herhangi bir suça vücut vermeyecektir. Böyle olunca, doğal olarak, olmayan bir suça, mahsus fail olarak müvekkilin iştiraki de mümkün olmayacaktır. Çünkü, müvekkilin fiili, sadece bilirkişilik görevini yerine getirebilmesi için gereken ancak bulunmayan teknik belgelerin temini konusunda görevlendirildiği mahkemeye bilgi vermemiş olmasıdır. Bu fiil, aşağıda belirtildiği üzere, TCK 257/1’e veya 257/2’ye vücut vermez. Ancak, Yüksek Mahkeme, aksi görüşte ise, müvekkilin bu fiili, ihmali bir hareket olarak ancak TCK 257/2’e aykırılık oluşturabilir.

8. MÜVEKKİLİN AYRI VE BAĞIMSIZ FİİLİ İSE, TCK 257/1’E AYKIRILIK OLUŞTURMAZ.
8.1. MÜVEKKİL, KEŞİFTE VE AYRICA DİĞER BİLİRKİŞİLERLE MAHALLİNDE GEREKLİ İNCELEMELERİ YAPMIŞ, BU SURETLE RAPORUNU VERMİŞTİR.

8.2. MÜVEKKİL, ALİ’NİN SAĞLADIĞI VE SANIK ÇELİK’İN HAZIRLADIĞI TEKNİK BELGE SONUÇLARINA GÖRE TESPİT RAPORUNU VERMİŞTİR.
8.3. MÜVEKKİLİN RAPORU, İNŞAATLARIN MEVCUT DURUMUNA, İŞİN TEKNİĞİNE UYGUN BİR RAPORDUR.
8.4. YÜKSEK MAHKEME, İSTERSE, MÜVEKKİLİN RAPORUNUNUN İŞE UYGUNLUĞUNU, BİLİRKİŞİ ARACILIĞI İLE TESBİT ETTİREBİLİR.
Belirtilen nedenlerle, müvekkil, mahkemece verilen bilirkişilik görevini, tam ve gereği gibi yerine getirmiş, keşifte ve mahallinde diğer bilirkişilerle birlikte inceleme yapmış ve raporunu vermiştir. Böylece, müvekkilin, olayda, bilirkişilik görevini kötüye kullanması söz edilemez.
9. MÜVEKKİLİN MAHKEMENİN VERDİĞİ BİLİRKİŞİLİK GÖREVİNDEN AYRI VE BAĞIMSIZ FİİLİ, TCK 257/2’E DE AYKIRILIK OLUŞTURMAZ. ANCAK, YÜKSEK MAHKEME, AKSİ GÖRÜŞTE İSE, MÜVEKKİLİN BU FİİLİ OLSA OLSA ANCAK TCK 257/2’E AYKIRILIK OLUŞTURABİLİR.
9.1. MÜVEKKİLİN, ALİ’NİN İSTEĞİ ÜZERİNE İNŞ. MÜH. ÇELİK ÖLÇÜM’Ü ÖNERMESİ, TCK 257/2’DEKİ SUÇA VEYA BİR BAŞKA SUÇA AYKIRILIK OLUŞTURMAZ.
Gerçekten, müvekkilin, Ali’ye diğer sanığı, Ali’nin temin etmesi gereken eksik belge ve bilgileri hazırlamak üzere önermesinin, bilirkişilik göreviyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Söz konusu iş, ancak nivo denilen bir aletle yapılan ölçümlere göre yapılabilecektir. Bu alet diğer sanıkta vardır, bu nedenle, Ali’ye önerilmiştir. Müvekkilin bu kişiyi önermesi ne TCK 257/2’yi, ne herhangi bir suçu oluşturmaz.

Yüklə 0,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin