Basma Nüshaya Göre Hikayenin Mevzuu Raviyan-ı ahbar ve nakilan-ı asar ve muhaddisan-ı ruzigar şöyle rivayet ederler ki, zaman-ı evailde, İsfahan şehrinde bir Şah ile onun haznedarı bir keşiş vardı. İkisinin de çocukları olmuyordu. Şah, taç ve tahtını kime bırakacağı endişesi içinde, mütessirdi. Arkadaşı keşiş, gamını dağıtır ümidiyle ona İrem bağına benzer bir bahçe yaptırmasını teklif etti. Bahçe yapıldı.
Basma Nüshaya Göre Hikayenin Mevzuu Raviyan-ı ahbar ve nakilan-ı asar ve muhaddisan-ı ruzigar şöyle rivayet ederler ki, zaman-ı evailde, İsfahan şehrinde bir Şah ile onun haznedarı bir keşiş vardı. İkisinin de çocukları olmuyordu. Şah, taç ve tahtını kime bırakacağı endişesi içinde, mütessirdi. Arkadaşı keşiş, gamını dağıtır ümidiyle ona İrem bağına benzer bir bahçe yaptırmasını teklif etti. Bahçe yapıldı.
Günlerden bir gün Hanım Sultan ile keşiş karısı, yolda bir ihtiyarın verdiği fidanları alıp diktiler. Bir gece uykuda görünen ihtiyar, ağaçların meyve vereceğini ve muratlarına kavuşacaklarını söyler. Gerçekten Hanım Sultan’ın fidanı tek bir elma verdi, ikisi bölüşerek elmayı yediler ve o gece “erlerine cem olduktan sonra” hamile oldular; vakti gelince Sultan, oğlan; keşiş karısı kız çocuğu doğurdu. Oğlana Ahmet Mirza adını koydular, kıza da Kara Sultan.
Günlerden bir gün Hanım Sultan ile keşiş karısı, yolda bir ihtiyarın verdiği fidanları alıp diktiler. Bir gece uykuda görünen ihtiyar, ağaçların meyve vereceğini ve muratlarına kavuşacaklarını söyler. Gerçekten Hanım Sultan’ın fidanı tek bir elma verdi, ikisi bölüşerek elmayı yediler ve o gece “erlerine cem olduktan sonra” hamile oldular; vakti gelince Sultan, oğlan; keşiş karısı kız çocuğu doğurdu. Oğlana Ahmet Mirza adını koydular, kıza da Kara Sultan.
Çocuklar doğmadan önce sohbet arasında Hanım Sultan, keşişin karısıyla, çocukları doğduğu takdirde, büyüdüklerinde birbiriyle evlendirilmesi konusunda anlaşırlar. Çocuklar, büyümeye başladılar. Keşiş, kızının güzelliğine bakarak, ileride hükmedememek korkusuyla İsfahan’dan ayrılmak kararını verdi. İhtiyarlığını bahane etti, Şah’ın verdiği dünyalık ile Zengi köyüne çekildi. Diğer taraftan Ahmet Mirza, Sofu adlı mürebbisi ile mektebe başladı.
Çocuklar doğmadan önce sohbet arasında Hanım Sultan, keşişin karısıyla, çocukları doğduğu takdirde, büyüdüklerinde birbiriyle evlendirilmesi konusunda anlaşırlar. Çocuklar, büyümeye başladılar. Keşiş, kızının güzelliğine bakarak, ileride hükmedememek korkusuyla İsfahan’dan ayrılmak kararını verdi. İhtiyarlığını bahane etti, Şah’ın verdiği dünyalık ile Zengi köyüne çekildi. Diğer taraftan Ahmet Mirza, Sofu adlı mürebbisi ile mektebe başladı.
Birlikte kuş da avlıyorlardı. Bir gece rüyasında Ahmet’e Kara Sultan elinden bade sundular. Böylece aşık oldu, yemeden içmeden kesildi. Babasından izin istedi. Tebdil-i hava maksadıyla Zengi’ye giderek keşişe misafir oldular. Bir gün avlanırlarken Ahmet Mirza’nın şahini bir köşkün bahçesine kaçtı; yakalamak için bahçeye girdi, gergef işleyen bir kız gördü. Kendisine aşk dolusu veren kızın o olduğunu anladı; yanına gidip öptü ve aslını sordu.
Birlikte kuş da avlıyorlardı. Bir gece rüyasında Ahmet’e Kara Sultan elinden bade sundular. Böylece aşık oldu, yemeden içmeden kesildi. Babasından izin istedi. Tebdil-i hava maksadıyla Zengi’ye giderek keşişe misafir oldular. Bir gün avlanırlarken Ahmet Mirza’nın şahini bir köşkün bahçesine kaçtı; yakalamak için bahçeye girdi, gergef işleyen bir kız gördü. Kendisine aşk dolusu veren kızın o olduğunu anladı; yanına gidip öptü ve aslını sordu.
Kız: “Keşişin kızıyım, bırak beni.” dedi ise de Mirza: “Salıvermem, gel imdi benim adım Kerem, senin adın Aslı olsun.” der demez, Kara Sultan’ın da kalbine aşk ateşi düştü. Kerem, gergefin üstünde gördüğü çevreyi alıp uzaklaştı; arkadaşını buldu ve İsfahan’a döndüler. Aşk yüzünden perişan olan Kerem, ısrarlara rağmen derdini bir türlü söyleyemiyordu. Bir gün babasından derdini söylemek için saz istedi ve bundan sonra türkü söylemeye başladı. Fakat hala derdinin sebebini bilen yoktu.
Kız: “Keşişin kızıyım, bırak beni.” dedi ise de Mirza: “Salıvermem, gel imdi benim adım Kerem, senin adın Aslı olsun.” der demez, Kara Sultan’ın da kalbine aşk ateşi düştü. Kerem, gergefin üstünde gördüğü çevreyi alıp uzaklaştı; arkadaşını buldu ve İsfahan’a döndüler. Aşk yüzünden perişan olan Kerem, ısrarlara rağmen derdini bir türlü söyleyemiyordu. Bir gün babasından derdini söylemek için saz istedi ve bundan sonra türkü söylemeye başladı. Fakat hala derdinin sebebini bilen yoktu.
O sırada bir kocakarı, kurnazlıkla keşiş kızına aşık olduğunu öğrendi, babasına haber verdi. Şah, keşişi çağırttı. Keşiş, din ayrılığı sebebiyle müspet cevap vermek istemedi. Şah ısrar etti; beş ay mühlet verilerek işi nişana bağladılar. Keşiş, bahtında ayrılık görerek, karısı ile kurdukları plan dahilinde yükte hafif pahada ağır eşyaları ile Zengi’den kaçtılar. Biz gelelim İsfahan’a: Orada düğün hazırlıkları oluyordu. Kızı almak için kafile yola çıktı, yolda keşişin firarını öğrenince geriye döndüler.
O sırada bir kocakarı, kurnazlıkla keşiş kızına aşık olduğunu öğrendi, babasına haber verdi. Şah, keşişi çağırttı. Keşiş, din ayrılığı sebebiyle müspet cevap vermek istemedi. Şah ısrar etti; beş ay mühlet verilerek işi nişana bağladılar. Keşiş, bahtında ayrılık görerek, karısı ile kurdukları plan dahilinde yükte hafif pahada ağır eşyaları ile Zengi’den kaçtılar. Biz gelelim İsfahan’a: Orada düğün hazırlıkları oluyordu. Kızı almak için kafile yola çıktı, yolda keşişin firarını öğrenince geriye döndüler.
Artık Kerem,babasından izin aldı; elinde sazı, yanında Sofu, Aslı’nın ardında gurbete düştü. Bin bir mahrumiyet ve sıkıntı içinde Sultandağı, Hoy, Şuşa Revan, Acur, Çıldır, Ahıska, Sekri, Orhan, Gürcistan, Kars, Oltu, Narman, Bayezit ve Ürgüp’ü takiben Van’a gelirler. Uğradıkları yerlerde hana iner inmez soluğu kahvede alan iki dost, haramilerin Kerem’in Hak aşığı olmasını anlamaları sayesinde hayatlarını kurtarırlar.
Artık Kerem,babasından izin aldı; elinde sazı, yanında Sofu, Aslı’nın ardında gurbete düştü. Bin bir mahrumiyet ve sıkıntı içinde Sultandağı, Hoy, Şuşa Revan, Acur, Çıldır, Ahıska, Sekri, Orhan, Gürcistan, Kars, Oltu, Narman, Bayezit ve Ürgüp’ü takiben Van’a gelirler. Uğradıkları yerlerde hana iner inmez soluğu kahvede alan iki dost, haramilerin Kerem’in Hak aşığı olmasını anlamaları sayesinde hayatlarını kurtarırlar.
Tiflis, Muş Çanlı Kilise yollarında Aslı’yı sora sora yol alan Kerem’e Murat Suyu geçit verir. Uzun Ahmet’te kış bastırır, yatacak yer bulamazlar. Kerem inkisar eder, bütün köy harap olur. Yollarda ceylanlarla konuşarak Hasankale’ye gelen Kerem’i tabuta adam koymak suretiyle imtihan etmek isteyen birkaç kişi, Kerem namaza durduktan sonra adamın öldüğünü görerek aşığın kerametine inanırlar. İnanırlar amma Kerem’i dövmüş bulunurlar. Laleli Dağı’nda kışa tutulan Kerem ile Sofu’nun imdadına Hızır yetişir.
Tiflis, Muş Çanlı Kilise yollarında Aslı’yı sora sora yol alan Kerem’e Murat Suyu geçit verir. Uzun Ahmet’te kış bastırır, yatacak yer bulamazlar. Kerem inkisar eder, bütün köy harap olur. Yollarda ceylanlarla konuşarak Hasankale’ye gelen Kerem’i tabuta adam koymak suretiyle imtihan etmek isteyen birkaç kişi, Kerem namaza durduktan sonra adamın öldüğünü görerek aşığın kerametine inanırlar. İnanırlar amma Kerem’i dövmüş bulunurlar. Laleli Dağı’nda kışa tutulan Kerem ile Sofu’nun imdadına Hızır yetişir.
Hızır atının arkasına alıp onları Erzurum’a bırakır. Burada, Aslı’yı elinden kaçıran Kerem, Tercan’a geçer, üç ay hasta yatar ve oradan annesine turnalarla haber yollar. Erzincan ve Aşkad’ı takip ederek Kemerbeli’ne gelir, bir kuru kafa ile karşılaşıp konuşur. Bundan sonra Engürü, Ayaş, Zile, Sivas, Ürgüp, Elmalı, Karadağ yolundan Kayseri’ye girer. Kızlar onu çadırlarına davet edip tütün ve kahve ikram ederler; kızlardan, keşişin Orta Mahalle’de zindancıbaşı olduğunu ve karısının diş çektiğini öğrenir.
Hızır atının arkasına alıp onları Erzurum’a bırakır. Burada, Aslı’yı elinden kaçıran Kerem, Tercan’a geçer, üç ay hasta yatar ve oradan annesine turnalarla haber yollar. Erzincan ve Aşkad’ı takip ederek Kemerbeli’ne gelir, bir kuru kafa ile karşılaşıp konuşur. Bundan sonra Engürü, Ayaş, Zile, Sivas, Ürgüp, Elmalı, Karadağ yolundan Kayseri’ye girer. Kızlar onu çadırlarına davet edip tütün ve kahve ikram ederler; kızlardan, keşişin Orta Mahalle’de zindancıbaşı olduğunu ve karısının diş çektiğini öğrenir.
Çocukların yardımı ile keşişin evini bulur, dişlerini çektirmek için eve girer. Başı, Aslı’nın dizinde otuz iki dişini çektirir; ağzından boşanan kanı silerken Aslı, onu çevresinden tanır. Ana kız kovacakları sırada Kerem, dua eder, duası kabul olur. Aslı da sevdalanır. İki sevgili anasının yokluğundan istifade ederek gece birlikte kaçamaya karar verirler. Gece firar zamanını türkü çağırmakla geçiren Kerem’i, kol gezen Bey’in adamları yakalayıp hapse atarlar. Müftü fetva verecek olsa ölüm muhakkaktır.
Çocukların yardımı ile keşişin evini bulur, dişlerini çektirmek için eve girer. Başı, Aslı’nın dizinde otuz iki dişini çektirir; ağzından boşanan kanı silerken Aslı, onu çevresinden tanır. Ana kız kovacakları sırada Kerem, dua eder, duası kabul olur. Aslı da sevdalanır. İki sevgili anasının yokluğundan istifade ederek gece birlikte kaçamaya karar verirler. Gece firar zamanını türkü çağırmakla geçiren Kerem’i, kol gezen Bey’in adamları yakalayıp hapse atarlar. Müftü fetva verecek olsa ölüm muhakkaktır.
Bu sırada Bey’in kardeşi Hasna Hanım’ın aracılığı ile ölümden kurtulan Kerem’in bir takım imtihanlar geçirince “Hak aşığı” olduğuna şüphe kalmaz: Kırk kızın içinde Aslı’yı tanır, bütün kızların adlarını söyler, sevgilisinin benlerini sayar. Kayseri Beyi, keşişi çağırtır, kızı ister. Keşiş çaresiz kalır, selameti kaçmada bulur. Teke, Karapınar, Belen, Antakya, Terküş yolu ile Halep’e gelir. Halep’te Aslı’yı bir Ermeni gencine nişanlamak suretiyle kurtulacaklarını zannettikleri sırada Kerem yetişir.
Bu sırada Bey’in kardeşi Hasna Hanım’ın aracılığı ile ölümden kurtulan Kerem’in bir takım imtihanlar geçirince “Hak aşığı” olduğuna şüphe kalmaz: Kırk kızın içinde Aslı’yı tanır, bütün kızların adlarını söyler, sevgilisinin benlerini sayar. Kayseri Beyi, keşişi çağırtır, kızı ister. Keşiş çaresiz kalır, selameti kaçmada bulur. Teke, Karapınar, Belen, Antakya, Terküş yolu ile Halep’e gelir. Halep’te Aslı’yı bir Ermeni gencine nişanlamak suretiyle kurtulacaklarını zannettikleri sırada Kerem yetişir.
Kahvede Halep Paşası’nın Kethüdası, Külhanbeyinden izahat alır, Külhanbeyi bir kocakarı vasıtası ile Aslı’ya sevgilisinin geldiği haberini ulaştırır. Ertesi günü Kümbet mevkiine getirilen Aslı, Kerem ile buluştuğu zaman kol gezen Paşa tarafından hapsedilir. Paşa, aşıktan Kerem sözünü duyunca kendisini azat eden İsfahan Şahı’nın oğlu olduğunu anlayarak elinden gelen yardımı esirgemez. Kerem’den ayırdığı için babasına beddua eden Aslı, kilisede merasimi müteakip Ermeni genci ile çıkarlarken Paşa’nın adamları tarafından kaçırılır.
Kahvede Halep Paşası’nın Kethüdası, Külhanbeyinden izahat alır, Külhanbeyi bir kocakarı vasıtası ile Aslı’ya sevgilisinin geldiği haberini ulaştırır. Ertesi günü Kümbet mevkiine getirilen Aslı, Kerem ile buluştuğu zaman kol gezen Paşa tarafından hapsedilir. Paşa, aşıktan Kerem sözünü duyunca kendisini azat eden İsfahan Şahı’nın oğlu olduğunu anlayarak elinden gelen yardımı esirgemez. Kerem’den ayırdığı için babasına beddua eden Aslı, kilisede merasimi müteakip Ermeni genci ile çıkarlarken Paşa’nın adamları tarafından kaçırılır.
Artık bütün ümidini kaybeden keşiş, son bir hileye başvurur. Aslı’ya sihirli bir gömlek yaptırır. Gerdek gecesi gömleğin düğmelerini Kerem’e açtırması için –babalık hakkını koymak suretiyle- ısrar eder. İki sevgili gerdeğe girerler. Kerem düğmeleri çözmeye çalışırsa da gömlek yeniden kapanır. Sabaha karşı bir ah çeken Kerem, ağzından çıkan ateşle yanar. Aslı eline aldığı bir testi su ile onu söndürmeye çalışır. Hadiseyi Paşa’ya duyururlar, Paşa, hiddetlenerek keşişle karısını katlettirir.
Artık bütün ümidini kaybeden keşiş, son bir hileye başvurur. Aslı’ya sihirli bir gömlek yaptırır. Gerdek gecesi gömleğin düğmelerini Kerem’e açtırması için –babalık hakkını koymak suretiyle- ısrar eder. İki sevgili gerdeğe girerler. Kerem düğmeleri çözmeye çalışırsa da gömlek yeniden kapanır. Sabaha karşı bir ah çeken Kerem, ağzından çıkan ateşle yanar. Aslı eline aldığı bir testi su ile onu söndürmeye çalışır. Hadiseyi Paşa’ya duyururlar, Paşa, hiddetlenerek keşişle karısını katlettirir.
Aslı, Kerem’in başında kırk gün bekler, kırk birinci gün külleri dağılmaya başlar, hemen saçını süpürge edip külleri toplarken bir kıvılcımla tutuşup yanar, külleri Kerem’in küllerine karışır ve birbirlerine kavuşurlar. Halep Paşası, Sofu’yu istediği kızlardan biriyle evlendirir.
Aslı, Kerem’in başında kırk gün bekler, kırk birinci gün külleri dağılmaya başlar, hemen saçını süpürge edip külleri toplarken bir kıvılcımla tutuşup yanar, külleri Kerem’in küllerine karışır ve birbirlerine kavuşurlar. Halep Paşası, Sofu’yu istediği kızlardan biriyle evlendirir.
Fuat Köprülü, Aşık Garip, Şah İsmail gibi halk hikayeleriyle beraber Kerem ile Aslı’nın da 17. asırda doğduğunu ve Azeri edebiyatı notlarında Azeri sahasında teşekkül ettiğini kuvvetle tahmin ediyor.
Fuat Köprülü, Aşık Garip, Şah İsmail gibi halk hikayeleriyle beraber Kerem ile Aslı’nın da 17. asırda doğduğunu ve Azeri edebiyatı notlarında Azeri sahasında teşekkül ettiğini kuvvetle tahmin ediyor.
Pertev N. Boratav ise ‘Kerem Dede’ veya ‘Aşık Kerem’ adlı bir şairin yaşamış olmasını çok kuvvetle tahmin ederek ve bazı motifleri eski olsa bile halk şiirinin bir taraftan tasavvufi ve klasik edebiyatın diğer taraftan Kızılbaş ve Bektaşi geleneklerinin tesiri altında 17.yüzyılda şekillenmiş olduğunu kabul eder.
1- Yazma nüshada, Kayseri’de kilisede sevgilisine adının Zag-i Gurbeti, memleketinin Erzurum olduğunu ve orada Keremhan isimli bir şaire hizmet ettiğini; çoğu zaman ustasının mahlasını kullandığını söylediği sırada hakiki şahsiyetini belli eden Kerem’in, bu tipik durumundan ötürü Erzurumlu olmak ihtimalini –hikayelerde arada bir göze çarpan isim oyunlarına rağmen- ileri sürülür.
1- Yazma nüshada, Kayseri’de kilisede sevgilisine adının Zag-i Gurbeti, memleketinin Erzurum olduğunu ve orada Keremhan isimli bir şaire hizmet ettiğini; çoğu zaman ustasının mahlasını kullandığını söylediği sırada hakiki şahsiyetini belli eden Kerem’in, bu tipik durumundan ötürü Erzurumlu olmak ihtimalini –hikayelerde arada bir göze çarpan isim oyunlarına rağmen- ileri sürülür.
2- Şairimizin şiirlerinin şekli, dilinin Karacaoğlan ve Gevheri’de işlenmemiş bulunuşu; hikayesinde Bektaşi gelenekleriyle divan şiiri unsurlarının pek silik tesirler göstermesi ve 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yetişen şairlerdeki izleri sebebiyle 16. asırda yaşadığını kabul ediyoruz.
2- Şairimizin şiirlerinin şekli, dilinin Karacaoğlan ve Gevheri’de işlenmemiş bulunuşu; hikayesinde Bektaşi gelenekleriyle divan şiiri unsurlarının pek silik tesirler göstermesi ve 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yetişen şairlerdeki izleri sebebiyle 16. asırda yaşadığını kabul ediyoruz.
3- Hikayede nazmın doğuşu için kabulü zaruri olan maceranın Kerem’in başından geçmesi pek mümkündür. Hatta şiirlerinin büyük bir ekseriyeti de ona aittir. Prof. Pertev Naili Boratav’ın kabul ettiği gibi, bu şiirleri 16. yüzyıldan önceye götüremeyeceğimize göre, hikayemizin yanma motifini haiz eski bir kara hikaye veya epizotla beslenmiş olmasını kabul ederek ilk tasnifinin bu asrın birinci yarısında yapıldığını tahmin ediyoruz.
3- Hikayede nazmın doğuşu için kabulü zaruri olan maceranın Kerem’in başından geçmesi pek mümkündür. Hatta şiirlerinin büyük bir ekseriyeti de ona aittir. Prof. Pertev Naili Boratav’ın kabul ettiği gibi, bu şiirleri 16. yüzyıldan önceye götüremeyeceğimize göre, hikayemizin yanma motifini haiz eski bir kara hikaye veya epizotla beslenmiş olmasını kabul ederek ilk tasnifinin bu asrın birinci yarısında yapıldığını tahmin ediyoruz.
4- Teşekkül sahası, Doğu Anadolu’yu da ihtiva etmek üzere bir Azeri sahasıdır.
1- Kahramanın Ailesi (Kerem’in ailesi padişah, Aslı’nın babası da bu padişahın yanındaki müsahibi, keşişi veya veziri olarak çıkar karşımıza)
1- Kahramanın Ailesi (Kerem’in ailesi padişah, Aslı’nın babası da bu padişahın yanındaki müsahibi, keşişi veya veziri olarak çıkar karşımıza)
2- Kahramanın Doğumu (Burada önce çocuksuzluk ve bununla bağlantılı olarak Hızır motifi göze çarpar)
3- Kahramanlara Ad Verilmesi (Kahramanlarımızın ilk başta isim alması üzerinde çok durulmaz ancak sonradan birbirlerine ‘Kerem’ ve ‘Aslı’ isimlerini vermeleri önemlidir.)
4- Kahramanın Eğitimi (Kerem’in arkadaşı Sofu’yla birlikte okul hikayemizde geçer)
4- Kahramanın Eğitimi (Kerem’in arkadaşı Sofu’yla birlikte okul hikayemizde geçer)
5- Kahramanların Aşık Olmaları ( Kerem, rüyasında sevgilinin elinden bade içer ve aşık olur bir de Aslı’yı evinin bahçesinde gördükten sonra aşk ateşi düşer. Aslı da asıl aşkı Kerem’in meşhur duasından sonra tadar.)
6- Kahramanın Sevgiliyle Karşılaşması (Kerem’in av sırasında kaçan şahininin Aslı’nın evinin bahçesine gitmesi)
7- Kahramanın Gurbete Çıkması (Kerem’in anne babasından helallik alıp Aslı’nın peşinden aylarca gitmesi)
8- Sevgilinin Bir Başka Kahramanla Evlendirilmek İstenmesi (Aslı’nın babası Kerem’in onların peşini bırakması için bir Ermeni genciyle kızını nişanlamıştır)
8- Sevgilinin Bir Başka Kahramanla Evlendirilmek İstenmesi (Aslı’nın babası Kerem’in onların peşini bırakması için bir Ermeni genciyle kızını nişanlamıştır)
9- Sonuç (Bu hikayemizin sonunda ise; araya kötü kalpli birisi yani Aslı’nın babası girmiş, büyü yaptırmış ve onların dünya aleminde kavuşmalarını engellemiştir.)
Çocuğu Olmayan Padişah Motifi: Kerem ile Aslı hikayesinde, Isfahan Şah’ı ve onun keşişinin çocukları olmaz. Bir gün seyahate çıkarlar. Yolda, çocukları olduğu takdirde, birbirine vereceklerine söz verirler. Sonunda fukara bir dervişle karşılaşırlar ve onlara bir elma verir, çocukları olacağını söyler.
Çocuğu Olmayan Padişah Motifi: Kerem ile Aslı hikayesinde, Isfahan Şah’ı ve onun keşişinin çocukları olmaz. Bir gün seyahate çıkarlar. Yolda, çocukları olduğu takdirde, birbirine vereceklerine söz verirler. Sonunda fukara bir dervişle karşılaşırlar ve onlara bir elma verir, çocukları olacağını söyler.
Çocuk çok önemlidir. Hele ki padişahların, önemli şahsiyetlerin çocuğunun olmaması hoş karşılanmazdı. Bunun en eski örneğini Dede Korkut’un Dirse Han oğlu Boğaç Han hikayesinde görürüz. Hikayede Bayındır Han, verdiği toyda, ak, kızıl ve kara otağ kurdurur; oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa, oğlu-kızı olmayanı da kara otağa kondurur ve ‘Oğlu-kızı olmayanı Tanrı Teala kargayıptır, biz dahi kargarız’ demiştir.
Çocuk çok önemlidir. Hele ki padişahların, önemli şahsiyetlerin çocuğunun olmaması hoş karşılanmazdı. Bunun en eski örneğini Dede Korkut’un Dirse Han oğlu Boğaç Han hikayesinde görürüz. Hikayede Bayındır Han, verdiği toyda, ak, kızıl ve kara otağ kurdurur; oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa, oğlu-kızı olmayanı da kara otağa kondurur ve ‘Oğlu-kızı olmayanı Tanrı Teala kargayıptır, biz dahi kargarız’ demiştir.
Elma Motifi: Bu motif de çocuksuzluk motifiyle bağlantılıdır. Derviş’in padişaha takdim ettiği elma, veludiyet unsuru olarak geçer.
Elma Motifi: Bu motif de çocuksuzluk motifiyle bağlantılıdır. Derviş’in padişaha takdim ettiği elma, veludiyet unsuru olarak geçer.
Aşk Dolusu ve Rüyası Motifi: Yazma nüshaya göre Kerem’in aşkı onun kırklar sofrasında içtiği aşk dolusu ile başlar. Aslı’nın asıl aşkı ise Kerem’in ‘’ Yarabbi, aşkımın dört bölüğünden birini ona da ver’’ demesinden sonradır. Basma nüshaya göre ise Kerem bir gece rüyasında, Aslı’nın elinden bade içer ve o da böylece aşık olur.
Aşk Dolusu ve Rüyası Motifi: Yazma nüshaya göre Kerem’in aşkı onun kırklar sofrasında içtiği aşk dolusu ile başlar. Aslı’nın asıl aşkı ise Kerem’in ‘’ Yarabbi, aşkımın dört bölüğünden birini ona da ver’’ demesinden sonradır. Basma nüshaya göre ise Kerem bir gece rüyasında, Aslı’nın elinden bade içer ve o da böylece aşık olur.
Acuze(kocakarı): Kocakarı da yazma ve basma nüshaların ikisinde de karşımıza çıkmaktadır. Yazma nüshada Şah Gülşen ilk Meryem’i gördüğünde bayılır ve Meryem onu ayıltması için bir kocakarı gönderir. Kocakarı da Aslı’nın memesini emdirmek suretiyle aklını başına getirir.
Acuze(kocakarı): Kocakarı da yazma ve basma nüshaların ikisinde de karşımıza çıkmaktadır. Yazma nüshada Şah Gülşen ilk Meryem’i gördüğünde bayılır ve Meryem onu ayıltması için bir kocakarı gönderir. Kocakarı da Aslı’nın memesini emdirmek suretiyle aklını başına getirir.
Yine aynı şekilde basma(ikbal) nüshasında da Kerem, Aslı’ya aşık olduğunda ilk derdini kimseye açamamış, kocakarı ise bir yolunu bulup onun derdini öğrenip babasına anlatmıştır.
Yine aynı şekilde basma(ikbal) nüshasında da Kerem, Aslı’ya aşık olduğunda ilk derdini kimseye açamamış, kocakarı ise bir yolunu bulup onun derdini öğrenip babasına anlatmıştır.
Diş Çektirme Motifi: Bu motif hikayemize mahsustur. Yazma nüshada daha hikayenin başında Aslı’nın annesinin ‘diş çekici’ olduğunu biliyoruz ve tüm dişlerini sevgilisinin kucağında çektirdiğini de. İkbal nüshada ise Kerem keşişin evini çocuklardan öğrenir. Kapıda Aslı’yı görür. Anasına dişlerini çektirir.
Diş Çektirme Motifi: Bu motif hikayemize mahsustur. Yazma nüshada daha hikayenin başında Aslı’nın annesinin ‘diş çekici’ olduğunu biliyoruz ve tüm dişlerini sevgilisinin kucağında çektirdiğini de. İkbal nüshada ise Kerem keşişin evini çocuklardan öğrenir. Kapıda Aslı’yı görür. Anasına dişlerini çektirir.
Yanma Motifi: Kerem hikayesinin orijinalitesini ve hafızalarda yaşamasını temin eden bu motif, aşığın bin bir meşekkat içinde geçen hayatının mükafatı sırasında, muradına ererken kendini gösterir. Yazma nüshada Kerem gerdek gecesi Keşiş’in büyü yaptırıp kızına giydirdiği gömleğin düğmelerini açamayınca ağzından yeşil bir alev çıkar, Aslı’ya su dökmemesini söylese de Aslı dayanamaz ve suyu döker, Kerem yanar, kız da ardından kendini ateşe atar.
Yanma Motifi: Kerem hikayesinin orijinalitesini ve hafızalarda yaşamasını temin eden bu motif, aşığın bin bir meşekkat içinde geçen hayatının mükafatı sırasında, muradına ererken kendini gösterir. Yazma nüshada Kerem gerdek gecesi Keşiş’in büyü yaptırıp kızına giydirdiği gömleğin düğmelerini açamayınca ağzından yeşil bir alev çıkar, Aslı’ya su dökmemesini söylese de Aslı dayanamaz ve suyu döker, Kerem yanar, kız da ardından kendini ateşe atar.
Basma(ikbal) nüshada ise aynı olay Keşiş büyü yaptırdığı gömleğin düğmelerini Kerem’in açmasını söyler. Kerem düğmeleri çözemez; ağzından bir alev çıkıp yanmaya başlar. Aslı yangını söndüremez; kırk gün başında bekler; sonunda küller dağılırken saçını süpürge yapıp toplamaya çalışır; küllerden bir kıvılcım saçına düşer ve Aslı da yanar.
Basma(ikbal) nüshada ise aynı olay Keşiş büyü yaptırdığı gömleğin düğmelerini Kerem’in açmasını söyler. Kerem düğmeleri çözemez; ağzından bir alev çıkıp yanmaya başlar. Aslı yangını söndüremez; kırk gün başında bekler; sonunda küller dağılırken saçını süpürge yapıp toplamaya çalışır; küllerden bir kıvılcım saçına düşer ve Aslı da yanar.
Aldı Aslı
Aldı Aslı
Ey müşkül halim var benim
Yandı Kerem yandı kül oldu gitti Kalmadı takati büktü belimi Yandı Kerem yandı kül oldu gitti
Neler geldi neler geçti serine Genç yaşımı feda kıldım yoluna Gece gündüz ben ağlarım zarına Yandı Kerem yandı kül oldu gitti
Dini unsurlar:DervişMotifi: Yazma nüshada derviş Sürüri Şah’ı görür görmez tanır ve adını söyler padişah şaşırır ve ondan derdine derman bulmasını ister. Derviş ona bir elma verir, yarısını da vezire verir bunu eşleriyle birlikte yemelerini söyler ve 9 ay 9 gün 9 dakika sonra çocukları olur.
Dini unsurlar:DervişMotifi: Yazma nüshada derviş Sürüri Şah’ı görür görmez tanır ve adını söyler padişah şaşırır ve ondan derdine derman bulmasını ister. Derviş ona bir elma verir, yarısını da vezire verir bunu eşleriyle birlikte yemelerini söyler ve 9 ay 9 gün 9 dakika sonra çocukları olur.
Hızır Motifi: Aşıkların karşılaştıkları tehlikelerde en büyük yardımcısı Hızır’dır. İkbal nüshasında Hızır, Hanım Sultan ile keşiş karısına yaşlı bir adam şeklinde görünür. Bir elma fidanı verir; dikerler, vakti gelince meyvası olur, yerler, sonunda çocukları dünyaya gelir.
Hızır Motifi: Aşıkların karşılaştıkları tehlikelerde en büyük yardımcısı Hızır’dır. İkbal nüshasında Hızır, Hanım Sultan ile keşiş karısına yaşlı bir adam şeklinde görünür. Bir elma fidanı verir; dikerler, vakti gelince meyvası olur, yerler, sonunda çocukları dünyaya gelir.
Kuru Kafa Motifi: Yalnız İkbal(basma) nüshasında gördüğümüz bu motif bize İran edebiyatından gelmiştir. Kerem, Kemerbeli’nde Sofu ile giderken yol üzerinde bir kafa görür, onunla konuşur. Kafa, bir insan olduğunu, malının hesabını bilmediğini, sonunda ecel şarabını içtiğini Kerem’e söyler.
Kuru Kafa Motifi: Yalnız İkbal(basma) nüshasında gördüğümüz bu motif bize İran edebiyatından gelmiştir. Kerem, Kemerbeli’nde Sofu ile giderken yol üzerinde bir kafa görür, onunla konuşur. Kafa, bir insan olduğunu, malının hesabını bilmediğini, sonunda ecel şarabını içtiğini Kerem’e söyler.
Kerem Havaları: Anadolunun birçok yerlerinde şekillerinden ziyade nağmelerine ve nağmelerinin muhitlerine göre isim alan varsağı, Kayabaşı, Eğin, Çukurova, Bozlak, Türkmani, Karacaoğlan, Gevheri gibi halk şiir havaları arasında kendine mahsus bestesiyle Kerem havaları çok yaygındır.
Kerem Havaları: Anadolunun birçok yerlerinde şekillerinden ziyade nağmelerine ve nağmelerinin muhitlerine göre isim alan varsağı, Kayabaşı, Eğin, Çukurova, Bozlak, Türkmani, Karacaoğlan, Gevheri gibi halk şiir havaları arasında kendine mahsus bestesiyle Kerem havaları çok yaygındır.
Kerem başlıca ‘Kesik Kerem’ ve ‘Yanık Kerem’ olmak üzere ikiye ayrılır.
Kerem Oyunu: Silifke ve köylerinde davul-klarnet ve kamanla Kerem havası oynanmaktadır.
Kerem Oyunu: Silifke ve köylerinde davul-klarnet ve kamanla Kerem havası oynanmaktadır.
Karagözde Kerem: J.Jacop, Karagözde tüm halk hikayelerinin izleri olduğunu ve Kerem ile Aslı’nın da bunlardan biri olduğunu söylüyor.
Tiyatroda Kerem: Özellikle Azeriler tarafından birçok kez yazılmış ve sergilenmiştir.(İstanbul’da da Muhlis Sabahattin’in yazıp bestelediği ‘Bir Masal’ )
Opera ve Sinemada Kerem: Azerbaycan’da operaya da kanat vermiştir.(Üzeyir Bey Hacıbeyzade tarafından) Türk sinemasında da Malatyalı Fahri ve Müzeyyen Senar’ın 1942’de rol aldığı ‘Kerem ile Aslı’ filminin yanı sıra Fatma Girik ve Kadir İnanır’ın 1971’de da rol aldığı filmler mevcuttur.
Opera ve Sinemada Kerem: Azerbaycan’da operaya da kanat vermiştir.(Üzeyir Bey Hacıbeyzade tarafından) Türk sinemasında da Malatyalı Fahri ve Müzeyyen Senar’ın 1942’de rol aldığı ‘Kerem ile Aslı’ filminin yanı sıra Fatma Girik ve Kadir İnanır’ın 1971’de da rol aldığı filmler mevcuttur.
A- Halk hikayelerinde ve şairlerinde: Kerem ile Aslı’nın halk hikaye ve şiirlerinde de etkisini görmek mümkündür. -> Mahfiruze Sultan ile Raznihan hikayesinde, derdini vezirler meclisinde sazla söyleyince orada bulunanlar hayran kalarak ‘’Kerem ile Aslı gibi’ aşık oldu, derler.
A- Halk hikayelerinde ve şairlerinde: Kerem ile Aslı’nın halk hikaye ve şiirlerinde de etkisini görmek mümkündür. -> Mahfiruze Sultan ile Raznihan hikayesinde, derdini vezirler meclisinde sazla söyleyince orada bulunanlar hayran kalarak ‘’Kerem ile Aslı gibi’ aşık oldu, derler.
16’ncı asrın ortasında büyük bir şöhret olan Pir Sultan’ın müridi Kul Himmet, rastladığımız iki şiirinde Kerem Dede gibi yanmaktan bahsediyor: Senin ile bir araya varalım Hal evinde hal olalım sevdiğim Kerem Dede gibi aşkın oduna Yana yana kül olalım sevdiğim
16’ncı asrın ortasında büyük bir şöhret olan Pir Sultan’ın müridi Kul Himmet, rastladığımız iki şiirinde Kerem Dede gibi yanmaktan bahsediyor: Senin ile bir araya varalım Hal evinde hal olalım sevdiğim Kerem Dede gibi aşkın oduna Yana yana kül olalım sevdiğim
Yine 17’nci asır saz şairlerinden ‘Aşık’ın olduğu şu dizelerde de:
Yine 17’nci asır saz şairlerinden ‘Aşık’ın olduğu şu dizelerde de:
Dinleyin Aşık’tan bu can cevabını On iki noktadan gör hesabını Kerem’e verirken aşkın kitabını Ben fakiri bir kenare yazmışlar
Aşık Tahir’in;
Garib Kerem gibi ah ede ede Yakıp derunumu köz ettin beni
B- Tanzimat’tan bugüne kadar gelen muharrir ve şairlerde: Hikayemiz ve kahramanı –bir gün hafızalardan silinse bile- halk hikaye ve şiirimize verdiği malzeme ve motiflerle yeniden inşa kudretini haiz olacak kadar azametlidir. Bu bakımdan onları yaşama talihi ile divan şairlerimizi ilgilendirmeyen Kerem ile Aslı, onlardan gelen halk edebiyatı zevkini bütün bu çeşit mahsuller arasında Tanzimat devrine kadar getirmiştir.
B- Tanzimat’tan bugüne kadar gelen muharrir ve şairlerde: Hikayemiz ve kahramanı –bir gün hafızalardan silinse bile- halk hikaye ve şiirimize verdiği malzeme ve motiflerle yeniden inşa kudretini haiz olacak kadar azametlidir. Bu bakımdan onları yaşama talihi ile divan şairlerimizi ilgilendirmeyen Kerem ile Aslı, onlardan gelen halk edebiyatı zevkini bütün bu çeşit mahsuller arasında Tanzimat devrine kadar getirmiştir.
Ziya Paşa, şiire nasıl başladığını anlatırken: Verdi bana evvela merakı Meydan şuarasının nühakı Gahice Garibi yi okurdum Aşık Kerem’e yanar dururdum
Ziya Paşa, şiire nasıl başladığını anlatırken: Verdi bana evvela merakı Meydan şuarasının nühakı Gahice Garibi yi okurdum Aşık Kerem’e yanar dururdum
Mehmet Akif de ‘Köy’ mecmuasının çıkması sebebiyle yazdığı yazıda: ‘’Köylü dediğimiz sınıfı müstahsili hiç düşünmemek, zavallıya hala Aşık Garipler, Aşık Keremler okutmak en büyük vazifesizlik olmuyor mu?’’ demekten kendini alamaz.
Faruk Nafız Çamlıbel, ‘’ Çoban Çeşmesi’’nde: Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu Kerem’in sazına cevap veren bu
Faruk Nafız Çamlıbel, ‘’ Çoban Çeşmesi’’nde: Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu Kerem’in sazına cevap veren bu
Ve ‘’Han Duvarları’nda: Garibim namına Kerem diyorlar Aslı’mı el almış harem diyorlar mısralarıyla bizi hikayemizin melankolik havasına götürür.
Halk hikayelerimiz içinde yazma nüshası oldukça fazla olan belli başlı hikayelerden biri, belki de birincisi Kerem ile Aslı’dır. Bu yazmalarda hikayenin genellikle tamamı, bazen de bir kısmı yer almaktadır. Resmi ve özel arşivlerde muhafaza edilen bu yazmaların dışında pek çok cönkte de hikayemize ait şiir ve türküler bulunmaktadır.
Halk hikayelerimiz içinde yazma nüshası oldukça fazla olan belli başlı hikayelerden biri, belki de birincisi Kerem ile Aslı’dır. Bu yazmalarda hikayenin genellikle tamamı, bazen de bir kısmı yer almaktadır. Resmi ve özel arşivlerde muhafaza edilen bu yazmaların dışında pek çok cönkte de hikayemize ait şiir ve türküler bulunmaktadır.
1- Prof. Dr. Fikret Türkmen’in özel arşivinde bulunan 1830 tarihli ve Ahıska’da yazılan cönkte Asuman ile Zeycan hikayesiyle birlikte Kerem ile Aslı’nın da mevcut olduğunu öğreniyoruz. F. Türkmen de 1840 tarihli ‘Mecmuatü’l-Letaif Sandukatü’l-Zaraif’ adlı cönkte hikayemizin bir metninin bulunduğunu ifade etmektedir.
2- Hikayet-i Kerem Han adlı 1849 tarihli yazma nüsha; Raif Yelkenci tarafından DTCF Folklor Arşivi’ne verilmiştir.
2- Hikayet-i Kerem Han adlı 1849 tarihli yazma nüsha; Raif Yelkenci tarafından DTCF Folklor Arşivi’ne verilmiştir.
3- Aşık Kerem Hikayesi adıyla Milli Kütüphane’de bulunan bir cönkte de hikayemizin metni bulunmaktadır.(1852-1855)
4- Nihat Sami Somyarkın (Banarlı)’da mevcut bir cönkte de Asuman ile Zeycan, Ferhat ile Şerife Hanım hikayeleriyle birlikte Kerem ile Aslı’nın da bulunduğu görülür.
5- Pertev Boratav’ın özel arşivinde 1850 tarihli Ahmet Serdar’a ait bir yazmada da hikayemizin bulunduğu bilinir.
5- Pertev Boratav’ın özel arşivinde 1850 tarihli Ahmet Serdar’a ait bir yazmada da hikayemizin bulunduğu bilinir.
6- Yine Boratav’ın özel arşivinde Eflatun Cem Güney’e ait bir yazmada da hikayemizin bir metni bulunmaktadır.
B-Tezler
B-Tezler
Celile Keyder tarafından Ankara Üniversitesi DTCF’nde hazırladığı tez.
Bülent Karabacak’ın Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde hazırladığı tez.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde H.Nurdan Işılay’ın hazırladığı tez.
Bunların yanında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Necati Demirci, Mustafa Göktaş, Fuat Akkaya, Hülya Akay, Hamit Tamer, Ümran Anar, Şenol Güneş, Mustafa Yılmaz ve Hüseyin Duman tarafından hazırlanan tezlerde hikayemize ait metin ve şiir derlemeleri bulunmaktadır.
Bunların yanında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Necati Demirci, Mustafa Göktaş, Fuat Akkaya, Hülya Akay, Hamit Tamer, Ümran Anar, Şenol Güneş, Mustafa Yılmaz ve Hüseyin Duman tarafından hazırlanan tezlerde hikayemize ait metin ve şiir derlemeleri bulunmaktadır.
C- Matbu Metinler
C- Matbu Metinler
Taşbaskılardan ayrı olarak hikayemizle ilgili ilk yayının G. Leopold tarafından 1888’de yapılmıştır.( Anatolische Volkslieder aus der ‘’kaba dili’’ aslı eserinde)
Daha sonra Macar Türkolog IgnaczKunos’un çalışmaları dikkati çekmektedir. 1896’da hikayemize ait bir türkü derleyip yayımlayan Kunos, daha sonra Radloff’un Proben… serisinin 8.cildinde ‘’Osmanlı Metinleri’’ içinde de hikayemize ait 133 türküyü neşretmiştir.
P.N.Boratav, Kerem ile Aslı’nın taşbaskıdan matbaa neşrine hazırlama işinin ilk olarak Ahmet Rasim’e verildiğini, fakat onun taşbaskı nüshaya pek dokunmadığını ve daha sonraki baskıları ise Süleyman Tevfik’in düzelttiğini, İkbal Kitabevi sahibi S.Tevfik’ten naklen belirtmektedir. ( İlk baskı 1913)
P.N.Boratav, Kerem ile Aslı’nın taşbaskıdan matbaa neşrine hazırlama işinin ilk olarak Ahmet Rasim’e verildiğini, fakat onun taşbaskı nüshaya pek dokunmadığını ve daha sonraki baskıları ise Süleyman Tevfik’in düzelttiğini, İkbal Kitabevi sahibi S.Tevfik’ten naklen belirtmektedir. ( İlk baskı 1913)
Taşbaskılardan hareketle Orhaniye Matbaası’nda basılan ve 1925 yılına kadar beş baskı yapan Kerem ile Aslı ile Kemalettin Şükrü tarafından hazırlanıp İkbal Kütüphanesi’nce basılan Kerem ile Aslı da ilk matbu nüshalardan pek farklı değildir.
Salih Suat Arsal 1930’da
Salih Suat Arsal 1930’da
M. Zeki Korgunal 1931’de hikayemizi neşrederler.
1933’de Sadettin Nüzhat Ergun, cönklerden tespit ettiği 70’e yakın şiiri Halkbilgisi Haberleri dergisinde neşreder.
Orhan Seyfi Orhon taşbaskı nüshalara sadık kalarak, ancak manzum kısımları değiştirmek suretiyle bir Kerem ile Aslı yayımlar.
Besim Atalay 1930’lu yıllarda Aşık Kerem adlı eserini yazar.
Besim Atalay 1930’lu yıllarda Aşık Kerem adlı eserini yazar.
Sıtkı Avcı derlediği iki Kerem şiirini 1940’da yayımlar.
Ahmet Caferoğlu yine bu yıllarda çeşitli illerden derlediği metinleri yayımlar.
1943 yılında Maarif Kitabevi tarafından da Aşık Kerem ile Aslıhan adlı bir eser neşredilir.
1948’de Murat Sertoğlu, Şarkın En Büyük Aşk Masalı Kerem ile Aslı’yı yayımlar.
1948’de Murat Sertoğlu, Şarkın En Büyük Aşk Masalı Kerem ile Aslı’yı yayımlar.
1959’da Eflatun Cem Güney de Kerem ile Aslı yazar.
1968’de Fevzi Gürgen, Tam Resimli Kerem ile Aslı’yı yayımlar.
1978’de Şevket Rado, Kerem ile Aslı yayımlar.
1974’te Ergun Sav da hikayenin aslından uzaklaşmış bir eserle karşımıza çıkar.