14 Mart 2007 - Başörtüsü yasağına Zonguldak versiyonu
Türkiye’nin kangren sorunlarından başörtüsü yasağı bu kez Zonguldak’ta, kampus dışındaki bir panel programında ortaya çıktı. Karaelmas Üniversitesi ile TEMA Vakfı’nın kampus dışındaki mekanda düzenlendiği panele katılmak isteyen başörtülü kız öğrenciler, içinde vatandaşların da bulunduğu yüzlerce kişinin gözleri önünde salondan çıkarıldı. Yasağın kampus dışındaki bir mekanda karşılarına çıkması karşısında şoke olan öğrencilerin bir kısmı ise aynen okulda olduğu gibi zorunlu olarak başını açmak zorunda kaldı. Olay, başka bir tartışmayı da başlattı. Kampus dışında bir program organize eden Üniversite, halka açık bir programda insanların kıyafetine karışabilir mi? Paneli dinlemeye gelen vatandaşlar arasından başörtülülere ‘öğrenciyseniz başınızı açacaksınız!’ deme yetkisini, kim ve hangi yasal gerekçeyle kullanıyor? (Milli Gazete)
16 Mart 2007 - Başörtüsü sorununu çözemeyenler Çankaya yolunda
Süleyman Arif Emre, Milli Gazete’deki yazısında başörtüsü sorununu değerlendirdi: “Bilindiği gibi başörtüsü yasağının hiçbir kanuni mesnedi yoktur. Zira Anayasa’nın sarih ve amir hükümlerine göre, yasaklar ve güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulabilir... Ama siz iktidar olarak, biz yasa dışı da olsa mesnedsiz ve defakto kararlardan çekiniyoruz, onun için bu başörtüsü yasağına boyun eğiyoruz diye bir mazerete sığınmayı, kendiniz için, kaçınılmaz sayıyorsanız, bu mazeretiniz asla şayan-ı kabul değildir. Çünkü çoğunluğunuz, Anayasa’yı değiştirecek oranda idi. Anayasa’nın 38’inci ve 153’üncü maddelerine bir satırlık bir hüküm ilave ederek, yargı erkinin yasama erkinin hudutlarına tecavüz etmesini bile önleyebilirdiniz. Ne yazık ki, hiç bir siyasi partinin eline geçmeyecek tarihî bir fırsat değerlendirilememiştir... Hasılı kelâm, AKP, YÖK gibi oligarşik kurum ve kuruluşlar karşısında gereken performansı gösterememiş bu mücadelelerde ikinci lige düşmüştür. ikinci lig takımı olarak şimdi birinci lig şampiyonluğuna soyunmak istiyor. Bu sebepten AKP’nin işi zordur.”
16 Mart 2007 – “Türban seçimi”
Vatan Gazetesi yazarlarından Güngör Mengi, “Eşi türban takan bir cumhurbaşkanına gelmesi beklenen tepkiler AKP'yi korkuttu mu? Örgütün nabzını tutmak amacıyla düzenlenen anket, bu soruya "evet" cevabı vermemizi sağlıyor” satırlarıyla başladığı başyazıda, Başbakan Erdoğan’ın aday olmaması halinde “eşi türban takmayan” bir aday çıkarılacağını iddia etti. Yazısının devamında ise Mengi şu planların yapıldığını ifade etti: “Ama şu gözden kaçmamalı: "Başbakan Erdoğan aday olmadığı takdirde" alternatifleri arasına Meclis Başkanı Armç ve Dışişleri Bakanı Gül dahil edilmemiştir. Demektir ki türban sorun olmazsa Başbakan kesin kararlıdır. B planında ise türban itirazlarını göğüslemek amacıyla seçilmiş ama Çankaya'da bile Başbakan Erdoğan'ın otoritesini gölgelemeyecek kişiler aday gösterilmiştir. Gerçi iddiasız bir cumhurbaşkanı seçmek mecburiyetine düşerse bunun çaresizlik olarak gösterilmesini önleyecek senaryolar bile şimdiden hazırlanmıştır. Mesela... Eşi türbanlı olmayan aday seçilirse Çankaya'da “geçici” olacaktır. AKP Erdoğan'ın liderliğinde seçimdeki şansını artıracak, bu imkân Türkiye'yi başkanlık sistemine geçirecek olan anayasa değişikliğini getirecek, Erdoğan iki yıl içinde başbakan yetkilerini de kullanan bir Cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıkacaktır.”
17 Mart 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri
Sakarya Başörtüsü Platformu adına Özgür-Der Sakarya Şubesi’nce okunan 79’uncu açıklamada; iktidarlarını korumak isteyen egemenlerin, oluşturmaya çalıştıkları darbe ortamıyla halkın hak ve taleplerini baskı altına almaya çalıştıkları ama tüm bu baskı ve zorbalıklara karşı, Kocaeli’nden başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan onurlu bir direnişi hakim kılma mücadelesinin de devam ettiği vurgulandı. Kocaeli’de ise 100’üncü haftayı dolduran eylemler önemli bir kazanım olduğunu gösterdi. Başörtüsü eylemleri Ankara’da 58’inci, Van’da 29’uncu ve Akyazı’da 6’ncı açıklamayla devam etti. Van’daki açıklamada “Başörtüsü yasağı kölelik düzeninin devamı içindir” denildi.
17 Mart 2007 – ‘Türban’ın mucidi Gül tarafından aday gösterilsin, aferin doğrusu
Kürşat Bumin, Yeni Şafak’taki “Şaka gibi: TBMM Ödülü Doğramacı'ya!” başlıklı yazısında önemli bir çelişkiye işaret etti: “12 Eylül rejiminin başındaki kişiye İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde "fahri hukuk doktorası" payesi verdiren bir "hocabey"e TBMM gibi bir kurumun "onur ödülü"nü vermek münasip midir? Yoksa bu işin adı münasebetsizliğin dik âlâsı mıdır? Ayrıca anlaşılır gibi değil gerçekten... Ortada ne yapılacağı, nasıl bir şekle sokulacağına bir türlü karar verilemeyen YÖK gibi bir kurum dururken; bu kurum "türban" lafının mucidi tarafından hâlâ sonuna kadar savunulurken; ülkenin yüksek öğretim politikası iflas etmişken, sen tut "TBMM Onur Ödülü"nü Abdullah Gül tarafından aday gösterilen (?) YÖK'ün kurucu babasına ver... Aferin doğrusu....”
18 Mart 2007 - ‘Yasakçıya TBMM Onur Ödülü’ üzüntü verici
TBMM Onur Ödülü’ne YÖK eski başkanı İhsan Doğramacı’nın layık görülmesi tartışmaya neden oldu. Doğramacı’nın 1980 darbesi’nin bir ürünü olarak ortaya çıkan ve Başörtüsü başta olmak üzere antidemokratik uygulamalarıyla sürekli eleştiri alan YÖK’ün kurucusu olması tartışmanın merkezini oluşturuyor. Ödüle CHP’den sonra AKP içinden de tepki geldi. AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay "Onur Ödülü"ne Doğramacı’nın layık görülmesinin üzüntü verici olduğunu söyledi. (Milli Gazete)
18 Mart 2007 – Ka-der: Bıyık takarız ama başörtüsü asla!
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (Ka-der), 2007 genel ve yerel seçimleri öncesinde kadın adayların siyasette temsil edilmesini sağlamak için 'bıyıklı' kampanya başlattı. The Marmara Oteli'nde yapılan basın toplantısı ile tanıtılan kampanya "Meclise Girmek İçin Erkek Olmak Şart mı?" sorusuyla yola çıkıyor, "Haydi Kadınları Seçelim" mesajı verdi. Başkan Seyhan Ekşioğlu hedeflerinin yalnızca parlamentoda değil, yerel yönetimlerde de kadın adayların seçilmesini sağlamak olduğunu belirtti. Fakat Ka-der’in talepleri arasında başörtülü hanımların siyaset hakkı ve temsil sorunu üzerine hiçbir talebin yer almaması dikkat çekici bulundu.
19 Mart 2007 – “Yargıç Rıza Türmen'e başörtüsü vetosu mu?”
“Avrupa Konseyi'ne gönderilen ve 9 yıldır AİHM'de görev yapan Rıza Türmen'in de yer aldığı yargıç listesi son anda geri çekildi. Dışişleri Bakanlığı, Konsey'e 3 yeni ismin bulunduğu yeni liste gönderdi.” şeklinde medyaya yansıyan haberlerde, Türmen’in AİHM'nin Leyla Şahin kararında türban yasağının sürmesi yönünde oy kullanması ve RP'nin kapatılmasına ilişkin davada da kapatma yönünde oy vermesi gibi sebeplerden AKP hükümetinden "veto" aldığı öne sürüldü. Sabah Gazetesi de “AİHM yargıçlığında 'türban' izi” başlığıyla verdiği haberde, Türmen’in listede isminin yer almamasının sebebi olarak başörtüsü yasağını savunması gösterildi.
Dostları ilə paylaş: |