BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


BAŞÖRTÜSÜ GÜNDEMİ . OCAK 2007 2 Ocak 2007 - Başörtüsü ve ayıp kelimesinin yan yana gelmesi talihsizlik



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə7/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   102

BAŞÖRTÜSÜ GÜNDEMİ . OCAK 2007

2 Ocak 2007 - Başörtüsü ve ayıp kelimesinin yan yana gelmesi talihsizlik


M. Naci Bostancı, Zaman’ın Yorum sayfasında “Başörtüsü ve ayıp yan yana gelince” başlıklı bir makale yayınlayarak şu görüşleri ileri sürdü: “Baykal tam olarak ne söyledi: "Başörtüsü eşlerin ayıplarını örtmez." Talihsizlik şurada ki, aynı cümle içinde başörtüsü ve ayıp kelimesi yan yana gelmiş, gerisini kolektif bilinç tamamlamıştır... Baykal gibi tecrübeli bir siyasetçinin gaf yaptığını düşünmek yanlış olur. Ayrıca kürsüye ikinci kez çıkmış ve sözlerinin arkasında olduğunu söylemiştir... Siyasi iletişimde sizin ne söylediğinizden çok bunların nasıl anlaşıldığı önemlidir... CHP'nin siyasi repertuarında başörtüsüne ilişkin sözlerle oluşan külliyata bakanlar Baykal'ın sözünü "zorlanmadan" başörtülülere hakaret olarak yorumlamışlardır... Daha yirmi sene öncesinde yaptığımız kimi tartışmaları hatırladıkça nasıl utanıyorsak, fazla uzak olmayacak bir gelişmede başörtüsü konusuyla da bu ölçüde uğraşmaktan, her vesileyle dile getirmekten dolayı utanacağız. "Demek" diyeceğiz, "Cumhurbaşkanlığı tartışmalarında bile temel gündemi başörtüsü tartışması oluşturdu öyle mi?" Ve üzerinden çok fazla zaman geçmemiş bu gündemi, atalarımızın üzerinden asırlar geçmiş kimi gündemleriyle mukayese ettiğimizde daha tuhaf ve daha arkaik bulacak, bunu da bir tarih bilgisi olarak ortak utancımıza ekleyeceğiz.”

2 Ocak 2007 – “Cihadın simgesi türbanı Çankaya’ya çıkarabilirsiniz ama faturası ağır olabilir!”


Kurtul Altuğ Gözcü Gazetesi’ndeki “Çankaya'nın önemi” adlı köşe yazısına “Hiç kimse kendisini aldatmasın! Çankaya ne sadece demokrasinin kalesidir, ne de Atatürk'ün sadece 15 yıl ikamet ettiği devasa bir bina… Çankaya'nın en ayıran özelliği: "Laik Cumhuriyetin ilan edildiği yer olmasıdır." Çankaya o nedenle Cumhuriyetin ve Mustafa Kemal Devrimlerinin aşılmaz kalesidir. Bağımsız Türkiye'nin, tekil devlet yapısının kurgulandığı ve sonra da uygulamaya konulduğu yerdir de!” satırlarıyla başladıktan sonra daha önceki cumhurbaşkanlarının laiklik algıları konusunda örnekler vererek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın muhtemel cumhurbaşkanlığı adaylığına değindi. Altuğ, Erdoğan’ı anlatırken “En önemlisi, Sayın AKP Başının eşinin başında ki Türban laik çevreleri duyarlı kılıyor.” dedikten sonra yazısını şu cümlelerle tamamladı: “Çankaya'ya bayrağı diker, post modern Cihadın simgesi olarak oraya Türbanı çıkarabilirsiniz ama, O Çankaya'da ne kendiniz huzur bulabilirsiniz, ne de ulusunuza yararlı olacak ortamı! Denemek bedava! Ama sonradan çıkan fatura ağır olabilir...”

6 Ocak 2007 – Başörtüsü Platformları Eylemleri


2007 yılının ilk cumartesi günü de başörtüsü platformları meydanlardaydı. Sakarya Başörtüsü Platformu 69. eyleminde “Direnişin aydınlığı, İslam’ın yüz akıdır” başlıklı bir basın açıklaması okudu. Açıklamada “başörtüsü yasağı ile birlikte bütün zulüm ve haksızlıklar karşısında susmayı ve boyun eğmeyi değil, direnmeyi-direnebilmeyi öncelemenin önemine dikkat çekmek istiyoruz.” denildi. Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu ise İzmit Sabri Yalım Parkı’nda 90. “Başörtüsüne Özgürlük” eylemini gerçekleştirdi. Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu yılın ilk eyleminde, 48. basın açıklamasını yaptı. Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu, 19’uncu başörtüsü eylemiyle yasak karşıtı direnişin halkası olmaya devam etti.

6 Ocak 2007 – “CHP AKP'ye destek verse başörtüsü sorun çözülebilir”


Özlem Albayrak, Yeni Şafak’taki “Baykal ile başörtüsü” başlıklı yazısında CHP lideri Deniz Baykal’ın başörtüsüne yönelik tavrını değerlendirdi: “Baykal, başörtüsü konusundaki tavrı ve safı kanaatimce tamamen belli olmasına rağmen, tuzu kuru bürokrat kesimi, seçilme-oy alma gibi bir kaygısı-tasası olmadan esip savuran Kemalist eliti gibi atıp tutamıyor. Çünkü seçmenin çoğunluğunu bunların değil, başörtülü ya da dini vecibelerini -az ya da çok- yerine getirmek isteyen, en azından yerine getirmek isteyenlerin engellenmemesini isteyen vatandaş oluşturuyor. Bu uğurda ne Kemalizm ve statükoculuktan, ne de muhafazakar oylardan vazgeçebilen Baykal'a da kala kala zikzak ve çelişki kalıyor.. Oysa Baykal, bir avuç cumhuriyetçi oydan vazgeçmeyi göze alsa ve özgürlüklere inançtan değil de, sırf stratejik siyasi manevra gerekçesiyle bile olsa "Hadi bakalım başörtüsü konusunda arkandayım çöz bakalım şu meseleyi" diyerek AKP'ye destek verse, "toplumsal mutabakat ne menem bir şeydir açıkla bakalım" diyerek topu rakibe atsa... Sorun çözülebilir.”

8 Ocak 2007 – “Aksesuvar kadınlar”

Yıldırım Türker, Radikal’deki yazısında Bakan Nimet Çubukçu'nun CHP lideri Deniz Baykal'a yönelik “Eşiyle akşam yemeği bile yemeyen, yanında hiçbir yere götürmeyen biri, başörtüsüyle eşini her yerde temsil eden, eşinin yanından ayrılmayan kadını oraya yakıştıramıyor" sözlerine ilişkin oluşan gündem hakkında yazdığı yazısında tartışmalar hakkında şu görüşe yer verdi: “Cumhuriyet'in güvencesi tablosunda aydınlık gülüşleriyle mazbut ve gururlu poz vermeye zorlanan şehirli elit Türk kadını. Eşinin gölgesinde uslu uslu dinlenmesi gereken. Bu imgenin tehdit altında olduğu iddiasıyla sonsuz gerilimler yaşıyoruz. Sekülerliğin bir başörtüsü ardına saklanabilecek kadar küçültülüp kavruk bırakılmış yorumu üstünden tartışmaya çağırılıyoruz... Ne kadar çağdaş, değil mi? Kadınların, ilk vazgeçilecek piyonlar olarak birer aksesuar tadında ortaya sürüldüğü; ancak gençlik, güzellik, şıklık zariflik ölçütleriyle tartıldığı bir arena.”


8 Ocak 2007 – “Türban laik-seküler rejimi ortadan kaldırmak isteyen bir dünya görüşünün sembolü”


Halka ve Olaylara Tercüman Gazetesi yazarı Hasan Ünal; hükümetin başörtüsü yasağı karşısındaki tavırlarına ilişkin yazısında, “Leyla Şahin davası AİHM'e gitmişti ve Mahkeme'nin Şahin lehinde karar vermesi bekleniyordu; ancak tam tersi oldu. Mahkeme, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın, türbanın laik seküler ve demokratik rejimi ortadan kaldırmak isteyen bir fikriyatın sembolü olduğu hakkındaki tezini benimsedi ve yasağı destekleyen bir karar aldı, işin garip tarafı, türbanın, Türkiye'deki laik-seküler ve demokratik rejimi ortadan kaldırmak isteyen bir dünya görüşünün sembolü olduğunu Dışişleri Bakanlığı yani Abdullah Gül söylemiş oluyordu. Çünkü Dışişleri savunmasına bakan onay vermişti. Zaten Gül, bu savunmaya izin verirken, kendi eşinin aynı konudaki davasını da AİHM'den geri çekmişti... Eğer türban gerçekten böyle bir sembol ise Gül ve arkadaşları bununla ilgili yasağı sürdüren YÖK ve üniversiteleri neden içerde eleştiriyorlar? Yok eğer böyle bir sembol değilse, dışarıda neden böyle bir savunma yapıyorlar?”

9 Ocak 2007 – Tartışmalar Emine Erdoğan'ın “türban”ında odaklandı

Enis Berberoğlu Hürriyet Gazetesi’ndeki yazısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın muhtemel cumhurbaşkanlığı adaylığını etkileyecek faktörleri sıralarken başörtüsü faktörüne şu satırlarıyla değindi: “Tartışmalar Cumhurbaşkanı'nda aranan vasıflardan çok Emine Erdoğan'ın türbanında odaklandı. Başbakan kararını verirken kaçınılmaz olarak bu açıyı da göz önünde tutacak… Başbakan hayat tarzı farklı (örneğin eşinin başı açık) bir AKP'liyi Çankaya'ya yollasa, kendisini inkâr etmiş olmayacak mı? Alın size hazmı zor bir karar daha…”



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin