BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Ocak 2007 - ANAR başörtüsü yasağının etkilerini araştırıyor



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə8/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   102

9 Ocak 2007 - ANAR başörtüsü yasağının etkilerini araştırıyor


Başörtüsü yasağından olumsuz etkilenen bayanlar üzerinde, "Türkiye'nin Örtülü Gerçeği" isimli bir anket çalışması yapılıyor. ANAR tarafından yapılan anket çalışması, başörtüsü yasağının yol açtığı sorunların boyutlarını ortaya koymayı amaçlıyor. Müracaatlar sonucu tespit edilen bin kişi üzerinde anket çalışması başladı. "Başörtüsü yasağının yol açtığı sorunların boyutlarını araştırma projesi" isimli anket çalışması ile mağdurların yaşadığı sıkıntılar tespit edilecek. Proje, başörtüsü yasağının ortadan kaldırılması ve yasak nedeniyle ortaya çıkan sorunların çözümüne katkıda bulunmayı hedefliyor. Projeye destek veren Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayla Kerim, bin kişiden gelecek bilgilerle yaşanan sıkıntıların açıkça ortaya konulacağını söyledi. Projenin hedefleri arasında, "başörtüsü mağdurlarının sesini duyurmak, yasağın sebep olduğu ekonomik ve psikolojik sorunların boyutunu tespit etmek, problemi görmezden gelenleri haberdar etmek" yer alıyor. (Zaman)

10 Ocak 2007 – Kadının başına “türban” geçiriliyor


Cumhuriyet Gazetesi yazarı Deniz Som, “Simgeler” başlıklı yazısında simgelerin “aşağılama” ve utanç verme” gibi fonksiyonlarına örnekler verdikten sonra, başörtüsünün de böyle bir fonksiyona sahip olduğunu iddia etti. Som, yazısını şöyle bitirdi: “ABD'Iİ asker, siyaset ve bilim insanları çok zeki oldukları için mi, yoksa biz çok salak olduğumuz için mi, 'ılımlı İslam’ diye bir deli gömleğini bize giydirmeye zorluyor ve benzer 'simgeler'i kullanıyorlar: Kadının başına türban geçirilirken, türbana karşı çıkan askerin başına da çuval geçiriliyor. Bunlar aynı kuklacının oyunundan birbirini tamamlayan sahneler. Simgecilik açısından, askerlerimizin başına çuval geçirilmesi ile kadının başına türban bağlanması aynıdır. İki durumda da 'kendini üstün gören irade' kılığa ilişkin simgeleri kullanarak, kimi köleleştirmek istediğini bu göstergelerle ifade etmekte ve kuklalarıyla bazen ince ince, bazen da en kaba biçimde eğlenmektedir.”

10 Ocak 2007 - Eş durumundan 'değer' tayini


Nihal Bengisu Karaca, “Eş durumundan 'değer' tayini” başlıklı yazısında, Nimet Çubukçu ve Deniz Baykal'ın tartıştığı eş konusuyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı. “Ne zaman böyle 'eş durumundan' tartılıp ölçülen kadınlar söz konusu olsa; bir de onların 'taşınabilirlikleri' ve hatta 'neyi taşıyıp neyi taşıyamadıkları' tartışması açılsa, içimi bir kasvet basar. Çünkü bu dil, kadının yenik olduğu önkabulünü sessizce haykıran bir deklarasyondan başka bir şey değildir. Aynı kasvet bazı kadınların 'çağdaş Türk kadınını' 'Cumhuriyet kadınını' ve hatta 'Müslüman Türk kadınını' temsil etmek üzere göndere çekildiği anlarda da gelir... Ülkemizde 'çağdaş Türk kadını' mefhumunun sınırı 'başı açık' olmaya, Müslüman Türk kadınınki de 'başı örtülü' olmaya kadar geriletilmiştir ama olsun; yine de gergefe gerilmiş kumaştaki herhangi bir bollaşma infial yaratabilir; 'Çağdaş' bir kadın başını örtmeye kalktığında ya da muhafazakâr bir kadın, 'Ben kaçtım, arrivederci!' dediğinde sözgelimi, erkekler cumhuriyetinde bir panik başlar. Parantezlerin içi boş kalmaya gelmez. Kim dolduracaktır/taşıyacaktır onları şimdi? Erkekler mi? Siz hiç, tüm kabiliyet alanı 'Cumhuriyet erkeği', 'Çağdaş Türk erkeği' ya da 'Müslüman Türk erkeği' gibi ifade kalıpları ile kodlanmış ve buna razı olmuş bir erkek gördünüz mü? Kadınlara mahsus özel hallerdir bunlar ve genelde 'eş durumu' ile şeddelenir, perdahlanır.”

11 Ocak 2007 – “Başörtülü” eş durumundan 'başkomutan' da olamaz

CHP lideri Deniz Baykal, cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışmasına yeni bir boyut getirdi. Baykal, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında kurmaylarıyla cumhurbaşkanlığı seçimleri konusundaki son stratejisini paylaştı. Alınan bilgilere göre, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması durumunda Anayasa'nın 104. maddesi gereği TSK'nın da başkomutanı olacağını hatırlatan Baykal, Erdoğan'ın geçmişiyle bu göreve layık olmadığını ileri sürdü. Erdoğan'ın eşini, geçmişte söylediklerini ve yıprandığını gerekçe göstererek "Cumhurbaşkanı olamaz." diyen Baykal, konuyu Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) ilgilendiren bir noktaya getirdi.


11 Ocak 2007 - ‘Cumhurbaşkanının eşi kapalı olamaz" sözü hoş değil


Ekrem Dumanlı, Zaman’daki köşesinde, “Çankaya üzerine absürt tartışmalar” başlığı altında şunları yazdı: “‘Cumhurbaşkanının eşi kapalı olamaz" sözü hoş değil. Milyonlarca aileyi, milyonlarca kapalı bayanı rencide eden bir laf bu. Tersi de absürt olurdu. Biri çıksa "Cumhurbaşkanının eşi başı açık bir bayan olamaz" dese o da doğru yapmamış olur. Çünkü Türkiye'deki sosyal gerçek, hem başı açık hanımefendilere saygıyı gerektiriyor hem kapalılara... "Efendim, cumhurbaşkanlığı çok önemli ve sembol bir makamdır; dolayısıyla bunu halk seçmelidir" diyor birileri. Elhak doğru söylüyorlar. Ancak tuhaf bir durum söz konusu: Cumhurbaşkanını halk seçsin diye feryad ü figan edenlerin önemli bir kısmıyla halk arasında problemler var... Cumhurbaşkanı seçimi üzerinden kavga çıkarmak isteyen marjinal grupların derdi sadece Tayyip Erdoğan değil. Bütün Türk halkını kucaklaması şart olan bu makamı kendileri için bürokratik hak olarak görüp kendilerini sistemin asıl sahipleri olarak düşünen çıkar çevreleri var. Onlara göre halk iradesinin -ister parlamentodan gelsin isterse direkt sandıktan- önemi bulunmuyor.”

12 Ocak 2007 - Tesettürlü kadınlara kendisi olma hakkı tanınmaz


Fatma K. Barbarosoğlu, Yeni Şafak’taki “Eş durumundan siyaset” başlıklı yazısında siyasetçi eşleri üzerinden yapılan tartışmayı değerlendirirken, başörtüsü sorununa da değindi:Üst kimliği "dindar/İslamcı" siyasetçiler söz konusu olduğunda siyaset eş durumundan yapılması zorunlu bir mahkumiyete evriliverir. Tesettürlü kadınların asla kendisi olma hakkı yoktur. Üstelik bu hakkı ellerinden alanlar, kendi muhitleri ya da eşleri olmayıp, seküler zihniyetteki erkekler/kadınlardır. Tesettürlü siyasetçi eşlerine "daha/daha/daha/daha" mahkumiyeti kesilmiştir. Onların asla İsmail Cem'in eşi, Murat Karayalçın'ın eşi, Deniz Baykal'ın eşi, gibi görünmeme hakları yoktur. Çünkü sosyal demokrat siyasetçilerin eşleri görünmese bile "vardır"lar. Muhafazakarların eşleri ise olanca görünürlüklerine rağmen "yok"turlar. Kadınlar siyaset sahnesinde hiç görünmediklerinde "zaten bu adamlar kendi karılarını eve kapattığı için" diye başlayan hantal cümleler eşliğinde yargılanıp, infazları için darağacı kurulur... Ya da "görünür olmaya" başladıklarında yedikleri içtikleri giyimleri kuşamları; zevkleri son derece tartışmalı kişiler tarafından "puanlanmaya" alınır. Muhafazakar kimlik ile siyaset yapmaya kalkanlar, başkalarının söylemi üzerinden "eş"lerini zoraki kamusal alana dahil etmeye çalışmaktan vazgeçmeli. Çünkü siyaset eş durumundan "görüntü" verilecek bir televole programı değildir.”

Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin