3 Kasım 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri
Başörtüsüne özgürlük eylemlerine yönelik karalama ve yıldırma politikalarının sonucu olarak Antalya Başörtüsü Platformu tarafından düzenlenen ikinci basın açıklamasında, çocukların eyleme katılmasını bahane eden polis velilerle birlikte çocukları da gözaltına aldı. 20 kişinin gözaltına alındığı eylemde, yapılan hukuksuzluk protesto edildi. Sakarya Başörtüsü Platformu, 112’inci basın açıklamasında “Sorunların temeline inmeyen ve sorunlara çözüm üretmek yerine tam tersine baskıcı ve yasakçı tavrını alenen ortaya koyan resmi ideoloji ve bunun en belirgin unsuru askeri vesayet, uyguladığı ve uygulamaya devam edeceğini ilan ettiği politikalarla toplumun tüm katmanlarından sorgusuz sualsiz mutlak bir itaat bekliyor.” ifadelerine yer verirken, Kocaeli’deki 133’üncü eylemde, 29 Ekim törenlerinde protokolde ve resepsiyonda milletvekilinin başörtülü eşinin olmasından dolayı töreni terk eden komutanların davranışı eleştirildi. Eylemler, Ankara’da 91’inci, Van’da 62’nci, Akyazı’da 39’uncu ve Konya’da 8’inci basın açıklamasıyla devam etti. Konya’daki eylemde “Haksızlığa uğrayanlarında haksızlığı yapanlar kadar cesur olmadığı ve haklarına sahip çıkmadığı ortamlar ihlallerin ve keyfiliklerin artmasını sağlar. Haksızlığa muhatap olan insanlar olarak sessiz kalmayacak, keyfiliğin artmasına izin vermeyeceğiz.” mesajı verildi.
3 Kasım 2007 - AB, yeni raporunda da başörtüsü sorununa yer vermiyor Yahova Şahitleri'nden ekümenikliğe kadar birçok dini soruna işaret eden rapor taslağı, Türkiye'nin yıllardır tartıştığı başörtüsü sorununu görmezden geliyor. Taslakta yer alan "Bütün dini cemaatlerin lüzumsuz sınırlamalara maruz kalmadan faaliyet gösterebilmeleri için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne uyumlu bir hukuki çerçeve henüz oluşturulmamıştır." cümlesine rağmen Müslümanların sorunlarına hiç değinilmiyor. AB Komisyonu'nun aksine başörtüsü sorunu Avrupa Parlamentosu Türkiye raporlarına girmiş bulunuyor. (Zaman) 4 Kasım 2007 – “Türk kadınını temsil ediyorsa başının örtülü olması beni rahatsız ediyor”
Yazgülü Aldoğan, Posta’daki köşesinde Hayrünnisa Gül’ün resepsiyondaki başörtülü görüntüsünün kendisini rahatsız ettiğini yazdı. Daha önceki bir yazısında Gül’ün Cumhuriyet resepsiyonundaki kıyafetini rahibe elbiselerine benzeten Aldoğan, iddiasında haklı olduğunu da iddia etti. Aldoğan’ın yazısı şöyleydi: “Hemşire dedim de aklıma geldi, bizimkiler de maşallah hepsi türbanlı oldu. Sağlık Bakanlığına bağlı çalışan ambulansların hepsinin içinde türbanlı hemşireler çalışıyor.... Kamu görevi yapanların dini sembol kullanamayacağı yasa gereği, itiraz etme noktam bu. Bn. Gül'le uğraşmam da bundan. Çünkü bence Bn. Gül de kamu görevi yapıyor. Çankaya Köşkü, Cumhurbaşkanlığı resmi makamı. Orada verilen resepsiyon, resmi bir resepsiyon. Ve Bn. Gül, orada bir saat dikilerek yüz kişinin elini sıkarken Türk kadınını temsil ediyorsa başının örtülü olması beni rahatsız ediyor...”
5 Kasım 2007 – “Gül Köşk’e türbanla girememelidir”
Star Gazetesi’nden Ahmet Kekeç, “Bu hanımefendi başınızı çok ağrıtır Deniz Bey” başlıklı yazısında CHP’li Canan Arıtman’ı eleştirdi: “Hiç de şakacı birine benzemeyen Arıtman diyor ki, ‘Eğer üniversite öğrencileri okullarına türbanla giremiyorsa, Hayrünnisa Gül de Köşk’e öyle yani türbanla girememelidir. Bu hukuken yanlıştır.’ Değerli Arıtman’ın kafasında bir ‘hukuk’ ve ‘haklar’ telakkisi var mı bilmiyorum. Söylediği şey, esasında pek de yabana atılır cinsten değil. Çünkü, ortada, hukuken ‘yanlışlanması’ gereken bir uygulama var. Madem Bayan Gül Köşk’e ‘öyle yani türbanla giriyor’, üniversite öğrencileri neden bu hakkı kullanamıyor? Hayır, Arıtman bunu söylemiyor. Üniversite öğrencilerinin kullanamadığı bir hakkı, Bayan Gül’ün neden ‘öyle yani’ kullanabildiğini soruyor? Bir sosyaldemokrat olarak eşitlik istiyor. Bu eşitlik isteğini de ‘haklar’la ilişkisini kurcalamadığı (bence kurcalamadığı) ‘hukuk’a dayandırıyor. Hak kısıtlaması temelinde bir eşitlik anlayışı... “
7 Kasım 2007 – Başörtülü sağlık teknisyenine ‘acil’ soruşturma
Konya’da Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat Kampusu’nda Sabancı Vakfı tarafından yaptırılan Dilek Sabancı Konservatuvarı’nın açılışında Hayrünnisa Gül, protokol üyeleri tarafından havaalanında karşılanırken, muhtemel bir acil durumda müdahale etmesi için görevlendirilen 112 Acil Servis Ambulansı içerisinde bulunan başörtülü sağlık teknisyeni hakkında İl Sağlık Müdürlüğü tarafından soruşturma başlatıldı. (Vakit)
8 Kasım 2007 - Örtü var, ama örtülü kadının kendisi yok
Sosyolog Nilüfer Göle'nin 'Batı-Dışı Moderniteler Projesi' kapsamında açılan 'Mahrem' başlıklı sergi, dünya görüşü ve inançları gereği örtünmeyi tercih eden kadınları rencide ediyor. Santralistanbul'daki sergide, örtünmeyi, kadını her durumda boğucu, engelleyici bir durum olarak gösteren sanatçılar, başını, yüzünü örten kadınları hastalıklı ruh halleriyle yansıtıyor. Örtünün, şiddet ve cinsellik mesajları ile birlikte gösterildiği çalışmalar, klasik Batı dünyasında var olan Doğu'ya harem ve hamam tablolarından bakma âdetinin modern versiyonları olmaktan öteye gidemiyor. Örtülü kadınların manevi tatminlerini, olumlu ruh hallerini yansıtan, örtüyü doğal bir durum olarak kabullenmelerini ifade eden tek bir çalışmanın bile olmayışı, sanatçıların İslam karşıtı yaygın anlayışlardan nasibdar olduklarını ispat ediyor. (Zaman)
9 Kasım 2007 - Başörtüsü yasağı Anayasa'ya aykırı
TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nda üniversitelerde uygulanan kanunsuz başörtüsü yasağının kaldırılması gerektiği dile getirildi. AK Parti Çorum Milletvekili Murat Yıldırım, eğitim hakkının engellenmemesinin temel insan hakları alanına girdiğini belirterek, "Başörtülü kız öğrencilerin yaşam tarzlarına müdahele ediliyor. Başörtülü kız öğrencilerin yeniden okullarına kavuşturularak mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir"dedi. CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, "Türban siyasi simgedir. Türbanı buraya getirmenizden üzüntü duyuyorum. Üniversiteden her gelen yetkiliye türbanı soruyorsunuz" dedi. (Yeni Şafak)
9 Kasım 2007 – “Türban” yoksa Avrupa da yok
Mehmet Tezkan, Vatan’daki, Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin ilerleme raporunu yayınlamasıyla ilgili yazısında şu görüşleri ileri sürdü: “AB raporunda dikkat çeken bir bölüm daha var: Reformlar yavaşladı. Evet yavaşladı. Çünkü AKP iktidarı AB'den vazgeçti. Çünkü iştahları kaçtı. Gerçek şu: Bu işin peşini bıraktık. Peki neden böyle oldu? Söyleyeyim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üniversitelerdeki türban yasağını onayladı ya, iş bitti. AKP, Avrupa'dan soğudu.. Canla başla asılıyorlardı. O gün defteri kapattılar. Çünkü AKP, Avrupa Birliği marifetiyle türbanı resmi giysi yapmaya niyetliydi. Olmadı. Şimdi türban yoksa Avrupa da yok diyorlar…”
Dostları ilə paylaş: |