BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Aralık 2007 – Başörtüsü sorununu çözmek isteyenler cesur davranmak zorundadır



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə97/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   102

13 Aralık 2007 – Başörtüsü sorununu çözmek isteyenler cesur davranmak zorundadır


Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, ödül törenine başörtülü katılmayı iyi niyetle bağdaştıramadığını belirten Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e tepki göstererek "Bu Kadar Tutarsızlık ve Korkaklık Niye?" diye sordu. Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci'nin basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “TÜBİTAK’ın Ulusal Bilim Olimpiyatları ödül töreninde Elif Büşra Doğuş’un başörtülü bir şekilde ödülünü almak için sahneye çıkmasıyla ilgili Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in gösterdiği tepki ve aynı hızla Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuyla ilgili soruşturma açması Türkiye’de başörtüsü yasağının boyutlarını göstermesi açısından ibret vericidir. Bakan Çelik bir öğrencinin başörtülü şekilde ödül almasına tepki göstererek yasakçılardan neler öğrendiğini ortaya koymuştur... Demek ki, artık Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenleyeceği törenlere komutanlar rahat bir şekilde katılabilirler! Ödül töreninde yaşanan hadise, zıvanadan çıkmış ve tam bir deli saçmasına dönüşmüş olan başörtüsü yasağını AK Parti Hükümeti’nin çözme iradesinin olmadığını bir kez daha göstermiştir... Sorunu çözmek isteyenler öncelikle tutarsızlıktan uzak bir tutum geliştirmek ve cesaretle davranmak zorundadırlar.” (Haksöz Haber)

14 Aralık 2007 – Ödül törenine “türbanla” katıldılar

“Konya Büyükşehir Belediyesi'nce düzenlenen "Sevgi, Barış ve Kardeşlik" konulu hikaye yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri Mevlana Kültür Merkezi'nde törenle verildi. Konya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Abdülmelik Ötegen tarafından verilen ödülleri alanlar arasında türbanlı öğrencilerin bulunması da dikkat çekti.” (Vatan)



14 Aralık 2007 - Başörtüsünü sembolleştirenler yasağı koyanlardı

İhsan Dağı, Zaman’da “Üniversitelerde özgürlük tehlikesi!” başlıklı bir yazı yayınladı: “'Siyasal İslam'ın sembolü diyerek üniversitelerde başörtüsünü yasakladılar. Bir yandan 'çağdaş'lık görüntüsü verirken öte yandan başarılı kız öğrencileri bu yasakla cezalandırdılar. Aslında başörtüsünü sembolleştirenler yasağı koyanlardı; başörtüsü yasağıyla sistemin 'efendi'lerinin hâlâ kendileri olduğunu göstermeye çalıştılar... Başörtüsünün arkasına gizlenip 'iktidar tekelleri'ni sürdürmek istediler. Ama nereye kadar?... Yasakların kalkmasının tehlikeli olacağını savunanlar biliyor; özgürlüğün, hesap vermeyi ve şeffaflığı getireceğini, sadece ideolojik dogmalarını değil, kişisel iktidarlarını da sarsacağını... Sözün özü; özgürlükçü yeni YÖK başkanına özgürlükçü yeni bir yasa gerek... Üniversiteleri kışlaya çeviren, akademik başarı yerine ideolojik fetvalar veren yöneticilerle işi zor Prof. Özcan'ın...”


14 Aralık 2007 - İslami medya “türbanist” tavırların eşiğine geldi


Fatma K. Barbarosoğlu, Yeni Şafak’taki “Yer dar, söyleyecek çok söz var!” başlıklı yazısında bir kez daha türbanist-antitürbanist ayrımını işledi:Tevhide Kütük haberlerine itirazım oldu. Yayın yönetmenimiz Yusuf Ziya Cömert'e, göle mağduriyet üzerinden maya çalmanın doğru olmadığını söyledim. Kürsüden indirilmesinden daha “acıtıcı” olan şey on gün içinde “kahraman”laştırılması idi. Küçük Tevhide hayatı bu zannedecek. Bir genç kıza verilebilecek en büyük ceza onun “sanal kahraman” ,”mağduriyet kahramanı” haline getirmek. Tevhide haberleriyle İslami medya “türbanist” tavırların eşiğine geldi. Bu paradokstan kurtulmak zorundayız. Türbanist tavırların anti-türbanist; anti-türbanist tavırların türbanist tavırları besleyip büyütmesi tavrından. Türbanistlerin de antitürbanistlerin de bir an önce kavraması gereken şey şu: Başörtülülerin başarıları için hazırlıklı olmak. Mağduriyet hikayeleri, yasaklama hikayeleri ile değil başörtülüler neden her alanda başarı gösteriyor ve “özendirici” kimlik oluyor bunu görmek zorundasınız.Başarıyı ya da yasağı “kimlik” vurgusu üzerinden değerlendirmekten vazgeçmediğimiz sürece hep aynı yerde kilitli kalacağız.Her türlü yozlaşmanın temelinde “kimlik vurgusu” var.Eylemleri, başarıları, günahları kimlik vurgusu üzerinden değerlendirmekten vazgeçmemiz gerekiyor.”

14 Aralık 2007 – Mühim olan “türban” gerisi faso fiso

Tufan Türenç, Hürriyet’teki yazısında YÖK Başkanlığına Prof. Yusuf Ziya Özcan'ın atanmasını şöyle yorumladı: “Sanırım Prof. Özcan'ın Cumhurbaşkanını en fazla etkileyen yanı, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasından yana olması. Çünkü AKP'liler için en önemli sorun, türbanın üniversiteye girmesi. Gerisi ayrıntı. Özerklikmiş, bilimsel özgürlükmüş, bilimsel nitelikmiş, araştırma olanaklarıymış, çağdaşlıkmış... Bunların ne önemi var. Mühim olan türban... Gerisi fasa fiso…”



14 Aralık 2007 – Hedef, ilkokul ve lisede de “türbanı” serbest bıraktırmak olacak

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, “Sokuşturma Çetesi” başlıklı köşe yazısında, şu iddiaları savundu: “Son günlerde türban konusunun Anayasa'ya dahil edilmemesi yolunda sağduyulu sesler yükselmeye başladı. Doğru olanı, bunu, iklimi yumuşatarak yoluna koymaktır. Ne var ki, son günlerde iklimi yumuşatmayı bırakın, tam aksine germeyi görev bilen bir "derin faaliyet" ısrarla sürdürülmeye başlandı. Sanki birileri düğmeye bastı ve o malum "sokuşturma çetesi" harekete geçti. Üstelik, biz üniversitede türbanı konuşurken, bu sokuşturma çetesi, problemi ortaokul seviyesine de yaymak için sistematik provokasyona başladı. Bir bakıyorsunuz, Anadolu'nun herhangi bir yerinde bir ödül töreninde türbanlı kız çocuğu kürsüye çıkarılıyor. Daha onun izi silinmeden bu defa TÜBiTAK'ta bir başka ödül töreninde aynı senaryo tekrarlanıyor. Bütün bunlardan şu sonucu çıkarıyorum: Bazı kişiler ve çevreler, YÖK'ün yeni başkanının sözlerinden sonra artık üniversitede türban meselesine çözülmüş gözüyle bakıyor ve planın ikinci aşaması uygulamaya geçiyor. Önümüzdeki argüman şu olacaktır: Türban yasağı yüzünden ilkokula, liseye gidemeyen kız, üniversiteye nasıl girebilecek? Evet göreceksiniz, "derin sokuşturma çetesinin" yeni hedefi, ilkokul ve lisede de türbanı serbest bıraktırmak olacaktır.”


14 Aralık 2007 – Türban seferberliği karşı devrimin sadece bir parçası

Melih Aşık, ödül törenlerindeki başörtülü öğrencilerle ilgili yazısında görüşlerini şöyle ifade etti: “Böylesini hiç aklınıza getirmiş miydiniz? Artık gazetelerde günübirlik türbanlı ilkokul çocukları boy gösteriyor. Bu çocuklar birtakım yarışmalarda dereceye giriyor. Türbanla kürsüye çıkıp ödüllerini yetkililerin elinden alıyor... Derken önceki gün TÜBiTAK'tan da türbanlı bir ilkokul öğrencisi ödül aldı... Gazete haberlerine göre, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik küçük kızın türbanla sahneye çıkarılmasına tepki göstermiş... Başbakan türbanlı ilkokul öğrencilerini desteklerken Milli Eğitim Bakanı'nın gösterdiği tepkinin samimiyetine inanılabilir mi? Öte yandan bazı yazarlar hâlâ "Ben üniversitede türban yasağına karşıyım" diye demokratlık gösterileri yapıyor. Bu arkadaşlar hâlâ türban seferberliğinin üniversiteyle sınırlı bir özgürlük sorunu değil de karşı devrimin sadece bir parçası olduğunu kavramadılar mı?”
14 Aralık 2007 – Okula başı açık giderken ödül törenine niye türban takarak gitti?

Güngör Mengi, TÜBİTAK'ın ödül töreninde başörtülü bir ilköğretim öğrencisinin sahneye çıkarak ödül almasını şöyle eleştirdi: “Önceki gün Ulusal Bilim Olimpiyatı'nda dereceye giren liseli kız öğrencinin ödülünü almaya türbanla gitmesi medyanın gündemindeydi... Bu arada bakanlıktan "Okula başı açık devam eden öğrencinin başı kapalı olarak sahneye çıkarılması, mevzuata aykırılıkla birlikte iyi niyetle de bağdaştırılamamıştır" diyen bir açıklama da yapıldı. Bakanlık "birileri kullanıyor bu çocukları" demeye getiriyor Ve bu oyunların tahrik edeceği tırmanışı önlemenin telâşına kapılmış görünüyor. Peki ödül alan bu kız okula başı açık giderken ödül törenine niye türban takarak gitti? Onu kim veya kimler yönlendirdi?”

14 Aralık 2007 – Tüm bakan eşleri “türban” takıyor

Piyanist ve besteci Fazıl Say, Alman Süddeutsche Zeitung Gazetesi’ne verdiği mülakatta "Bizim Türkiye rüyalarımız biraz öldü. Tüm bakan eşleri türban takıyor. İslamcılar zaten kazandı, biz yüzde 30, onlar ise yüzde 70. Başka yere taşınmayı düşünüyorum. Şu anda değil ama ileride Türkiye'den ayrılmayı düşünüyorum, Biz artık azınlıkta kaldık, dışlanıyoruz. Çankaya'daki davete bile beni çağırmadılar. Böyle giderse, bir kızım var onu da alır yurt dışına giderim." dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, Fazıl Say’ın sözleri için şunları söyledi: "Gidene saygı duyanz, çok üzüntü yaşayacağımızı düşünmüyoruz. Türkiye'de bütün vatandaşlar eşittir. Bir Fazıl Say, beş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değildir. Türkiye'de türbanlı olanla olmayan arasında fark yoktur."



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin