Benim gözümden) doğANŞEHİR ve 93(1877) muhacirleri



Yüklə 2,37 Mb.
səhifə25/55
tarix30.07.2018
ölçüsü2,37 Mb.
#63474
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   55

MÜRÜVVET- Osman Canpolat ile kaçırılarak evlenmiştir. Kendisi sara hasta- sıdır. Sık sık baygınlık nöbetleri geçirmektedir. Bir gün, böylesi bir anda kızgın sacın üzerine düşmüş ve ağır yaralanmıştır. Kocası Osman ona bakamayacağını anlayarak, götürüp kardeşi Sulu Hasan’ın kapısına bırakmıştır. Aldığı ağır ya- nıklar sonucu, yaşama direnemeyerek vefat etmiştir. Çocukları yoktur.

HASAN( Sulu Hasan’ın dedesi)- ikinci evliliğini Molla Şerif Şen kızı SAFİYE (1874-1911) ile yapmış ancak çocukları olmamıştır.

II) (Zaptiye) MEMET (1875-1937) – İlk evliliğini Eyüp-Ayşe kızı FATMA (1883-1944) babamın bibisi ile yapmış ve bu evlilikten; Ahmet (1911-1975)- Emine (1913-….) – Mustafa (1922-2007) ve Hatice dünyaya gelmiştir.

Ben Memet dedemi görmedim, dolayısıyla tanımıyorum. Zira ben doğmadan çok önce ölmüş. Başkalarının tanımı ile zeki, çalışkan, üretken bir insandır. Aşa- ğı mahalle camisinin karşısında üç katlı çinko çatılı bir evi vardı. Hepimiz az çok biliriz o evi. Yanında koca bir ceviz ağacı vardı. Dibine dökülen cevizleri toplar afiyetle yerdik. Bunun için erkenden kalkıp toplamak gerekirdi. Zira yol kenarı olduğu için gelen geçen toplayıverirdi. Çok eskilerde tren yolunun ilk döşendiği yıllarda, evin altı şantiye olarak kullanılırmış. Dolayısiyle çok işlek bir konumda imiş. Dedemiz ileri görüşlü bir insan olarak, her şeyin ilki onunla gerçekleşirmiş. Mesela Körola’da yetiştirdiği meyve bahçesi, Doğanşehirde bir ilktir. Çalışkan olduğu için maddi durumu da iyi imiş. Kıtlık yıllarında, ihtiyacı olanlara yardım eder, ellerinden tutarmış. Nur içinde yatsın.

İlk eşi Fatma, babamın halası(bibisi), benim doğduğum yıl ölmüş. Anlatılanlara göre dinine çok düşkün, devamlı okur ve niyaz edermiş. Anneannemi kendisinin üzerine kuma olarak aldıktan bir müddet sonra boşamaya kalkması karşısında “ Madem boşayacaktın onu niye üzerime kuma getirdin. Bu Allah’a revamıdır? Buna asla rızam yoktur” diyerek tepki koyması üzerine kocasını almış olduğu bu kararından vazgeçirmiştir. İkinci eşi Fadime ise benim anneannemdir. Kuma olarak alınmıştır. Çok akıllı ve zeki bir insandı. Gördüğü ve öğrendiği bir şeyi asla unutmazdı. Herhangi bir eve girip çıktığında, o evin kaç odası, kaç kapısı, kaç penceresi ve hatta merdiveninin kaç basamaklı olduğunu kesin olarak bilir-di. Torunlarını ve yeğenlerini çok sever ve gözetirdi. Hiç unutmam yeğeni Va-hap Korkmaz’ın öldüğünü duyar duymaz, hemen oraya yığılıverdi. Her ikisinin cenazesini peş peşe kaldırmıştık.

AHMET DURAK- Esat-Ümmiye Doğan kızı Makbule ile olan evliliğinden; 1)Şemsi Doğan + Latife = Metin Oktay(Ekonomist) ve Esat(Gazeteci)- 2) Nuran + Münir Taştan= Kubilay (Cum.Sav.) ve İlkay Seda(İkt.)- 3) Hülya + Recep Albayrak = Esra (Psikiatrist) ve Arda(Bil.Say.Müh.) 4)Birsen + Haksun Acet(Mütehassıs Dr.)= Sebla(Kimyager) ve Sezin(Psikolog)

Ahmet Durak, benim sevgili dayım ve kayın babam. Giyimi ile kuşamı ile, tavır ve davranışları ile insanlarda saygı uyandırırdı. Örnek bir insandı. Ailevi yaşan- tısı mükemmeldi. Müteahhitlikle iştigal ederdi. Maddi durumu çok iyi iken son zamanlarda çok sıkıntılar çekti. Sıkıntı çekmesinin nedeni de işlerini hilesiz ve düzgün yapıyor olmasından kaynaklanmıştır. 1986 depremlerinde, yaptığı Hü- kümet Konağında, bir çatlak bile oluşmamış, depremi inceleyen yetkililer hay- ranlıklarını ve takdirlerini ifade etmişlerdir.

Çocuklarından ŞEMSİ DOĞAN DURAK, benim akranımdır. Kendisi ile gü-zel çocukluk ve gençlik anılarımız olmuştur. Kendisi biraz hayalperestti. Daima çok iyi şeylerin hayalini kurar, ancak hayalleri, beceriksizliğinden mi, yoksa şansızlığından mı gerçekleşmezdi. Buna rağmen, asla bu düşüncelerinden vaz-geçmezdi. Kendisinden ziyade başkalarına hizmet etmekten haz alırdı.

NURAN ve HÜLYA- iyi bir öğretmenlik dönemi geçirmişlerdir. En küçük kızı Birsen iyi bir banka memuresi iken, eşi Dr.Haksun ACET ile evlenip çalışma hayatını bırakmış, evinin hanımı ve çocuklarının annesi olmuştur.

Şayet Birsen, bankacı olarak çalışmış olsa idi, mutlaka başarılı bir bankacı ola-rak hatırlanıyor olacaktı. Eşi bacanağım Haksun Acet’i tarif etmekte kelimeler kifayet etmez. Bonkör, iyilik sever, candan ve çok samimi bir kişiliği vardır. İz-mirli olmasına rağmen Malatya’yı ve özellikle Doğanşehir’i ve insanlarını çok sevmiş, insanlar da onu saygı sevgi ve takdirle karşılamışlardır.

Öğretmenlik görevlerini çok başarılı bir şekilde sürdüren Nuran ve Hülya, öğ- rencileri ve onların velileri tarafından çok sevilir ve takdir edilirlerdi. Emekli olmalarına ve aradan uzunca bir zaman geçmiş olmasına rağmen, öğrencileri ve velileri tarafından hala aranıyor ve hatırlanıyor olmaları, onların bu mesleği ne kadar sevdiklerini, önemsediklerini ve dolayısıyla başarılı olduklarını göster- mektedir. Eşim Nuran; temiz, düzenli, tertiplidir. En olumsuz yanı her işi ağır- dan almasıdır. Bu ise onun yaptığı işi önemsemesinden kaynaklanmaktadır.En ufak bir haksızlık karşısında tepkisini anında koyar ve hiç çekinmez. Bu durum- larda, bazen de kırıcı olabilmektedir. İdeal bir öğretmen olarak hafızalarda dai- ma kalıcı olacaktır.- Baldızım Hülya, çok zeki ve aklı başında insandır. Eli ça-buk ve pratiktir. İnsanlarla iletişimi mesafelidir. Özelliklerinden dolayı kendisini daima takdir etmişimdir. Albayrak ailesinden Recep ile yapmış olduğu evlilik büyük bir uyum ve mutluluk içinde geçmektedir. Bu mutlu evliliğin sonucunda, Esra ve Arda gibi zeki, başarılı ve sevecen iki çocuk dünyaya gelmiştir. Baca- nağım Recep ise, çocukluğundan itibaren tanıdığım, çok efendi, kendime çok yakın hissettiğim güzel bir insandır.

Küçük baldızım Birsen’i hep o çocuksu halleriyle hatırlarım. Oysa torun sahi-bidir. Ne kadar da çabuk büyüyorlar bu çocuklar?... İyi bir anne olmayı becerdi. Nineliği ise mükemmel yapmaktadır. İyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir nine ola-bilmek için büyük gayret sarfettiği inancındayım. Talebeliği sırasında, hocası olan benden güç alarak bazı fevri hareketlerde bulunurdu. İçimden kızmama rağmen hem yakın akrabam ve hem de baldızım olduğu için tepkimi açıkça gös-teremezdim. Geriye dönüp baktığımda o anlardaki olanları gülümseyerek anım-samaktayım.

EMİNE- Osman Bilgili ile olan evliliğinden; 1) Gülser + Fahri Yağcı (Geniş bilgi “Yağcı” ailesinde) 2) Gülümser + Servet Özbey(Geniş bilgi Özbey aileside) 3) Ökkeş + Fatma (Geniş bilgi “Bilgili” ailesinde) 4)Memet + Nuran (Geniş bilgi “Bilgili” ailesinde) 5) Müberra(çocukken öldü)

Biz yeğenlerini çok sever ve gözetirdi.Yanına uğradığımızda çok mutlu olur, izzet ikramlarla gönlümüzü hoş tutmaya çalışırdı. “ Ola niya sık sık galmiyirsiz. Sizleri öskiyirim(özlüyorum)” demesini hiç unutmam. Kendisini çok seviyor ve arıyorum.

MUSTAFA DURAK- Nezaket ile olan evliliğinden; ERSİN DURAK + Nevin= Pınar ve Bahar – ERKAN DURAK (Elekt.Müh.) + İlksen (Öğret.)= Gamze (Eczacı) ve Gürol(Bil.Say.Uz.)- CANAN + Kemal Demiral = Gözde

Dayım Mustafa Durak; kültürlü, konuşmaları etkili, itibarlı, saygın ve yakışıklı bir insandı. Ancak, etki altında kalmayan, başına buyruk, kural tanımayan birisi olarak tanıdım. Önceleri tapu dairesinde memur olarak çalıştı. Bilahare Alman- ya’ya gitti. Orada sinemacılıkla uğraştı. Emekli olunca da Türkiyeye döndü. Asker arkadaşı Kamil Durdu, onun hakkında şunları anlattı: “ Mustafa ile birlik- te askerlik yaparken, komutanlar kendisinden el aman etmişlerdi. Kural tanı- mazdı. Çoğu zaman izinsiz dışarı çıkardı. Bir gün; izin için komutanın huzuruna çıktım. Nereli olduğumu sordu. Ben de “Doğanşehir’liyim komutanım” dedim. Bunun üzerine komutan sinirlendi ve dikelerek “Mustafa Durak’ın memleketin-densin öylemi? İzin mizin yok, haydi çık dışarı” diye beni azarladı. Böylece izinden de olduk. Doğru düzgün askerlik yapmaz, çoğu kez firar eder, dışarı-larda eğlenir, komutanları pek takmaz, olay çıkarırdı… Aksi ve keyfi tavırları sivil hayatta da devam ederdi. Bütün aile fertleri C.H.P.yi desteklerken, dayısı Esat Doğan C.H.P Mebusu iken D.P.yi desteklemiş ve hatta bir süre ilçe başkan-lığını bile yapmıştır. Çocukları ERSİN ve ERKAN’ın çocukluk yılları kısıtlı da olsa bizlerle geçti. Her ikisi de son derece mütevazi, iyi kalpli, sevecen ve nazik insanlardır. Kendilerini çok sevmekte ve takdir etmekteyim. Ersin hala Alman-yada yaşam sürmekte, ara sıra Türkiye’ye gelip akrabalarını ziyaret etmektedir. Erkan çeşitli fabrika ve iş yerlerinde, elektrik mühendisi olarak hizmet verdikten sonra, emekliye ayrılarak eşi ve çocukları ile İzmirde mutlu bir yaşam sür-dürmektedir. Kendisi akraba ve dost canlısı, iyi niyetli sevdiğim ve takdir et-tiğim biridir. Canan’ı pek yakından tanıyamadım. Ancak onun da iyi bir insan olduğuna inanmaktayım. Genç yaşta hayatını ağır bir hastalık sonucu kaybet-mesi bizleri çok çok üzmüştür.

HATİCE- Köşger Mustafa Tatar ile nişanlı iken Mustafa Ağa tarafından kaçırıl- dı. Fazla yaşayamadı öldü. Çocuk yok.

(Zaptiye)MEMET DURAK, ikinci evliliğini kuma olarak aldığı Fadime (Benim anneannem) ile yaptı. Bu evlilikten; 1) Cemile(1925- 2003) -2)Mahmut(1927-1940)Ölü. - 3)Asım(1932-2014) ve 4)Nadiye(1933-2007) dünyaya geldi.

I-CEMİLE- Yusuf Taştan ile evliliğinden; Münir- Münire(ölü)- Ünver- Nevide- Nevriye ve Gürsel dünyaya geldi… Benim sevgili anneciğim. Herkesin annesi kendisi için ne kadar kıymetli ise, benim annem de, benim ve bizler için o kadar kıymetlidir. Çok zeki, çalışkan ve fedakar bir insandı. Gerektiğinde bir erkek gi- bi çalışır, her olumsuzluğa göğüs gererdi. Sıkıntılı anlar da yaşadı. Ancak hiçbir zaman pes etmedi. Mücadelesini son anına kadar sürdürdü.(Geniş bilgi “Taş-tan” ailesinde)

II-ASIM DURAK- Aysel ile olan evliliğinden; 1) Salih 2) Ali 3) Gönül 4) Sa-lim 5) Sami dünyaya gelmişlerdir.

Asım Durak, en küçük ve öz dayım. Dirayetli bir insandı. Olaylar karşısında soğukkanlılığını muhafaza etmesini bilirdi. Durumları hiç dert edinmez, daima moralli olmaya çalışır ve herkese de bu konuda telkinlerde bulunurdu. Ağır bir hastalık geçiriyor olmasına rağmen, uzun yıllardır hastalığına direnmesini bil- miştir. İlçenin ilk şoförlerinden sayılır. Bir süre Almanyada çalıştı. Emekli olup, şimdilerde büyük gelininin yanında, ağır bir hastalığın pençesinde yaşama diren-mekte iken, Nazillide, gelininin ve torunlarının yanında vefat etmiştir.

SALİH DURAK- Başlarda savruk bir hayat yaşadı. Eşi Pakize’nin kendisine anlayışlı ve hoşgörü ile yaklaşması sonucu hayatı düzene giriverdi. Şekerbankda görev yaparken geçirdiği bir felç ile sağlık düzeni bozuldu. Sonunda pek fazla yaşayamadan genç yaşta vefat etti. Polatlı Pakize ile olan evliliğinden, Bahadır, Burak ve Bora dünyaya gelmişlerdir.

ALİ DURAK- Elinden her iş gelmesine ve bu işleri de iyi becermesine rağmen, düzensiz bir yaşam sürdürmektedir. Özel İdarede çalışmasına devam etmektedir. Erkenekli Fatma ile olan evliliğinden, Burcu, Atakan ve Hilal dünyaya gelmiş-lerdir. Alinin yaptığı ve sonradan boşandığı eşinden de bir kızı bulunmaktadır. SALİM DURAK- Akıllı, zeki ve maharetlidir. Bu aklını iyi kullanması kendisi- ne avantaj sağlayacaktır. Çeşitli işlerde çalışmış ve emekliye ayrılmıştır. Güne-doğrulu Nurgül ile olan evliliğinden, Uğur( Öğret.) ve Onur olmuşlardır. GÖNÜL- Öğrencilik ve evliliğinin ilk yılları iyi geçmiştir. Şayet isteseydi ve ça- ba gösterseydi çok daha iyi konumda olabilirdi. Ancak kendini koyverdi ve içine kapandı. Bu durumu hem kendisine ve hem de yakınlarına olumsuz yönde yansı- maktadır. Halit Ömer oğlu Selim Güven ile olan beraberliğinden, Ömer- Kıymetle, Gamze ise A. Murat Alıcıoğlu ile evlilik yapmışlardır.

SAMİ DURAK- Kendini bilen, ağır başlı, insanlara saygılıdır. İnönü Üniversi- tesinde almış olduğu görevi başarı ile sürdürmektedir. Bahrili Ayten ile olan beraberliğinden, Hümeyra ve Selçuk dünyaya gelmişlerdir.

III-NADİYE DURAK- O benim çocukluğumun koruyucu meleği idi. Beni ço-cukluğumda omuzuna alır gezdirirdi. Bir gün beni alıp okula bile götürdü. Okul, o zaman, Sağlık Ocağının bahçesinde kiremit çatılı küçük bir bina idi. Sınıfta öğretmenler bize ters ters bakıyorlardı. Muhtemeldir ki benim gibi küçük bir çocuğun okula getirilmesinden hoşlanmamışlardı. Onun beni bu riski göze ala-rak okula kadar götürmesi beni ne kadar çok sevdiğini göstermektedir. Onun bana daha doğrusu bizlere olan sevgisi, bizim de ona olan saygımız ölünceye kadar devam etmiştir.

Nadiye – Latif Durak ile olan evliliğinden; İlksen (Öğret.)-İlker (Prof.) Alper (Prof.) –Aysen (Elektronik Müh.)Hepsi de zeki ve yeteneklidir. Çocuklar ile ayrıntılı bilgi Latif Durak hanesinde işlenmiştir.

III) Z Ü H T Ü – Molla Süleyman’ın Ayişe’den olma en küçük oğlu. Eşinin kim ve kimlerden olduğunu öğrenemedim. İki oğlu var 1) Süleyman (Fırıncı) 2)Abit

SÜLEYMAN KARAÇORLU(OLCAY)- Mustafa + Fatma Yerlikaya’nın kızları Rukiye evliğinden çocukları olmamıştır. Kendisi fırıncılıkla uğraştığından Fırın- cı Süleyman olarak isim yapmıştır. Çok güzel ve lezzetli ekmekler pişirirdi. Ek-meklerin kokusu ta uzaklardan hissedilirdi. Çocukluğumuzda o kokuyu almak için fırının etrafında dolaştığımız çok olmuştur. O zamanlar fırın ekmeğine öz-lem duyardık. Paramız olmadığı için ancak uzaktan seyredip, kokusunu içimize çekerek tatmin olmaya çalışırdık. Elimize para geçtiğinde de fırın ekmeğini ev ekmeğine katık edip öyle yerdik… Kendisinin nüktedan ve esprili olduğunu söylerler. Kendisi ile ilgili şu hikayeyi kahvehanede arkadaşlarına anlatır, onları güldürürmüş.

“ Rukiye’ye sevdalıyım. Onu görmek için can atıyorum, ama ne mümkün? Görünmekten hem ben, hem de o çekiniyor. Eskiden bu işler ayıp kaçar, hoş karşılanmazdı. Nihayet bir gün onu, evlerinin önünde sacda ekmek pişirirken gördüm. Sağa sola baktım, kimsecikler yok. Kendi kendime “ Oğlum Süleyman, fırsat bu fırsat, değerlendirmelisin.” diyerek eve gittim. Yeni elbisemi giyindim. Saçlarımı taradım. Dükkandan da bir hediye alarak hemen yanına koştum. Beni görünce yüzü kızardı. Kimseler var mı diye sağa sola baktı.Ve gülümsemeye nazlanmaya başladı. Hemen atıldım. “ Gız Rukiye pişirdiğin ekmekler de ne gü-zel kokuyor!... Bak sana bir hediye aldım. Bu hediyemi al, sen de bana oradan sıcak bir ekmek ver bakayım.” dedim. Hediyeyi uzattım ve ekmeğini almak için yere doğru çömelince, sesli bir şekilde kaçırmıyayım mı ! Ulaa, başımdan kay-nar sular döküldü sandım. Küçüldüm, küçüldüm bir topak kaldım. Aklım başım-dan gitmişti. Ulan sırası mıydı şimdi? diyerek hemen oradan uzaklaştım. Doğru evimizin ahırına. Üç gün diyende kendimi ahıra hapsettim ve hiç dışarı çıkma-dım. Kendimi bu şekilde cezalandırmış oldum.

Abit Karaçorlu- Eşinin kim olduğunu ve kimlerden olduğunu tespit edemedim. Ayten ve Nazif adlarında iki çocuğunun olduğunu, Ayten’in Rıfat isminde bir Malatyalı ile, Nazif’in de Nimet isminde birisi ile evli olduklarını öğrenmiş bu- lunmaktayım.

-D U R D U A İ L E S İ –

Bu aile, Turak ile Rukiye’den türemedir. Bu beraberlikten; 1)Ali İsmail (1841-….) 2)Mahmut 3)Fatma 4) Sultan dünyaya gelmiştir.

-ALİ İSMAİL(1841-…)Ailenin en büyüğü “Duvar Ali “olarak anılmıştır. Benim fikrime göre “Turak Ali “ diye anılması gerekirdi. Zira, muhacir kesimde insan- lar genellikle baba ismi ile anılmaktadır. Zamanla Turak, Duvar şekline dönüş- müş olabilir. Ali İsmail(Turak Ali) Molla Cimo kızı Rukiye ile evliliğinden; Ayşe- Nesime- İzzet(1874-1926) dünyaya gelmişlerdir.

AYŞE- Malatyalı Orhanoğullarına gelin gitmiştir. Müzeyyen isminde bir kızı vardır. Müzeyyen, Yumurtacı Hamdi olarak bildiğimiz Hamdi Özgüner ile ev-lenmiş ve bu evlilikten Ali dünyaya gelmiştir.

NESİME- Aslan(çavuş) Tekin ile evlenmiş, bu evlilikten; Mustafa-Hacı ve Ayşe dünyaya gelmiştir.(Geniş bilgi “Tekin” ailesinde.)

İZZET DURDU(1874-1926)- İlk evliliğini Hacı Kasım kızı Enife(1876-…) ile yapmış, bu evlilikten, Abdurrahman(1900-1967) dünyaya gelmiştir.

İzzet ; H.Abbas Durak, H.Ahmet Özel, Akali Öztürk ile çocuğu Abdurrahman daha 40 günlük iken Yemen Harbine katılmış, diğerleri dönerken kendisi ve Özel ailesinden baba ve üç oğlu ile birlikte şehit düşmüşlerdir. Genç yaşta dul kalan eşi Enife hiç kimse ile evlenmemiş, kendini oğluna hasretmiştir.

Yemen deyince aklımıza hemen o türkü gelir.Yazanı belli olmayan “Hüsey- ni” makamında okunan türkü şöyledir:

Burası Yemendir, gülü çemendir Kışlanın önünde asker sesi var Giden gelmiyor, acep nedendir? Bakın çantasında nesi var? Burası Huş’tur, yolu yokuştur, Bir çift kundura, bir al fesi var. Giden gelmiyor, acep ne iştir.

Kışlanın ardında yanıyor kazlar Kışlanın ardını duman bağladı, Ayağım ağrıyor, yüreğim sızlar Analar babalar kara bağladı, Yemen’e gidene ağlıyor kızlar. Yemene gidince herkes ağladı.

Türküde geçen “Huş” Yemen’in başkenti SANA’nın bir mahallesidir.Yemen o tarihlerde Osmanlı toprağıdır. Orasını korumak Anadolu evlatlarına düşmüş ve bu uğurda binlerce şehit verilmiştir.

Yemen türküsü, her duyduğumuzda gözlerimizi yaşartan ve bizleri son derece duygulandıran dizelerdir. Bu türküler, Mehmetçiklerin Yemen’e uğurlanışı sıra-sında söylenmiştir.Yemen’e gidiş vardır ama, dönüş şüphelidir. Doğru düzgün şehitlik haberi bile alınamaz.

Cahit Kayra “Ah O Yemen” adlı eserinde, imparatorluğun son günlerini şu şe- kilde dile getirmektedir. “ Yemen Harbi, Arap kabile aşiretlerinin, İngilizlerin de kışkırtmasiyle, Osmanlıya karşı ayaklanması üzerine yapılmıştır. Ne yazık ki o zaman ki orduyu idare eden kumandanların kötü yönetimi, bilgisizlikleri, kor-kaklıkları, bir de bunun üzerine açlık ve sefalet eklenince, asker zaiyatı kaçınıl-maz olmuştur. O tarihte genç bir subay olan Hasan Muslihittin Paşa’nın anlat-tığına göre, asilere karşı kumandan, top seslerinden ötürü iki hamile eşinin çocuklarını düşürürler endişesiyle top atışına müsaade etmemiştir. Açlığın ve gerekli tedbirlerin alınmamış olması, beş bin civarında askerin telef olmasına ve cesetlerin kuyu ve çukurlara doldurulmasına sebep olmuştur. Muslihittin Paşa raporunun sonunu şöyle bağlar. Ben bütün bunları mürekkeple değil, gözyaş-larıyla yazıyorum.”

İzzet Durdu, ikinci evliliğini Halit-Sultan Güven kızı Asiye(1896-1934) ile yapmış, bu beraberlikten çocuk olmamıştır.

ABDURRAHMAN DURDU(1900-1967)- Hurşit ve Hadis Köse kızı Vildan ile evlenmiş, bu beraberlikten; 1)Kamil 2)Zihni dünyaya gelmiştir.

Tanıdığım kadarı ile Abdurrahman dayı ağır başlı ve sakin bir insandı. Ortalıkta fazla gözükmez, kimselerle fazla irtibatı olmazdı. Kendini meşgul edecek mutla- ka bir şeyler bulur, zira çalışmayı çok severdi. Özellikle marangozluk işlerinden çok iyi anlardı. Bu olumlu özelliklerini genç yaşta dul kalmasına rağmen ve baş-ka bir evlilik yapmadan, ömrünü kendisi için harcayan annesine borçlu olduğu söylenir.

1)KAMİL DURDU- Vasıf Ağa’nın kızı Kıymet ile evlendi. Bu beraberlikten; Erkan (Ekonomist)- Leman- Nazan ve Munise dünyaya geldi. Kâmil ağabeyle son zamanlarında çok sohbetimiz oldu. Onun verdiği bilgilerden çok yararlan- dığımı söyleyebilirim. Anlattıklarından hareketle, gençlik yıllarında evlerine sı-ğınan bir genç kadını, babasının kendisi ile evlendirmek istemesi üzerine mem-leketi terk etmiş, uzun yıllar eve dönmemiştir. Babasının ölümü üzerine evine dönmüştür. Kendisi, babası gibi iyi bir ustadır. Elinden her türlü iş gelirdi.

ERKAN DURDU- İyi bir ekonomisttir. Bazı bakanlara danışmanlık yapmıştır. Şu sıralar T.R.T. de önemli bir ifa etmektedir. Abdurrahman Efe isminde bir oğlu vardır. LEMAN- Mahmut isminde biri ile-NAZAN- Kilisli bir avukat ile evlidir. MUNİSE- Öğretmen ve bekardır.

2)ZİHNİ DURDU- Polatlı Mahire ile olan evliliğinden; 1)Zennure 2)Mahmut 3)Münire 4)Mümine dünyaya gelmiştir.

1)Zennure + Ender Sümerli = Tuba –İsmail- Kevser ve Ayşe. 2)Mahmut + Hülya(Yolkorulu) = Kübra ve Ferhan. 3)Mümine + Adnan(Öğret.Konyalı) = Büşra ve Tunahan. 4)Münire, henüz bekardır.

Zihni Durdu; doğru düzgün okul yüzü görmemiş olmamasına rağmen, okumaya ve öğrenmeye duyarlı bir insandır. Böylesine zeki, muhakemesi kuvvetli bir in-sanın okuldan yoksun kalması büyük bir kayıptır. İlçede yaşanan olayları adeta zihnine kaydetmiştir. Bilgisinden en çok yararlandığım kişidir. En güzel yanı; hiçbir etkide kalmadan olayları objektif bir şekilde aktarmasıdır. İyi bir D.P.li olmasına rağmen, zamanında yapılanları, hiç de hoş karşılamadığını beyan et-mekten çekinmemektedir.Tam anlamı ile doğrucu bir kişiliği vardır.

Eşi Mahire abla, dul olan annesi ile birlikte bizim evin bitişiğinde oturmakta idi-ler. Gerek annesi ve gerekse kendisi Ağır başlı, terbiyeli ve dürüst insanlardı. Ben o zamanlar aklı eren bir çocuktum. Mahire abla Zihni abi ile nişanlı idi. Bazı kereler, geceleri, Zihni abinin bizim oralara kadar gelip, nişanlısı ile konuş- mak için fırsat kolladığına şahit olmuştum.

-MAHMUT DURDU(Turak ve Rukiye’den olma) Kendisi güçlü bir pehlivandır. Memlekete geri dönenlerdendir. Kendisi ile hikayeyi daha önce anlatmıştık.

-SULTAN - Recep Ağa Albayrak ile evlenmiş, bu beraberlikten; 1)Muharrem 2)Dudu 3)İsmi oldu.(Geniş bilgi “Albayrak” ailesinde)

-FATMA - Mevlevizade Abdulkadir Özbey ile olan beraberliğinden; 1)Hoca Süleyman (1861-1932) 2) Rıfat (1879-1915) 3) Hüseyin (1889-1915) 4) Hasan (1896-1919) dünyaya gelmişlerdir–(Geniş bilgi “Özbey” ailesinde.)

- İ B R A H İ M A Ğ A A İ L E S İ -

Elmas ile olan evliliğinden; 1)Abdülaziz 2)Altun 3) Senem 4)Yeter olmuş-tur. Ayrıca, Azime ile olan evliliğinden de Seyhat(1886-1972) dünyaya gelmiş-tir. İbrahim Ağa ve oğlu, soyadı kanunundan önce öldükleri ve kızları da başka ailelere gelin gittiklerinden soyadı kullanamamışlardır. İbrahim Ağa, memleket-te Rus kiyası olarak görev yapmış, Viranşehir’e geldiklerinde de köyün ilk muh-tarıdır.

I)-ABDÜLAZİZ- Gülçehre ile olan evliliğinden Emine dünyaya gelmiştir. Se-ferberliğe iştirak etmiş, Enver Paşa komutasında Sarıkamış Muharebesinde, do-narak ölen takriben 90 000 askerin arasındadır.

EMİNE- Abdürrezzak ve Nazire oğlu Ömer Doğan ile evliliğinden, Reşit ismin- de bir oğulları olursa da çocuk yaşta ölmüştür. Ömer Doğan da fazla yaşaya- mamış genç yaşta vefat etmiştir. Adet olduğu üzere, genç yaşta dul kalan Emine, kaynı Ahmet Doğan ile evlendirilmiştir. Bu evlilikten de Vahit Doğan ve Nec-miye dünyaya gelmiştir. Necmiye çocuk yaşta ölmüştür. (Geniş bilgi “Doğan” ailesinde)

II)-ALTUN - Entelli Şakir Yılmaz ile evliliğinden (Topal)Hasan Yılmaz Hoca dünyaya gelmiştir.(Geniş bilgi “Yılmaz “ ailesinde.)

III)-SENEM- Şükrü Erdoğan ile evliliğinden; 1)H.Ali 2)Nazeni 3)Asiye dünya-ya gelmiştir.(Geniş bilgi “Erdoğan “ ailesinde)

IV)-YETER- Ali Kuru ile evliliğinden; 1) Ahmet 2) Lütfiye 3)Hanifi 4)Fikriye dünyaya gelmiştir.(Geniş bilgi “ Kuru “ ailesinde.

V)-SEYHAT- Derviş Ağa İnal ile olan evliliğinden; Fatma ve Mahmut(Topal) dünyaya gelmişlerdir. ( Geniş bilgi “ İnal” ailesinde)


  • K A Y A A İ L E S İ -

Bu aile, Kel Ahmet ve Tükeze’den türemedir. İlk evlilikten Numan (1831-1914) dünyaya gelmiştir.

NUMAN KAYA- Dursun+Zekiye kızı ELMAS(1844-1911) ile olan evliliğin- den; 1) Muhteber (1854-1937)- 2) Mahbule(Fidan)1874-1961 3)Yusuf (1877-1916)- 4)Ahmet(1886-1914 ) olmuştur.

I)-MUHTEBER- İskender Yücel ile olan evliliğinden; 1) Rüstem(1902-198.) 2) Mehmet (1918-1974)- 3)Raziye(1909-1938)- 4)Hasan(1895-1912) dünyaya gelmişlerdir. (Geniş bilgi “Yücel “ ailesinde )

II)-MAHBULE (Fidan) – İlk evliliğini Kutlu ailesinden Ali ile yapar. Ali’nin genç yaşta ölümü üzerine kaynı İbrahim ile evlenir. Ali’den çocuğu yoktur. İbrahim ile evliliğinden;1) Nigar(1901-…)-2)Hava(1903-…) 3)Seyhat (Sebehat) 1899-…) 4)Hüseyin Hüsnü (1911-1962) 5)Fatma (1915-…)dünyaya gelmiştir. (Geniş bilgi “Kutlu “ ailesinde)

III)-YUSUF KAYA- Coşkun ailesinden Molla Coşkun ve Fatma kızı Fetehne (Fatma)(1881-…) ile evliliğinden yine Fatma (1911-…) isminde bir kızı vardır. Fatma’nın ilk evliliğinden, Hatice dünyaya gelmiştir. Hatice, Porgalı kalaycı Abuzer Koç ile evlenmiştir. (Geniş bilgi “ Koç” ailesindedir.) Fatma, kocasının erken ölümü üzerine, küçük kızı Hatice ile ortada kalmış ve Kerim Toraman ile evlilik yapmış ve evlilikten de; Raife- Ahmet- Mahmut- Fehret ve Fahri dünya- ya gelmişlerdir. (Geniş bilgi “ Toraman “ ailesindedir.)

IV)-AHMET KAYA- Çiftçi Ahmet ve Makbule’den olma Fatma ile olan evlili- ğinden; 1) Hacı Memet (1912-1972)- 2)Mahmut (1915-1924) – 3)Rahime(1917-1934) dünyaya gelmişlerdir. Mahmut ve Rahime genç yaşta ölmüştür.

Ahmet, Seferberliğe katılmış ve şehit düşmüştür. Eşi Fatma, Gölbaşılı Osman Garip ile evlenmiş, bu evlilikten de Fahriye ve Gülperi olmuştur.


Yüklə 2,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin