Bu Ayırım Günü’dür-verilen bir hükümdür. (…sözdür/verilmiştir.)
Biz topladık sizleri,sizden öncekileri (…öncekilerle,)
Getirdik bir araya,bir yere kolaylıkla.
(Söz konusu olamaz bir güçlük bizim için.) (…değildir…)
Azaptan kurtulmaya-yargılanmaktan ya da-
Yönelik bir hileniz,birplanınız,bilginiz
Bir oyununuz varsa gösterin onu Bana!
Gücünüz,kuvvetiniz,aklınız,düşünceniz (…kudretiniz…)
Eğer yetebilirse-kafi gelirse-buna!
O Gün hakikat(ler)i-Kıtab’ı,melekleri,
Ahret’i,elçileri,inanç sistemlerini- (…tek inanç istemini-)
Yalan sayanlar var ya,vay onların haline!
(Nankör beyinsizlere/kibirli bencillere.)
Şüphesiz O Gün takva sahipleri baş başa
Huzur veren görkemlikoyu gölgeliklerde
Ve pınar başlarında-havuz kenarlarında- (…başlarında…)
Canlarının çektiği her şey,ama her şeyi
Bulup tadacaklardır,ağırlanacaklardır,
Konuklanacaklardır,ikramlanacaklardır…
686
Sonsuz türde meyveler,sonu gelmez nimetler. (.tükenmeyen/eksilmeyen)
Arasında tertemiz bir hayatla sonsuza
Dek yaşayacaklardır,mutlu olacaklardır .(…erinç bulacaklardır.)
-Zamansız mekanlarda/mekansız zamanlarda-
Ve gark olacaklardır-kucaklaşacaklardır- (-kuşatılacaklardır-)
Neşeye,hazza,zevke mevsimsiz bahçelerde.
Orda kendilerine-takva sahiplerine;
(Sorumluluk bilinci kuşanmış yiğitlere;) (…mutlulara/doğrulara;)
“İşlediklerinizin-ürettiklerinizin-
Güzel işlerinizin-iyi niyetinizin- (-samimiyetinizin-)
Karşılığında size-sonsuz keremimizle-
Verdiğimiz şeylerden,tertemiz nimetlerden
Şimdi afiyet ile,gönül erinçliğiyle
Yiyin,için!”denilir,bol,bol ikram edilir.
“İyilikler/sevgiler/hayırlar/güzellikler
Üretenleri böyle ödüllendiririz Biz.
Kim neler getirmişse Nezdimizde misliyle (…neyi…)
Onu bulur şüphesiz-kıl kadar zulmetmeyiz.-
O Gün hakikat(ler)i-Allah’ı,Peygamber’i,
Mahşer’i/Mahkeme’yi/diğer peygamberleri- (…cümle…)
Yalan sayanlar var ya,vay onların haline!
(Şeytanın dostlarına,kibrin tutsaklarına!) (…nefsin…)
Kitab’ı,Peygmber’i,vahyin aydınlığını (Kitab’a,Peygamber’e,
Yalanlayanlar siz de dünyada(n) az bir süre …aydınlığına)
Yararlanıp,geçinin,oyalanın,eğlenin! (…dudak bükenler…)
Günahı hayat tarzı haline getirip de,
Boş,geçici zevklerin sürün yiyin ve için
Tez geçen safasını bakalım doyumsuzca,
Yaşayın sorumsuzca-yaşamak eğer buysa!-
-Hiç ölmeyecek-sonu gelmeyecekmiş gibi
Savurun neniz varsa,ne neniz yoksa hoyratça!-
(Gerçek olan şudur ki,sizler suçlularsınız, (…aymazlarsınız,)
Yeryüzü ömrünüzde günahkarlardansınız.) (…dınız)
O Gün hakikat(ler)i-Allah’ı,Peygamber’i,
Cennet’i,Cehennem’i,-apaçık ayetleri-
Yalan sayanlar var ya,vay onların haline!
687
(Beyinsiz sapkınlara/nefsin tutsaklarına.)(…kullarına!)
Onlar,kendilerine;”Eğilin!” denilince
Allah’ın Huzuru’nda!”,eğilmezlerdi asla!
O Gn hakikat(ler)i-Allah’ı,Peygamber’i,
En Adil Duruşma’yı-En Büyük Mahkdeme’yi-
Yalan sayanlar var ya,vay onların haline!
(Münkir yalancılara,yalancı münkirlere!)
Artık bundan-Kur’an’dan-Kitaplar Anası’ndan-
Sonra hangi bir söze-mucizeye/belgeye- (…hadise/hüccete-)
İnanacaklar onlar,inançsızlar,bahtsızlar!
(Onlar kendilerine bile inanamıyorlar ki!
İnandıkları şeyler yaşamlarından belli!)
MÜRSELAT(77/34-50)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin MUHYİ Adıyla
Ey insanlar!(İnsanlık ailesi!)Eğer siz
Yeniden dirilmekten kuşku içindeyseniz,
-Ki olabilirsiniz-Şu bir gerektir ki Biz
Sizi önce topraktan-özel bir karışımdan-
Sonra spermden-nutfeden-sonra bir emriyondan-
Pıhtılaşmış bir kandan-bir damla alakadan-
Döllenmiş karışımdan-çok özel döl suyundan-
Rahmin cidarlarına-kaygan duvarlarına- (…çeperlerine)
Asılarak tutunan aşılı yumurtadan,
Sonra da ne olduğu-doluluğu/boşluğu-
Hamlığı/olgunluğu/kıvamı/yoğunluğu (…(hamuru/mayası…)
Yaratılış biçimi kısmen belirli olan (…formatı/belli belirsiz…)
Uzuvları ilk önce kısmen belirlenmişken,(…şekillenmişken,)
Sonradan belli olan canlı et parçasından (…tamamlanan…)
688
Bir çiğnemlik çiğ etten-yoğun proteinlerden-
Yarattık ki sizleri-uzuvları zamanla-
Sonra zaman içinde -oluşan bir ceninden…
(İlk asli unusurları oluşmuş,fakat tali
Unsurları oluşma aşamasında olan…)
Asıl mesaimizi-Yüce Kudretimizi-
Ulu sanatımızın erişilmezliğini,
Mutlak düzenimizin eşsiz yüceliğini
Gösterelim açıkça,bulunalım beyanda.
Biz dilediğimizi-dünyaya gelmesini-
Murad ettiğimizi dilediğimiz gibi,
Dilediğimiz kadar belirlenmiş bir süre
Bekletiriz orada-kadınlık organında.-
-Anaların rahminde,bilgimiz dahilinde.- (…gözetimimizde.)
Çıkarırız oradan sizi daha sonra da
Saf bir bebek olarak-bir mucize halinde-
Daha sonraki yıllar-zaman/mekan içinde-
En güçlü çağınıza-buluğa/olgunluğa-
Doruk kuvvetinize ulaşacak şekilde (..biçimde)
Büyütürüz özenle-çiçek narinliğiyle-
(Belirli süreçlerden geçiririz peş peşe…)…(.ardarda…)
Güçlenip,kendiniz tanıyarak,iyiyi,
Kötüden ayıracak duruma getiririz.
Ve bununla birlikte takdirimize göre
İçinizden kiminiz fefat eder,kiminiz (…kimisi…)
Erken/genç yaşlarında/yaşlılık çağlarında
Öldürülür,eceli-belirlenen süresi-
Gelip çattığı zaman geciktirilmez asla!
(Bir değişme olamaz Allah’ın yasasında.)
Zaman ilerledikçe-gün/gece değiştikçe- (…dönüştükçe,)
Ömrün en bereketsiz,en basit,en verimsiz,
En rezil,en önemsiz,en güçsüz,en çaresiz,
-En belirsiz,güvensiz,en karanlık,bilinçsiz…-
Çağına/noktasına-dünya saltanatında-- (…dağdağasında-)
İtilir,gönderilir,ak düşer saçlarına, (karlar yağar başına…)
Dizlerinin bağları sık,sık çözülür,gevşer. (…çözülüverir.)
689
Ta ki bilen bir kimse olduktan sonra yine
Bir şey bilmez,anlamaz ,anlatamaz bir hale
Getirilir,çevrilir-döndürülr/evrilir.-
Yaşlılıktan bunama derekesine düşer.(…gelir,)
(Hiç kuşkusuz yaşlanan herkes böyle değildir.
Çok ileri yaşlarda hala aklı başında,
Hala üretebilen,hala işe yarayan,
Çevresine güzellik,iyilik,ışık yayan (…hayır saçan,)
Nice insanlar vardır,soylu aklı selimler
Erdemli kişilikler,seçkin benlikler vardır…
Allah’ın lutfudur bu onların üzerinde.
Selam olsun onlara,o kahraman ruhlara!)
-İşte bu şuna benzer,kulak verin kardeşler!-
Sen şu yeryüzünün de sönmüş ateş halinde (Siz…köz…)
Kupkuru,ölgün halde görürsün üzerine
Hayat veren/dirilten suyu indirdiğimiz
Yağmur gönderdiğimiz-rahmet lutfettiğimiz-
Zaman titrer,ürperir,için,için deprenir,
Kıpırdanır,kabarır,hayat bulur,canlanır.
Her çeşitten,her çiftten bereketli,hoş,güzel,
Gönül açıcı,renkler/kokular hoş çiçekler
Nice bitkiler verir,bitirir,yetştirir.
(Vahiy de böyle iner gönül bahçelerine,
Onunla inşa olmuş beyinler de böyledir.
Manen ölmüş olanlar ancak böyle dirilir.)
İşte sizi yeniden böyle dirilteceğiz.
Ölü toprak içinden çıkarır,getiririz,
Toplarız bir araya Arasat Meydanı’nda
Kurulan Mahkeme’de yargılanmak üzere.
And olsun bu böyledir;Çünkü Allah şüphesiz
Hakkın ta kendisidir,ölüleri diriltir
(Sonsuz ayetleriyle apaçık belirgindir.)
O’na bir güçlük yoktur.Ve-O-iyi biliniz
Herşeyin üzerinde sınırsız kudretiyle
Egemendir,yetendir,güç yetirebilendir
Evreni yönetmeye,onu ters/yüz edip de
Tekrar düzenlemeye sonsuz iradesiyle.
690
-Limitsiz bilgisiyle,benzersiz projesiyle.-
(Bunların gösterdiği tek bir amaç vardır ki,
Anlatılmak istenen yerlere/zamanlara-
O da mutlak olanın,yalnızca Bir Allah’ın,
Ölümsüz Yaradan’ın-Yüce aşkın Varlık’ın-
Olduğu gerçeğidir-böyle bilinmeldir!-)
O zaman Müslümanlar olarak yerimizi (…tavrımızı)
Daha uygun/yerinde belirleyebiliriz.
O’na adanmış olan mahzun yüreğimizi (…benliğimizi/hayatımızı)
Gözümüzü kırpmadan feda edebiliriz.
Bize yaraşan budur,bizlerden beklenen dde!
Rahman’ın hoşnutluğu,rahmeti,inayeti
Elde edilebilir,bizi kuşatabilir…
O zaman insanlığın bahtı değişebilir,
Zaman nehrinin akış yönü düzelebilir…
HAC(22/5-6)
MÜ’MİN(40/67)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin HALIK Adıyla
Ey insanlar!(İnsanlık ailesi!)Sizleri,
Sizden öncekileri-sizden sonrakileri (-sonra gelecekleri-)
Yaratan Rabbinize kulluk edin güzelce.
O’na karşı gelmekten-saygısızlık etmekten-
Sakının,çekinin ki,uzak tutulasınız
Terkmil kötülüklerden,Cehennem ateşinden
Kurtulabilesiniz,arınmış olasınız.
Umulur ki böylece Cennet yolu sizlere
Açılır da,huzura,sonsuz bir mutluluğa, (Açılsın da…)
Erince,özgürlüğe,sonsuz güzelliklere
Ere(r)siniz sonunda Rabbin hoşnutluğuna.
(Ölümsüz Sevgili’nin esriten vuslatına.)
691
O,yeryüzünü size bir döşek,gökleri de
Tavan kıldı üstünde-her yandan çevresinde.-
Su indirerek gökten onunla ölü yerden
Her türlü ürünlerden-meyveler/sebzelerden-
Besin olmak üzere yetiştirdi sizlere,
İkram etti cömertçe.Allah’a bile,bile
(Bütün bunları yapan kudretin(de) Tek O olan.)
Artık ortak koşmayın nefsinize uyarak! (Sakın…)
(Eşdeğer rakip güçler tasarlamayın sizler.) (…tasarlayım demeyin!) Hıyanet edenlerden olmayın,zalimlerden
-Bunca haksızlıklara,nankörlüklüklere rağmen-
Verilen emanete-sayısız nimetlere-
Sizler,ey siz münkirler,-binbir yüzlü kafirler-
Kulumuz Muhammed’e-dosdoğru Elçimiz’e-
Gönderdiklerimizden,vahyettiklerimizden
-Kitab’ı oluşturan kutsal sözlerimizden- (Kitab’ın içindeki…)
Kuşku duyuyorsanız,gerçekten haklıysanız (…şüphe ediyorsanız)
Eğer iddianızda-yamuk bakışınızda.- (…Bu evrensel konuda…)
Ve doğru sözlüyseniz-eğer samimiyseniz-
Benzeri bir sureyi haydi getirseniz e,
Ortaya koysanız ya gücünüz yetiyorsa!
Eğer Allah’tan başka şahitleriniz varsa
Ve güvendikleriniz,çağırabilirsiniz
(İlminden/zekasından emin olduklarınız!)
Onları da yardıma olanca çabanızla
Duyurabilrsenz,yazık ki acizsiniz!
(Allah’la yarışmaya,aşık atmaya kalkmak
En büyük küstahlıktır,dahası ahmaklıktır, (..hamakattır.)
Dünyada,ahirette hüsrandır,yalnızlıktır.
Yerde ne var,ne yoksa sizin yararınıza
Hiçbir güçlük çekmeden yaratan yalnız O’dur.
Sonra iradesiyle-ilmiyle/kudretiyle-
Yönelerek göklere-boyutsuz feleklere-
Kuşattıkça kuşatan emri altına alan (…buyruğuna uyduran)
Yedi katman halinde-sonsuz renkte/şekilde-
İlahi yasalarla düzene koyan O’dur.
692
(Açığı ve gizliyi hakkıyla Bilen O’dur,
Her şeyin bilgisine tek sahip olan O’dur.)
-Hal böyleyken ey insan,attığın adımlara, (Gerçek buyken…)
Dikkat ediyor musun,aldığın soluklara,
Sarfettiğin sözlere,yöneldiğin yüzlere,
Yürüdüğün yollara,baktığın ufuklara?
BAKARA(2/2123,29)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin HAFİZ Adıyla
Herşeyden çifter,çift-erkekler ve dişiler-
Zıt kutuplu olarak-artılar ve eksiler-
Yarattık ki,düşünüp,öğüt,ibret alıp da
Hakka yönelirsiniz,mü’minler olursunuz.
-O’na kayıtsuz şartsız tam teslim olursunuz.-
(Allah’ın Birliğine,benzersiz Varlığına (…ve benzersizliğine)
Dünyada/ahirette tanıklar olursunuz…) (…tanıklık edersiniz.)
Ey Rasulallah!De ki;-İnsanlara bildir ki!-
“Gelin,koşun Allah’a!Allah’tan yine O’na
Kaçınız ey insanlar-Ulular Ulusu’na- (O’nun korumasına.)
Var mı gidecek başka bir kapınız,sineniz
O’ndan daha şefkatli,daha güçlü,güvenli?
Kuşku yok ki ben size O’nun Katından gelmiş
Nezdinden gönderilmiş-aranızdan seçilmiş-
Doğruluk çerağıyım,NUR’un yansımasıyım,
Açık uyarıcıyım,hidayet ışığıyım.”
“Allah ile birlikte bir ilah edinmeyin,
Hiçbir gücü/objeyi yerine geçirmeyin,
O’nunla bir tutmayın,rablık yakıştırmayın
O’ndan başka bir şeye.Hiç kuşkusuz ben size
693
O’nun Katından gelmiş,seçilmiş,gönderilmiş
Apaçık bir tebliğci,uyarıcı,müjdeci
Elçiyim,peygamberim,doğruyu söyleyenim.
(Son Evrensel Mesaj’ı-vahyi-tebliğ edenim.)
Beni can kulağıyla dinleyin,dinleyin ki,
Dünyada/ahirette mutluluğu,sevgiyi,
Özgürlüğü,kıvancı,onuru yadasınız…!”
(Onlar bu sözler ne kadar boş,anlamsız!
Bir Gün anlaşılacak kim haklı,kim haksız mış! (…yanılmış!)
Kim yanlış yapıyormuş,kim doğrudan yanaymış!)
ZARİYAT(51/50-51)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin BER Adıyla
Ey Muhammded Mustafa!(Haber ver insanlara!)
De ki:”Pis ve kötüyle olamaz eş değerde
İyi ve güzel olan,kötü ve çirkin olan
Kuşkusuz bir değildir,konmaz aynı kefeye! (…aynı olmaz…)
İyi düşün/akıl koy-düşün/taşın-ey insan!
Bir taraf seç kendine-duruşunu belirle!- (…tercihini…)
Pislerin/kötülerin-çarpık niyetlilerin,
Düşük karakterlerin-silik kişiliklerin-
Çokluğu tuhafına gitse ya da hoşuna,(…şaşkınlığına)
Bu böyledir,gerçektir.-hayatın gerçeğidir.- (Sebep olsa da…)
O halde siz,kapsamlı,çok boyutlu ve derin
Düşünen,aklıselim/kavrayış sahipleri
Allah’tan çekininiz,O’na sevgi saygıda
Kusur etmeyiniz ki,tam güven duyunuz ki,
Arınabilesiniz,kurtulabilesiniz…
Temizlerin,Allah’a yakınların yanında (…safların/aşıkların…)
Yer alabilesiniz/saf tutabilesiniz!
694
Bitmeyen/azalmayan sonsuz bir mutluluğa
Kavuşabilesiniz,erişebilesiniz!
-Kemiyet mi önemli,keyfiyet mi değerli? (…nitelik mi/nicelik mi…)
Bildiğiniz bir şey bu,keyfiyet kuşkusuz ki!- (…nitelik…)
(Kendinize artık bir çeki düzen verseniz
Nasıl olur acaba,hiç düşünmez misiniz? (…mi düşünmez siniz?)
İzzet mi,meskenet mi seçip beğendiğiniz?)
MAİDE(5/100)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin HAFİ Adıyla
Bir vebal/günah yoktur görme özürlülere (…sorumluluk…)
Kendisine anahtar teslim edilen evde
Bulunan besinlerden bir şeyler yemesinde.
Yürüme özürlüye-eğer güç gelecekse-
Zorlama,baskı yoktur,güçlük yoktur hastaya.
Yapamayacakları-alamayacakları-
Görevler/işler asla yüklenemez onlara.
Ve yapamadıkları görever için onlar
Bir günah da,bir suç da işlemiş sayılmazlar. (Sorumlu tutulmazlar.)
Sizin için de gerek kendi evlerinizde(n),
Gerekse babanıza ait olan evlerde(n)
Kız olsun/erkek olsun kardeş evlerinizde(n),
Amca evlerinizde(n),hala evlerinizde(n),
Dayı devlerinizde(n),teyze evlerinizde(n),
Anahtarları size teslim edilmiş olan,
Sorumlusu/kahyası olduğunuz evlerde(n), (…konutlardan)
Ya da dostlarınızın-tüm yakınlarınızın-
Din kardeşlerinizin temiz yuvalarında(n) (rızıklarından)
Birşeyler yemenizde,bir şeyler içmenizde
Hiçbir sakınca yoktur,ister topluca,ister
695
Dağınık,ayrı,ayrı,öbek,öbek olsunlar, (…olsa da,)
-Değişiktir dilekler,adetler,seçenekler…-
Hiçbir çekince yoktur yemek yemenizde de…
Evlere girdiğiniz zaman siz kendinize (…hem…)
-Hane halkından olan aile fertlerine-
Yüce Allah Katından bir bereket ve feyiz,
İyilik ve esenlik-güzellik esenliği-
Pek güzel ve mübarek bir yaşama dileği
Olarak üstünüze ve biribirinize
Esenlikler dileyin saygıyla selam verin! (…Yürekten …)
Allah,işte böylece iyice düşünüp de,
Anlayasınız diye-yaşayasınız diye-
İnsan(c)a,Müslüman(c)a yaraşır bir şekilde (..huzur/barış içinde)
Bengi ayetlerini açık/seçik sizlere
Bildiriyor,ola ki aklınızı güzelce
Kullanabilirsiniz,erişebilirsiniz
Ebedi mutluluğa,Rahman’ın rızasına.( (Rabbin hoşnutluğuna.)
(Bu olmalı değil mi en büyük hedefimiz!) (…yaşam idealimiz!)
NUR(24/61)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin HADİ Adıyla
Allah kime verirse hidayet,doğru yola
Yöneltir,iletirse,doğru yolu bulan da
O olur kuşkusuz ki,O’nun rehberliğiyle. (…şaşmaz…)
Kimi de sapıklığa terk eder-bırakırsa- (….saptırır/şaşırtırsa,)
Tercihiyle baş başa,O’ndan uzak tutarsa.(…rahmetinden dışlarsa,)
Onlar için kuşkusuz yoktur Allah’tan başka (…olmaz…)
-Artık böylelerini-O’na karşı savunma (…bu sapkınları…)
696
İşini,görevini üstlenecek varlıklar,
Başarılı olacak dostlar ve yardımcılar (Üstün gelebilecek…)
Bulamazsın,boşuna arama,umutlanma!
Kıyamet Günü’ndeyse-dehşet saatlerinde- (…son dehşet saatinde.)
(Dehşet içinde kalan tümden kararmış olan,
Yüzleri allak/bullak,başları önlerinde…)
Kör,sağır ve dilsizler olarak diriltiriz,
Onları-bu şekilde-toplarız,haşrederiz,
Yüzükoyun bir halde,süklüm/püklüm zilletle! (…öylece!)
Yapıp ettiklerinden sorgulanacakları,
Hedsap verecekleri,yargılanacakları
Alana sevk ederiz-en adil olan Biziz. (…güçlü…)
Arasat Meydanı’nda kurulacak Divan’a. (…kurulan Mahkeme’ye.)
Yüce Duruşmamız’a.Yargılama sonunda
Onların varacağı,eğleşip duracağı (…hep eğleşecekleri)
Sonsuz kalacakları,konuk olacakları (…ağırlanacakları/
Yer/yurt Cehennem’dir ki,-sonsuz alevlerdir ki- ikramlanacakları)
Sönmeye yüz tuttukça/dindikçe/esendikçe
Etkisi azaldıkça-ki yükselir çılgınca
Korkunç harlamalarla,büyük uğultularla-
Onun alevlerini kışkırtır,körükleriz
O nankörlerden yana.Rabbin buyruklarına
Sırt/yüz çevirenleri(n)bekleyen budur işte! (…sonları…)
Ödülleri budur ki,onlar sözlerimizi
-Tüm ayetlerimizi/som delillerimizi- (…hüccetlerimizi)
İnkar etmişler;”Yoksa bizler kemik yığını
Ve kokuşmuş toz/toprak,çer-çöp,çamur,un-ufak
Olduktan sonra da mı-daha önce neydiniz?-(-hiç mi akletmezsiniz?)
Yaratılıp bir daha-yeni yaratılışla-
(Bambaşka boyutlarda,bambaşka bir hayatla) (…bir ortamda..)
Diriltileceğiz ki,kaldırılacağız ki?”
(Kaldırılacak mıyız,diriltilecek miyiz?)
Demişlerdi(r)küstahça,bilgisizce,nankörce!
Onlar görmediler mi,hiç düşünmediler mi (ki)
Gökleri de,yeri de yaratan yüce Allah (Hallak)
-Gücü/bilgisi sonsuz tapılacak Tek İlah.- (…ikramı…Rezzak)
Onlar gibilerini-kendi benzerlerini-
697
Ya da başka şeyleri-sonsuz türü/çeşidi
Kolayca yaratmaya,ortaya çıkarmaya
Gücü yetebilendir,kudreti limitsizdir.
(O’nun için imkansız diye bir şey muhaldir.)
Allah onlar için bir süre belirlemiştir.
Hiç kuşku yoktur bunda ki,bu süre mutlaka
-Yasaları gereği-Bir Gün erecek sona. (O Gün…)
Buna rağmen zalimler-benciller/müstekbirler.-
İnkarcılıktan başka bir şeyi,bir değeri (…değere)
Kabullenemediler,onu benimsediler! (…itibar etmediler/
(Şu da bir gerçektir ki,zalimler,doruğuna ( tercih ettiler.)
Ulaşmış oldukları nankörlükten başka her
Yararlı,güzel,iyi şeyden yüz çevirirler.
Hep direnip dururlar küfürde/nankörlükte…
De ki:”Eğer Rabbimin-cömertler cömerdinin-
Zenginler Zengini’nin-Alemlerin Rabbinin-
Rahmet hazinesine siz sahip olsaydınız,
-O zaman-harcadıkça tükenir korkusuyla (..kaygsıyla/kuşkusuyla)
Kıstıkça kısardınız,sıktıkça sıkardınız
Kirli ellerinizi,derin ceplerinizi!
(Cimrilikte finali kimseye brakmazdınız!)
Zaten insanoğlu da-aşktan yoksun olunca-
Tabiatı gereği oldum olası pinti/
Cimridir,kendisine verilen nimetlerin (…emanetin)
(Emaneti mülkiyet gibi sahiplenince!) (…algılayınca!)
Artanını verme(k)de epey sıkıdır eli!
(Paylaşmayı bilmeyen ne kadar talihsizdir,
Emanete hıyanet eden ne nasipsizdir.)
İSRA(17(97-100)
***
698
Acıyan,Bağışlayan Rabbin ĞAFFAR Adıyla
(Ey siz iman edenler/etmeyenler dinleyin
İbretlik öyküsünü bahçe sahiplerinin!)
Şüphesiz biz vaktiyle bahçe sahiplerine (…bir vakit…)
Nasıl bir ders verdiysek vermiştik bunlara da. (…onlara da…)
(Sınamıştık onları liyakatleri ile,
Orantısız bir servet/mal/mülk/evlat vererek.)
-Taş çıkartan fitnedir varsıllık yoksulluğa!-
Hani onlar-o bahçe sahipleri-birlikte
Sabahladıklarında-şafak ışıdığında-
Onun-bahçelerinin-güzel ürünlerini
Kimseye görünmeden devşireceklerine (…hasat ile birlikte)
Dair sözleşmişlerdi,yemin etmişlerdi de, ( …ya,)
Ancak bir “istisna”da bulunmamışlar idi.
(Allah’ın nimetini O’ndan bilmemişlerdi!)
-Yani O’nun hayatın bütün alanlarında (…hayata…)
Müdahil olmasına-her an el atmasına- (…karışmasına)
El koyma gerçeğine-bu apaçık gerçeğe-
Dair istisnai bir kayıt düşmemişlerdi.-
“Allah izin verirse!/”Ancak Allah dilerse!”
“İnş’Allah!” demiyorlar ve ayırmıyorlardı (…dememişler/
Yoksulların payını-verilmiş haklarını- ayırmamışlardı.)
(Ey insan!YüceAllah yokmuş gibi konuşma!(davranma/yaşama!)
-Hayatın uygun olsun O’nun yasalarına- (…fıtratına.)
Her işinde aklından/gündeminden çıkarma,
O’nu ömür boyunca bir an bile unutma!)
Henüz er saatlerde-herşeyden habersizken-
Onlar uykudalarken,Rabbinden gönderilen
Kuşatıcı bir afet-önlenmez bir felaket!-
Gelen bir dolaşıcı,-belki görevli melek-
Bir bela o(bahçeyi) kuşatıverdi,gezdi, (…onu…)
Sardı,bir,bir yokladı dalını/budağını,
Olgun yemişlerini-gümrah hevenklerini…-
699
Sabaha doğru bahçe dönmüştü bir sırıma,
Biçilmiş ekinliğe,tam bir yangın yerine!- (…bir ekine…)
Dalları/budakları sırım çıkarılmışça
Simsiyah bir yığına/közlü kül yığınına!
Beri tarafta(n)ise,ta sabahın köründe ;(…şafak sökerken)
“Siz devşirecekseniz madem niyetlisiniz,
Hasat yapacaksanız,haydi kalkın erkence, (…den,)
Durmayın,çıkın yola,gidin mahsulünüzün
Gümrah ürününüzün-emeği ömrünüzün-
Bir an önce yetişin koşa,koşa başına!”
Diye birbirlerine seslendiler hevesle,
Heyecanla,coşkuyla,biraz kararsızlıkla. (…moral bozukluğuyla!)
Derken;”Aman orada ürettiklerimizin
Bulunduğu o yere-verimli bahçemize-
Canımızın yongası,göz/gönül nurumuza
Hiçbir yoksul girmesin,buna izin vermeyin!
-Ürünleri görünce bizden pay istemesin!-“
(Bugün hiçbir yoksulun yaklaşmaması gerek
Boynu bükük olarak sokulup yanımıza!)
Diye fısıldaştılar,tez yola koyuldular
Boş yürekler,gözlerle tedirgin bir şekilde.
Yoksullara yardıma,el gönül uzatmaya
Güç yetirmelerine-yeter olmalarına- (-güçleri yeter halde-)
Rağmen bu paylarından-onları haklarından-
Mahrum etmek azmiyle/niyetiyle/kastıyla
Sabah,sabah gittiler,erken yola düştüler…(…erkenden yola revan
(Sadece engelleme gücüne/yetkisine oldular.)
Malik kimseler gibi-birer devdiler sanki!- ) (…fildiler…)
Kararlı bir tavırla burunları havada- (…kuyrukları…)
Sınırlı güçlerinin her şeye,havasıyla…
Ve bahçeyi o halde görünce,hayretlerle;
-Tanıyamamaışlardı onu hiç kuşkusuz ki!-
“Mutlaka yolumuzu şaşırmış olacağız! (Herhalde…şaşırdık…)
Başka yere gelmişiz,yanlış yola sapmışız!”
Dediler kuşku dolu yürekler/bakışlarla.
Uçukça akılları başlarına gelince;(Üç karış havadaki…)
700
“Hayır!Doğrusu bizler mahrum bırakılmışız!”
Dediler,”nimetlerden uzaklaştırılmışız!”
Dostları ilə paylaş: |