“İşte bu yalanlamış olduğunuz,yazılmış,
Belirlenmiş bir Gündür,ayrım/hüküm günüdür.
657
Haklı/haksız olanı-mü’min/kafir olanı-
Zalim/mazlum olanı/iyi,kötü olanı-
Işığı karanlıktan-yükseği aşağıdan,
Gerçeği/yalanlardan ayırt etme günüdür!”
Denilir,Allah şöyle buyurur meleklere; (…görevlilere;)
“Toplayın zalimleri,kendşni bilmezleri,
O öz benliklerine,taşkın nefislerine (..arsız…)
Zulmeden münkirleri-ifsad edicileri-
Onlarla aynı yolda,aynı huyda/kafada
(Aynı yolun yolcusu inançsızlık tortusu!)
Olan yandaşlarını-eş ve yoldaşlarını-
Tapınıp durdukları,kul/köle oldukları,
Toz kondurmadıkları sanemleri,putları! (…o şeylerin hepsini!)
Allah’tan başka tapmış,kulluk etmiş,inanmış (…dışında…)
Oldukları şeyleri-o sanal ilahları(nı)
Sürün Mahşer yerine yargılanmak üzere
Öbek,öbek onları-hepsini(n)-gözlerini (…açılan…)
Belertecek,faltaşı gibi açacak olan
Acı/utanç yurduna,anban kışkırtılan
Alevlerin otağı Cehennemn yolunu
Gösterin yanlış yola sapmasın zavallılar! (..yere gitmesin akıllılar!)
Onları alıkoyun,tutuklayın,durdurun,
Belirli bir alanda toplayın bir araya (…noktada…)
Çünkü onlar-En Büyük Duruşma’da-sorguya
Çekileceklerdir bu Din Günü’nde doğrusu
Sorumluluklarından-yapıp ettiklerinden.”
(Hesap Günü(çok)yaman/ bir gün olacak gerçekten.)(çetin/and
-O Gün denilecek ki;-“Söyleyin,neniz var ki olsun!)
Size ne oluyor ki,kim(ler)engelliyor ki, (…engel oluyor ki,)
Yardım etmiyorsunuz,el uzatmıyorsunuz
Biribirlerinize siz,benciller,sevgisizler?”
Ama hayır!Etmezler!Nasıl edebilsinler?
(Onlar dayanışlamy nereden bilecekler,
Elleri alçılaşmış,yürekleri paslanmış…)
Etmiyorlar nedense,O Gün onlar zilletle
Boyun bükeceklerdir-gerileyeceklerdir-
Allah’ın kudretine-yüce adaletine-
658
Boyun eğeceklerdir/bayrak çekeceklerdir
Teslimiyet içinde tümüyle o münkirler! (…çaresizlik…)
Onlar bu durumlara düştükleri zamanda (içinde)
Kimisi-bir kesimi-dönüp birbirlerine
Karşılıklı olarak heyecanla sormaya
Başlarlar bazı şeyler-sorular yöneltirler-
Ve biribirlerini sorumlu tutmaya da
Çalışırlar bahtsızlar soluk beyinleriyle. (…kısa/yarım akıllarıyla)
Uyanlar,uydukları-inanmış oldukları-
Peşinden koştukları-ilahlaştırdıkları
Adamlara dönerler;”Görünürdünüz…”derler (…yaklaşırdınız)
Siz bize sağ taraftan gelip sureti- haktan! sağımızdan…)
Onlara ilah diye uyulanlar derler ki; (…tapılanlar…)
“Asla!Zaten Allah’a inana,teslim olan
Kimseler değildiniz,samimiyetsizdiniz!
Bizim sizlere karşı bir egemenliğimiz, (Sizin üzerinizde…)
Bir sultamız,baskımız olmadı kuşkusuz ki!
-Buna güç yetirmemiz asla mümkün değildi!-
Doğrusu siz kendiniz azmış bir toplumdunuz, (…bireylerdiniz,)
Benliğinize karşı zulüm ediyordunuz!”
Bu yüzden Rabbimizin-gerçek Efendimiz’in-
Hükmü hak oldu bize,yerine geldi işte! (…yerini buldu…)
(Bir sonuca ulaştı sözü aleyhimize.)
Artık hak ettiğimiz cezayı hiç şüphesiz
Tadıp duracağız biz,yok kaçacak yerimiz!”
“Biz sizleri azdırdık,çünkü biz de azmıştık,
Sapmıştık,saptırmıştık-sizleri zorlamadık- (aldatmadık.)
(Peşimizden gelirken,aval,aval koşarken…)
Bu Gün olacakları-yapılan çağrıları,
Bütün uyarıları-göz ardı etmemeli
Hesap etmeliydiniz,bir düşünmeliydiniz!”
Şüphesiz O Gün onlar-bahtsız üstü bahtsızlar-
(Yararsız pişmanlıkta,azapta,cezada da…) (..gecikmiş/utançta da.)
Ortak olacaklardır-birlikte ortaktırlar- (…ortaklardır.)
Tümü azap içinde,zillet,utanç içinde
Ortaklık kurmuşlardır,boğulup kalmışlardır.
Evet,Biz suçlulara-suçlu günahkarlara- (-günahkar suçlulara-)
(Suçlarını küstahça açığa vuranlara!)
659
Böyle yaparız işte,neyi hak etmişlerse,
Gereken ceza neyse veririz adaletle.
(Suçu bir huy haline getiren sefihlere.) (…getirmiş olanlara.)
Onlar kendilerine;”Yoktur Allah’tan başka
Bir ilah!” denilince,frenlenmez bir kibirle (…gururla/bencillikle)
Direniyorlar idi,büyüklük taslayıp da
Kibirleniyorlardı,bunu kabul etmeyi
Azgın benliklerine yediremiyorlardı!
(Şimdi karşılığını elbet göreceklerdi!) (Bunun/Bu Gün…)
SAFFAT(37/11-35)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin KAYYUM Adıyla
Hayır,hayır and olsun,en büyük yemin olsun!
Ay’a,dönüp gitmekte olan sırlı geceye,
Işık göründüğünde-ışığı gördüğünde- (.sırtını döndüğünde-)
And olsun,yemin olsun-işitmeyenler duysun!-
Ve ağarmakta olan-ışık saçtığı zaman-
Sabaha and olsun ki-bunlar şahit olsun ki!-
Cehennem,içinizden öne geçmek isteyen
-İleri gitmek ya da geri kalmak dileyen-
Erken davranmak ya da-kimseler için sizden
İnsan soyu için de-tüm insanlık için de-
O gerçekten en büyük,eşsiz musibetlerden
Biridir hiç kuşkusuz,sarsıcı,uyarıcı,
Kuşatıcı olarak yoldan çıkmış ruhları. (..ruhlar için/…ruhlara…)
Herkes elde ettiği-nefsinin kesbettiği- (…kazandığı)
Bütün şeylere karşı-karşılığı yazılı-
Değerli bir rehindir,herkesin akıbeti
Kendi kazandıkları-inanmış oldukları- (…bağlanmış…)
660
Şeylere/fiillere-yapa geldiklerine- (…değerlere…)
Bağlıdır,ona göre yer bulur kendisine (…benliğine)
Allah’ın,Peygamber’in,evren(ler)in nezdinde.
Cennet de,Cehennem de yeryüzü hayatında
İşlenen fiillerin-yapıla gelenlerin-
Ahiret boyutunda-kader ekranlarında-
Yansımalarıdır ki,görüntleridir ki,
Gözler açıldığında-mühürler kalktığında- (..perdeler…)
O Gün görülecektir,O Gün bilinecektir…(…gerçek…)
Ancak sağdakiler ki-iyi kalpli kullar ki-
Onlar böyle değildir,sağdan verilenlerdir
Defterleri ki,onlar uğurlu,bereketli (/Karneleri/..aklı selim sahibi)
Olan mutlu kimseler nimetler içindedir.(…kimselerdir ki…)
Onlar hep bir ağızdan seslenirler oradan (…bulundukları yerden)
Günahı hayat tarzı edinen bahtsızlara;
(Sapkın günahkarlara,akılsız korkaklara!) (…akıllı ahmaklara!)
“Sizleri içinizi yansıtan bu ateşe (…kavuran…)
-Sekar’a-sokan nedir hele söyleyin!”diye
Sorarlar üzülerek onların hallerine.
Ta uzaktan uzağa yönelerek onlara,
Onlar utanç içinde cevap verirler şöyle;
“Biz namaz kılanlardan-sosyal dayanışmadan-
İlahi buyruklara inanıp,uyanlardan
Değildik ne yazık ki,yoksulu doyurmazdık.
Ne Allah’a karşı,ne insanlara/kullara (…cümle yaratılmışa)
Ne yakın çevremize sorumlu davranmazdık! (..sorumluluk duymazdık!)
Boş,anlamsız laflarla batıla dalanlarla (Malayani/günaha…)
Birlikte dalıyorduk,onlarla akıyorduk
İnançsızlık nehriyle küfür denizlerine…(…okyanusuna…)
Allah’la bağımızı büsbütün koparmıştık,(…tümüyle/tamamen…)
Biz Hesap Günü’nü de yalanlayanlardandık, (..hep yalan
Ona inananları alaya alıyorduk! sayıyorduk!)
Ta ki tartışılması ve karşı çıkılması
Asla mümkün olmayan-öne alınamayan,
Önüne geçilmeyen ve ertelenemeyen-
Gerçek-küçük kıyamet ölüm-bir gün sonunda
-Ölümün hakikati-geldi çattı bizlere,
Hiç gelmez sanıyorken dikildi önümüze!” (…karşımıza!)
661
“Ve kendimizi bulduk-derdest edilmiş olduk-
Bomboş ellerimizle,yaşsız gözlerimizle,
Allah’ın Divanı’nda aşksız yüreğimizle!” (…akılsız kalbimizle!)
Hiçbir şefaatçinin-yardım edicilerin-
-Ki ancak izniyledir Hakimler Hakimi’nin-(Bu iznine bağlıdır…)
Şefaati onlara yarar sağlamaz asla!
(O Gün Yargılama’da,En Adil Duruşma’da.)
Hal böyleyken,onlara ne oluyor ki hala
-Amansız avcılardan/tuzak kuruculardan-
Arslandan ürküp kaçan sağa sola dağılan (…kaçışan/saçılan)
Yaban eşeklerince öğütten/nasihatten (…uyarıdan)
Yüz/sırt çeviriyor(lar)-o nankör inançsızlar!-
(Ellerine geçen ne dünyada/ahrette
Böyle bir davranıştan,pişmanlık,utanç,hüsran!)
Evet,şu bir gerçek ki,onların her birisi
Kendisine önünde açık/seçik biçimde
Serilmiş sahifeler-ayetler/mucizeler…-
Ya da ihtarnameler verilmesini ister!
-Yaratıcı’ta karşı terbiyesizlik eder!-
(En büyük,en görkemli mucizenin kendisi
Olduğunu nedense-inantla,bencillikle-
Göremez mi,görmek mi istemez bilinmez ki!
İnsan bu,ne yaptığı,nerede duracağı,
Ne yapmak istediği hiç belli olur mu ki?
Hayır!Gerçekten onlar ahiretten korkmazlar.
O Gün’ü görmek gibi,ona inanmak gibi,
Bir problemleri yoktur ona kavuşmak gibi! (…endişeleri…)
(İnanılmayan şeyden endişe edilir mi?) (..duyulur mu?)
Hayır!İş sandıkları,düşündükleri gibi (Evet!...)
Değil,gerçekten onlar aldanış içindedir. (…içindeler.)
-Şunu iyi bilseler,anlayabilseler di- (…bilsinler/anlayabilsinler ki-)
O düşündürücüdür,uyarıdır,öğüttür (…bir öğüt vericidir.)
(Düşünebilenlere,öğüt alabilene!)
Ölümsüz kelam Kur’an-ayırt edici Furkan-
O’nun bildirdikleri-Ahiret/Mahşer gibi…-(..Onun…işaret ettikleri)
Ondan tefekkür eden-derin düşünebilen-
Öğüt alır dileyen-akletmesini bilen.-
662
Ve bununla beraber Allah dilemeksizin,
O izin vermeksizin-yerinde görmeksizin-
(Allah’ın dilemesi durumunda/dışında)
Onlar öğüt almazlar,gerçeği bulamazlar!
(Ki O dilemeseydi,dilemeyi vermezdi.
Allah’ın izniyledir inanın dilemesi.
Külli irade/cüzi irade meselesi…)
Sakındırmaya,ya da O’ndan sakınılmaya
Değer,ehil olan da,mağfiret sahibi de
Kuşkusuz yalnız O’dur affetmeyi seven de.
(Korku/ümit arası bir hayat yaşamalı,
Ölümsüz varlığına tam bir sorumlulukla
Yönelerek kullukta bulunmaktır saygıyla.) (Bağlanarak/Adanarak…)
MÜDDESSİR(74/32-56)
***
Eğer Tarafımızdan-lütfedip Katımızdan-
İnsana önce rahmet/hayır/iyilik/nimet
Tattırır da ardından çekip alırsak ondan,(…geri,) Bir de bakarsın hemen-hayretler üstü hayret!-
Ümitsizleşiverir,boynu bükülüverir…
Ve nankörleşiverir ve öfkeleniverir…
(Derin ümitsizliğe,dehşet bir nankörlüğe,
Koyu karamsarlığa düşer,saplanıverir…) (Küfür bataklığına…)
Ve eğer o insana-gurur şampiyonuna!- (…kibir…)
Dokunan bir zarardan,gelip çatan zorluktan,
Elemden,sıkıntıdan,darlıktan,mahrumluktan (…yoksulluktan…)
Sonra güzel bir nimet tattırırsak,bir rahmet;
“Andolsun kötülükler-kötülük veren güçler-
Benden uzaklaştı!”der,kendine bir pay biçer! (…pay çıkarır!)
Çünkü o bunu derken-bu sözü sarfederken-
Sevinçlidir,küstahtır,kibirli,şımarıktır.
663
(Küstahça bir övünce kapılır da kapılır!) (…gurura kapılmıştır.)
Aslında utanması gerekirken halinden (Gerçekten..bu halden,)
O bu duruma çokça-eğri/büğrü aklınca-
Sevinir,böbürlenir-nefsinin esiridir-
(Oyuncağı,tutsağı,acemi jokeyidir!) (…bineğidr.)
Ancak müsibetlere,çetin sınamalara
Katanıp güzel işler,uygun,soylu eylemler (Sabredip…)
İnsanın yararına hayırlar,iyilikler
Yapan kimseler böyle değildirler elbette. (..bundan mustağnidirler.)
Bu tavrı takınmazlar,bu havaya girmezler.
Boyunları büküktür,alçak gönüllüdürler,
Allah’a güvenleri kayıtsızdır,şartsızdır.
Muhteşem bir karşılık artık onlar içindir. (…ancak..)
(İşte Ulu Rahman’dan merhamet,bağışlanma,
Çok büyük bir armağan ve çok büyük bir ecir
Fazla uzun sürmeyen Yargılama sonunda
Yaklaştırılır Cennet sonsuz nimetleriyle,
Belki daha fazlası,En Zengin En Cömert’ten.)
HUD(11/9-11)
***
Acıyan,Bağışlayan Rabbin MALİK Adıyla
Ve Son Saat’in gelip çattığı Gün suçlular (…an…)
Bütün ümitlerini yitirmiş olacaklar…
Allah’a koştukları ortaklar(ın) içinden (…arasından)
Kendilerine hiçbir şefaatçi/yardımcı
Çıkmayacaktır asla!Onlar ortaklarına
İhanet edecektir kendi yandaşlarına! (…sefih…)
(Oysa onlar yüzünden münkir olmuşlardı ya!) (…kafir…)
O Gün hepsi bir yana kaçacak bir yol,ya da
Yer bulabilrlerse kaçışacaktır zaten!
664
Saat gelip çattığı-Kıyamet kopacağı-
Gün işte o demlerde saflar netleştiğinde,
Şaşmaz bir elemeyle cepheler belirince,
Hepsi biribirinden-mü’minler,kafirlerden,
Putlar putperestlerden-ayrılacaklardır hem
Suçlular suçsuzlardan,inanç inançsızlıktan
(Hiçbir zaman gelmemek üzere bir araya!)
Karanlık aydınlıktan,doğruluk yanlışlardan
Kusursuz bir biçimde,kuşku duymasın kimse
Rabbin adaletinden,kararından,hükmünden.
Artık dosdoğru,candan,kuşkulardan arınan
İman edip,imana uygun,aşka,barışa
Yönelik işler yapan,hakikate nanan
Benliklere,erdemli olanlara gelince;
Onlar hiçbozulmayan,solmayan,dağılmayan
Mevsimsiz bahçe(ler)de-sınırsız nimetlerle
Bezeli cennetlerde-gerk olarak sevince,
Erince,özgürlüğe,sevgiye,güzelliğe,
Mutluluğa,huzura,ruha coşkunluk,safa
Veren bir musikiyle-cennet nağmeleriyle-
Esrikleşeceklerdir,erdirileceklerdir
Nimetlerin nimeti Allah’ın rızasına (Nimetler üstü nimet…)
Yükseltileceklerdir,özgürleşeceklerdir…
İnançsızlar,nankörer,müstekbirler,sefihler
Yalan sayanlar ise,ayetlerimiz ile
Ahret buluşmasını ve Bana kavuşmayı (Hakikat bilgisini…)
Kemikli dillerliye,kemiksiz sözleriyle (…dikenli…)
O azabın içinde derdest edilecekler,(Bu/Bir…)
Boyunları bükülmüş bekletileceklerdir.
Yaptıkları şeylerle-yapa geldikleriyle-
Yüzleştirilecekler,eşleştirilecekler,
Hak ettikleri neyse onu göreceklerdir.
(Gerçek kişilikleri O Gün belirecektir.)(.kimliklerini..sezeceklerdir.)
O halde haydi siz de ey imanlı benlikler, (…hidayete erenler)
(Onlara benzememek,onlar gibi olmamak
İçin yapılacak şey Rabb’e layık kul olmak,
O’nun buyruklarına kayıtsız şartsız uymak.)
665
Akşamladığınızda-gün kavuştuktan sonra-
Vakte erdiğinizde-gurub saatlerinde- (…kızıllığında)
(Güneşin tam tepede olduğu,kaybolmaya (…kavuşmaya)
Yüz tuttuğu süreçte,günün son demlerinde)
El/ayak çekildiği,o riya tehlikesi
Bulunmayan/kalmayan feyiz yüklü saatler (…vakitler…o demler)
(Feyiz bulutlarından inerken sağanaklar…)
Sabahlıyorken ya da,sabahladığınızda
-Tan yeri ağarırken,kutlu seher vaktinde.-
Gündüzün sonunda da,ya da ortalarında
Öğleye girerken de,ikindi vaktinde de,
Tesbih edin Allah’ı-Ölümsüz Yaradan’ı-
-O’nu gündeminizden çıkarmayın “an” bile!-
İçten saygı duyarak,severek,kutayarak
Kılın namazınızı,eğin başlarınızı,
O’nu özgüleyerek,O’nu Tek Rab bilerek,
Has kulluk bilinciyle/özgür iradesiyle,
Tam bir sorumlulukla donanıp yüklenerek… (..kuşanarak…)
Göklerde de,yerde de her tür güzel övgüye
O’dur tek layık olan.O’nu anmaktan doğan
Gönül dinginliğine,gönül zenginliğine
Böyle kavuşabilir ve özgürleşir insan! (…mutlu olur…)
O çıkarır ölüden diriyi,diriden de
Ölüyü kudretiyle,limitsiz bilgisiyle.
Toprağı ölümünden-ölümünün ardından-
Sonra O canlandırır hayat verir lutfuyla. (…ruhuyla.)
Düzen verir/onarır,hücreler,moleküller,
Atomlar,galaksiler her an yenilenirler,
Her an tazelenirler tomurcuklar,çiçekler…
(Manen ölü olan bir aileden,kişiden (…bireyden/toplumdan)
Manen diri olan bir benlik çıkarabilir.
Manen diriden,manen ölü de çıkabilir.
Diriden çıkmış ölü Nuh’un oğlu Kenan’dır,
Azer oğlu İbrahim ölüden çıkmış diri!)
Bir Gün sinlerinizden-toprağın sinesinden-
İşte sizler de böyle-yasalar gereğince- (…sünnettullaha göre)
666
Çıkarılacaksınız,kaldırılacaksınız.
Yüce Yargılama’da-Allah’ın Divanı’nda-
Sorgulanacaksınız,yargılanacaksınız.
Sizi pişmiş topraktan-toprak türü bir şeyden-
Komprime bir nesneden-temel elementlerden-
Yaratması da O’nun-Ulular Ulusu’nun- (Yüceler Yücesi’nin)
Ulaşılmaz gücüne,eşsiz yüceliğine
Ölümsüz Varlığına-sınırsız kudretine-
Kanıt ayetlerinden-kesin belgelerinden-
Ve mucizelerinden-açık hüccetlerinden-
Biridir hiç şüphesiz görebilener için. (..gözlere)
Sonra siz her tarafa-iklim ve kuşaklara
Yayılan bir tür-insan-oalarak belirdiniz.!(…göründünüz!)
(Siz bir süreç içinde beşer/insan şeklinde
Gelişip bir kişilik,diğer türlere göre
Bir seçkinlik,üstünlük kazandınız evrende.
Yüce Rabbin Katından-Rabbiniz tarafından- (Rabbinizin nezdinden-)
Bahşedildi bu siz O’nun inayetiyle.)
Artık değerinizin,büyük öneminizin
Farkına varın lütfen!Kaçmayın kendinizden!
Ona göre inanın,buna göre yaşayın!
O’nun ayetlerinden-açık belgelerinden-
İlahi/mucizevi varlık delillerinden
Biri de sizin için-bakabilenler için- (…duyabilenler…)
Kaynaşabilesiniz,ısınabilesiniz,
Huzura eresiniz,gönenebilesiniz
Ve aranız(d)a sevgi/merhamet koysun diye (…şevkat oluşsun…)
Öz nefislerinizden-kendi cinslerinizden- (..türlerinizden-
Eşler yaratmasıdır,-yuvalar kurmasıdır.-
Kuşkusuz bunda iyi-aklıselim sahibi- (…doğru…)
Düşünen toplum için-imanlı kalpler için
Nice ibretler vardır,dersler,öğütler vardır.
O’nun delillerinden-kesin ayetlerinden-
Mucizevi/ilahi kesin belgelerinden (…hüccetlerinden)
Birisi de gökleri ve yeri yaratması,
(Akıl üstü bir denge,uyum/düzen içinde
667
Tutması,donatması,sayısız yüzeylerde
Her an ayetlerini,üstün hünerlerini (…ilahi sanatını)
Akıl almaz,sır ermez şekilde göstermesi…)
Hem dillerinizin,hem renklerinizin farklı
Değişik özellikler taşıyor olmasıdır.
Bunda hiç kuşkusuz ki,-gerçekten and olsun ki!-
Bilen kimseler için-bütün insanlık için- (Akleden kalpler için…)
Gerçek bilginler için-mütefekkirler için-
Her zamanda/mekanda-yakında/ıraklarda-
Zaman/mekan üstünde-zaman/mekan içinde- (yerler/gökler…)
Nice ibretler vardır,öğütler,dersler vardır.
(Renkler/diller/inançlar üstünde/ötesinde
Bir duruş,bir tavırdır,bir bakış açısıdır (en yüksekten bakıştır,)
İslam,bütün çağları-cümle yaratılmışı- (…mükevvenatı)
Bir ana şefkatiyle candan kucaklayıştır.)
Gece ve gündüz olsun-gün olsun,gece olsun-
Gerektiği zamanlar uyumanız Allah’ın
Lutfundan/kereminden-sonsuz cömertliğinden-
-Samimi çabanızla,iyi niyetinizle-
Nasip aramanız da-hisse/pay almanız da- (…bir pay…)
O’nun delillerinden-hikmetli işlerinden-
Ölümsüz varlığının-sonsuz aydınlığının-
İlahi/mucizevi açık belgelerinden
Ve işaretelerinden-ve nişanelerinden-
Birisidir-en küçük bir kuşku yok-and olsun!
Varlığın gür sesine gönül kulağı ile
Kulak veren,işiten-düşünen/görebilen-
Bir toplum için bunda nice ibretler,nice
Dersler,öğütler vardır,derin hikmetler vardır.
Tek Ölümsüz Allah’ın-tapılacak İlah’ın-
Kesin belgelerinden-açık hüccetlerinden-
İlahi/mucizevi kutlu ayetlerinden
-Ve nişanelerinden/ve işaretlerinden-
Biri de O’nun yine size korku ve ümit
Vermek/olmak üzere,zaman,zaman göklerde (…afakta)
Şimşeği göstermesi,gökten yağmur indirip
668
Ölümünün ardından-hayat verip-yeniden
Toprağı diriltmesi,canlandırmasıdır ki,
Doğrusu ya bunlarda kalbini,kafasını (Gerçekten de..)
İşleten ve kullanan-inanan ve yaşayan-
Bir toplum için nice alınacak derslerle (Kimseler için…)
Çarpıcı kanıt vardır,ibret,mucize vardır.
(İşte vahiy de böyle,çölleşmiş gönüllere
Düşünce dönüştürür onları gülşenlere…)
Göklerin de,yerin de O’nun buyruğu ile
-Koyduğu yasalarla-ayakta durması da,
Belli yörüngelerde/düzende/dengelerde
Belirlenmiş/verilmiş bir ömür sürmesi de (…süresince)
O’nun ayetlerinden-muhteşem işlerinden-
İlahi/mucizevi kesin belgelerinden
-Ve işaretlerinden/ve nişanelerinden-
Ölümsüz varlığı’nun-sonsuz aydınlığının-
Kesin delillerinden-açık şahitliğinden-
Biridir kuşkusuz ki-düşünün-and olsun ki!
O Gün size topraktan bir seslendi mi hemen (..sizi…çağırdı mı)
Sizler o an ortaya çıkıvereceksiniz. (Siz de …birdenbire…)
Şaşkınlık,dehşet,korku,ümit,telaş içinde
Yerden/sinlerinizden,yattığınız yerlerden
Açıp gözlerinizi-sanki uyumuş gibi
Birkaç saat orada-zamansız mekanlarda-
Koşuvereceksiniz,varıvereceksiniz
Arasat Meydanı’na hesap vermek üzere.
Göklerde de/yerde de-arasındakiler de-
Herşey O’na aittir,her şeyin sahibidir.
Ne,kim varsa O’nundur,hem Varis,hem Muris’tir.
O’nun yüce gücüne-limitsiz kudretine-
Hepsi boyun eğmiştir,itaat etmektedir.
O hikmet sahibidir Hakimler Hakimi’dir,
Ulular Ulusu’dur,Güzeller Güzeli’dir.
(Ey insan!Yaradan’ın-rakipsiz hükümdarın- (-zevalsiz saltanatın-)
Sultanlar Sultanı’nın,Hakanlar Hakanı’nın
Bu sınırsız mülkünde neyine güvenip de
669
O’nun buyruklarına-yüce yasalarına-
Baş kaldıran tek varlık olarak yaşıyorsun?
Hiç mi utanmıyorsun,söyle ne yapıyorsun? (…oluyorsun?)
Bundan hiç mi rahatsız,tedirgin olmuyorsun?
Böyle bir davranışın O Gün uçuk başına (Böyle bir yaşantının…)
Neler açacağını hiç düşünmüyor musun,
Başıboş yaşamanım/sınırları aşmanın
Müthiş sonuçlarını yoksa bilmiyor musun?
Kendini bazı,bazı bir yoklamıyor musun? (…eleştirmiyor musun?)
İçindeki karanlık gücünü arttırdıkça,
Hiç mi ürpermiyorsun,göz yaşı dökmüyorsun?
Bu gururun/kibrinle-acınacak halinle-
Kimi kandırıyorsunine yapmak istiyorsun?
Her bir şeyi hiç yoktan yaratmaya ilk önce
Başlayan,ardından da-öldürdükten sonra da-
İlk yarattıklarını ve bunu-yaratmayı-
Tekrarlayacak olan O’dur,tekrarlayan da.
Dirilterek hayata-kopya değil yaratma-
Çeviren O’dur yine,bu pek kolaydır O’na
Göre hiç kuşkusuz ki-O’na güçlük mü var ki?-
Göklerde de,yerde dedışlarda,içlerde de-
Tecelli eden güzel sıfatlar ve örnekler
En yüce,en görkemli O’nundur elbette ki!
O’dur mutlak güç/hikmet/üstünlük/aşk/adalet
Sahibi dde yalnızca,budur yaraşan O’na.
Kendinizden bir örnek veriyor Allah size.
Şöyle ki;Elleriniz/buyruğunuz altında
Bulunan kimseleri-güçsüz emekçileri-
Size lutfettiğimiz şeylerde/nesnelerde
-Hepsi emanet olan mal/mülk/rızk üzernde-
Söz sahibi ortaklar olarak kabul eder,
Yetkinizi onlarla-ve otoritenizi-
Denk olarak dürüstçe/adilane pay eder,
Size eş statüdeki kimselerden/sizlerden
Olan vatandaşlardan ortaklık konusunda
670
Korkup çekindiğiniz gibi siz onlardan da
Hiç çekinir misiniz?Ne kadar naziksiniz!
-Onlar da aynı haklar alsın ister misiniz?-
(Ortaklık konusunda-sizle aynı haklara (Paylaşım…)
Sahip birbirinizden korkup çekindiğiniz
Gibi kendilerinden endişelendiğiniz,
Çekindiğiniz gibi-nedir bunun sebebi?-
-Korktuğunuz biçimde/derecede sizinle.-)
Ve sizin kendinizi saydığınız şekilde
(Duyduğunuz saygıyı onlara da duymayı)
Onları saymanızı kabul eder misiniz?
Biz ayetlerimizi aklını/mantığını
En güzel bir şekilde işleten ve kullanan
İnançlı bir topluma-akıllı bir millete-
Açık/seçik böylec açıklıyoruz işte!
(Ey insanoğlu!Sana Yaradan tarafından
Emaneten verilen-cömertçe bahşedilen-
Tasarruf/otorite hakkını başkasıyla
Dostları ilə paylaş: |