Hrant Dink davasında son durum? (Adalet)
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca gazeteci Hrant Dink cinayetine karışmış olma ihtimali bulunan devlet görevlileri hakkında 2014/40810 soruşturma numarasıyla işlem yapıldığı, soruşturma sonucunda (26) şüpheli hakkında "Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Tasarlayarak Öldürme, Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği, Resmi Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme, Görevi Kötüye Kullanmak vs." suçlarından 04 Aralık 2015 tarih ve 2015/3997 sayılı iddianameyle İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/32 esas sırasına kayden kamu davasının açıldığı, dosyada mevcut diğer (43) şüpheli yönünden ise üzerlerine atılı görevi kötüye kullanma, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek, örgütün veya amacının propagandasını yapmak, suç ve suçluyu övmek suçlarını işlendiklerine dair delil elde edilemediğinden 19 Ekim 2015 tarih ve 2014/40810 soruşturma sayılı karar ile ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bir kısım şüpheliler yönünden ise soruşturmanın tefrik edilerek 2015/124764 soruşturma sırasına kaydının yapıldığı ve soruşturmanın halen devam ettiği hususu bildirilmiştir. En son olarak devam eden yargılamada 20 Nisan 2016 tarihinde duruşması yapılmış mahkemece hangi karara ulaşıldığı bilgisi henüz elimize ulaşmamıştır.
-
Hopa’daki gösteriler sonrasında açılan soruşturmalar? (Adalet Bakanlığı)
Hopa’da 31/05/2011 tarihinde cereyan eden, bir kişinin ölümü, çok sayıda vatandaşın yaralanması ve araçların taşlanması” olayı ile ilgili iddialar Mülkiye, Jandarma ve Polis Müfettişleri tarafından müştereken incelenmiş ve soruşturulmuştur.
“İl Valisi ve İlçe Kaymakam hakkında yapılacak işlem olmadığına, İl Emniyet Müdürü, İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve İlçe Emniyet Müdürü ile İl ve İlçe Jandarma Komutanının olaylarla ilgili sorumluluklarının bulunduğuna ve haklarında yasal işlem yapılması gerektiğine” dair Rapor hazırlanmıştır.
Emniyet Müdürlüğü ile Jandarma Komutanlığı personelinin zor kullanma yetkisine ilişkin sınırı aştığı, orantısız güç ve bilinçsiz şekilde gaz bombası kullanıldığı iddialarının araştırılmasına” dair Savcılığın isteği üzerine (57) Emniyet personeli ile Artvin İl Jandarma Komutanı ve Hopa İlçe Jandarma Komutanı hakkında Raporu düzenlenmiş, dosya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
Öncelikle sizlere Hopa olayları yargılama süreçleri hakkında yöneltilen soru konusunda bilgi sunmak istiyorum; Artvin İli Hopa İlçesinde meydana gelen olaylar sırasında kolluk kuvvetlerinin zor kullanma yetkisine ilişkin sınırı aştığı, orantısız güç ve bilinçsiz bir şekilde gaz bombası kullandıkları iddiası üzerine Hopa Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/610 numaralı soruşturma dosyası üzerinden 2012/222 sayılı iddianame No. ile açmış olduğu dava, Hopa Sulh Ceza Mahkemesinin E.2012/406 sayılı dosyası üzerinden görülmekte iken Sulh Ceza Mahkemelerinin kapanması üzerine dosya Hopa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/59 esas numarasına aktarılmıştır. Yargılama halen devam etmektedir.
-
Hopa’daki gösteriler sonrasında Ankara’da yapılan gösteriler hakkında dava sürecinin son durumu? (Adalet Bak.)
Şimdi ise Ankara'da yapılan ve Hopa'da yaşanan olayları protesto eden gösterilere polisin verdiği karşılığa ilişkin olarak yapılan soruşturmaların akıbeti hakkında bilgi sunmak istiyorum;
31.05.2011 günü Hopa Ak Parti Mitingini protesto eylemi sırasında Metin Lokumucunun ölümünü protesto etmek için Ankara ilinde yapılan gösteride 31 kişinin yaralanmıştır. Dilşat Aktaş isimli şahsın ise müdahaleler sırasında kalçası kırılmıştır. Polislerin sorumluluğu var mı diye soruşturma açılmıştır. 34 kişi tarafından yapılan şikayette, 16 polis hakkında adli soruşturma yürütülmüş ve haklarında “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” kararı verilmiştir. Bu kapsamda, kapsamlı bir adli soruşturma yapılmıştır. 202 polisin ifadesi alınmıştır.
Dilşat Aktaş isimi kişinin yaralanması ise, adı geçenin elindeki flama ile polis panzerine tırmanırken düşmesi sonucu yaralanması olayıdır.
Ayrıca, (1) polis hakkında görevi kötüye kullanma iddiasıyla açılan dava devam etmektedir.
Olaylar hakkında Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararda adı geçen sanıklar hakkında her ne kadar yasadışı silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçundan dolayı TCK’nın 314/3 ve 220/6 maddesi delaletiyle 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmışsa da yapılan yargılama neticesinde, sanıkların atılı suçu işledikleri sabit olmadığından CMK'nın 223/2-e maddesi gereği müsnet suçtan ayrı ayrı beraatlarına karar verilmiştir. Dosya halen Yargıtay önünde derdesttir.
Diğer yandan, kararda adı geçen sanıklar hakkında her ne kadar "terör örgütünün propagandası yapmak" suçundan dolayı 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2. maddesi gereği cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmışsa da suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun uyarınca sanıklar hakkındaki kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmiştir.
Bu sanıklar hakkında ayrıca, 2911 sayılı yasaya muhalefet, görevli memura direnme, hakaret ve mala zarar verme suçlarından da dava açılmış, bu suçlar bakımından görevsizlik kararı verilerek dosya tefrik edilmiş ve Ankara 24.Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiştir. Söz konusu mahkeme 98 sanığın 96’sı hakkında 2911 sayılı yasaya muhalefetten kamu davasının ertelenmesine (6352 uyarınca) diğer suçlardan beraatlarına karar vermiş, diğer 2 sanıktan birisi ölmüş ölüm nedeniyle düşme kararı verilmiş, diğer birisi hakkındaki dava ise sanığa ulaşılamadığından tefrik kararı verilmiştir.
-
Hapishanelerde sağlık personeli eksikliği. Aliağa, Diyarbakır, G.Antep, Şanlıurfa’da 2012 hiç psikiyatr gitmemiş. Hastaların dışarı gönderilmesi ölüm/intihar olaylarını artırıyor. Psikiyatrlar dahil doktor hizmetlerinin sağlanmasını nasıl güvence altına almaktasınız? (Adalet)
Ülkemizde soruya konu edilen cezaevlerinde sağlık personeli eksikliği sorusuna ilişkin bir sayısal verileri sizinle paylaşmak isterim. Buna göre, cezaevlerimizde 403 psikolog, 147 sosyal çalışmacı, görev yapmaktadır. Cezaevlerimizde her 450 hükümlü ve tutukluya 1 psikolog düşmektedir. Ayrıca, ruhsal problem yaşayan hükümlülerimiz için ülkemizde 5 özel cezaevi bulunmakta ve uzman psikiyatrisler burada görev yapmaktadır.
Öte yandan, planlı ve düzenli sağlık hizmeti verilebilmesi bakımından 73 cezaevinde daimi aile sağlığı merkezi kurulmuştur. Bunun dışında mevcudu düşük olan cezaevlerimiz açısından ise devamlılık arz edecek şekilde gezici sağlık hizmeti sunulmaktadır. Bunun da ötesinde 5 büyük kampus cezaevlerimizde ortalama en az 12 uzman hekimin görev yaptığı yataklı hastaneler kurulmuştur.
-
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanların özellikle F.tipinde hücre cezası alması, günlük sadece 1 saat dışarı çıkma imkanı tanınması iddiası. Bu rejimi yumuşatmak için çalışmanız var mı? (Adalet)
-
Ağırlaştırılmış müebbet hapis rejimi? Bu uygulamayı kaldırmayı düşünür müsünüz? (Adalet)
-
F-tipi cezaevlerinde, sosyalleşmeye olanak tanıyacak ortak alana erişim bulunmadığını iddia etti. (Adalet)
Ülkemizde bulunan ve F tipi olarak anılan yüksek güvenlikli cezaevleri Avrupa Ceza İnfaz Standartlarının tamamını karşılamaktadır. Bu husus birçok defalar yabancı uzmanların katılımı ile gerçekleştirilen ziyaretlerde tüm açıklığıyla gözlenmiştir. Bu bağlamda, ülkemiz uzmanları tarafından da AB üyesi ülkelerdeki yüksek güvenlikli ceza infaz kurumları da pek çok defa ziyaret edilmiş olup, yapılan incelemelerde F tipi ceza infaz kurumlarının birçok gelişmiş ülke ceza infaz kurumlarına göre ceza infaz alanında yüksek standartlara sahip olduğu saptanmıştır.
Bu bağlamda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanlar ise, 12 metrekare genişliğinde ve havalandırma bahçesi olan ünitelerde tutulmaktadır. Bununla birlikte, güvenlik bakımından tehlike oluşturmadığı takdirde, 10 kişiyi aşmayacak gruplar halinde, haftada toplam 10 saati aşmamak üzere sohbet ve sosyalleşmeleri amacıyla bir araya getirilebilmektedir.
Ayrıca, Ağırlaştırılmış müebbet cezası almış hükümlülerden iyi halli olanlar 4 saat iyi halli olmayanlar için 2 saat spor yapma hakkına sahip bulunmaktadır.
-
Hakimler ve savcıların rolleri arasında iç içe geçme sözkonusu olduğunu iddia etti. Savcıların hakimler üzerinde tahakkümü olduğun ve yargıya güvenin azaldığını öne sürdü. (Adalet: İlkesel cevap)
Hâkim ve savcıların görev ve yetkileri anayasamız ve kanunlarımızda düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri çerçevesinde görevlerini yürütmektedirler.
-
Hâkim, savcı ve polislerin görev yerlerinin değiştirilmesi (Adalet)
Malumları olduğu üzere ülkemizin ekonomik, sosyal, kültürel yönden farklı gelişmişlik düzeyinde coğrafi bölgeleri bulunmaktadır. Bu durum yargı mensupları açısından ilgili yönetmelikte düzenlendiği şekilde asgari ve azami çalışma süreleri öngörülmesini zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla, ülkemizin yukarıda değinilen özel durumu itibarı ile belirli dönemlerde yargı mensuplarının tayinlerinin (görev yapmak istedikleri yerler hususunda tercihleri göz önünde bulundurularak) üst bölgelere yapılması zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
-
Cezai ehliyet yaşının (12) büyütülmesini öngörüyor musunuz? (Adalet)
Ülkemizde ceza hukuku bakımından bir kişi 18 yaşına kadar çocuk olarak kabul edilmektedir. Cezai ehliyet bakımından ise 12 yaş başlangıç olmakla birlikte suç işleme şüphesi altındaki her bir çocuk işlediği ileri sürülen suçun anlam ve sonuçlarını kavrama yetenek ve olgunluğuna sahip olup olmadıkları bakımından psikiyatrik tetkike tabi tutulmaktadırlar.
-
Cezaevlerine STK ziyareti için başvuru olmadı mı, yoksa neden ziyaretlerine izin verilmedi? (Adalet) &
-
Ulusal ve uluslararası STK’ların cezaevlerine erişimi bulunmadığı iddiası? Bu konuda düzenli ziyarete olanak tanıyacak resmi bir kural ihdas etmeyi düşünür müsünüz? (Adalet)
Ülkemizde Cezaevlerine STK ziyaretlerine izin verilmesi hususunda size bilgi sunmak istiyorum. Buna göre Ülkemizde cezaevlerine STK’ların erişimine uygulamamızda ilke olarak izin verilmemesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu bağlamda ayrıca, cezaevlerimizde çeşitli temalarda çok sayıda sivil toplum örgütü ile yakın işbirliği içinde çalışmalar yürütülmektedir. Kurumlarımızda eğitim ve iyileştirme faaliyetleri çerçevesinde resmi, özel ve gönüllü kişi, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılmakta olup Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği, Semiha Şakir Vakfı, ÖZ-GE-DER, Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı, Toplum Gönüllüleri Vakfı, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, Uluslararası Mavi Hilâl İnsanî Yardım ve Kalkınma Vakfı, Mutlu Çocuklar Derneği çeşitli çalışmalar yürütülen STK’lar arasında sayılabilir.
-
İşkence mağdurlarına tazminat sağlanıyor mu? Rehabilitasyon sunma zorunluluğunu nasıl sağlıyorsunuz? (Adalet)
Ülkemizde, 04/10/2012 tarihli ve 2012/20 sayılı Başbakanlık Genelgesine istinaden Sağlık Bakanlığına bağlı olarak kurulan Çocuk İzleme Merkezlerinde cinsel istismar mağduru çocuklara yönelik olarak bazı adli ve tıbbi hizmetler sunulmaktadır. Bu kapsamda aile içi şiddet mağdurlarına yönelik olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı şekilde faaliyet yürüten Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinde (ŞÖNİM), 6284 sayılı kanun uyarınca bazı hizmetler sunulmaktadır. Ayrıca, hâlihazırda çocuk ve aile mahkemeleri bünyesinde bulunan sosyal çalışma görevlileri tarafından yargılama safhasında çocuk ve kadınlara yönelik hizmetler sunulmaktadır. Ayrıca, mağdurlara suç sonrası destek olmak, rehberlik hizmeti sunmak, suç sonrası mağduriyetler yaşanmasının önüne geçmek ve benzeri sair hizmetleri yerine getirmek üzere mağdur hakları alanında gerekli çalışmaların yapılması amacıyla, 18 Kasım 2013 tarihinde Adalet Bakanlığı bünyesinde Mağdur Hakları Daire Başkanlığı kurulmuştur. Bu konuda anılan Başkanlığın teşkilatlanmasına ilişkin ayrıntılı düzenlemeler içeren ve kurumsallaşmasını öngören, Mağdur Hakları Kanunu Taslağı çalışmaları ise halen devam etmektedir.
-
Gülay Çetin hakkındaki AİHM kararına atıfla sağlık hizmetlerinde ne gibi iyileştirmeler yapıldı? (Adalet)
AİHM’in ihlal kararı sonrasında, 23.8.2013 tarihinde mahkeme masrafları dahil AİHM kararındaki meblağ başvurana ödenmiştir. Ülkemiz kararda yer alan tüm genel önlemleri yerine getirmiştir.
Mahkeme gerekçesinde de yer verilen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 5275 sayılı Kanunun 16. maddesi 24 Ocak 2013 tarihli 6411 sayılı Kanun ile 16. Maddeye 6. Fıkra eklenmiş ve “ağır bir hastalık veya engellilik” nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayan mahkûmların (tutukluların) tahliye edilebilmesi imkânı getirilmiştir. 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun ile bu fıkra (...) toplum güvenliği bakımından “ağır ve somut” tehlike (...) şeklinde değiştirilmiştir.
Her ne kadar AİHM tarafından yapılan değerlendirme sırasında hastalık nedeniyle tahliye edilen tutuklu olmadığı tespit edilmişse de; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 16/6. maddesi gereğince, Mahkemenin bu kararına takiben, yasanın yürürlüğe girdiği 24/01/2013 tarihinden bugüne kadar, ağır veya sürekli hastalık nedeniyle toplam 643 kişi ceza infaz kurumlarından tahliye edilmiştir.
-
TCK 94 ve 95.te yer alan işkence suçunun tanımı Sözleşmeyle çelişmekte midir? TCK’da değişiklik öngörülüyor mu? (Adalet) &
-
TCK 94-95. Maddeleri yerine TCK 256-258. maddelerinden hüküm verilmesinin nedenleri nelerdir? İşkence ceza kanununda yer almasına karşın uygulanmamaktadır. (Adalet)
Malumunuz hukukumuzda suçta ve cezada kanunilik ilkesi geçerlidir. Hukukumuzda işkence suçu TCK’nın 94.maddesinde tanımlanmıştır. Söz konusu maddenin uygulanmasında kanunun hükmünün olaya uygulanması sırasında hâkim yorum kurallarının yanı sıra kanunun gerekçesi ve konuyla ilgili yargı içtihatlarını nazara almaktadır. Buna göre söz konusu 94.maddenin gerekçesine bakıldığında, ülkemizin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerde işkencenin yasak olduğunu kabul ederek, işkencenin önlenmesiyle ilgili gerekli tedbirleri alma konusunda taahhüt altına girdiği vurgulanmaktadır. Bunun yanı sıra, Sözleşmemize atıfla, Sözleşmenin 1 inci maddesinde işkence kavramı tanımlandığı ve kapsamının belirlendiği kaydedilerek söz konusu 1.maddeye aynen yer verilmektedir.
Yine sözleşmenin 2.maddesine atıf yapılarak madde metnine aynen yer verilmiştir. Türkiye ayrıca, 26 Kasım 1987 tarihli “İşkencenin ve Gayriinsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi”ni onaylamıştır. Bu milletlerarası yükümlülüklere paralel olarak Anayasada da işkencenin yasak olduğu kabul edilmiştir: «Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.» (madde 17, fıkra 3). «Hiç kimse kendisini ... suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.» (madde 38, fıkra 5). Yine maddemizin gerekçesinde aynen: bu taahhütler karşısında ve özellikle insan haysiyetinin tecavüzlerden korunması için, işkence teşkil eden fiillerin cezasız kalmaması gerekmektedir. Bu düşüncelerle, işkence fiilleri bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.
İşkence suçu ile korunan hukukî değer, karma bir nitelik taşımaktadır. İşkence teşkil eden fiiller, bir yandan buna maruz kalan kişilerin vücut dokunulmazlığına ve onuruna saldırı niteliği taşımakta, beden ve ruh sağlığını bozmaktadır. Diğer yandan, işkenceye maruz kalan kişi, irade serbestisi bertaraf edildiği için ve hatta algılama yeteneği etkilendiği için, duyduğu acı ve elemin etkisiyle gerçek dışı bazı açıklama ve kabullenmelerde bulunabilir.
Bu nedenle, belli bir suça ilişkin ikrar veya sair delil elde etmek için başvurulan işkence, gerçeğin ortaya çıkarılmasına ve adaletin gerçekleşmesine engel olucu bir etki de doğurabilir. Böylece işkencenin ayrı bir suç olarak ceza yaptırım altına alınması, ceza muhakemesinin maddî gerçeğin ortaya çıkarılmasına yönelik amacının gerçekleştirilmesine de hizmet etmektedir.
-
Gözaltı ve tutukluluk altında ölümler hakkında net rakamlar verilmesi. Cezaevinde intihar olaylarının nedenleri ve bunlarla ilgili alınan tedbirler nelerdir? (Adalet)
2014 yılında Nezarethanede (while under custody in police stations) 1, Polis merkezşnde 1 kişi olmak üzere 2 kişi,
2015 yılında Nezarethanede (while under custody in police stations) 2 kişi, Polis Merkezinde 1 kişi olmak üzere
2016 yılında Nezarethanede (while under custody in police stations) 1 kişi hayatını kaybetmiştir.
2015 yılında 43 kişi, 2016 yılında hâlihazırda 9 kişi kayıtlarımıza göre cezaevlerimizde (prison) intihar sonucu hayatını kaybetmiştir. Cezaevlerimizde intihar oranlarını en aza indirmek için özel olarak rehabilitasyon uygulamaları geliştirilmiştir. Bu kapsamda cezaevine alınan tutuklu ve hükümlüler, intihar riski konusunda uzman psikolog ve sosyal çalışmacılarımız tarafından bireysel görüşme ve mülakatlarla takip altında tutulmaktadırlar. Cezaevinde bulunan her on bin hükümlü ve tutukluya göre intihar oranı ülkemizde 3.2 iken bu oran Avrupa genelinde 5.4’tür.
-
Pozantı M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunan çocuk hükümlü/tutukluların 2011-2012 yılları arasında işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları yönünde basında çıkan haberler ve ileri sürülen iddialarla ilgili olarak;
Pozantı M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunan çocuk hükümlü/tutukluların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları yönünde basında çıkan haberler ve ileri sürülen iddialarla ilgili olarak; İdari yönden; 6 personel hakkında uyarma, 4 personel hakkında verilen kınama cezaları verilmiştir. Adli yönden; 34 personel hakkında Pozantı Sulh Ceza Mahkemesi'ne açılan kamu davalarının (kasten yaralama, basit yaralama, hakaret, görevi kötüye kullanma, tehdit) yapılan yargılaması sonucunda 34 personel hakkında beraat kararları verilmiş, 13 personel hakkındaki karar kesinleşmiş, 21 personel hakkındaki beraat kararları temyiz edilmesi nedeniyle Yargıtay’da olduğundan kesinleşmemiştir.
-
Tekirdağ Cezaevi – cinsel istismar – 5 mahkumun durumu? (Adalet)
Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakil edilen Abdulkadir Bozkurt'un, 12/11/2013 tarihinde kuruma kabulü sırasında üst aramasını kabul etmediği için 7 infaz koruma memurunun kendisine kötü muamelede bulunduğu iddiası Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturulmuştur. Başlatılan 2013/10284 sayılı soruşturma sonucunda 06/01/2014 tarihli ve 2014/30 sayılı "Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına" dair karar verildiği,
Ayrıca, adı geçen hükümlünün kuruma kabulünün ilgili mevzuat çerçevesinde yapıldığı, kabul işlemlerinde ve hükümlünün sağlığıyla ilgili olarak yapılan işlemlerde personelin kusuru olmadığından kurum personeli hakkında idari soruşturma yoluna gidilmediği anlaşılmıştır. Şikayete konu arama, hükümlünün üzerinde kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin bulunması ve kurum müdürünün uygun görmesi şartlarının birlikte gerçekleşmesi halinde bu aramaya başvurulduğu ve hükümlünün utanma duygusunu ihlal etmeyecek şekilde yapıldığı ve bütün avrupa ülkelerinde bu arama usulünün bulunduğu malumlarımızdır.
-
Cezaevi İzleme Kurulu’nun şikayet alıp soruşturma yaptığına dair bilgiler? Kaç vaka incelendi? Kaç vakada kurul şikayeti üzerine soruşturma başlatıldı? Kurulun bağımsızlığı konusunda bilgi? (Adalet)
Ceza infaz kurumları adlî ve idari denetimin yanında, toplum içinden gelen ve sivil üyelerden oluşan izleme kurulları ile içinde sivil toplum örgütlerinden temsilciler bulunan il ve ilçe insan hakları komisyonları tarafından denetlenmektedir. İzleme kurulları en az iki ayda bir cezaevlerini denetler, Adalet Bakanlığı kurulların ziyaret raporarında belirttiği tavsiyeleri karşılamak üzere her türlü tedbiri alır ve her yıl yerine getirdiği tavsiyeleri rapor eder. Bu raporlar sivil toplum kuruluşlarına da gönderilerek şeffaflık sağlanır. Yapılan şikayetler sonucu kaç soruşturma yapıldığına dair bir istatistik tutulmamaktadır. Ancak izleme kurullarının bildirimi nedeniyle mutlaka adli ve idari soruşturma başlatılır. Örneğin Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurullarının 2014 yılında toplam 1295 ziyaret sonucu 571 rapor hazırlanmış, 1024 öneriden 738 i (%72 si) yerine getirilmiştir. Bu oran çoğu avrupa ülkesinde %50 dir.
-
Hapishanelerdeki aşırı kalabalıklaşma için çözüm önerileri? Tutuksuz yargılama ve mevcut istatistikler? (Adalet) &
-
Antep ve Urfa’da kalabalıklaşmayla ilgili neler yapıldı? 2016 sonuna kadar inşa edilmesi öngörülen infaz kurumlarının durumu nedir? CPT’nin kişibaşına düşen yaşam alanıyla ilgili tavsiyesi (4 m2)? (Adalet)
Aşırı kalabalıklaşma sorusunun yanıtına ilişkin olarak; 21/04/2016 tarihi itibariyle ülkemiz genelinde 359 ceza infaz kurumu mevcut olup bunların kapasitesi 179.883 tür. Hükümlü ve tutuklu sayısındaki olası artışların karşılanması amacıyla önümüzdeki 5 yıl içinde 177 yeni ceza infaz kurumu yapımı planlanmış olup bunların 69 adedi inşaat aşamasında, 71 adedi proje aşamasında, 37 adedi planlama aşamasındadır.
Bu yatırımların tamamlanması ve ilçe ceza infaz kurumlarının kapatılmasını müteakip 5 yıl sonunda 272.796 kişilik kapasiteye ulaşılacaktır. Kalabalıklaşmaya çözüm olarak yalnızca yeni cezaevlerinin inşasının çözüm olmayacağı düşüncesindeyiz. Dolayısıyla, tutuklulukla ilgili alternatif çözüm yolları mevzuat ve uygulamamıza getirilmiştir. Bunlardan en önemlilerinden biri adli kontrol uygulamasıdır. Bu uygulama tüm suçlar için gerçekleştirilebilmektedir. Toplam cezaevi mevcudu ülkemizde halihazırda 182.000 kişi olup bunlardan sadece 26.000’i tutuklu statüsündedir. Bu rakam toplam popülasyonun %14’ünü teşkil etmektedir ve birçok Avrupa ülkesi oranlarından oldukça düşüktür.
Bu konuda son dönemde, Şanlıurfa ilinde 2 adet T Tipi Kapalı ve 1 adet Açık Ceza İnfaz Kurumu hizmete alınmış, Gaziantep’e çok yakın olan Kilis İlinde ise 1 adet L Tipi Kapalı ile 1 adet Açık Ceza İnfaz Kurumunun bu yıl içinde hizmete alınarak Şanlıurfa ve çevresinin ceza infaz kurumu ihtiyacı tamamen karşılanacaktır. Malumunuz 2015 yılı Aralık ayında CPT cezaevinde bir mahkûmun yaşam alanı standartlarını belirlemiştir. Buna göre tek kişilik oda için 6m2, çok kişili odada ise mahkum başına 4m2’dir. Şu anda ülkemizdeki ceza infaz kurumlarında tek kişilik odalar 12m2, çok kişilik odada kişi başına düşen alan ise 6m2’dir.
-
Sincan Kapalı Çocuk Cezaevi’nde çocuklara yönelik kötü muamele iddiası? (Adalet)
Ankara (Sincan) Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevinde bulunan hükümlü/tutukluların 01/01/2014 tarihinde sayım vermeyerek isyan çıkarmaları ve ardından ceza infaz kurumu personelinin müdahalesi ile ilgili olarak;
11 personel hakkında adli ve idari yönden soruşturma yapılmış disiplin cezası ve adli ceza verilmesine gerek görülmemiştir.
-
Aliağa Başsavcılığınca başlatılan soruşturmanın akıbeti? (Adalet)
İzmir (Aliağa) Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu; Kurumda gerçekleştiği ileri sürülen olaylarla ilgili adli ve idari soruşturma yapılmıştır. Bu bağlamda ihmali görülen 2 memur açığa alınmıştır. Bu olayların hiçbirisinde personelin çocuklara karşı fiili bir davranışı olmadığı gibi tarafı olması da söz konusu değildir. Ancak ihmali olabilecek personelle( Kurum Müdürü) ilgili adli ve idari soruşturma açılmış ve soruşturma takipsizlikle sonuçlanmıştır.
-
Dostları ilə paylaş: |