KERDERÎ, HÂFIZÜDDİN 656 KERDERÎ, ŞEMSÜLEİMME
Şemsüleimme Muhammed b. Abdissettâr b. Muhammed el-İmâdî el-Berâteklnî el-Kerderî (ö. 642/1244)
Hanefî fakihî.
18 Zilkade 559'da (7 Ekim 1164) Hârizm bölgesinin idarî merkezi olan Gürgenç'e (Cürcâniye) bağlı Kerder şehrinin Berâte-kîn kasabasında dünyaya geldi. Kureşî'-nin verdiği bu bilgiye karşılık Kefevî onun aynı yıl Kerder'de doğduğunu belirtir. En tanınmış hocaları olan Kâdîhan ve Bur-hâneddin el-Merginânî'nin sırasıyla 592 (1196) ve 593 (1197) yıllarında vefat ettikleri göz önüne alınırsa Kerderî'nin doğumu için Leknevî"nin kaydettiği 599 (1203) tarihinin yanlış olduğu ortaya çıkar. Bu yanlışın, onun eserinin temel kaynağını oluşturan Kefevînin Keto'ibii ait elindeki nüshada mevcut istinsah hatasından ileri geldiği anlaşılmaktadır. Zira Leknevî, başka bir kaynakta gördüğü 559 (1164) tarihini Kefe-vî'nin verdiği yıla aykırı bularak dikkate almazken Kefevî bu tarihi esas alır. Ayrıca Kureşî, Kerderî'nin künyesini Ebü'1-Vecd olarak verirken Zehebî, İbn Kutluboğa ve el-Melikü'1-Eşref er-Resûlî Ebü'l-Vahde şeklinde kaydederler. Son kaynağın Ker-dûzî diye verdiği nisbe de Kerderî'nin yanlış yazılmış şekli olmalıdır. İbnü'1-İmâd, Şemsüleimme el-Kerderî'yi Tâceddin el-Kerderî ile karıştırdığından babasının adını Abdülgaffâr diye kaydetmiştir. Ker-derî'nin İmâdî nisbesi ise büyük dedelerinden biriyle ilgilidir.
Kerderî Hârizm'de yetişti. Burada el-Muğrib müellifi Mutarrizî'den Arap dili ve edebiyatı öğrendikten sonra gittiği Se-merkant'ta Burhâneddin el-Mergînânî1-den meşhur eseri el-Hidâye'yi okudu; ayrıca Şirhtü'l-İslâm müellifi Rüknülis-iâm İmâmzâde'den fıkıh dersi aldı. Ardından tahsilini sürdürdüğü Buhara'da Bed-reddin el-Versekî, Şerefeddin Ömer b. Muhammed el-Akilî, İmâdüddin ez-Ze-rencerî, Ahmed b. Muhammed el-Attâbî, Nûreddin es-Sâbûnî, Kâdîhan gibi hocaların fıkıh, hadis ve tefsir derslerini takip etti. Başta fıkıh ve usulü olmak üzere dinî ilimlerde derin bilgi sahibi oldu. Debûsî ve Şemsüleimme es-Serahsî'den sonra fıkıh usulünü onun İhya ettiği söylenir. Büyük bir üne kavuşan Kerderî'nin yetiştirdiği talebeler arasında kız kardeşinin oğlu olduğu için Hâherzâde lakabıyla tanınan Bedreddin Muhammed b. Mahmûd el-Kerderî, Seyfeddin el-Bâharzî, Hamîdüd-din ed-Darîr, Ebü'l-Berekât en Nesefî, Fahreddin Muhammed b. Muhammed el-Maymergî, Sirâcüddin Muhammed b. Ahmed el-Karnebî, Zahîrüddin Muhammed b. Ömer en-Nevcâbâzî gibi âlimler bulunmaktadır. Kerderî9 Muharrem 642 (17 Haziran 1244) tarihinde Buhara'da vefat etti ve buraya yarım fersah mesafedeki Sebezmûn'da defnedildi. Zamanında Hanefî fukahasmın Önde gelen âlimlerinden biri olan Kerderî'nin Hüsâmeddin el-Ahsîkesî'ye aitei-Münte-hab fî uşûli'l-mezheb'i şerhettiği 657 ve Te^sîsü'l-kavâ'id 658 adıyla bir eser yazdığı zikredilirse de bunların günümüze ulaşan nüshaları bilinmediği gibi diğer kaynaklarda da herhangi bir eserinden söz edilmez. Fakat Hanefî mezhebine ve Ebû Hanîfe'ye yönelik eleştirilere cevap verdiği bir risalesinin çeşitli nüshaları zamanımıza ulaşmıştır. Müellif önsözde Ebû Hanîfe'yi kötüleyen bir kimseye rastlamadığını, ancak Halep'e gittiğinde Gazzâlî'-nin el-Menhûl adlı fıkıh usulüne dair eserinin sonunda İmam Şafiî ve mezhebinin diğerlerinden üstünlüğünü dile getirdiğini ve bu vesileyle Ebü Hanîfe'ye ağır ithamlarda bulunduğunu 659 görünce risaleyi kaleme alarak ona cevap verdiğini söyler. Leknevî bu risalenin iyi bîr çalışma olduğunu, müellifin bazı yerlerde İmam Şafiî ve mensuplarına yönelik ağır ifadeler kullanmakla birlikte Gazzâlî'nirı yazdıklarına göre bunun hafif bile kaldığını 'belirtir.660
Şâfıî ulemâsından İbn Hacer el-Heytemî, Ebû Hanîfe'nin biyografisine dair el-Hayrâtü'I-hisân adlı eserinde Gazzâlî"nin İhyâ'ü culûmi'd-dîride Ebû Hanîfe hakkında son derece saygılı ifadeler kullandığını dolayısıyla Ebû Hanîfe'ye dair ağır ithamların yer aldığı kitabın Gazzâ-lî'ye ait olamayacağını ve kendi gördüğü nüshanın üzerinde Mahmûd el-Gazzâlî diye bir Mu'tezilî âlimin adının bulunduğunu belirterek Kerderî'nin bu eserin Gazzâlî'ye ait olduğu var sayımından hareketle risalesini yazdığını söyler.661 el-Menhûl'-deki ifadelerin zındıklar tarafından kitaba eklenerek GazzâlFye maledildiğini belirten İbn Hacer, bazı Hanefî âlimlerinin bu sözlerin Gazzâlî'ye ait olması halinde bile olgunluk döneminden önceki yıllarda söylenmiş olacağını düşündüklerini kay-deder.662 Bu durum, el-Menhûl'ün Gazzâlîye ait olup olmadığı hususunda bazı tartışmaların doğmasına zemin hazırlamıştır.663
Kerderî'nin risalesinin günümüze ulaşan ve muhtemelen müstensih tercihlerini yansıtan farklı isimdeki belli başlı nüshaları şunlardır: el-Hakku'1-mübîn fî idhâdi şübehi'l-mübtılîn 664 Risale fî tezyidi mezhebi Ebî Hanîfe 665 Risale fi'r-red 'ale'1-İmâm el-Ğazzâlî 666 Kitâb fi'r-red calâ men ytfânid Ebâ Hanîfe ve aşhâbeh 667 er-Red ve'l-intişârcalâ mezhebi imâmi'l-e'imme ve sirâci'1-ümme 668 ei-Fevâ3idü'l~münîfe fi'z-zebbi can Ebî Hanîfe.669 Süleymaniye Kütüphanesi tasnif fişlerinde ve Brockelmann tarafından 670 bazı nüshaların Hâfızüddin el-Bez-zâzî'ye nisbet edilmesi, Bezzâzî'nin aynı zamanda Kerderî nisbesini de taşımasından kaynaklanmış olmalıdır.671
Bibliyografya :
Gazzâiî. İhya', Kahire 1387/1967, ], 43; a.mlf., el-Menhûl (nşr. M. Hasan Heyto), Dı-maşk 1400/1980, s. 495-504; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 31-40; el-Melikü'l-Eşref er-Resûlî, el-cAscedü'l-me$bûk (nşr. ŞâkirMahmûd AbdülmürTim]. Bağdad 1395/1975, s. 533; Ze-hebî. A'lâmü'n-nübelg, XXIII, 112-114; Safe-dî, el-Vâft, III, 254; Kureşî, el-Ceuâhirü'l-mudıy-ye, III, 61, 228-230; İbn Tağrîberdî. en-Nücû-mû'z-zâhire, VI, 351; İbn Kutluboğa. Tâcü't-te-râcimfı tabakâti'l-Hanefiyye, Bağdad 1962, s. 64; İbn Hacer el-Heytemî, el-Hayrâtü't-hİsân (nşr. Halil el-Meys], Beyrut 1403/1983, s. 11, 26-27; Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî, KetSfibü. a'lâmi 'l-ahyâr min fukahâ'i mezhebi 'n-Nu'mâ-ni'l-muhtâr, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 548, vr. 144-145; Keşfü'z-zunûn, I, 333, 837; İb-nü'l-İmâd. Şezerât (Arnaûtl. V, 376-377; Lekne-vî. el-Feuâ'idü'l-behiyye,s. 176-177; Brockelmann, GAL, I, 474; Suppl.,], 653-654; II, 316; Abdurrahman Bedevî, Mü'ellefâtü'l-ûazzâll, Kuveyt 1977, s. 6-9, 331; Ahmet Özel. Hanefi Fıkıh Âlimleri, Ankara 1990, s. 64-65. Ahmet Özer
Dostları ilə paylaş: |