MAIMONIDES
Yahudi dîn âlîmi, filozof ve tabip İbn Meymûn'un Batı dillerindeki adı.34
MAKÂLAT
Mevlânâ Celâleddîn-İ Rûmî'nin ilham kaynağı olan Şems-İ Tebrîzî'nin (ö. 645/1247) konuşmalarından derlenen
tasavvufî bir eser.35
el-MAKÂLÂT VE'L-FIRAK
Sa'd b. Abdullah el-Kummî'nîn (ö. 301/913-14) Şîa mezhebinin
Ebû Halef (Ebü'l-Kâsırn) Sa'd b. Abdullah el-Eş'arî el-Kummî, Yemen'den Kum'a gelip yerleşen Eş'arî kabilesine mensuptur. Hasan el-Askerî ile görüştüğü dikkate alınarak 230 (845) yılı civarında doğduğu söylenebilir. İbn Kulâye'den faydalanan ve onun rivayetlerini nakleden Kummî hadis öğrenmek için çıktığı seyahatlerde Sünnî hadisçileri de dinlemiş, zamanının önde gelen âlimlerinden Hasan b. Arafe, Muhammed b. Abdülmelik ed-Dakikî, Abbas et-Teraffukî ve İsmâiliyye grubundan Ebû Hatim er-Râzî ile karşılaşmış, onlarla ilim alışverişinde bulunmuştur. Bu arada on birinci imam Hasan el-Askerî tarafından Sâmerrâ'daki ikametgâhında kabul edilmiş, müstakbel imam Muhammed el-Kâim'i görmüştür. Bundan dolayı ismi imamı görenler arasında zikredilen müellif naklettiği uzun bir rivayette Hasan el-Askerî, oğlu Mehdî el-Muntazar ve imamın evinin Özellikleriyle ilgili geniş bilgi vermektedir.36 Kummî 301 37 yılında vefat etmiş, Âmül yakınlarında Rüstemdâr'da defne-dilmiştir.
Kummfnin değişik konularda yazdığı kırk civarındaki eser içinde 38 günümüze ulaştığı bilinen tek çalışması el-Makâlât ve'l-fı-raA'tır. Kitabın adı değişik kaynaklarda Fı-raku'ş-Şfa 39 Makölâtü'i-İmâmiyye 40 ve Makâlâtü'l-İmâmiy-ye ve'1-fırak ve esma'ühâ ve şunûfü şeklinde geçmektedir. Eser, müellifin çağdaşı olan Hasan b. Mûsâ en-Nevbahtî'ye ait Fıraku'ş-Şî'a'-ya benzer bir muhtevaya ve ifade şekline sahiptir. Bu durum, her iki eserin günümüze intikal etmeyen bir kaynaktan veya müelliflerden birinin diğerinden faydalanarak meydana getirildiğini düşündürmektedir. Kitabın giriş kısmında Hz. Pey-gamber'in vefatı üzerine hilâfet konusunda ortaya çıkan ihtilâflar ve oluşan gruplar, Hz. Ali'nin vefatından sonraki gruplaşmada meydana gelen değişiklikler ve zuhur eden tâli fırkalara temas edilir; sonuç olarak Şîa. Mürcie, Mu'tezile ve Ha-vâric'den teşekkül eden dört ana mezhepten söz edilir. Kummî'ye göre Mürcie, Muâviye'ye ve onun ardından gelen halifelere bağlı olan çoğunluktan ibarettir. Kitabın asıl kısmını oluşturan bundan sonraki bölümde Hz. Ali'den itibaren Hasan el-Askerî'ye kadar gelen İsnâaşerî imamlarından her birinin vefatı üzerine ortaya çıkan Şiî grupları ile bunların reisleri ve daha çok hilâfet hakkındaki görüşlerine temas edilmiştir. Eserin son kısmında on birinci imam Hasan el-Askerî'-nin vefatından sonra ortaya çıkan farklı görüşler on beş fırka halinde sıralanmaktadır.41
Kaynaklarda zikredilmesine rağmen el-Makâlâl'm uzun süre mevcudiyeti tesbit edilememişti. Bu sebeple Abbas İkbâl-i Âştiyânî eseri Hasan b. Mûsâ en-Nevbah-tî'ye nisbet etmiştir.42 Kitabın varlığı ilk defa, Nev-bahtî'nin Fıraku'ş-Şîfa'smm Muhammed Cevâd Meşkûr tarafından yapılan tercümesine bir mukaddime yazan Saîd-i Nefîsî tarafından ortaya konulmuş ve bir nüshasının eski İran Millet Meclisi başkanı Sultanî Şeyhülislâmî'de olduğu belirtilmişti. Kitabı, bu nüshaya dayanarak ve özellikle Fıraku'ş-Şîca metniyle karşılaştırmak suretiyle Muhammed Cevâd Meşkûr yayımlamıştır.43 Bu yayında, el-Makölât'ta yer alan Fıraku'ş-Şî'a'ya göre fazla açıklamalar naşir tarafından yirmi altı madde halinde tesbit edilmiş ve bunların otuz sayfalık bir hacim oluşturduğu belirtilmiştir.
Bibliyografya :
Sa'd b. Abdullah el-Kummî. el-Makâlât ve'l-fh ra/c(nşr M.Cevâd Meşkûr), Tahran 1963, tür.yer.; İbn Bâbeveyh el-Kummî, Kemâlü'd-dîn oe temâ-mü'n-nı'nıelnşr. Ali Ekber Gaffârî), Kum 1405, II, 253-270; Ahmed b. Ali en-Necâşî, Rical (nşr. M.Cevâden-Nâînî), Beyrut 1408/1988,1, 401-404; Ebû Ca'feret-Tûsî. el-Fihdst(nşr. M. Sâdık ÂI-İ Bahrülulûm), Beyrut 1403/1983, s. 105; İbn Şehrâşûb. Mecâlimü'l':ulemâ' (nşr. M. Sâdık Al-i Bahriilulûm), Beyrut, ts. (Dârü'1-edvâ), s. 54; Meclisi, Bİhârü'l-enuâr, Beyrut 1403/ 1983, I, 15, 32; Abbas İkbâl-i Âştiyânî. Hâne-dân-ı NeobahÜ, Tahran 1311 hş., s. 140-160. Mustafa Öz
MAKÂLÂTÜ'İ-İSLAMİYYÎN
Ebü'l-Hasan el-Eş'arî'nin (ö. 324/935-36) itikadı İslâm mezheplerine dair
Tam adı Makâlâtü'l-İslâmiyyîn ve'h-tilâfü'l-muşallîn'dir. bazı kaynaklarda "İslârniyyîn" yerine "müslimîn" kelimesi yer almaktadır.44 Kitabın Eş'ari'ye ait olduğu hususunda ittifak bulunmakla birlikte müellifin Mu'tezilî döneminde mi, Mu'tezile'den ayrıldıktan sonraki devrede mi kaleme alındığı konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Eserde Eş'arî'nin Mu'tezile'nin karşıtı olarak "ehl-i hakk"a ait bazı görüşleri tas-vipkâr bir üslûpla ifade etmesi, bunun yanında takipçileri tarafından ehl-i hakkın Eş'arîler için kullanılması, ayrıca Mu'-tezile kelâmcılanna muhalefetini hissettirmesi ve hocası Ebû Ali el-Cübbâî ile olan bir tartışmasından söz etmesi kitabın Mu'tezile'den dönüş yapıldıktan sonra yazıldığı yolundaki kanaati desteklemektedir.45 Daha da önemlisi Eş'arî, Makâlât'ın birinci bölümünün sonlarında ashâb-ı hadîs ve Ehl-i sünnet'in temel görüşlerini sıraladıktan sonra "Onlara nisbet ettiğimiz bütün görüşleri kendimize de nisbet eder ve benimseriz" demek suretiyle kitabın telif devresini açıklığa kavuşturmuştur.
Makâlâtü'l-İslâmiyym'i iki bölüm halinde incelemek mümkündür. Kitabın yansını oluşturan birinci bölümde Hz. Pey-gamber'in vefatını müteakip hilâfet konusunda ortaya çıkan anlaşmazlıklara, Sıffîn Savaşı'na ve Hâricîler'in zuhuruna kısaca temas edilir. Ardından "genel konular 46 denebilecek olan kısım gelir. Eş'arî burada müslümanların ayrıldığı mezhepleri on grup halinde şöylece sıralar: Şîa, Haricîler, Mürcie, Mu'-tezile, Cehmiyye, Dırâriyye, Hüseyniyye, Bekriyye. büyük kitleyi oluşturan ashâbü'l-hadîs ve Küllâbiyye. Daha sonra her mezhep ele alınarak kendi içinde gruplara, gruplar da -varsa- tâli kollara bölünür. Meselâ Şîa Gâliyye, Râfıza 47ve Zeydiyye'ye ayrılmış, bu üç grup tâli fırkalar, bu fırkalar da zaman zaman daha küçük zümreler halinde tasnif edilmiştir. Müellifin sayı vererek yaptığı tasnife göre Şîa kırk beş, Haricîler on dokuz, Mürcie on iki kola ayrılmıştır. Bu arada Eş'arî, büyük çoğunluğu akaidle ilgili olmak üzere çeşitli konularda ileri sürülen görüşleri zikrederken başka tâli kolların isimlerini de belirtir.
Birinci bölümün ikinci yarısının çoğu Mu'tezile'ye ayrılmıştır. Müellif burada Basra ve Bağdat ekollerine temas etmekle birlikte Mu'tezile'ye ait tâli gruplardan söz etmez. Buna karşılık onların tevhid konusundaki görüşlerini özetleyip genelde Havâric, Mürcie ve Şîa'nın da bu görüşe katıldığını, fakat sonuncuların samimi olmadığını belirttikten sonra Mu'-tezife'nin kelâm görüşlerini sıralar. Bunların başlıcalan zât-ı ilâhiyyeye nisbet edilen çeşitli sıfatlar, muhkem -müteşâbih, peygamberlerin ismet sıfatı, kader ve buna bağlı meseleler, imanın tanımı, kebîre, emir bi'1-ma'rûf nehiy ani'l-münker konularıdır. Bu meselelerin işlenişi pek düzenli olmamakla birlikte problemin tartışılması sırasında geniş çapta Mu'te-zile kelâmcılanndan başka Abdullah b. Küllâb, Hüseyin b. Muhammed en-Nec-câr gibi isimlere, ashâbü'l-hadîs, ehlü's-sünne, ehlü'l-isbât ve bazı filozoflara atıflar yapılır. Ancak temas edilen bu görüşler için aklî veya naklî hiçbir delil zikredilmez.
Birinci bölümün daha sonraki kısmında Cehmiyye, Dırâriyye, Hüseyin b. Muhammed en-Neccâr'ın mensuplarından teşekkül eden Hüseyniyye, Bekir b. Uht Abdül-vâhid b, Zeyd'in mensuplarından oluşan Bekriyye, Nüssâk diye adlandırılan bazı aşırı tasavvufî gruplara temas edilir. Ardından ashâbü'l-hadîs ve Ehl-i sünnet'in genel telakkileri maddeler halinde sıralanır. Birinci bölüm Abdullah b. Saîd.48 Züheyrel-Eserîve EbûMu-âz et-Tûmenrye ait bazı görüşlerin aktarılmasıyla sona erer. Bir kısım Batılı araştırmacıların, Ehl-i sünnete ait inanç esaslarını müstakil bir bölüm saymak suretiyle eseri üç bölüme ayırması 49 hem bu kısmın kapladığı küçük hacim hern de kitabın genel kuruluşu açısından isabetli görünmemektedir.
Makâlâtü'l-îslâmiyyîn'in ikinci bölümünde kelâm problemlerinden hareket edilmektedir. "Ayrıntılı konular 50 şeklinde ifade edilebilecek bir başlık altında ele alınan meselelerden bazılarının birinci bölümdekilerle ortak olduğu görülür. Herhalde müellif, birinci bölümde on grup halinde tasnif ettiği iti-kadî mezhepleri görüşleriyle birlikte anlatmak istemiş, ikinci bölümde belli başlı kelâm problemlerini farklı görüşler çerçevesinde sunmayı hedeflemiştir. Ancak ayrıntılı konular düzenli bir şekilde anlatılmamış, birçok yerde aynı konu farklı yönleriyle tekrar edilmiştir.
İkinci bölüm isbât-ı vacibin hudûs delili için önemli bir önerme oluşturan cevher, araz ve cismin teşekkülü, hareket ve sükûn, dolayısıyla evrenin yaratılmiştığı konusuyla başlar; maddî varlığının yanında ruh, nefis ve hayat gibi değerlere sahip bulunan insan hakkında bilgi verildikten sonra tekrar cisim konusuna dönülür. Ardından tekvin, beka-fena, cisim, araz, yaratana ve yaratılmışlara izafe edilen fiiller, insanın irade sıfatı, cin, şeytan, melek, sihir, söz (kelâm) vb. konulara temas edildikten sonra Hz. Ali dönemindeki hakem olayı üzerinde durulmuş, imamet meseleleri hakkında kısa bilgi verilmiştir. Diğer konular içinde hacim ve konum bakımından önemli sayılanlar kabir azabı, sırat, mîzan gibi bazı âhiret halleri, başta Mu'tezile ve Şîa (revâfız) olmak üzere bir kısım İslâmî grup ve şahısların esma ve sıfat anlayışı ve Allah kelâmı olarak Kur'an'dır.
IV. (X.) yüzyılın başlarına kadar İslâm dünyasının Ortadoğu bölgesinde Makâ-lûtü'l-İslâmiyyîn'in akaid alanında oluşan düşünce ve yorumlar konusunda birçok malzemeyi içerdiği ve sonraki müelliflerin bunlardan faydalandığı şüphesizdir. Müellif, kitabın mukaddimesinde önceki mezhepler tarihi müelliflerinin bazı yanlışlar yaptığını söylerken kendisinin bunlardan kaçınmaya çalışacağını ifade eden bir üslûp kullanır. Eserin içeriği şahıs veya mezheplerin görüşlerine ait olmak üzere nakillerden ibaret olup birkaç yer dışında 51 Eş'arî, şahsî kanaat ve eleştirilerine yer vermediği gibi nakledilen görüşlerin delillerine de temas etmez. Makâlât'ın ele aldığı mezheplerin tasnifiyle onlara ait fikirlerin tertibinin de düzenli olmadığını söylemek gerekir. İbn Asâkir'in, "Eş'arî'nin telif ehlinden olmadığı" yolundaki tesbiti 52 onun risalelerinden ziyade MaköîâVmda ortaya çıkmaktadır. İbn Teymiyye, Makâiâtül-İslûmiyyîn'm, Mu'tezile kaynaklarından faydalanıp onların görüşlerine fazlaca yer veren ve sonraki gelişmelere temas eden en hacimli eser olduğunu belirtir. Ancak Ehl-i sünnet ve ehlü'l-hadîsle ilgili olarak zikredilen hususlarda hatalarının bulunduğunu, esasen Eş'arî'nin bunları bilmediğini ileri sürer.53 Eş'arî'ye nisbet edilen eserlerin sağlam yazma nüshalarının bulunmadığını söyleyen Zâhid Kevserî, eldeki Makâîât nüshalarının Haşviyye'-ye mensup bir Kişinin nüshasından kopya edildiğini ve eserin el-İbâne ile birlikte haşvî unsurlar taşıdığını belirtir.54
Makölâtü'l-İslâmiyyîn'in neşrini ilk olarak M. Şerefettin (Yaltkaya) gerçekleştirmeye başlamıştır.55 Kitabın üçte ikisini içeren bu yayımda kullanılan nüshalarla Hellmut Rit-ter yayımında kullanılan nüshalardan bir kısmının aynı olduğu sanılmaktadır.56 Eserin tamamı Hellmut Ritter tarafından neşredilmiştir.57 M. Muhyiddin Abdülhamîd'in bu baskıyı esas alarak yaptığı neşirler 58 başarılı görülmemiştir. Ritter kitabı Almanya'da da yayımlamıştır.59
Bibliyografya :
Eş'arî, Ma/câ/âi (Ritter]; aynca bk. neşredenin girişi, s. 1X-XXIV, XXVIII; İbn Asâkir. Tebyî-nü kezibi't-müfterî, s. 91, 131; "fökıyyüddin İbn Teymiyye, Minhâcû's-sünne, Bulak 1321-22, III, 70-71; a.mlf.. en-Nübüuuât, Beyrut 1405/1985, s. 219-220; Beyâzîzâde Ahmed Efendi. İşârâtü'l-merâm (nşr. Yûsuf Abdürrezzâk], Kahire 1368/ 1949, M. Zâhid Kevserî'nin girişi, s. 7; Abdur-rahman Bedevi, Mezâhibü 'l-islâmiyytn, Beyrut 1979, I, 523-528; W. Montgomery Watt, İslâ-mm İlk Döneminde Hür irade ue Kader(trc. Arif Aytekin], İstanbul, ts. (Kitabevi), s. 13;H.Corbin. İslam Felsefesi Tarihi(trc. Hüseyin Hatemi), İstanbul 1986, s. 121; Kıvâmüddin Burslan, "Ebü'l-Hasan el-Eş'arî'nin Bâbü'I-ebvâb Ahâlisine Yazdığı Mektup", DİFM,sy. 7(1928), s. 165: Veli Ertan, "Burslan, Kıvâmüddin", DİA, Hasan Onat
Dostları ilə paylaş: |