Bibliyografya : 8 el-mevahibu'1-ledunnlyye 8



Yüklə 2,34 Mb.
səhifə3/74
tarix16.01.2019
ölçüsü2,34 Mb.
#97544
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   74

el-MEVAHIBU'1-LEDUNNlYYE

Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî'nin (ö. 923/1517) Hz. Pcygamber'în hayatı ve şahsiyetine dair eseri.

Klasik siyer kaynaklarında iki ayrı me­tot takip edildiği bilinmektedir. Bunlar­dan birincisinde Resûl-i Ekrem'in hayatı doğumundan vefatına kadarki gelişme­leriyle ve tarih sırasına göre ele alınır; İbn İshak'ın İbn Hişâm yoluyla gelen Sîre'sl ile kronolojik esasa göre tarihî olayları ince­leyen tarihçilerden meselâ Taberî'nin Tâ-rîh'i buna örnek olarak gösterilebilir. İkin­ci metotta Resûlullah'ın huyu ve tavırları (şemail), peygamberliğini kanıtlayan özel halleri ve mucizeleri (delâil), kendine has nitelikleri (hasâis) ve ahlâkı gibi konulara ağırlık verilir; bunun en meşhur Örneği de Kâdî İyâz'ın eş-Şi/â' adlı eseridir. Kastallâ-nî ise bu iki metodu birleştirerek kendisi­ni büyük şöhrete ulaştıran el-Mevâhi-bü'1-ledünniyye bi'1-minahi'l-Muhammediyye'y] telif etmiştir.

Kastailânfnin hac için gittiği Mekke'de. Muharrem 898'de 15 başlayıp yirmi ay sonra 15 Şaban 899 günü 16 tamamladığı el-Mevûhibü'l-ledünniyye "maksad" adı verilen çeşitli alt başlıklara ayrılmış on ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Hz. Pey-gamber'in doğumundan vefatına kadar gelişen olaylar kronolojik sırayla ele alınır. İkinci bölüm Resûl-i Ekrem'in isimleri, ço­cukları, eşleri, akrabaları, hizmetçileri, ku­mandanları, elçileri, kâtipleri, mektupları, müezzinleri, hatipleri, şairleri, savaş alet­leri ve hayvanları ile kendisine gelen he­yet ve elçiler hakkındadır. Üçüncü bölüm­de yaratılış ve ahlâkındaki yüceliklerden, yeme içme ve giyim kuşamından, dördün­cü bölümde mucizeleri ve kendine has ni­telikleriyle ümmetinin Özelliklerinden, be­şinci bölümde isrâ ve mi'rac mucizelerin­den, altıncı bölümde yüksek şahsiyetine dair âyetlerden, yedinci bölümde ona sev­gi beslemenin ve sünnetine sarılmanın gerekliliğinden, sekizinci bölümde tibb-ı nebevî ile yaptığı rüya tabirlerinden ve ge­leceğe yönelik olarak verdiği haberlerden, dokuzuncu bölümde ibadet hayatından, onuncu bölümde vefatından, kabriyle mescidini ziyaret âdabından ve onun âhi-retteki yüce mevkiinden bahsedilir. Eser birçok defa basılmış 17 Beyrut müftüsü Yûsuf b. ismail en-Nebhânî tarafından eJ-Envâ-rü'I-Muhammediyye mine'l-Mevâhi-bi'I-ledünniyye adıyla ihtisar edilmiştir.18

Süyûtî, el-Mevâhibü'1-ledünniyye-nin kendisinin el-Haşâ^işü'l-kübrâ adlı eserinden intihal edildiğini ileri sürmüş, bundan ve konunun büyük tartışmalara yol açmasından etkilenen Kastallânî biz­zat Süyûtî ile görüşerek eserinin intihal olmadığını ona kanıtlamıştır. el-Mevâ-hîbü'l-ledünniyye güzel bir tasnife, sa­de bir üslûba ve siyer-i nebiye dair muh­tevalı bir çeşitliliğe sahip olduğu için İslâm dünyasında şöhret yapmış, Şebrâmellisî bir haşiye. Muhammed b. Abdülbâki ez-Zürkânîdeşerhyazmıştır. Nuruosmaniye Zürkânî'nin şerhi sekiz cilt halinde birçokdefa basılmıştır.19

Eser Osmanlı dünyasında da sevilerek okunmuş, özellikle şair Bakînin Veziria­zam Sokullu Mehmed Paşa'nın teşvikiyle akıcı bir üslûpla yaptığı çeviri Türk halkı arasında onun daha çok ilgi çekmesini sağlamıştır. Bakî, yazdığı mukaddimede kitabın büyük şöhretinden bahsettikten sonra konuların anlatılış tarzını cennet bahçelerinde gezinmeye benzetir ve aslı Arapça olduğu için onu herkesin okuyamadığını belirterek "bu ay çehrelinin önündeki perdeyi kaldırıp" aydınlığından çok kişiyi yararlandırmak istediğini söy­ler. Bakî eseri sadece tercüme etmemiş, içinde geçen âyetlerin tefsirini, hadisle­rin tahkikini ve diğer rivayetlerin yer yer tenkidini yapmış, bu arada Kastallânî"nin Şafiî olduğu için kaydettiği kendi mezhe­bine ait meselelere Hanefî meselelerini de eklemiştir. Böylece yüzden fazla kay­nağa müracaat edilerek genişletilen eser hem hacim bakımından büyümüş hem de ilmî açıdan değer kazanmıştır. Bâkf-nin Meâlimü'l-yakin üsîreti seyyidi'l-mürselîn adını verdiği bu çalışmanın pek çok yazma nüshası bulunmaktadır. Ter­cüme İstanbul'da basılmış (1261, 1313-1316, i 322-1326), ayrıca Necip Fazıl Kısa-kürek tarafından Gönül Nimetleri 20 İhsan Uzungüngörtarafın­dan Mevahib-i Ledünniyye 21 adlarıyla sadeleştirilerek yayımlan­mıştır.


Bibliyografya :

Kastallânî, el-Meuâhibü.'1-lediinnİyye(nşr. Salih Ahmed eş-Şâmî}. Beyrut 1412/1991, IV, 695-696; ayrıca bk. neşredenin girişi, 1, 11-37; Bakî, el-Mevâhibü'l-ledünniyye Tercümesi: Meâlimü'l-yakin fi sirett seyyidi'l-mürselın, İstanbul 1261, s. 1, 2; Keşfü'z-zunûn, II, 1896-1897;Serkîs. Mu'cem, 1,967; Ii, 1512; Brockel-mann, GAL, II, 87; SuppL, il, 78-79; a.mlf., "Kastallânî", İA, VI, 399; a.mlf., "al-Kastallâni", (İng.). W, 736.

Hüseyin Algül

el-MEVAIZ VE'I İTİBAR 22

el-MEVÂKIF

Adudüddin el-Icî'nin (ö. 756/1355) kelâma dair eseri.

Müellif, kitabının adını doğrudan zikretmese de mukaddimede eserini "mev-kıf" olarak adlandırdığı altı bolüm halin­de düzenlediğini belirterek "mevâkıf' ke­limesini kullanır. İbn Hacer eserin adını el-Mevûkıf îî Hlmi'l-kelâm olarak kay­detmiş 23 ba­zı kaynaklarda 24 ve Keş-îü'z-zunûn'da (II, 1891) sadece ei-Me-vökıî ismi verilmiştir. Serkîs el-Mevâkıf îî Hlmi'l-kelâm ve tahkiki'1-makâşıd ve tebylni'l-merâm, 25Brockelmann ise el-Mevâkiî îî Hlmi'l-kelâm adını kullanmıştır.26

Eser, müellifin kâdılkudâtlıgını yaptığı İncûlular hanedanından dönemin Şîraz Emîri Cemâleddin Ebû Jshak'a ithaf edil­diğini bildiren kısa bir mukaddimeden sonra altı bölümden meydana gelmiş olup "mevkıf" başlığını taşıyan bölümler genelde "mersad, maksad", bazan da "mersad. fasıl, nevi, kısım ..." adıyla alt bölümlere ayrılmıştır. el-Mevâkıî'm te­mel bilgiler niteliğindeki birinci bölümü altı kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım­da kelâm ilminin tanımı, konusu, fayda­ları, İslâmî ilimler arasındaki yeri ve ad­landırılışı, ikinci kısımda ilmin tanımı, üçüncüsünde nevileri, dördüncüsünde za­ruri ilmin ispatı, beşincisinde istidlal, is­tidlalin doğru ve yanlış olan çeşitleri, doğ­ru istidlalin şartları, özellikleri ve Allah'ı bilmekte gerekliliği, altıncı kısımda doğ­ru bir istidlalle istenilen sonuca ulaşma­nın metotları, delil ve kıyas türleri gibi hu­suslar üzerinde durulmuştur. Eserin ikin­ci bölümü varlık konusuna ayrılmış olup beş kısımdan meydana gelmektedir. Vü-cud ve adem meselelerinin ele alındığı bi­rinci kısımda vücud-mahiyet ilişkisi, vü-cud mertebeleri, zihinde varlık ve ma'-dûmun "şey" olup olmadığı, mevcud ve ma'dûm arasında varlık alanı olarak hal gibi konular tartışılmıştır. İkinci kısımda mahiyetin tanımı, küllî, cüz'î, basit ve mürekkeb oluşu gibi hususlar işlenmiş.

üçüncüsünde vücûb-İmkân-imtinâ, kıdem-hudûs, dördüncüsünde vahdet-kesret ve beşincisinde illiyyet-ma'lûliy-yet açısından farklı kelâm mezheplerinin yanı sıra felsefecilerin görüşlerine de yer verilmek suretiyle varlık konusu ayrıntılı biçimde irdelenmiştir.

Kitabın arazlara ayrılan üçüncü bölü­mü beş kısımdan oluşmaktadır. Birinci kı­sımda arazın tanımı, kısımları, mevcudi­yetlerinin ispatı, arazların kendi başına var olamayacağı, kendiliğinden yer değiş­tiremeyeceği, cevhersiz varlık kazanama­yacağı ve süreklilik niteliği taşımadığı gibi konular ele alınmıştır. Arazlar ikinci kı­sımda nicelik, üçüncüsünde nitelik, dör­düncüsünde nisbet, beşincisinde izafet kategorileriyle bağlantılı olarak incelen­miştir. Cevherler hakkındaki dördüncü bölüm bir girişten sonra dört kısımdan meydana gelmektedir. Birinci kısımda cismin tanımı, mürekkeb ve basit olarak ikiye ayrılması, ay üstü ve ay altı cisimle­ri, felekler, arzın mahiyeti, mürekkeb ci­simlerin imtizacı, nefis ve nefsin nebatî, hayvanı ve insanî olmak üzere çeşitleri, ikincisinde cisimlerin yaratılmışliğı, bo­yutlarının sınırlılığı gibi bazı Özellikleri, üçüncüsünde nefisler, nefs-i natıka, nef­sin bedene taalluku, dördüncüsünde akıl konusu ele alınmıştır.

el-Mevâkıî'm son iki bölümü klasik ke­lâmın akaid meselelerini içermektedir. İlâhiyyât konularına ayrılan beşinci bö­lüm yedi kısım halinde düzenlenmiş olup bunlarda sırasıyla Allah'ın varlığı, tenzîhî sıfatları. Allah'ın birliği, sübûtî sıfatlar, rü'yetullah, Allah'ın ve kulların fiilleri ve esmâ-i hüsnâ konu edinilmiştir. Eserin "Sem'iyyât" başlığını taşıyan son bölümü dört kısımdan meydana gelmiştir. Nü­büvvet konularına yer verilen birinci kı­sımda nebînin mahiyeti, mucize, bi'setin aklen mümkün oluşu, Hz. Muhammed'in nübüvvetinin İspatı, peygamberlerin ve meleklerin ismeti, peygamberlerin fazi­let dereceleri ve keramet meselesi işlen­miştir. İkinci kısımda âhiret bahsi ele alın­mış oiup burada âhiretin imkânı, haşrin ruh ve bedenle birlikte olacağı, cennet ve cehennemle bunlara gireceklerin duru­mu, şefaat, tövbe ve bazı âhiret hallerine kısaca temas edilmiştir. Üçüncü kısımda "Esma ve Ahkâm" başlığı altında imanın tanımı ve amelle münasebeti, küfür ve çeşitleri, mürtekib-i kebîre ve tekfir hak­kında bilgi verilmiştir. Kitabın son kıs­mında imamet konusu işlendikten sonra "Tezyif başlığıyla Hz. Peygamber'e nis­bet edilen yetmiş üç fırka hadisine işaret edilerek büyük İslâmî fırkalarının Mutezile, Şîa, Havâric, Mürcie, Neccâriy-ye, Cebriyye, Müşebbiheve Naciye olmak üzere sekiz gruba ayrıldığı belirtilmiştir. Ardından bu fırkaların kollan hakkında kısa bilgi verilmiş, kurtuluşa eren fırka­nın (nâcîye) Eş'arîîer'le Selefiyye olduğu belirtilmiştir. Müellifin büyük fırkalara ait olmak üzere zikrettiği kolların topla­mının altmış beş civarında bulunduğu görülmekteyse de muhtemelen bazı fır­ka kollarının tâli gruplarını hesaba kat­mış, fakat bunları yetmiş üç sayısının alt kademelerinde zikretmemiştir.

Ehl-i sünnet'in kelâm görüşlerini Eş'a-riyye mezhebine göre ortaya koyan el-Mevâkıî klasik kelâm tarihinin son ha­cimli metni olarak kabul edilebilir. Nite­kim VIII. (XIV.) yüzyıldan itibaren müte-kaddimîn ve müteahhirînin görüşlerini bir araya getiren hacimli şerhler döne­minin başladığı bilinmektedir. Eserde Eş'ariyye'ye ait klasik kelâm kitaplarının istidlal şekillerinin yanı sıra Gazzâlî'nin dolaylı olarak ve tepki niteliğinde de olsa kelâmın muhtevasına dahil ettiği felsefî konuların tesiri fazlaca görülmektedir, el-MevâkıHa Fahreddin er-Râzî, Seyfeddin el-Âmidî ve Kâdî Beyzâvî'ye ait eserler arasındaki muhteva benzerliği, Adudüd­din el-îcî'nin bu müelliflerin çalışmala­rından büyük ölçüde faydalandığını gös­termektedir. Kitapta bazı başlıkların ve cümlelerin Fahreddin er-Râzî'nin ei-Mu-/ıaşşaTından aynen alındığı görülmek­tedir.27

el-Mevâkıî'm birçok yazma nüshası bulunmaktadır.28 Türkiye Di­yanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi bilgisayar kayıtlarına göre çoğu Süleymaniye'de olmak üzere Tür­kiye'de kırk civarında nüshası mevcut­tur. Kitap, müellifinin de ifade ettiği gi­bi 29 kendinden önceki ve devrin­deki kelâm düşüncesinin özlü ve siste­matik bir ifadesi niteliğindedir. Kelâm ilminin önemli kaynaklarından biri ha­line gelen eser, İslâm düşüncesi ve Os­manlı ilim anlayışı üzerinde kalıcı bir te­sir bırakmış, özellikle Cürcânî'nİn şer­hiyle birlikte Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. el-Mevâkıî'm müstakil baskısı yapıldığı gibi30Cürcânî'nİn şerhiyle birlikte Abdurrahman Umeyre tarafın­dan Kitâbü'l-Mevâkıî adıyla üç cilt ha­linde de neşredilmiştir.31 Cürcânî'nİn şerhi, Fenârî Hasan Çelebi ve Abdülhakîm es-Siyâlkûtî'nin hâşiyele-riyle birlikte İstanbul (1239, 1292, 131i, 1321) ve Kahire'de de (1322, 1325) basıl­mıştır.

el-Mevâkıf üzerinde Adudüddin el-îcî'nin öğrencilerinden itibaren muhtelif çalışmalar yapılmıştır. Seyyid Şerif el-Cür-cânî'nin Şerhu'l-Mevâkıf adıyla Semer-kant'ta 807 (1404) yılında tamamladığı eser el-Mevâkıfm şerhleri arasında en meşhurudur. Kaynaklarda kitabın Şem-seddin el-Kirmânî, Seyfeddin el-Ebheri, kısmen Alâeddin Ali et-Tûsî 32ve Haydar el-Herevî tara­fından da şerhedildiği kaydedilmektedir. İbnü'n-Nakib el-Halebî'nin ei-Me vâkıf in astronomiyle ilgili kısmına bir şerh yaz­dığı belirtilmektedir. Kılıçzâde İshak Çe-lebi'nin, Sahn-ı Semân müderrisliği imti­hanı için ei-Mevâin/'tan kendisine veri­len bir konu hakkında kaleme alıp imtihan heyetine takdim ettiği Risâle-i İmtihâ-niyye adlı Arapça bir eseri mevcuttur.33

İslâm âlimlerinin Cürcânînin şerhi üze­rine pek çok haşiye ve ta'likat yazmış ol­maları, el-Mevâkıf kadar şerhinin de İs­lâm düşünce geleneğinde önemli bir yere sahip bulunduğunu göstermektedir. Fe-nârî Hasan Çelebi'nin kaleme aldığı ve 886 (1481) yılında tamamladığı haşiyenin müellif hattı nüshası günümüze ulaşmış­tır.34 Kınalızâde Ali Efendi bu haşiyeye ta'likat yazmıştır.35 FethuIIah eş-Şirvânî Şerhu'l-Mevâkıf üzerine bir haşiye kaleme alrmş olup eserin Râgıb Paşa Kütüphanesi,36 Escurial Library, 37Münih'te Hofund Staatsbibliothek 38 ve India Office'te 39 nüshaları mevcuttur. Şirvânî ayrıca Şerhu'l-Mevâkıf'\n ilâhiy-yât bahislerine bir haşiye yazarak II. Bayezid'e takdim etmiştir. Bunun Süley­maniye 40Atıf Efendi41 ve Tire İlçe Halk 42 kütüphanelerinde yazmaları bulunmaktadır. Hoca Sâdeddin Efendi'-ye göre Fenârîzâde Hasan Çelebi, Şirvâ-nî'nin bu eserindeki bazı görüşlerini eleş­tirmiştir. Şirvânî'ye kaynaklarda Tcflikât caid evd'iii Şerhi'l-Mevâkıî adıyla bir eser daha nisbet edilirse de bunun Ha­şiye calâ Şerhi'l-Mevâkıfm ilk şekli ve­ya eksik bir nüshasının baş tarafı olması muhtemeldir. Sinâneddin Yûsuf b. Hızır el-Bursevî, Cürcânî'nin şerhi üzerine ha­şiye 43 ve ta'likat 44 yazmıştır. Hoca-zâde Musühuddin Efendi de Cürcânî'nin şerhine bir haşiye kaleme almış, vefatı dolayısıyla eser öğrencilerinden Molla Bahâeddin tarafından temize çekilmiştir. 45Eserin bazı nüs­haları Süleymaniye 46 Beyazıt Devlet 47 ve Tire İlçe Halk 48 kütüphanelerinde mevcuttur. Yûsuf b. Hüseyin el-Kirmastî 49 Muslihuddîn-i Lârî,50 Muham-med b. Hasan el-Kevâkibî 51veMirzacan Habîbuüah eş-Şîrâzî 52 Cürcânî'nin şerhi üzerine birer haşiye kaleme almışlardır. Kaynak­larda Bisâtî 53Fethuliah es-Sirvânî'nin Şerhu't-Meuâkıf adlı eserinin ilk iki sayfası 54

Hakîm Şah el-Kazvînî ve Celâlzâde Salih Çelebi'nin de 55 bu esere haşiye yazdıkları kaydedilmiştir.56

Cürcânî'nin eserine dair yapılan kısmî çalışmalar arasında Ali Kuşçu'nun haşiye ve ta'likatı 57 Hayâlî'nin ikinci mevkıf üzerine haşiyesi 58 Hasanb. AbdüsselâmSamsûnî'nin ilâhiyyât bahislerine dair ta'liki 59 Molla Lutfi'nin haşiyesi 60 Hatibzâde Muhyiddin Efendi'nin kitabın baş tarafıyla ilgili haşiyesi 61 Muslihud-din Mustafa b. Muhammed Kestelî'nin anlaşılması zor yedi konuyu şerhettiği ri­salesi.62 Süleyma­niye Ktp., Karaçelebizâde Hüsâmeddin, 63bu risaleye müellifi­nin yanı sıra İbnü'l-Hatîb Muhammed'in yazdığı şerh 64veKe-malpaşazâde'nin Şerhu'î-Mevâkıf'm ilâ­hiyyât bahisleri için kaleme aldığı haşiye 65 zikredilebilir. Sü-yûtî, Cürcânî'nin şerhindeki hadislerin tah-ricine dair bir eser kaleme almıştır. 66Hâfız-ı Acem, Sultan II. Bayezid adına Şerhu '1-Mevâkıf'ın an­laşılması güç bazı kısımları üzerine bir ha­şiye yazmıştır.67 Ancak Bursalı Mehmed Tâhir bu ese­rin Ferhad Paşa için yazıldığını kaydeder.68 Müellif hattı bir nüshası Üsküdar Hacı Selim Ağa Kütüphanesi'nde o!up 69 bir nüshası da Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ndedir.70 Ahmed b. Abdülevvel el-Kazvînî, Cürcânî şerhinin başlangıç bölümleri için bir ha­şiye kaleme almış.71 Cürcânî'nin eserinin ilim ve varlık konularının ele alındığı bö­lümlerine Mîr Zâhid el-Herevî tarafından yazılan haşiye üzerine Bahrülulûm el-Leknevî bir haşiye kaleme almıştır.72

Kâtib Çelebi, Adudüddin el-îcî'nin Ce-vâhirü'l-kelâm adlı eserini eî-Mevâ-kıf'm muhtasarı olarak kaydetmişse de 73îcî'nin İlhanlı Ve­ziri Gıyâseddin Muhammed b. Reşîdüd-din'in isteğiyle 727 (1327) yılında Şîraz'a dönerek kadılığa başladığı ve el-Fevâ'i-dü'1-Ğıyâşiyye ve Şerhu'I-Muhtaşar adlı eserleri yanında Cevâhirü'l-kelâm'ı da Gıyâseddin Muhammed'e ithaf ettiği, bir süre sonra Şîraz'dan ayrıldığı, Gıyâ-seddin Muhammed'in 739'da (1338-39) ölümünün ardından Şîraz'ı ele geçiren Cemâleddin Ebû İshak'ın yönetiminde kâ-dılkudât olduğu ve el-Mevâkıt'ı da ona ithaf ettiği bilindiğine göre Cevâhirü'l-kelâm'm daha önce kaleme alındığını, dolayısıyla el-Mevâkıf'm iik şekli olarak kabul edilmesinin daha isabetli olacağını söylemek mümkündür.74

el-Mevâkıî üzerine şarkiyatçılar tara­fından da bazı çalışmalar yapılmıştır. Th. Soerensen eserin "İlâhiyyât" ve "Sem'iy-yât" bölümlerini Latince'ye çevirerek kendi görüşleriyle birlikte yayımlamıştır.75 Joseph van Ess doçentlik çalışması olarak eserin birinci mevkıfını Almanca'ya çevirip şerhetmişir.76

Bibliyografya :

Adudüddin el-îcî, el-Meuâkıf, Beyrut, ts. (Âle-mü'1-kütüb); Fahreddin er-Râzî. et-Muhaşşal (nşr. Tâhâ Abdürraûf Sa'd], Kahire, ts. (Mektebe-tü'l-külliyyeti'l-Ezheriyye}. s. 18; İbn Hacer, ed-Dürerü't-kâmine, 11, 322; Süyûtî. Buğyetü'l-uu'ât, Kahire 1908, s. 296; Taşköprizâde, Mif-tâhu's-sa'âde, 1, 211; Keşfû'z-zunün,\, 871; II, 1891-1894; İbnû'I-İmâd, Şezerât(Arnaût), VI, 174; Osmanlı Müellifleri, I, 275;Serkîs, Mu'cem, II, 1332-1333;Brockelmarın, GAL,[], 102,269-270; SıtppL, 11, 289-291; HediyyeLü 'l-ıârifin, II, 243; Kehhâle. Mu'cemü'l-mü'ellifîn, V, 119-120; İ. Hakkı Uzunçarşılı, "Onaltıncı Asır Orta­larında Yaşamış Olan İki Büyük Şahsiyet: Tos­yalı Celâlzâde Mustafa ve Salih Çelebiler", TTK Belleten, XXII/87 (1958), s. 437-438; Sadık Er­dem, "İshak Çelebi'nin Hayatı-Şahsiyeti ve Eserleri", TDA,sy. 91 (1994), s. 112-113; Joseph van Ess. "al-ldjî", E!2{ln%.), İH, 1022; Metin Yur-dagür, "Bahrululûm el-Leknevî", D/A, IV, 519; Cemil Akpinar, "Fethullah eş-Şirvânî", a.e., XII, 465; a.mlf., "Hasan Çelebi, Fenârî", a.e., XVI, 314; Ömer Faruk Akün, "Hâfız-i Acem", a.e., XV, 82; Saffet Köse, "Hocazâde Muslİhuddin Efendi", a.e., XVIII, 209; Salim Aydüz, "İbnü'n-Nakib el-Halebî", a.e., XXI, 165; Rıza Kurtuluş, "tncûlular", a.e., XXII, 280-281; İlyas Çelebi, "Kemalpaşazâde", a.e., XXV, 246; Salih Sabri Yavuz, "Kestelî", a.e., XXV, 314. Mustafa Sinanoğlu




Yüklə 2,34 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin