MEVZU
On kategoriden bivi, bir Önermede yüklemin öznesi ve konusu, her türlü sureti kabul yeteneğine sahip ilk madde anlamında mantık ve felsefe terimi.
Arapça vaz' kökünden gelen mevzu' kelimesi, üzerinde düşünülen ve söz konusu edilen rnaddî-manevî her şey. her olay, duyularla algılanan ve işaretle gösterilen her nesne için, ayrıca ağızdan çıkan bir kelimenin anlam olarak karşılığının bulunduğunu ifade etmek üzere kullanılmaktadır.
Mantık terimi olarak mevzu iki farklı anlamda geçer.
1. On kategoriden biri olan cevherin konumunu, onun ne durumda bulunduğunu belirten terimdir. Meselâ Ahmet cevher olarak alınırsa onun ne konumda olduğu sorusuna "ayaktadır" veya "oturuyor" yahut "yatıyor" şeklindeki cevaplar ya da konum bildiren daha başka nitelikler cevherin mevzuunu belirtir. Bu anlamda mantık metinlerinde mevzuun yerine vaz1 veya nusbe terimleri de kullanılmaktadır. 664
2. Bir önerme ister tümel (küllî) ister tikel (cüzi) ister olumlu (mucibe) ister olumsuz (salibe) olsun onda iki terim bulunmak zorundadır; bunlardan birine mevzu (konu, özne), diğerine mahmul (yüklem) denir. Nitekim, "Ahmet kâtiptir" önermesinde Ahmet mevzu yani nitelikleri ve özellikleri taşıyan, kâtip ise ona yüklenen, onu niteleyen konumundadır. Şu halde mevzu başka bir şeyle nitelenendir; ancak niteleyen nitelenene ait olabileceği gibi olmayabilir de. Meselâ. "İnsan canlıdır" veya, "İnsan taş değildir" önermelerinde olduğu gibi.665 Bir Önermede bulunması gereken bu iki terim arasındaki ilişki felsefede cevher-araz, kelâmda sıfat-mevsuf, nahivde mübtedâ - haber. fıkıhta mahkûmun bih- mahkûmun aleyh, belagatta müsned-müsnedün ileyh terimleriyle ifade edilmektedir; günümüzde İse buna konu-yüklem veya özne -yüklem ilişkisi denilmektedir.
Felsefe terimi olarak mevzu dar mânada, "henüz güç (potansiyel) halindeki şekilsiz maddenin herhangi bir görünümle (suret) ortaya çıkması, şekle bürünmesi ve formun taşıyıcısı" anlamına geldiği gibi geniş mânada "maddenin uğradığı fizikî, kimyevî, biyolojik her türlü değişim ve dönüşümün üzerinde gerçekleştiği mahal" anlamına da gelmektedir. İbn Sînâ'ya göre herhangi bir şey kendinde bulunmayan bir gelişmeyi ve bir olguyu kabul etme özelliği taşıyorsa buna heyûlâ, eğer o gelişme ve olguyu bizzat üzerinde bulunduruyorsa buna da mevzu denir. 666Bütün bunlardan sonra mevzu, nitelikleri ve arazları üzerinde taşıyan. maddedeki her çeşit değişimi yüklendiği halde değişmeyen ve kendi kendine var olan bir şey yani cevherdir.
Bibliyografya :
Tehânevî. Keş$âf(Dahrûc), II, 1670;Fârâbî, Kitabü't-Kıyâs {ei-Manük Hnde'l-Fârâbî içinde, nşr. Refîkel-Acem], Beyrut 1986,11,71,103,121; a.mlf., Kitâbü'l-Hurûfinşr Muhsin Mehdî). Beyrut 1970, s. 179; İbn Sînâ. eş-Şifâ1 el-Mantık (3), s. 13, 34; a.mlf.. eş-Şİfâ* el-İlâhiyyât (1), s. 182; a.mlf.. ei-Hudûd {et-Muştalatıâtü'l-felse-ficinde'i-ıArab içinde, nşr. Abdülemîrel-A'sem], Kahire 1989, s. 245; Hârizmî, el-Hudûdü'i-fel-sefîyye [a.e. içinde), s. 218-219; Seyfeddin el-Âmidî, Kitâbü'l-Mübin (a.e. içinde), s. 322; Ce-mîl Salîbâ, el-Mu'cemü'l-felserı, Beyrut 1982, II, 446; Ferîd Cebr v.dğr.. Mevsü'atü muştalahâü cilmi'i-mantık 'inde'l-'Arab, Beyrut 1996, s. 1040-1045; Cîrâr Cifıâml, Meusü'atü muştala-hâti'l-felsefe 'İndz'l-'Arab, Beyrut 1998, s. 891-893.
Mahmut Kaya
Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzî'nin (ö. 597/1201) hadis dîye uydurulan rivayetlere dair eseri.
Müellif eserinin mukaddimesinde hadis diye uydurulan rivayetleri talebelerinin arzusu üzerine bir araya getirmeye karar verdiğini, devrin fakihlerinin dinî hükümlerde mevzu haberleri kullanmalarının ve kıssaciların bunları hadismiş gibi rivayet etmelerinin de bu kararda etkili olduğunu söylemiş, eski âlimlerin sahih ve zayıf haberleri birbirinden ayırmalarına rağmen sonraki nesillerin onların eserleriyle yetinen taklitçiler durumuna düştüğünü belirtmiştir. Ayrıca müslü-manların hadisleri nakletmek suretiyle dini korumadaki sorumluluklarından, hadislerin sıhhat bakımından derecelerinden, İyi niyetli kimselerin hadis rivayetinde yaptığı hatalardan, bilerek hadis uyduranların maksatlarından ve kıssacıların konuya etkilerinden söz etmiş, daha sonra, "Kim benim ağzımdan bilerek hadis uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın" mealindeki hadisin rivayetlerine geniş yer ayırmış, müdelles ve münker rivayetler konusuna girmiş, eserinde kesinlikle mevzu olan rivayetleri derlediğini, uydurma olduğu ilk bakışta anlaşılan birçok haberi ise almadığını söylemiştir.
Konularına göre düzenlenen eser "Kitâ-bü't-Tevhîd" ile başlamış olup iman, ilim, salât gibi elli bölümde muhtelif bablar ve fasıllar altında 1850 kadar haber incelenmiştir. Haberlerin önce senedi ve metni verilmiş, ardından senedde yer alan râvi-lerden kusurlu olanların durumu açıklanmış, yer yer metin tenkidi yapılmıştır. Kitapta tenkit edilen haberler özellikle Ukaylî'nin ed-Du'a/âY İbn Hibbân'ın Ki-tâbü'l-Mecrûhîri'ı, Taberânî'nin Mu1-cem'leri. İbn Adî'nin ei-Kdmii'i, Ebü'l-Feth el-Ezdî'nin ed-Dıfafâ'ı, Dârekutnî'-nin el-Fevtfidü'1-efrâd, el-Mü3teiif ve'l-muhtelif ve es-Sünen'i, İbn Şâhîn'in eserleri, Hâkim en-Nîsâbûrî'nin Târihu Nîsâbûr'u ve diğer eserleri, İbn Merdû-ye'nin eserleri, Ebû Nuaym'ın Hilyetü'l-evliyâ3, Târihu İşbahân ve diğer eserleri, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhaki ve Ha-tîb el-Bağdâdî'nin eserleri ve Cûzekânî'-nin el-Ebâtîl ve'1-menâkîr ve'ş-şıhâh ve'1-meşâhîfi başta olmak üzere birçok kaynaktan derlenmiş olup bunların tenkidi sırasında Yahya b. Maîn, Ahmed b. Hanbel, Ebü'l-Hasan el-İcIÎ, Ebû Zür'a er-Râzî, Nesâî, İbn Hibbân, İbn Adî, Dâre-kutnî ve Hatîb el-Bağdâdîgibi âlimlerin görüşlerinden faydalanılmıştır.
Müellif, eserine aldığı rivayetlerin uydurma olduğundan şüphe etmemekle beraber birçok hadis âlimi zayıf, hasen, hatta bazı sahih hadisleri de mevzu kabul ettiğini ileri sürerek onu eleştirmiştir. Bilindiği kadarıyla İbnü'l-Cevzî'yi bu konuda önce İbnü's-Salâh eş-Şehrezûrî suçlamış, daha sonra Bedreddin İbn Cemâa,
Ebü'1-Fidâ İbn Kesir, İbnü'l-Mülakkın ve Ömer b. Raslân el-Bulkinî gibi âlimler de Şehrezûrî'nin görüşlerine katılmıştır. İbnü'l-Cevzî'nin, seneddeki râvilerden birinin zayıflık veya yalancılıkla itham edilmesine aldanıp o hadisin başka bir tarikten gelip gelmediğini araştırmaması, bu yanılgının önemli sebeplerinden biri olarak kabul edilmiş; uydurma denecek kadar zayıf rivayetleri derlediği el-cİlelü '1-mütenâhiye fi'1-ehâdîşi (ahbari)'1-vahiye adlı eserindeki birçok rivayeti eî-Mevzû'âfta da zikretmesi ise onun dik-katsizliğiyie açıklanmıştır. Süyûtî'ye göre eserde mevzu sayılmaması gereken 300 kadar hadis vardır. Bunlardan biri Şcıh'ih-i Müslim'de, biri Hammâd b. Şâkir'in rivayeti olan Şahîh-i Buhârîde, otuz sekizi Ahmed b. Hanbel'in eZ-Müsned'inde, dokuzu Ebû Davud'un es-Sünen'inde, otuzu Tirmizî'nin el-Câmicu'ş-şahîh"ınüe, onu Nesâfnin es-Sünen'inde, otuzu İbn Mâ-ce'nin es-Sünen'inde, altmışı da Hâkim en-Nîsâbûrî'nin eJ-M üste dreninde yer almıştır. 667Zehebî'ye göre bir hadisin diğer tariklerini araştırmadan bir rivayetteki bazı zayıf ve yetersiz râvilere veya bir râvisi hakkındaki yetersiz tenkitlere bakarak onun uydurma olduğunu söylemesi, İbnü'l-Cevzî'nin, hadislerin sahihini sahih olmayandan ayırma konusunda yeterli bilgisi bulunmadığını göstermektedir. Nitekim bu eserin muhtelif nüshaları arasındaki farklar göz önüne alındığında bu tür rivayetlerin ya iki defa yazıldığı veya müellifin sonraları esere önemli ilâveler yaptığı anlaşılmaktadır.668
Eser ilk defa el-Mevzû'ât adıyla Ab-durrahman Muhammed Osman 669 tarafından, daha sonra ise sekiz yazma nüshasına dayanılarak eî-Mevzû'ât mine'l-ehâdîşi'l-meTİû'ât adıyla Nûreddin Boyacılar 670 tarafından yayımlanmış, bu neşre daha sonra eklenen fihrist cildinde rivayetler alfabetik olarak gösterilmiş, ayrıca tenkit edilen râviler hakkında eserin çeşitli yerlerinde kullanılan ifadeler bir araya getirilmiştir. İbnü'l-Cevzî ve eseri hakkında Mahmûd Ahmed el-Kaysiyye en-Nedvî el-İmâm İbnü'l-Cevzî ve ki-tâbühû el-Mevzûcât adıyla bir doktora çalışması yapmıştır.671
Kitâbü'l-Mevzû'ât'ı tenkit etmek maksadıyla kaleme alınan eserlerin baş-lıcaları şunlardır: Zeynüddinel-lrâki, el-Kelâm cale'l-ehâdîşi'îîetî tüküllime iî-hâ bi'l-vaz ve niye îî Müsnedİ'
1. İmâm Ahmed. İrâki bu risalesinde Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'inde olup İbnü'l-Cevzî'nin tesbit edemediği dokuz hadisin de mevzu olduğunu ileri sürmüştür. İbn Hacer el-Askalânî hocasının bu eserini eJ-Kavlü'l-müsedded'me almış ve buradaki hadislerden bir kısmını savunmuştur. 672
2. İbn Hacer el-Askalânî, el-Kavlü'1-müsedded fi'z-zebbi 'an Müsnedi Ahmed 673 İbnü'l-Cevzfnin Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'inde mevzu olduğunu ileri sürdüğü hadislerden on beşinin mevzu olmadığını ispat etmek üzere kaleme alınmıştır. Onun bu konuda et-Ta'lîk Cale'l-Mevzûcât li'bni'l-Cevzî (Ta'-akkubât 'ale'l-Meuzû'ât) adlı bir çalışması daha vardır.
3. Süyûtî, el-Kavlü'l-müsedded ve zeylühû 'aleyh. Müellif, İbn Hacer el-Askalânî'nin adı geçen eserine yazdığı bu zeyilde el-Müsned'de mevzu olduğu söylenen diğer on beş hadisi savunmuş, daha sonra eî-Kavlü'1-mü-sedded ve zeyillerinde bulunan hadisleri el-Kavîü'1-hasenfi'z-zebbi'ani's-sünen adlı kitabında toplamış, onlara birkaç rivayet daha ekleyerek mevzu olmadığı belirtilen 120'den fazla hadisi bir araya getirmiştir.
4. Süyûtî, el-Le'âli'1-maş-nû'a ü'l-ehâdîsi'l-mevzû''a.674 İbnü'l-Cevzî'nin pek çok zayıf hadisi, hatta bazı sahih ve hasen rivayetleri almasından dolayı onun yanıldığı noktaları ortaya koymak İçin kaleme alınmıştır. el-Mevzûcât'\n tertibini koruyan Süyûtî eleştireceği haberi senediyle birlikte kısaltarak almış, o rivayet hakkında İbnü'l-Cevzî'nin tenkidini verdikten sonra kendi eleştirisini de eklemiştir. Eseri Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed el-Hureyşî el-Fâsî'nin ihtisar ettiği zikredilmiştir.675 Ra'dŞemseddinel-Kîlânî de kitap üzerinde el-Ehâdîşü'l-mevzû''a: Sittü m?e hadîs müntekât mine'I-Lecâ-li'l-maşnûca adlı bir çalışma yapmıştır676. Riyâz Abdullah Abdülhâdî Kahire 1352 baskısını esas alarak esere ed-Dürerü'l-mecmûca bi-tertîbi ehâdî-şi'1-Le'âli'l-maşnû'a îi'1-ehâdîşî'l-mev-zucq adıyla bir fihrist hazırlamıştır. 677
5. Süyûtî, Zeylü'l-Le'ûli'l-maşnû'a.678 Bu kitap, başlığının yansıttığı gibi el-Le'âîi'1-maşnû'a'-nın devamı mahiyetinde olmayıp İbnü'l-Cevzî'nin ei-Mevzûcdf a almadığı, genellikle tarih ve tabakat türü eserlerde geçen bazı uydurma rivayetlerin yine onun tertibine uygun olarak senedleriyle bir araya getirilip tenkitli veya tenkitsiz olarak iktibas edilmesinden ibarettir.
6. Sü-yûtî, en-Nüketü'1'bedî'ât'ale'l-Mev-zöcdnnşr. Âmir Ahmed Haydar, Rivayetleri çeşitli tarik ve şâ-hidleriyle birlikte ele alan bu eser, Süyû-tî'nin mevzu hadislere dair çalışmalarının en hacimlisidir. Müellif bu eserini, senedinden sahâbî dışındaki râvileri hazfederek et-Tcfakkubât Kale'l-Meviû'ât 679 adıyla ihtisar etmiş, burada mükerrerleriyle birlikte 343 hadisi savunmuş veya eleştirmiştir.
7. Ebü'l-Hasan İbn Arrâk, Tenzîhü'ş-şerFa-ti'l-merfûca 'ani'l-ahbâri'ş-şenî'ati'l-mevztfa. AbdülvehhâbAbdüllatîf-Abdullah Muhammed es-Sıddîk.680 İbn Arrâk, Sûyûtî'nin zikredilen eserlerini ihtisar ederek954'te (1547) tamamladığı bu çalışmasını Kanunî Sultan Süleyman'a takdim etmiştir. Kitabın mukaddimesinde mevzu hadisin tarifi, nasıl tanınacağı ve hükmü üzerinde durulmuş, "men keze-be'aleyye" hadisi hakkında İbnü'l-Cevzf-nin derlediği bilgiler özetlenmiş, hadis uyduranlar genel özellikleriyle tanıtılmış ve adları alfabetik bir liste halinde verilerek kısa tenkitleri yapılmıştır (I, 19-33). el-Lecâii'/-maşnû Vnın tertibine uygun biçimde kaleme alınan eserde genellikle önce İbnü'l-Cevzrnin mevzu sayıp Sûyûtî'nin itiraz etmediği, ardından İbnü'l-Cevzî'nin mevzu kabul ettiği, fakat Süyû-tî'nin ona katılmadığı, daha sonra da İbnü'l-Cevzrnin eserinde bulunmayıp Süyû-tfnin tesbit ettiği haberler zikredilmiştir. Sâlİh Ma'tûk kitap üzerinde et-Tezkire-tü'I-meşfû'a fîtertîbi ehâdîsi Tenzîhi'ş-şer?ati'l-merfûca adıyla bir çalışma yapmıştır.681
Kîtâbü'l-Mevzû'ât birçok defa ihtisar edilmiştir. Eserin 14 Zilhicce 626'da 682tamamlanan, fakat kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen el-Muk-tedab min Kitabi'1-Mevzû ât mine'l-ehâdîşi'I-merfu'ât adlı bir muhtasarı Sa-raybosna Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi'n-de 683 bulunmaktadır.684 Abdullah b. Muhammed b. Selim b. Dâvûd b. Yûsuf en-Nevâcî'nin 748'de (1347) kaleme aldığı Muhtaşaru Mevzû'âti İbni'l-Cevzî adlı eserin bir nüshası da aynı kütüphanede kayıtlıdır.685
Kitâbü'l-Mevzû'ât üzerine yapılan muhtasarların en önemlisi, Zehebî'nin991 rivayeti ihtiva eden Telhîşu Kitabi'1-Mevztfât adlı çalışmasıdır 686 Zehebî, Tertîbü'l-Mevzû'ât diye de anılan eserine Kitâ-bü'1-Mevzû'ât'tahs rivayetlerin bir kısmını almamış, İbnü'l-Cevzî'nin hadisler hakkındaki tenkitlerini ihtisar etmek yerine onları kendi üslubuyla kısaca vermiş, bazan da hiçbir eleştiride bulunmamıştır. Zehebî ayrıca Ehâdîş muhtâre min Mev-zû'âti'l-Cevrekönî (Cûzekânî) ve'bnî'î-Cevzîadlı çalışmasında 687doksan dokuz rivayeti bir araya getirmiştir. Bedr b. Selâme'nin Muhtaşaru Mevzû'âti İbni'l-Cevzî adlı eserinin Ebû Zer el-Halebî'nin hattıyla olan bir nüshası Halep'te et-Tekyetü'1-İhlâsiy-ye'de bulunmaktadır. 688Kitabı Fir-kâh ve ed-Dürerü'l-maşnû^ât fi'1-efyâ-dîşi'l-mevzû'-ât ismiyle Seffârînî de ihtisar etmiş, İbn Kayyim el-Cevziyye'nİn el-Menârü'l-münîf fi'ş-şahîl. ve'z-zctîi adlı eserinin de Kitâbü'l-Mevzû'at'm muhtasarı olduğu ileri sürülmüştür.689
Bibliyografya :
İbnü'l-Cevzî. et-MeozCtcât mine'l-ehâdîşi'l-mer-fûıât (nşr Nureddin Boyacılar!, Riyad 1418/ 1997, I-1II; İbnü's-Salâh, Mukaddİmetu Ibni'ş-Şalâfy (nşr. Âişe Abdurrahman], Kahire 1411/ 1990, s. 279; ibn Hacer el-Askalânî. el-Kaülü'l-müsedded, Haydarâbâd-Dekken 1319;Süyûtî. Tednbü'r-râül[nşr. AbdülvehhâbAbdüllatîf), Kahire 1379/1959, [, 278-281; a.mlf.. et-Ta'akku-bât 'ale'l-MeuZû'ât, Hindistan 1303, s. 60; İbn Arrâk, Tenzîhü'ş-şerfa, l-ll; Brockelmann, GAL Suppl., I, 917; Kasım Dobraca. Katalog Araps-kih, Turskih i Perzijskih Rukopisa, Sarajevo 1963.1, 310-311, 343-344; AbdülhamTd el-Alûcî. Mü'ellefâtü İbni'l-Ceozî, Bağdad 1385/1965, s. 145-146; Ömer b. Hasan Osman Fellâte, ef-Vaz1 /î7-hadış, Dımaşk-Beyrut 1410/1981, 111,455-476, 479-480; M. Yaşar Kandemir, Mevzu Hadisler, İstanbul 1997, s. 142-146, 154-160; Muhammed Râgıb et-Tabbâh, MMİADm., VM (1928], s. 369; H. Yunus Apaydın, "İbn Kayyim el-Cevzİyye", DİA, XX, 121.
M.Yaşar Kandemir
Dostları ilə paylaş: |