Bibliyografya: 6 ÇİVİZÂde mehmed efendi 6



Yüklə 1,2 Mb.
səhifə28/43
tarix27.12.2018
ölçüsü1,2 Mb.
#87512
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   43

DAĞSEVEN, YUSUF

(1871-1945) Son devrin tanınmış hanende ve bestekârlarından.

İstanbul Üsküdar'da doğdu. Mutasar­rıf Hacı Ali Bey'in oğludur. İlk öğrenimi­ni Doğancılar'daki Fıstıklı Mektebi'nde yaptı. Paşakapısı Rüşdiyesi'ni bitirdik­ten sonra Edirne İdâdî'sine devam etti. Üçüncü sınıfta iken Müşir Arif Paşa'nın delaletiyle saraya alındı. Sarayda okudu­ğu bir ezanı dinleyen Sultan II. Abdülha-mid'in takdirini kazanarak müezzinliğe ayrıldı. Bilhassa sesinin güzelliğiyle dik­kati çekti ve Muzıka-i Hümâyun'a girdi. Burada yüzbaşı rütbesine kadar yüksel­di. Hayatının son yılları hakkında herhangi bir bilgi elde edilememiştir. Üsküdar'­da vefat etti.

Müzikali Yusuf Bey olarak da tanınan Yusuf Dağseven, devrinde bilhassa ha­nendeliğime şöhret kazanmış musikişi­naslardandır. İlk mûsiki derslerini hün­kâr başmüezzini Miralay Eyyûbî Bahâed-din Bey'den almış, neyzen Hammâmîzâde Osman Beyden de özellikle dinî eser­ler meşketmiştir. Mûsikideki temel bil­gileri Muzıka-İ Hümâyun'da edindiği ve daha sonra kendisini bu sahada yetiş­tirdiği anlaşılmaktadır. Hanendeliğinin yanı sıra bestekârlığı ile de bilinen Dağ-seven bazı şarkı ve İlâhiler bestelemiş­tir. Zamanımıza bunlardan ancak iki ilâ­hisi ulaşmıştır.



Bibliyografya:

Ergun. Antoloji,!!, 651, 701; Şengel. İlâhîler, I, 162; Töre. İlâhîler, V, 56; Yılmaz Öztuna, De­de Efendi, İstanbul 1987, s. 80; a.mlf.. BTMA, 1, 205; Mehmet Nazmi Özalp. Türk Musikisi Tarihi-Derleme Ibaskı yeri ve yılı yok|, TRT Mü­zik Dairesi Başkanlığı Yayınları nr. 34, II, 196.



DAHHAK

Eski İran mitolojisinde, Hint-İran ortak geleneğinden kalma insan vücudu ejder veya ejder görünümlü insan.

İslâmî kaynaklarda Dahhâk olarak ge­çen kelime Avesta'da Azi Dahâka, Pers literatüründe Azdahâ, Pehlevî metinle­rinde Az [i] dahâg, Ermenice'de Azda-hak şeklindedir. Avesta'da azi (ortak Hint-Iranca'da ahi) "yılan" veya "ejder" anla­mında kullanılır. Bu kelimenin Latince'­deki anquis ile akraba olduğu anlaşıl­maktadır. Aynı kelime Sanskritçe ve Sırp­ça'da az, Ermenice'de iz, Polonya dilin­de vaz, Grekçe'de ise ekhis şeklindedir. Dahhâk kelimesinin Sanskritçe'de "köle" anlamında dasa, Persçe'de -düşman" an­lamında dahadan geldiği ileri sürülmektedir. Bununla birlikte genellikle dahhâ-kin "insan" anlamına geldiği ve Sanskrit­çe kökenli olduğu kabul edilmektedir.

Geleneksel Ön Asya folklorunda Dah­hâk tarihî ya da mitolojik bir şahsiyet olarak ortaya çıkar. Meselâ Fars litera­türünde ve folklorunda Dahhâk bir Arap kralıdır. Dieulafoy'a göre Zoak adında Su­riyeli bir prenstir. Arap geleneğinde Asur-banipal olarak görülür. Dahhâk'in laka­bı olan Baevaraspa kelimesi Şehnâme'-de Biyâresb, Şerefnâme'de Bîveresb olarak geçer. Thomson'a göre bu ad Kai­deliler arasında insan başlı, at vücutlu bir yaratık olan Piurid'e kadar uzanır.

İran folklorunda büyük bir hayvan şek­linde tasvir edilen Dahhâk bazan yılan, bazan da aslan olarak düşünülür. Nev­ruz, Azi Dahhâk'in öldürülüşünün kutla­nışını ifade eder. Bazı söylentilere göre Dahhâk'in iki omuzunda çıban, kimileri­ne göre de yılanlar vardır. Yılanlar an­cak insan beyniyle beslendiğinden Dah­hâk her gün insan beyni yerdi. Bu mitos kahramanını, Hint-İran kavimlerinin bir­birinden ayrılmadığı dönemlerde İranlı­lar, semavî suları tutarak kuraklığa yol açan ve açlığa sebep olan, sonunda Rig Veda'daki İndra ve Vritra mitinde oldu­ğu gibi bir kahraman tarafından yenil­giye uğratılan canavar olarak düşünmüş­lerdi.

Dahhâk motifi Hint-İran ortak mira­sının eski bir ürünü ise de ona ait en er­ken referanslar Avesta'da bulunur. Öte yandan Bûndahişn, Pehlevî Rivâyât Denkard, Şehname gibi geç döneme ait eserlerde de bu motifin işlendiği görü­lür; ne var ki bunlar otantik durumdan uzaklaşmış anlatımlardır.

Avesta'ya göre Dahhâk üç ağızlı, üç başlı, altı gözlü, çirkin, çok güçlü, şeyta-nımsı bir ejder-canavardır. Avesta'da Dahhâk'in Babilonya'da Arduui Sûrâ'ya tapan biri olduğu söylenir. Bûndahişn'e göre Dahhâk Babel'de bir mekân yaptır­mıştır. Denkard'da Dahhâk'in dünyayı yok edecek bir ırk olarak Araplardan geldiği, büyü ile Babel'de olağan üstü işler yaptığı, bu işlerle halkı putperestli­ğe davet ederek onları baştan çıkarma­ya çalıştığı ve Feridun tarafından yenil­giye uğratıldığı anlatılır. Pehtevî metin­lerine göre Dahâg, "hak Mazdacı din"in muhalifi olarak "bâtıl din"in kurucusu ve yayıcısıdır. Denkard'da bâtıl dinin ve gayri meşruluğun yeryüzüne getirilme­sine aracılık edenin Dahhâk olduğu söy­lenir; böylece o insanları fesada sürük-Pehlevî metinlerinden itibaren Dahhâk'in (Dahâg) efsanevî İran yöneticileri (Pîşdâdiyân) listesine dahil edildiği görü­lür. Bu metinlerde Dahhâk'in kötü ve zalimce idaresi ayrıntılı olarak anlatıl­mıştır. Bûndahişn'de soyu şeytanın ru­huna kadar çıkarılır. Pehlevî metinlerin­de Dahhâk ile ilgili en önemli anlatım, onunla Feridun'a atfedilen eskatolojik roldür. Rivayete göre Dahhâk Ferîdun tarafından yakalandıktan sonra öldürül-meyip Demâvend dağında zincire vuru­lur; ancak o zincirlerini kırarak kurtulur ve yeryüzünde kötülük yapmaya başlar; giderek insanların, hayvanların ve bitki­lerin üçte birini yer; daha sonra Kirsâsp adlı bir kahraman tarafından öldürülür. Bunun üzerine bütün yeryüzü bayram eder ve her şey yeniden başlar.

Dahhâk mitosu İslâm geleneğinde de bir zulüm örneği olarak yer alır. Rivaye­te göre Dahhâk, Nûh tufanından sonra gelen ve bütün dünyaya hâkim olan hü­kümdara verilen bir addır. Nuh'un oğlu Yâfes'in neslinden olup tufandan sonra 1000 yıl yaşamış ve hüküm sürmüştür. Saltanatının son 200 yılında iki omuz ba­şında İblîs'in yaptığı bir hile ile iki yılan başı belirmiştir. İblîs Dahhâk'in rüyası­na girerek bu yılanların verdiği rahatsız­lıktan kurtulması için yılanları her gün iki beyinle beslemesini tavsiye etmiştir. Sonunda İsfahan'da Gâve (Kavat) adında bir demirci, iki oğlunun bu yüzden öl­dürülmesi üzerine Dahhâk'e baş kaldı­rır. Bütün halk demirci Gâve'nin çevre­sinde toplanır ve Dahhâk'in öldürttüğü Cem'in oğullarından Feridun'u şah ilân ederler. Feridun ile Dahhâk orduları ara­sında yapılan savaşta Dahhâk ve ordu­su yenilir. Dahhâk kaçarsa da Gâve ye­tişir ve onu öldürür.

İslâm kaynaklarında Dahhâk'e ait sı­fatların çoğunun deccalın sıfatlarıyla ben­zeştiği görülür. Dahhâk yeryüzünde az­gınlık çıkarmış, 1000 yıl hüküm sürmüş, Rey ile Taberistan arasındaki Debâvend'-de bağlanmıştır. Onun Ferîdun tarafın­dan bağlanışı bayram (Mihricân) ilân edil­miştir512. Taberfye gö­re Dahhâk. Bîveresb adıyla Cemşîd'e kar­şı isyan etmiş ve onu testereyle kesmiş­tir513. Hişâm b. Kelbî'den geien rivayette Dahhâk'in baş kaldırdığı kişi Cem olarak gösterilir514. Dahhâk'in Nemrud olduğu da söylenir515. Bir rivayete göre ise Dah­hâk'in iki kolundan çıkan gerçekte yılan değil et parçalarıydı. Dahhâk insanları

korkutmak için bunların yılan olduğunu söylüyordu516. Bazı rivayetler­de ömrünün 1000 yıl, saltanatının 600 yıl, bazılarında ömrünün 1100. saltana­tının da 1000 yıl sürdüğü kabul edilir517. İbnü'l-Esîr'e göre Dahhâk ilk firavundur518. Başka bir rivayete göre ise Cem'den sonra kral ol­muş, Nemrud diye anılmıştır.

RrdevsFye göre Dahhâk Padişah Mer-dâs'm oğludur. Cesur, çevik, fakat şeh­vete tapan kötü huylu biridir. Ona Peh-levî dilinde Biyâresb denirdi ki "biyur" 10.000 mânasına gelir. 10.000 altın diz-ginll atı olduğu için bu adı almıştır.519

Sonuç olarak denebilir ki Dahhâk mi­tosu, henüz Hint-İran kabilelerinin bir­birinden ayrılmadığı dönemlerde ortaya çıkmış bir Ârî mitosudur. Grekler'deki Zeus-Typhon çekişmesinden Hindistan'­da İndra ve Vritra arasındaki mücade­leye kadar bütün Ârî geleneğinde biri dözenl koruyan, diğeri yıkmaya çalışan iki mitolojik kahraman figürü benimsen­miş olup Dahhâk de düzene karşı müca­dele veren gücü sembolize edenlerden biridir.



Bibliyografya:

Mes'udî. Mürûcü'z-zeheb (Abdülhamîd), I, 223-224; Taberî, Târih (Ebül-Fazl),178, 194-201; Flrdevsî. Şehname (trc. Necati Lugal], İs­tanbul 1956, I, 46-97; İbnü'l-Esîr, el-Kâmil, 74-77; Şeref Han, Şerefnâme520, Ankara 1975, s. 19; R. W. Thomson, Açathangelos History of Armenians, Albany 1976, s. 217; "Dahhâk", TA, XII, 196; P. 0. Skjaervo v.dğr., "Azdahâ", Elr., III, 191-204; N. Söderblom, "Ages of the world (Zorastrian)", ERE, I, 205-207.

EDEBİYAT. Dahhâk klasik Türk ve İran edebiyatlarında, Arap ve Fars folk-lorundaki şahsiyeti ve özellikleri etrafın­da gelişen çeşitli vasıflarıyla teşbih ve mecazlara konu olmuş efsanevî bir kah­raman olarak yer almıştır.

Dahhâk'in edebiyatta en önemli vasfı, Firavun ve Nemrut gibi zulüm ve kötü­lük timsali oluşudur. Âşığa eziyet ettiği için sevgili de zaman zaman Dahhâk'e benzetilir. Bu teşbihte, omuz başların­da bulunan ve insan beyniyle beslenen yılanlar sebebiyle Dahhâk-i Mâri olarak da anılan Dahhâk'in haline kıyasen sev­gilinin omuzlarına kadar uzanan saç ör­güleri yani zülüf de yılana benzetilir. Ne-câtî Bey'in, "Başı dururken iki omuzun-da zülf-i yâr Dahhâk-vâr lebleri yeti­me güler" beyti, insan beyni yediğinde ağrıları hafifleyen ve gülen Dahhâk'i tas­vir eder.

Ancak zulüm ebediyen devam edeme­yeceği gibi zâlim de ebediyen payidar olamayacağından Dahhâk'in karşısına halktan bir kişi olan demirci Gâve çıkar; ona isyan ederek yok olmasını sağlar ve yerine Feridun'u tahta çıkarır. Ziya Pa-şa'nın, "Bir abd-i Habeş dehre olur bahş İle sultân / Dahhâk'in eder mülkünü Gâ­ve perişan" beyti bunun ifadesidir. Dün­yanın vefasızlığı Dahhâk gibi kudret ve azametiyle tanınan, zulmünden ve ken­disinden korkulan bir hükümdan bile alt etmiştir. Nevres, "Vefası yok demişler âlemin Cemşîd ü Dahhâk'e / Görenler sûret-i nîk ü bedi âyîne-i Cem'de" bey-tiyle bunu anlatır. Bu beyitte olduğu gi­bi Dahhâk çeşitli vesilelerle Cemşîd ile bir arada anılır. Bu alâka, Dahhâk'in Cem­şîd "i yenerek onu kaçmaya mecbur et­mesi ve yerine geçmesinden doğmuştur.

Dahhâk'in Gâve tarafından mağlûp edilmesiyle Ferîdun onun yerine geçtiği için çeşitli beyitlerde Cemşîd-Dahhâk-Gâve-Ferîdun bir arada zikredilir. Ha­yalî Bey'in, "Bâb-ı işrethâne-i Cemşîd'e yazılmış bu kim / Bir kadeh mey yeğ-durur gencîne-i Dahhâk'ten" ve. "Dolu­dur bâde-i isyan ile bezm-i mecaz içre / Feridun camıdır yâ sâgar-ı Dahhâk'tir gönlüm" beyitlerinden birincisinde Dah-hâk-mâr (yılan) münasebetinden mâr-genc (hazine) çağrışımı doğmuş, oradan da bir kadeh içkinin hazineye tercihi şek­lindeki klasik anlayış beliğ bir şekilde ifade edilmiştir. İkinci beyitte ise gönül, Ferîdun veya Dahhâk'in isyan bâdesiyle dolu kalbine benzetilmiştir.

Divan edebiyatının dinî ve tasavvufî metinlerinde yılan, insanın nefsinde giz­li olan kötü duyguların veya bizzat nef­sin, nefs-i emmârenin alâmeti olarak kabul edilir. Dahhâk de kötü ve zalim bir kişiliğe sahip olduğundan Dahhâk-mâr-nefis arasında bu bakımdan mü­nasebet kurulur. Hayalî Bey'in, "Nefs-i ef îsine zahîr olana / Pend beştir hikâ-ye-i Dahhâk" beyti bu düşünceyi şiirleş-tirmiştir. Dahhâk mazmununa şiirlerin­de sık sık yer veren Hayalî Bey, devrinde bir iki mısra ile şair geçinip icazet alan­ları beyin yiyen yılanlara benzeterek şöy­le hicveder: "Bir İki mısra ile mağzını yer­ler nâsın Dûş-i Dahhâk'teki ol iki mâ-rân-şekl".

Şemseddin Sami de Şehndme'dekİ Dahhâk efsanesinden ilham alarak onun zulmüne karşı ayaklanan Gave'nin hikâye­sini konu alan bir tiyatro eseri yazmıştır.



Bibliyografya:

Hayâli Bey. Hayalî Bey Dîuânı, İstanbul 1945, s. 28, 149, 253, 277, 336, 351; Levend, Divan Edebiyatı521, s. 157-158; Mehmed Çavuşoğlu, Necati Bey Dîvânının Tahlîlİ, İs­tanbul 1971, s. 104; Cemal Kurnaz. Hayalî Bey Dîvânı (Tahlil), Ankara 1987, s. 128; Ahmet Talât Onay. Eski Türk Edebiyatında Mazmun­lar, Ankara 1992, s. 114; Ö. Faruk Akün. "Şera-seddin Sami", IA, XI, 414; İskender Pala. An­siklopedik Dîvân Şiiri Sözlüğü, I, Ankara 1989, s. 219-220.




Yüklə 1,2 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin