Değerli Kardeşlerim,
Bir de hurafeler vardır. dinle alakası olmayan Uydurulmuş hikâye ve rivayetler. Bunlar aslında bidatlerin teorik kısmını teşkil etmektedir. Bunlardan bir örnek sunalım: Yahya b. Main ile Ahmet b. Hanbel birlikte bir mescide girerler. Mescide girdiklerinde kıssacının birinin vaazına tanık olurlar. Ancak işin ilginç yanı vaiz rivayetini Ahmet b. Hanbel ve İbn Main’den yapmaktadır. Bu sırada ikisi de birbirine bakakalırlar. Namazın sonunu sabırsızlıkla bekleyen iki alim cami çıkışında mezkur iki kişinin kendileri olduğunu ancak kendilerinin ise böyle bir şey nakletmediklerini kaydederler. Vaiz bunun üzerine ilim dünyasında on yedi tane aynı isme mensup şahsın olduğunu ifade eder.
Mesela tefsir ilmine damgasını vuran İsrailiyat hurafelerin başında yer alır. Ne Kur’an’da ve ne de hadiste olmasına rağmen bazı insanlar İslam düşüncesine birçok israili haberi sokmuştur. Bu da İslam alimlerini çok uğraştırmış ve hala da uğraştırmaya devam etmektedir. Hurafeler hikaye olarak maalesef kalmamaktadır. Din hakkında sağlam bir birikime sahip olan insanlar duymuş oldukları bu kulaktan dolma şeylerle dini alanda hüküm vermeye kalkışıyorlar ki yapmış oldukları şey tamamen yanlıştır.
Mesela dünyanın öküzün sırtında olması, şeytanın da gelip insanlığın yok oluşu için öküze silkinmesini telkin etmesi, öküz silkinmek isteyince de Allah’ın ona aduvv olsun diye bir sinek yarattığı ve bu sineğin hala o öküzün karşısında pusuda beklediği hurafesi bunlardan bir tanedir. Yine insanın cennete girdiğinde yiyeceği ilk taam balık ciğeridir hurafesine ne denmelidir. Yani niye başka bir şey değil de balık ciğeri. Bu tip hurafeler bizim kültürümüzde çoktur.
Hem ictimai ve hem de ferdi olmak üzere bidat ve hurafelerin bir çok zararları vardır. Güneş nasıl ki bulutların arkasına girdiğinde ziyasını kaybediyorsa hurafelerle bulanmış bir zihin de düşünme safiyetini kaybetmektedir. Bu durumdaki zihinler gerçekleri gördüklerinde gözlerini kapatır ve hakikati kabullenmek istemezler.
Değerli Cemaat!
Hz. Peygamber bid’at hakkında: “Dinde sonradan ortaya çıkan her şey bidattir; her bidat sapıklıktır ve sapıklık insanı ateşe sürükler.”buyurmuştur. (Buharî, “İ’tisam”, 2, Müslim, Cuma, 43);
Kardeşlerim Peygamberimiz demiştir ki: “Helâl olan şeyler bellidir. Haram olanlar da bellidir. Fakat helâl ile haram arasında bir takım şüpheli şeyler vardır. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, şerefini, haysiyetini ve dinini kurtarır. Kim de şüpheli şeylere dalarsa, yasak bölge etrafında koyunlarını otlatan çoban gibi, koruya dalıvermeğe yaklaşmış demektir. İyi biliniz ki, her hükümdarın ilan ettiği bir yasak bölgesi olduğu gibi, Allah’ın da yeryüzündeki koruluğu, haram ettiği şeylerdir” (Buharî, “İman”, 39; Müslim, “Müsakat”, 107).
Hz. Peygamberin vefatından itibaren insanlar bid’atlere temayül göstermişlerdir. bazı inanç ve âdetleri yeniden canlandırmışlardır. Tevhid inancından saparak eski batıl inançlarına dönmüşlerdir. Peygamberin izinden giden gerçek din âlimleri yanlış inanç ve hurafelerle mücadeleye devam etmişlerdir.
Bunlardan bir örneğini sizlere sunmak istiyorum: Hz. Peygamber darü’l-bekaya intikal ettiğinde insanlar Seyyidü’l-Mürselin’in irtihalini kabullenmek istemediler. O sevgili insanın vefatı insanları, ona ait olan şeylere, onun anılarına saygı göstermeye yöneltti. Bunlardan biri de Hüdeybiye müsalahasının altında icra edildiği Rıdvan ağacıdır. Hz. Peygamber vefat edince insanlar akın akın o ağacı ziyaret etmeye başladılar. Ondan medet umar hale geldiler. Bunu gören Hz. Ömer gidip ağacı kesiverdi. Nur-u risaletin daha parıldadığı bir dönemde bu olayda çok enteresandır.
Dostları ilə paylaş: |