|334| bi
limn
ame
XXXV
II,
2
01
9/
1
CC
B
Y-
NC
-N
D 4
.0
karakter erdemleriyle çok daha fazla ilişkilidir.
29
Bundan dolayı, bilgelik
sadece kitap okunarak bulunacak bir şey değildir. Başka bir ifadeyle, bilgelik
bilgisi bir hadisedir; o, okuma ile elde edilen bir hâsıla değildir. Bilgelik, bir
şeyin ne olduğunu öğrenmek değil, fakat onun ne olduğunu tecrübe etmektir.
Bilgeliğin varlığını sürdürmesi, usta yazarlarca yazılmış kitapların
kütüphanelerde muhafaza edilmiş olmasıyla değil, sözlü aktarım ve
süregelen manevî huzur sayesindedir. Bundan dolayı, felsefî söylemi
felsefenin kendisinden ayırmak gerekmektedir.
Nitekim, Stoacılar, felsefî söylemi mantık, fizik ve etik olarak üçe
ayırarak, felsefe eğitimi verildiği zaman öğrencilere mantık teorisi, fizik
teorisi, ahlâk teorisi anlatılır demek istiyorlardı; ama felsefî söylemin
felsefenin kendisi olmadığını da söylüyorlardı. Çünkü felsefe, fiilî, somut,
yaşanmış alıştırmaydı; yani, mantığın, etiğin ve fiziğin pratiğiydi. Hakikî
mantık, mantığa ilişkin salt teori değil, fakat yaşanmış mantıktır, isabetli
şekilde düşünme edimi, günlük yaşamda düşünceyi isabetli bir şekilde
işletmektir. Mantık bilgisi, bir dizi öneri, soyut bir kuram değil, seçim
yapmadaki, karar almadaki, girişimde bulunmadaki kesinliktir. Mantık,
yalnızca bilgi olmayıp, neyin yeğlenmesi gerektiği bilgisidir; yani yaşam
bilgisidir. O halde, yaşanan bir mantık sözkonusudur ve bu, stoacıların dediği
gibi, temsilleri, yani dış dünyadan gelen imajları eleştirmeye ve oradan gelen
bir şeyin iyi ya da kötü olduğunu söylemekte acele etmemeye dayanan ama
düşünen, eleştiren mantıktır. Hakikî etik de, etik teorisi değil, ama başka
insanlarla yaşanan müşterek hayattaki etiktir. Fizik için de durum aynıdır.
Hakikî fizik, fizik teorisi değil, fakat yaşanan fiziktir, yani kozmos karşısında
bir tavırdır. Bu yaşanan fizik, evvelâ, şeyleri insanbiçimci ve bencil
bakışaçısından değil, olduğu gibi görmek ve bütünün bir parçası
olduğumuzun bilincine varmaktır. Parçası olduğumuz bu bütünün zorunlu
ilerleyişini, onun parçalarından biri olduğumuz için kabul etmemiz gerekir.
Son olarak, bu fizik, şeylerin güzelliğini takdir ederek, âlemi bütün ihtişamı
ile temaşa etmeye dayanır.
30
Temaşa her ne kadar hakikî varlıklarla alakalı olsa da, sadece soyut
eğitimlerin ve söylevlerin birikmesinden oluşmaz; çünkü bu eğitimlerin
insanda “şahsiyet ve yaşam” haline gelmesi, bu birikime bir şahsî çaba ilave
etmeyi gerektirmektedir. Bunun için, kişi kendinden olmayan şeyleri atmalı,
ciddî bir arınma ve biçimlenme sürecini başlatmalıdır. Gereksiz olanlar
29
Soccio, Archetypes of Wisdom: An Introduction to Philosophy, 13.
30
Pierre Hadot, İlkçağ Felsefesi Nedir?, çev. Muna Cedden (Ankara: Dost Kitabevi Yayınları,
2011), 43; Hadot, Yaşam İçin Felsefe, 140.