BiLGİsayar destekli EĞİTİmde kuramdan uygulamaya 00 Giriş



Yüklə 150,55 Kb.
səhifə3/3
tarix28.10.2017
ölçüsü150,55 Kb.
#18285
1   2   3
1.51 Öğrenci Merkezlilik

Çağdaş yapısalcı öğrenme yaklaşiminin Vygotsky (1962) ile başladigini söyleyebiliriz.

Vygotsky’e göre, ögrenmenin temeli bireyler arasi etkileşimdir. Birey kendisinden daha bilgili

olan bir arkadaşiyla veya bir yetişkinle iletişim kurarak bilgi inşasinda gerekli destegi alabilir.

Daha bilgili olanin düşünme örüntüsünü modeller ve edinir. Kubaşik etkinlik bilginin iletişimini,

paylaşilmasini ve içselleştirilmesini mümkün kilar. Vygotsky’e göre ögrenmede ikinci önemli

ilke, bireyin bildiklerini kullanarak ve destekle ögrenebilecegi bilgi düzeyinin belirlenmesidir.

Dolayisiyla bireye düzeyinin biraz üstündeki ögrenme malzemesi öğretmenin kılavuzluğunda

verilmelidir ki önsel bilgilerin işe koşulması ve yeni bilgi inşası meydana gelebilsin.

Sosyal etkileşim ve gelişimsel erişim alani kavramlarinin ortaya çikardigi diger bir kavram ve

ilke de bilişsel çiraklik ilkesidir. Vygotsky, bireyin içinde bulunduğu kültürün iletişim dilini ve

iletişim örüntülerini kazanarak öğrenmeyi gerçekleştirdiğini ileri sürer. Herhangi bir konu

alanında da öğrenme, o konudaki iletişim örüntülerinin keşfi ile olacaktir. Bu keşfin bilişsel

çirakliktaki birincil koşulu ögrencinin aktif olarak bir etkinligi yerine getirmesidir. Bir bütün

olarak verilen karmaşik etkinligin yerine getirilmesi bir uzmanin gözetiminde olmaktadir.

Kavramdan da anlaşilacagi üzere bilişsel çirakliga en iyi örnek oto tamirhanesinde çirak olarak

işe başlayan bir bireyin onarim işlerini yapmayi ustasindan nasil ögrendigini incelemek olacaktir.

Çirak ustasinin çalişmasini inceleyecek ve kendisine verilen işi ustasinin gözetiminde yapacaktir.

Ona verilen iş bir bütündür ve bu bütünlügün yardimla başarilmasini, yardimin azaltilmasi ve

sifira indirilmesi izleyecektir. Tüm etkinliklerde ögrencinin başrolde olmasi, hatalarindan

ögrenmesi, etkinligin tek başina bir bilgi örüntüsü seti olmasi önemlidir. Tüm bu çalişmalar

ustalik kültürünün bilgi, davraniş ve normlarini bireye kazandirir.

Son olarak Vygotsky’nin yapısalcı teoriye katmış olduğu diğer bir kavram da “aracıyla öğrenme”

kavramıdır. Yukarıda sözünü ettiğimiz öğretmen-bilgi-öğrenci üçgeninde, öğretmen bilgi ile

öğrenci arasında bir arabuluculuk görevini yerine getirmektedir. Gerçekçi olan, öğrencinin aşina

olduğu, yeterince karmaşık ve problemler içinde veya bunlar vasıtasıyla işlenen bilginin,

öğrencinin varolan bilgisiyle adeta bir uzlaşma gerçekleştirmesi için öğretmen etkinlik

organizasyonu yapmasıdır. Dolayısıyla, yapısalcı öğrenme yaklaşiminda ögrenme malzemesinin

öğrenciye sunumu genellikle bir problemle başlamalıdır. Böylece, öğrenci varolan bilgisini

kullanarak onu çözmeye çalışacaktır. İşlemler, işe yarayan ve yaramayan bilgilerin belirlenmesi

ve işe yarayan bilgilerin yardımla kazandırılması olacaktır.

Yapısalcı öğrenmede bilişsel değişim ve kavramsal gelişim, bireyin bilgiyi içselleştirmek için

yapmak zorunda olduğu zihinsel işlemlere bağlıdır. Dolayısıyla tüm öğrenmeler bir keşiftir.

Zihinsel işlem yapabilmenin öncelikle pekiştirilmesi gerekmektedir. Yani olguların sorgulanması

önemlidir; Bu nedir? Nasıl olmaktadır? Niçin olmaktadır? Eğer belli değişkenler değişirse nasıl

olur? Ne olur? Verilen olgulara benzer bilgilerim nelerdir? Onlar bana ne derece yardımcı olur?

Yardımcı olmazsa bunun nedeni nedir? Verilenleri anlamak ve çözüm üretebilmek için nasıl bir

yaklaşım faydalı olabilir? Bütün bunlar ve benzeri sorgulama biçimlerinin öğrenciye

kazandırılması kritik öneme sahiptir. Çünkü öğrenmeyi kontrol edebilecek düzeye gelen bir

öğrenci, artık öğretmenin ya da daha bilgili bir arkadaşının yardımını fazla almadan kendi

kendine keşif yapabilir. Kısaca kendi öğrenme stratejileri, kazanılan bilgiyle öğrenci arasında bir

arabulucu rolü oynar.

1.60 Bilgisayar ve Yapısalcı Öğrenme

Mevcut bilgisayar teknolojisinin olanaklarını da göz önüne alarak bilişsel öğrenme teorisinin

bilgisayar ile öğrenmeyi nasıl destekleyebileceği düşünülmek zorundadır. Öğrenci bu

teknolojiden yararlanarak öğrenmeyi nasıl gerçekleştirecektir?

Öncelikle, bilgisayar ortamı (Internet ve diğer bilgi depolama olanakları ile) çok büyük



bir bilgi deryasını hızla öğrencinin keşfine ve kullanımına sunmaktadır. Bu değişik

bilgileri hızla sunabilme gücü, özellikle kısıtlı bir kısa süreli belleğe sahip olan

öğrencinin bu belleğini kullanarak bilgileri maniple etmesi ve uzun süreli belleğe

aktarması için yardımcı olacaktır.

Adaptif ve bireyselleştirilmiş ögrenme ortamları sayesinde birey, KS belleği ve US



belleği arasındaki etkileşimi kendisine özel bir şekilde yapacaktır.

Bilgisayar ortamı, öğrencinin daha önce edinmiş olduğu zihinsel örüntülerini KS



belleğine getirip sunulan yeni bilgiye bağlamasını sağlayabilmektedir.

Yazılım ortamı, öğrencinin yeni bilgi ile varolan bilgisi arasında kuracağı bağlantıyı



belli bir yapı ve entegrasyon dahilinde anlamlı olarak kurmasına yardım edebilir.

Öğrencinin kendi bilgilerini test edip, değerlendirmesini sağlayarak, daha önce



edinilmiş ve uzun süreli bellekte bir yerlerde depolanmış olarak duran bilgisini

hatırlamasına değişik mekanizmalarla yardımcı olabilir.

Bilgisayar teknolojisi, bireyin oluşturacagi bilgileri belleginde hem grafiksel, hem de



sembolik temsil biçimleri dahilinde (çoklu-söylemler olarak) depolamasına olanak

sağlayarak, bilgiyi çift yönlü veya çift boyutlu olarak depolatarak hem öğrenmeyi daha

anlamlı, hem de bilgi depolanmasını uzun vadeli kılabilir.

Bilgisayar ortamı, bireyin öğrenmiş olduğu bilgi örüntülerini sunulan durumlarda işe



koşturarak, oluşacak bilgi etkileşiminden doğan yeni örüntülerin keşfini sağlayarak,

bilişsel gelişime ve bilgi birikimine yardımcı olabilir.

Yapısalcı öğrenme kuramcılarının tasarımladıkları öğrencinin bilgisini test ettirici, daha

sağlamlaştırıcı, yeniden inşa ettirici, anlamlı kılıcı ve formalleştirici bir düşünceyle öğrenmeye

yaklaşan öğrenme materyallerini incelemekte fayda vardır. Bilgisayar destekli eğitim (BDE)

alanında büyük değişimlere yol açan LOGO yaklaşimi yukarida sözü edilen özellikler

düşünülerek yaratilmiş bir ortamdir. Bu ortami ve onun rasyonelini inceledigimizde yapisalci

yaklaşimla ilgili BDE bazinda biraz daha fazla bilgi sahibi olabiliriz. Bu konu gelecek bölümde

ele alinmaktadir.

Okuyucunun aşina oldugu ve birçok yazilimda işlenen “egitmenlere” burada ayrintili yer

verilmeyecektir. Çünkü her ne kadar yeni bilgisayar olanaklari “bilgiyi sadece sunan” bu tür

yazilimlarda kullanilmaktaysa da egitmenlerin yapisi dallanmali yazilimlardan pek farkli

degildir. Egitmenler, bilgiyi sunmakta, ögrenciye aliştirma yaptirmakta, dönüt vermekte ve bir

takim degerlendirme ve yönlendirme etkinlikleri yapmaktadirlar. Egitmenler kavramsal

düzeydeki ünitelerin ögretilmesinde başarili olsalar da yöntemsel ve soyut örüntülerin

ögretilmesinde o denli başarili degillerdir. Bu programlar ögrenci gereksinimlerini yeterince

dikkate almazlar ve adaptif özelliklere sahip degildirler. Egitmenlerin inşa edilmesi diger yazilim

çeşitleri kadar zaman alici ve zor degildir. Bunun yaninda, aliştirma programlari doğal olarak

bilgi inşasını sağlamlaştırmak ve öğrenilenleri genelleştirmek amacıyla işe koşulduklarından her

tür öğrenme etkinliğini takiben uygulanabilirler. Eğitmenlerin hazırlanması gibi bilgisayar

destekli-tabanlı alıştırma programlarının hazırlanması da zor değildir. Günümüz eğitmenleri ve

alıştırma programlarında davranışçı yaklaşım ağır basmaktadır.

1.70 Birlikte Ele Alınan İki Kuram

Davranışçı öğrenme kuramının ortaya çıkarmış olduğu ilkeler insan davranışlarının bazılarını

açıklamakla birlikte, bu davranışların değiştirilmesi yönünde de öneriler sunmaktadır. Tekrar

tekrar hatırlanması gereken olgu şudur; davranışçı öğrenme yaklaşımları gözlenebilir davranışlar

üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Bilişsel öğrenme kuramlarıyla birlikte ele alınarak (sosyal

öğrenme teorilerinin de desteğiyle [Schwartz ve Reisberg, 1991]) işe koşulmadıkları zaman

oldukça sınırlı ve kısır kalmaktadırlar. Doğrudan gözlenemeyen veya doğrudan daha az

gözlenebilen öğrenme süreçlerinin davranışçı yaklaşımlarla ele alınabilmesi oldukça zordur.

Özellikle soyut kavramların öğrenilmesinde kavram oluşturma, sosyal bilimler gibi metin ve

yazınlardan öğrenmelerin yoğun olduğu alanlarda, soyut örüntülerle düşünme ve sonuç

çıkarmaların öğrenilmesinde ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesinde davranışçı okulun

işlevsel olarak söyleyeceği pek fazla bir şey yoktur. Davranışçı öğrenme teorileri, gözlenebilir

öğrenci davranışlarının şekillendirilmesi ve değiştirilmesinde öğrencilerin belli bir disiplin

altında tutulması ve güdülenmesi konusunda öncelikle işe koşulabilecek kuramlardır. Ancak

bilişsel ve davranışçı teoriler bazı temel karşıtlıklarına rağmen karşıt kuramlar olarak

düşünülmemeli (Slavin, 1995), birbirlerini tamamlayabilecek kuramlar olarak görülmelidirler.
Yüklə 150,55 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin