Bir devriMİn anatomiSİ Kadri Çelik


-Cihad-i Sazendeyi (Yapım-Onarım Cihadı)



Yüklə 3,6 Mb.
səhifə21/74
tarix03.05.2018
ölçüsü3,6 Mb.
#50098
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   74

5-Cihad-i Sazendeyi (Yapım-Onarım Cihadı)


Şah ülkedeki tüm köy ve kasabaları ihmal etmiş buralarda yaşayan halka doğru dürüst hiç bir hizmet götürmemişti. Şah rejimi sadece kendisiyle yakın bir ilgisi bulunan turistik ve ticari merkezleri canlandırmış, tezyin etmişti. Tahran'ın güneyindeki halk açlık ve sefalet içinde kıvranırken Kuzey'de adeta bir yeryüzü cenneti kurulmuştu. Şah'ın sarayları bizim Osmanlı padişahlarının sarayından çok daha mücellel ve ihtişamlı olmasa da halkın genel durumu karşısında korkunç bir uçurumun göstergesi durumundaydı. Ne yazık ki bizim bazı müslümanlar Osmanlı saraylarını dünyaya İslam'ın azameti diye takdim edip toz kondurmazken, Tahran'daki şah saraylarını görünce nefret ediyor ve İslam devriminin nasıl gerçekleştiğini düşünmeye başlıyorlar. Halbuki saray saraydır. Sarayın olduğu her yerde zulüm ve sömürü vardır. Göklere yükselen her binanın harcında mazlum ve mustazafların gözyaşı vardır. Bu çelişkiyi görmek ve bu iki dogmatizm adan kurtulmak gerekir.

Velhasıl Şah rejimi de ülkeye gelen yabancılara ülkenin güzel ve kalkınmış yerlerini gösteriyor ve çağdaş medeniyet düzeyine eriştiğini iddia ediyordu. Elbette şehirlerdeki insanların bir bölümü de köydeki insanlardan çok daha kötü bir durumda yaşıyordu.

Tahran'ın güneyindeki bölgelerde bir çok aile su ve elektrikten yoksun bir halde hendekler ve harabeler içinde yaşıyordu.

Bu amaçla 17 Haziran 1979'da imam'ın emriyle "yapım-onarım


cihadı" adında bir teşkilat kuruldu. Genel merkezi Tahran'da
olan bu teşkilatın bütün ülke çapında birçok şubeleri açıldı. Şuanda da teşkilat köylülerin ve geri kalmış bölgelerin kalkındırılması için bir takım projeler üzerinde çalışıyor. Bu teşkilat savaş yıllarında İslam savaşçılarına da birçok yan hizmetler yapmış, ilginç basanlar göstermiştir.

6- Seferberlik Ordusu


İnkılabın ilk yıllarında dünya emperyalizmin her türlü muhtemel saldırılarına karşı halkı seferber etmek ve cihada hazırlamak gerekiyordu. İmam'ın "20 milyonluk ordu" dediği güç de işte bu ordudur. İmam'ın emri üzerine hızla kurulan ve tüm ülkede faaliyet gösteren bu ordu halkın askeri eğitimini de üstlendi. Milyonlarca insan askeri eğitimden geçti ve savaşa hazır hale getirildi. Bu ordu genellikle en fakir ve mustâzaf insanlardan kuruluydu. İnsan bu mustazaf, yalınayaklı ama fedakar insanları görünce ister-istemez gözleri yaşarıyor ve Kerbela kahramanlarım hatırlamadan edemiyordu.

Elindeki yavan ekmeği ayağındaki yırtık ve boyasız ayakkabısı, üzerindeki ütüsüz askeri elbiseleri ile dünyaya meydan okuyan gönlü zengin fedakar ve ihlas abidesi bu insanları görüp de etkilenmemek mümkün değildi. Bunlardan birini gören bir komünist bile kendini tutamayarak gözyaşı döküyor, ağlıyordu. Kendisine "Niçin ağlıyorsun?" diye sorunca da bana şöyle dedi: "Şu besic'in ayakkabısına bir baksana! Dünyaya meydan okuyan bir ordunun neferi ayakkabısı yırtık geziyor. Bunları anlamak mümkün değil."

Evet o komünist anlayamazdı, ama biz anlıyorduk. Zira bu ordu Hz. Ali'nin ordusuydu. Ali (a.s) yırtık ve yamalı ayakkabı giymez miydi? Cepheden cepheye koşan Allah aslanı Hz. Ali ayakkabısını yamamaz mıydı? Ama o komünist elbette anlayamazdı. Zira Rusya'da "işçi sınıfının jakobenleri" diye-başa geçenler villalarda en gelişmiş teknolojik imkanlar içinde, refah ve lüks bir hayat içinde yaşıyorlardı. Halk adına hükümet kuranlar yine halk adına en büyük zulmü yapıyor, refah içinde yüzüyordu. Galiba bunlar refahı da halk için değil de "halk adına" düşünüyor ve "jakobenler bu işi en iyi şekilde yapmalıdır." diyorlardı. Öyle ya işçileri tarihi belli olmayan bir gelecekte refaha kavuşturacaktı bu jakobenler. Öyleyse yine de yaşasın jakobenler!

Velhasıl İmam'ın emriyle kurulan bu mustazaf ordu diğer İnkılabçı birimlerle omuz omuza iç-dış düşmanların karşısında yer almış, ülkeye sayısız hizmetler yapmıştır. Tarih böylesine büyük ve ihlas abidesi bir orduyu belki de ilk kez görüyordu. Zaten Amerika ve Batılılar da bu yüzden korkuyor "Besic" denilince tüyleri ürperiyor, kalp atışları sıklaşıyordu.

Bu ordu şu anda da "Emniyet güçleri" bünyesinde İslam yolunda hizmet vermeye devam etmektedir.

7-Mesken Fonu


Şah zamanında, İran’ın en büyük ve önemli problemlerinden birisi de mesken sorunuydu. Halkın büyük bir kesimi hiç de sağlıklı ve güvenilir olmayan konutlarda en kötü şartlarda yaşıyordu. Evler oldukça eski olduğu için deprem gibi afetlere de dayanabilecek bir güçte değildi. Müteahhit ve mimarların çoğu Şah'ın saraylarından gelecek haksız kazanç peşinde koşuyorlardı., Sonuç olarak mustazaf halkın büyük bir bölümü evsiz-barksız kalmıştı. Halk hendeklerde toprak üstündeki döşeklerde yatıp yıldızlan yorgan ederken, saray kadınları, rejim taraftarları, ve yağmacılar bütün bu olanları pencerelerinden seyrediyor, lüks banyolarda süt banyoları yapıyorlardı. İmam bu durum karşısında devrim sonrası bu mustazaf halktan su ve elektrik parasının alınmamasını emretti ve halktan bir banka hesabına (yoksullara ev yapmak için) para yatırmasını istedi. Böylece kendiliğinden yoksullara ev yapılması için imam'ın emriyle bu "mesken fonu" oluşturuldu. Şu anda bu fonlarla yüz binlerce insana ev sağlanmıştır. Tüm şehir, kasaba ve köylerde mustazaf halk için evler yapılmaktadır.

8-Mustazaflar Fonu


 

Şah'ın işbirlikçileri Iran halkının sırtından elde ettikleri gelirler sayesinde kendilerine lüks villalar, saraylar inşa ediyorlardı. Şirketler, fabrikalar, ticaret merkezleri, turizm işletmeleri, holdingler ve tröstler kuruyorlardı.

Beş yıldızlı dev oteller, Hiltonlar, saraylar ve yatlar içinde halkın dert ve acılarından uzak bir iklimde yaşıyorlardı. Dolayısıyla ülkenin zenginliklerinin büyük bir bölümü bu mutlu azınlığın tekelindeydi. Devrimden sonra buralara devlet el koydu ve bütün bu çalıntı servetler halk adına kamulaştırıldı. Bu servetler o kadar çoktu ki, sonunda iyi değerlendirilmesi için birde Mustazaflar Kurumu" diye bir teşkilat kuruldu.

Bu kurum ülkedeki bütün yıldızlı otellere, çalıntı servetlere nezaret ederek mustazaf halkın hizmetine sundu ve buradan elde edilen gelirler ülkenin gerçek sahipleri olan mustazaflara tahsis edildi. Şu ana kadar elde edilen binaların bir çoğuna evsiz aileler yerleştirilmiştir. Bu servetlerin gelirleri ise bu ailelerin bakım masraftan ve kültürel gelişmeleri için tahsis edildi.



Yüklə 3,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin