"İslam dininin nurlu ve önemli öğretilerinden birisi de neslin türemesi, türün bekası ve toplumun fesat ve bozukluktan korunmasını amaçlayan nikâhtır ve nikah iki kısma ayrılır:
1- Daimi nikâh: Bu, boşanma veya iki çiftten birinin ölmesi ile
sona eren süresiz evlenmedir.
2- Geçici nikâh: (Mut'a nikâhı): Bu, şartlı ve belli bir süre için
evlenmedir. Buna "muvakkat nikâh" da denir.
Mut'a nikâhı; erkekle kadının nikâhta belirlenen ücret karşılığında muayyen bir süre için evlenmeleridir. Belirli sürenin bitmesi yahut kocanın kalan süreyi bağışlamasıyla nikâh kendiliğinden ve talak verilmesine ihtiyaç kalmadan iptal olunmuş olur.
Bu iki çeşit nikâhın ortak ve farklı yönleri vardır.
Ortak Yönler:
1- Ücret: Her iki nikâhta da bir miktar mehir şarttır. Ancak
mehrin mut'a nikâhında akid içerisinde zikredilmesi şarttır; aksi takdirde nikâh bâtıl olur. Dâimi nikâhta ise bâtıl olmaz ama onun yerine kadının emsali olan diğer kadınların mihir miktarı tayin edilir.
2-Her iki nikâhla mahremlik vücuda gelir ve dolayısıyla her
iki nikâhta da kadının annesi ve kızı kocasına ve kocanın babası ve oğlu kadına mahrem olur.
3- Başkalarının, dâimi nikâhla evlenen kadını istemeleri ha
ram olduğu gibi mut'a nikahıyla nikahlanan kadını da istemeleri haramdır.
4- Daimi nikâhla evlenen kadınla zina yapılması ebedi haramlığa yol açtığı gibi mut'a edilen kadınla da zina yapılması' ebedi haramlığa neden olur.
5-Her iki nikâhta da kadının ikinci bir evlilik için iddetinin
bitmesini beklemesi lâzımdır. Dâimi nikâhta bekleme süresi, üç defa âdet görmesi, mut'a nikâhında ise iki defa âdetten temiz olması veyahut en azından 45 gün beklemesidir.
6- Daimi nikâh ile alınan kadında olduğu gibi mut'a edilen kadının da kız kardeşi evli olduğu süre içerisinde onunla evlenen erkeğe haramdır.
7- Her iki nikahta da evlat babasına mülhaktır. Dolayısıyla da
babasından miras alabilir.
8-Her ikisinde de akid okunurken eşlik anlamını sarih bir şe
kilde ifade eden lafızların kullanılması şarttır. Örneğin kiralama veya satmayı ifade eden lafızlarla akid okunursa batıl olur. Kısacası daimi nikâhtaki delille istisna edilen bazı hükümler dışında bütün hükümler muvakkat nikâhta da söz konusudur.
Daimi Nikâhla Mut'a Nikâhının Farkları
1- Süre: Daimi nikahta boşama söz konusu olmadığı takdirde
nikâh ebedidir. Mut'a nikâhında ise nikâh süresi eşlerin her ikisinin anlaşmasına bağlıdır.
2- Daimi nikâhta eşler birbirinden miras alırlar. Mut'ada ise
hiçbirisi diğerinden miras alamaz.
3- Mut'a nikâhında eşler bazı konularda özgürdürler. Yani o
meselelerde bir taraf diğerini mecbur etme hakkına sahip değildir:
a)Daimi nikâhta nafaka, yani kadının elbisesi, evi, sağlık hiz
metleri ve günlük zaruri masrafları erkeğin üzerinedir. Ama
mut'a nikahında eşlerin anlaşma şekline bağlıdır. Kadın, masrafları erkeğin üstlenmesini kabul etmeyebilir ve erkek de masrafları üstlenmeyebilir.
b)Daimi nikâhta, erkek ailenin büyüğü ve sözü geçerli olanı
dır, ama mut'ada iki tarafın anlaşmasına bağlıdır.
c) Daimi nikâh ile alınan bir kadın kocasının rızası olmadan
hamilelikten kaçamaz; mutla nikâhındaysa kadının da razı olması şarttır. Yani her iki tarafın rızası lazımdır.
Mut'anın İçtimai Yönden Tahlili
Bu tür nikâhın gerekliği ve geçmiş zamanla şimdiki zamanın arasında bulunan fark nedir?
İnsan, var oluşuyla birlikte cinsel ve şehvet sorunuyla karşı karşıyadır. Şehvet duygusundan kaynaklanan sorunlar, insanın buluğ çağına ermesi ile daha da büyür. Özellikle de şimdiki zamanda büyük bir sorun oluşturmaktadır. Zira şimdiki zamanda, aile teşkil etme gücüne sahib olma ve diğer bir tâbirle toplumsal olgunluk ile doğal olgunluk arasında uzun bir zaman zarfı vardır. Bu gün tahsil eden genç bir erkek ve kız ancak 30 yaşlarına yakın bir zamanda toplumsal olgunluğa erişirler. 25 yaşlarında tahsilini bitirenler, 4-5 yıl sabit gelir kaynağı bulma ve evliliğe hazırlık peşinde koştururlar. Daimi nikâh her iki tarafa, ağır ve büyük mesuliyetler getirdiğinden, bu tür nikâha hazır olan kız ve erkek pek nadir bulunur. Böylece doğal buluğ (erginlik) ve olgunluk çağında evlenmeye hazır olan erkek ve kız pek bulunmaz. O halde Allah'ın, neslin türemesi ve neslin bekâsı için vermiş olduğu bu duygu ve içgüdünün nasıl tatmin edilmesi gerektiği sorunu ortaya çıkıyor. Burada bu büyük sorunun çözümü için dört çözüm ve kurtuluş yolu önerilebilir. Seçimi sizlere bırakıyoruz. Çözüm Yollan
1- Geçici ruhbanlık
Acaba bu çözüm yoluna güvenilebilir mi? Gençlerden bunu yapmalarını isteyebilir miyiz? İstesek te kabul ederler mi? Faraza kabul etseler de ruhbanlıktan' doğacak ruhi ve cismi etkiler ve hastalıklara ne yapmalıyız? Bugünkü psikoloji ilminde cinsel içgüdü tatmin edilmediği takdirde birçok tehlikeli ve ağır etkilerin meydana geleceği açıklanmıştır.
2- Cinsel ortaklık ve mutlak serbestlik:
Yâni hiçbir kadının herhangi bir erkeğe sınırlı kalmaması. Bildiğimiz gibi bütün milletler, cinsel ortaklıktan kaçınmışlardır. Cinsel ortaklık kadın ve erkeğin tekelci ruhuna ters düşen bir şeydir. Bu çözüm yolu, birçok ruhsal ve cismi hastalıklara ye yine insanların soysuzlaşmasına ve soyların karışmasına neden olur.
3- Batının önerdiği çözüm yolu:
Yâni belirli fertler için devletin yönetimi altında belirli merkezlerin oluşturulması, yani fuhuş evlerinin açılması. Bu çözüm yolu, evvela toplumu ahlaki yönden çökertecektir; ikinci olarak bu çözüm yolu, sadece erkeklerin sorununu halledebilir, ama kadınların sorununu çözemez.
4- İslam dininin önerdiği, belli bir süre için mut'a nikâhı.
Batının önerdiği yol doğru olmadığı için Batı bilginlerinden
Russel, kendi kitabında "tecrübe için evlilik" unvanı altında bir fasıl açıyor ve mut'a nikâhına benzer bir evliliği öneriyor. Muvakkat evlilik birinci derecede kadını tek bir erkekle ilişki kurmaya zorlar. Bu nikâh yalnız tahsil edenler için olmayıp diğer birtakım durumlarda da ondan yararlanılabilir. Mesela birbirleriyle daimi nikâh yaptırmak isteyen erkek ve kadın, ilk önce dene için muvakkat nikâh yapabilirler. Muayyen vakit zarfında birbirleriyle uyum sağlar ve birbirlerine güvenirlerse ilişkilerini sürdürürler. Aksi takdirde hiçbir sorun çıkmadan ayrılırlar.
Mut'a Nikâhına Yöneltilen Eleştiriler ve Cevaplan l- Mısırlı Ahmed Emin (Duha-1 İslam, c. 3, s. 259) diyor ki: "Evliliğin daimi olması gereklidir. Evliliğin en üstün örneği, bir erkek ve kadının her zaman için kendilerini birbirlerine bağlı bilmeleridir. Ayrılmak zihinlerinden bile geçmemelidir. Mut'a nikâhı ise iki zevcin arasında sabit bir bağ oluşturamaz."
Cevap: Evliliğin devamlılık üzerine kurulması he.-kes tarafından beğenilmiş ve doğru bir şey olduğu da açıktır. Bu eleştiri mut'a nikâhının, daimi nikâhın yerini alması istenildiği zaman geçerlidir. Halbuki mut'a nikâhı, insanın dimi nikâha imkânı olmadığı zaman, ruhbanlığa ve cinsel ortaklık kuyusuna düşmesin diye teşri olunmuştur.
2- însan, bu tür nikâhtan (hatta bunu helal bilen Şiiler) bile
nefret eder.
Cevap: Bu nefret etmenin nedeni mut'a nikâhından hevesine tabi olan insanlar tarafından yapılan su-i istifadelerdir. Kaldı ki, bu tür evliliğin de daimi nikâh gibi kabul görmesini beklemek yersiz bir beklentidir.
3- Mut'a nikahı, kadının haysiyetiyle oynamaktır. Çünkü bir
nevi kadının kiralanmasına ve satılmasına cevaz vermektir. Kadının erkekten aldığı ücret karşılığında bütün vücudunu ona teslim kılması kadının haysiyetine aykırıdır. Bu gibi nikâh birçok
kadının fasit erkeklerin heveslerine kurban olmasına neden olur.
Cevap: Bu soru bütün sorulardan daha ilginçtir: Evvela Muvakkat evliliğin kiralık ve satılık olmakla hiçbir ilgisi yoktur. Müddetin muayyen oluşu, bu tür nikâhın evlilik şeklinden çıkıp satılık ve kiralık olma şekline girmesine sebep olmaz. Fakihler, mut'a nikâhının da evliliği ifade eden özel kelimelerle yapılmasının gerekli olduğunu, satış ve kiraya ait lafızlarla okunursa batıl olacağını söylemişlerdir.
Saniyen: Nikahın ücret karşılığında olması, kadının kiralık insan olmasına neden oluyorsa, öyleyse bütün işçiler, terziler, doktorlar, teknisyenler, hatta bir ülkenin cumhurbaşkanı bile kiralık insanlardır. Çünkü hepsinin çalışmaları ücret karşılığındadır.
Üçüncü olarak: Bu tür nikâhtan yararlanmak sadece erkeğe mahsus değildir. Gerçekte bu istifadede kadın ve erkek eşittirler.
Dördüncü olarak: Neden bu itiraz, daimi nikâha da edilmiyor? Daimi nikâh daha kolay sorgulanabilir. Çünkü daimi nikâhta kadın, erkeğin sözünden çıkamaz. Ama mut'ada kadın serbesttir. Bu iki tür nikâhın hiçbirisinde kadın satılık değildir. Kiralık kadınları Avrupa da, gazinolarda, hotellerde ve film kampanyalarında aramak gerekir.
Beşinci olarak: Bir kanundan su-i istifade edilmesi, o kanunun geçersiz kılınmasına sebep olamaz. Zira dünyada kötüye kullanılmayan hiçbir kanun yoktur.
Altıncı olarak: Su-i istifade edilmek bir kanunun doğru veya yanlış olmasına delil gösterilmez.
Yedinci olarak: Bu kanunun kaldırılmasıyla su-i istifadelerin önü alınamaz.
4- Mut'a nikahı, bir nevi eş sayısının çoğalmasına cevaz ver
mektedir. Çok sayılı evlilik kınandığına göre muvakkat nikâh kı
nanmış olmaz mı?
Cevap: Evvela, çok sayılı evlilik kınanmaya layık bir evlilik türü değildir. Bilakis, kadının haklarından birisidir. Bu konuda Şehid Murtaza Mutahhari'nin "Kadın Haklan" adlı kitabına müracaat ediniz.
Saniyen, öyleyse daimi nikâhta da birden fazla evliliğin haram olması gerekir. Halbuki dört kadınla evlenmek Kur'an'ın nassma göre helaldir. Bundan başka talak verip yeniden evlenmenin de haram olması gerekir.
5- Mut'a nikâhının zinayla hiçbir farkı yoktur. Bu da zaruret
halinde helal kılınan bir nevi zinadır.
Cevap: Zinada nikah okunması ve kadının iddetini beklemesi yoktur. Ama mut'a nikahında, nikah okunması ve iddetin beklenilmesi lazımdır. Zinadan olan çocuk, babasına ait değildir ve miras hakkı yoktur. Ama mut'a nikahında çocuk babasına aittir ve miras hakkı vardır. Bunların yanı sıra eğer mut'a nikahı zina olsaydı Sadr-ı İslam'da teşri olunmazdı.
6- Zinadan amaç şehvet duygusunu gidermektir. Ama nikah
tan amaç, neslin çoğalması ve türün bekasıdır. Hal böyleyken
mut'a nikahından amaç da şehvetin tatmini olduğu için zina sa
yılmaz mı?
Cevap: Eğer mut'a zina kategorisine giriyorsa neden Sadr-ı İslam'da mubah edildi? İkinci olarak, mut'ayla nesil türemesi arasında herhangi bir zıtlık yoktur. Üçüncü olarak, daimi nikahta zikredilen neslin türemesi ve neslin bekası konusu, nikahın hikmetidir, onun asıl nedeni değildir. Eğer hikmet değil de neden sayacak olursak, "akıra" yani doğum yapmayan kadınla evlenmenin haram olması gerekir ve yine doğum kontrolü de haram olmalıydı.
7- Kadın, mut'a nikahında bir yerden bir yere intikal eden metaya benzer. Çünkü devamlı bir erkekten diğer bir erkeğe intikal
ediyor.
Cevap: Öyleyse daimi nikahta da talâk haram olmalıdır, özellikle de eğer talak tekrarlanırsa, bu husus Ehl-i Sünnet kardeşlerimiz gibi boşanmayı kolay bir şey sayıp bir defa "Enti tâlikun selasen" demeyi üç kez boşanma olarak kabul edersek.
8- Mut'a nikahı sürekli olmaması nedeniyle ileride dünyaya gelecek çocuklar için uygun olmayacak bir aile yuvasına yol açar. Doğacak çocuklar kendilerini seven bir baba ve yuvasına bağlı bir anneden mahrum kalırlar. Bu da mut'anın doğuracağı kötü ve vahim sonuçlardan birisidir.
Cevap: Eşler, mut'a nikahında çocuğun olmasından sakınabilirler. Özellikle de günümüzde doğum kontrolüyle bu mesele tamamen halledilmiştir. Eşler çocuk isterlerse, çocukların terbiye ve bakımını üstlenmelidirler; Bu çocuklarla daimi zevceden dünyaya gelen çocuklar arasında hiçbir fark yoktur. Anne ve babanın bu vazifeden kaçınması halinde kanun müdahale eder ve talak durumunda olduğu gibi, ebeveyni kanuni mesuliyyetini üstlenmeye zorlar.
9- Geçici nikahı caiz bilmek, zımnen haremliğin kurulmasınada müsaade etmek manasına gelir ki, bu da batı karşısında doğulu için utanç verici bir olay ve önemli bir zaaf noktasıdır. Bunun da Ötesinde, şekli ne olursa olsun muvakat evlilik ahlak ve medeniyete aykırı ve toplumsal çöküşe sebep olan şehvetperestlik ve nefse kulluk etmeyi caiz görmektedir. Aynı ifadeler birden fazla kadınla evlenme konusunda da söylenilmiştir.
Cevap: Bu meseleye iki açıdan yaklaşmak gerekir:
1- Haremliğin ortaya çıkmasına sebep olan içtimai unsurlar nelerdir ve mut'a nikahının bu konuda bir etkisi olmuş mudur?
2- Mut'a nikahının teşriinden maksat, bazılarının şehvetini tatmin ve nefsani arzularım gidermek midir?
Haremliğin İçtimai Nedenleri
Söz konusu olay, iki temel faktörün el ele vermesiyle ortaya çıkmıştır.
1- Kadının iffet, takva ve namusunu korumasıdır. Belli bir erkeğe ait bir kadın başka bir erkekle gayr-i meşru ilişkiye girmeye hakkı yoktur. Böylece eğlence düşkünü şehvetperest ve zengin bir erkek, nefsani arzularını gerçekleştirebilmek için bazı kadınları etrafına toplayıp haremlik kurmaktan başka yolu olmadığını görmüştür. Kadının iffet, takva ve namusunu koruması olmasaydı ve
erkekler istedikleri zaman istedikleri kadınla ilişki kurabilseler
di, bu tür erkekler uçsuz bucaksız haremlik kurma zahmetine katlanmazlardı.
2-Sosyal adaletin olmayışı Pek çok erkek evlenme imkanından mahrum kalınca, sonuç olarak bekar kadınların sayısında artış olacak ve haremliklerin ortaya çıkmasına elverişli bir ortam doğmuş olacaktır. Sosyal adalet sağlanırsa, eş seçimi için gerekli imkanlar herkese tanınırsa muhakak her kadın muayyen bir erkeğe ait olacak ve haremlikler de ortadan kalkacaktır.
Tarihe kısaca bir göz atılırsa haremlik tesisinde geçici nikahın zerre kadar rolü olmadığı anlaşılır. Bu sahada şöhret kazanan Abbasi halifeleri ve Osmanlı sultanlarının hiçbirisi Şii değillerdi ki, geçici nikaha başvurdukları söylenebilsin.
Geçici Nikah Zevk Tatmini İçin midir?
Semavi dinlerin genelde şehvetperestlik ve beyhude heveslerin tatminine karşı koyduğundan,şüphe edilemez. İslam’ın en aşikâr usullerinden birisi şehvetperestliğe karşı mücadele etmektir. Çeşitli kadınlarla ilişkide bulunma ve onları tatma gayesinde olan zevkperest kimseler, İslam nazarında melun ve Allah'ın düşmanı sayılmışlardır.
Mut'a Nikahının Şer'i Delilleri
Mut'a nikahının İslam dininde teşri edildiğine dair, İslami mezhepler arasında herhangi bir ihtilaf söz konusu değildir. Mutanın Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) zamanında teşri edildiği kesin bir şeydir. Bu konuda mütevatir rivayetler vardır. Hatta nâsih olduğu iddia edilen rivayetler de başlı başına mutanın teşri edilişine delildir.
l- Kur'ani Delil:
"(Kendileriyle evlenmeniz helal olan) Kadınlardan bir lezzet aldığınızda, ücret (mehir)lerini kararlaştırdığınız veçhile verin11 (Nisa: 24)
Ayette geçen "îstemta'tum" kelimesinin aslı olan "muta" sözcüğü şer'i örfe göre müddete bağlı evlenmek manasına gelir. Buna göre ayetin manası şöyle olur: Kadınlardan biriyle anılan bir müddet zarfında evlenerek faydalandığınız takdirde, ücretlerini kararlaştırdığınız şekilde verin.
Te'yidler
a)Geçici evlilik manasına gelen "muta" kelimesi peygamber-i Ekrem'den (s.a.a.) naklolunan birçok rivayetlerde ve defalarca sahabenin sözlerinde kullanılmıştır.*
b)Eğer "istemta'tum" kelimesi, lügatteki manaya yani lezzet bakımından faydalanmak diye tefsir edilirse ayetin manası şöyle olur: "Daimi hanımlarınızdan faydalandığınız takdirde ücretlerini kararlaştırdığınız şekilde verin." Halbuki vermek meşhur kavle göre mehrin tamamı veya en azından yansı daimi nikah akdi okunur okunmaz vacip olur. Daimi nikahta mehrin vacip olmasında, kadınlardan lezzet bakımından faydalanmak şart değildir.
c)İbni Abbas, Übeyy b. Kâb, Cabir b. Abdullâh-ı Ensâri, İmran b. Husayn, Said b. Cübeyr, Ebu Said-i Hudri, Katade, İbn-i Mes'ud, Mücahid gibi sahabenin büyükleri, tabiin, Ehl-i Sünnet müfessirlerinin birçoğu ve Ehl-i Beyt müfessirlerinin tümü yukarıdaki ayetten mut'a nikahının cevazını anlamışlardır. Hatta Şia'yla ilgili konularda çok hassas olmakla meşhur olan Fahr-i Razi, tefsirinde bu ayet hakkında uzun bir açıklamadan sonra şöyle yazıyor: "Yukarıdaki ayetten mut'anın cevazının anlaşıldığında hiçbir söz ve şüphe yoktur. Ne var ki, bizler bu hüküm bir müddet sonra nesh olunmuştur, diyoruz."
d) Ehl-i Beyt'ten bu ayetin mutla nikahı hakkında nazil olduğuna dair birçok rivayetler nakledilmiştir.
îmam Sâdık (a.s.) buyuruyor:
"Mut'a Kur'a-nı Kerim'de nazil olmuş ve Nebevi sünnet olarak da uygulanmıştır." (el-Burhan Tefsiri, c. l, s. 360)
İmam Bakır (a.s.) Ebu Basir'in mut'ayla ilgili sorusunun cevabında şöyle buyurdu:
"Kur'an'da mut'ayla ilgili şu ayet nazil olmuştur: "(kendileriyle evlenmeniz helal olan) kadınlardan bile lezzet aldığınızda ücret (mehir)lerini kararlaştırdığınız veçhile verin"
(Nur-us Sekaleyn, c. l, s. 467)
Velhasıl, söylediklerimizden ayet-i kerime'nin muvakkat evliliğe ait olduğu anlaşıldı. Ayetin bu konuda nazil olduğu hususunda hemen hemen icmâ vardır. Fakat Ehl-i Sünnet'ten Cessas gibi (Ahkam-ul Kur'an, c. 2, s. 179-180) birkaç kişi bu ayet-i kerimenin daimi nikaha ait olduğunu sanmışlardır. Fakat Fahr-i Razi tefsirinde bunların delillerini getirmiş ve hepsini birer birer reddetmiştir. .
2- Peygamberimizin sünneti:
Müslümanlar, Peygamberimizin hayatı döneminde bunu uygulamışlardır. Hatta Ömer'den nakledilen:
"Resulullah'ın zamanında iki mut'a vardı; ben bunları haram ettim. İşleyene ceza vereceğim. Biri mut'a-i nisa, diğeriyle mut'a-i hacdır." şeklindeki söz de bunun açık delilidir. Eğer ayetin mut'aya delaletinde şüphe etsek bile Ehl-i Sünnet'in kabullendiği bu sünnet yeterlidir.
3- Sünnilerin neshedildiğini iddia ettikleri rivayetler bu hükmün Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) zamanında var olduğunun diğer net bir delilidir.
Buraya kadar ispat etik ki, mut'a nikahı Asr-ı Saadette teşri edilmiştir ve bu konuda İslam mezhepleri arasında hiçbir ihtilaf yoktur. Ne var ki, İmamiye bu nikahın kıyamete dek meşru oluşuna ve bekasına inanır; diğerleri ise bu hükmün mensuh olduğunu iddia ederler. Ümmet arasında bu husustaki ayrılık, sahabe devrinden başlar.
Mut'a Hükmü Neshedilmiş midir?
Ehl-i Sünnetten çoğu mut'a nikahının neshedildiğini söylemişlerdir. Ama nasih hakkında çeşitli görüşler belirtilmiştir.
l- Bazıları bu hükmün Kur'anla neshedildiğini iddia etmişler. Fakat bu hususta da ihtilaf vardır.
a) Bazıları helal olduğu bildirilen "Ancak eşleri veya malik oldukları cariyeler müstesna" ayetiyle mensuhtur demişler. (Yani hifz-ul Fere ayetiyle mensuhtur) Ayet şudur: Onlar ırzlarını koruyanlardır; ancak eşleri ve sağ ellerinin sahip olduklarına karşı (tutumları) hariç; bu konuda onlar kınanmış değillerdir."
(Mü'minun/5-6, Mearic/30)
Bunu söyleyen grup çoğunluktadır. Bu Kasım b. Muhammed b. Ebi Bekir ve Aişe'den nakledilmiş ve müteahhirlerden bir grup da buna kaildirler. (2)
Açıklama: Mut'a olunan bir kadına cariye-i mütemattea denilmez. Nikah-i daimi ile alınan kadın hakkında da durum aynıdır; yani ona metamettea denilemez. Çünkü mut'ada miras, iddet, talak ve nafaka gibi eşlik hakları yoktur. Eşlik haklan olmadığına göre eş olmanın aslı da yoktur. Böylece mut'a edilen kadın, müstesna olur ve "Temellük1 edilen zevceleri (eşleri) grubunun hiç birine dahil değildir. Neticede bu ayet, mut'a ayetini neshediyor.
B- Bazıları talak ayeti bunu neshetmiştir diyorlar.
"Ey Peygamber, kadınları boşayacağınız zaman temiz oldukları vakit boşayın." (Talak/1) Bu ayette talakın zevciyyet levazımından olduğunu isbat ediyor. Talak olmayan bir yerde eşlik de yoktur.
c) Bazıları da nasibin, miras ayeti olduğunu; 'Çocukları yoksa zevcelerinizin kalan mallarının yansı sîzindir." der. (Nisa: 12)
Eşlik haklarından birisi de bu ayete göre miras hakkıdır. Öyleyse mut'a nikahı neshedilmiştir.
1-Bazılarına göre iddeti bildiren ayet bunu neshetmiştir.
2-Bazıları mut'a nikahının icmâ' ile neshedildiğini derler.3
3-Bazılarıysa bu nikahın sünnetle neshedildiğini söylerler.4
Kur'an'da Mut'a Hükmünü Nesneden Ayet Yoktur
Söz konusu ayetlerde mut'a hükmünü nesheden bir açıklama yoktur. Mut'ayı haram bilenleri çoğusunun delili hifzul fere ayetidir. Biz bu ayet hakkında genişçe açıklamada bulunacağız.
Cevap 1: Mut'anın bu ayetlerde haram edilmesine imkan yoktur. Çünkü mut'a Nisa suresindedir ve bu sure medenidir. Öbür ayetlerde (Müminun ve Mearic) mekkidir.
Binaenaleyh nasibin, mensuba önceliğini gerektirir ki, bu mümkün değildir. Bu itira nasih olduğu iddia edilen bütün ayetler için geçerlidir. Çünkü o ayetlerin tümü Mekkidir.
Cevap 2: Peygamber-i Ekrem'in, (s.a.a.) Sahabenin ve tabiinin dilinde mut'a bakında "Nikah, Zevac ve Zevce" tabirleri kullanılmıştır. Böylece mut'a edilen kadına, zevce denilebilir.
Cevap 3: Mut'a ayeti hastır. Ve nesneden ,ayetlerin hepsi umum ve genel manayı ifade eder. Fıkıh ilmindeki kaidelere göre has, umum manayı ifade eden cümleyi tahsis eder (sınırlandırır) yani ondan müstesna olur.
Nitekim Hifz-ul Fere ayetinden diğer bir takım istisnalar olunmuştur. Örneğin: Mevlasının izniyle diğerinin cariyesi inşâna helal olur. Ayette zikredilen müstesna iki grubun hiçbirisi için doğru olmamasıyla birlikte böyle izin vermenin cevazına ve cariyenin mubah olduğuna, İbn-i Ab bas ve Tavus fetva vermişlerdir. Ömer demiştir ki: Bu yemekten daha helal bir şeydir." Hatta bazı rivayetlerden bunun tabiin döneminde yaygın olduğu anlaşılıyor. Bu konuda Ata'nın (Müsannef, c. 7, s. 216) dediklerine bakınız.
Cevap 4: Nitekim talak, nafaka ve farzen iddet vb. eşlik haklarının mut'a nikahında olmayışı bu nikahın Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) zamanında teşri olunmasını önlememiştir. Halbuki mut'anın teşri edilmesi iddet ve talak gibi hükümleri bildiren ayetlerin nuzulundan sonradır.
Cevap 5: Eşlik haklarına gelince; Talak, Mut'ada muayyen müddetin kadına bağışlanmasıdır. İddet ise İmamiyyenin icmaiyle en az 45 gün şarttır. Birisiyle mut'a yapıp bu müddeti, mut'a müddetinden sonra beklemeyen kadınla mut'a zinadan ibarettir. Nafaka ve miras mutlak olarak eşlik haklarından değildirler. Örneğin, naşizeye (kocasına itaat etmeyene) zevce denilmesiyle birlikte nafakası vacip değildir. Nasıl ki şeriatta kâfir kadın (Ehl-i sünnete göre Müslüman, kâfir kadınla daimi olarak evlenebilir) kocasını öldüren kadın, efendisinin izniyle nikah edilen cariye mirasdan mahrumdurlar. Özetle, eşliğin mutlak olarak mirasa sebep olduğuna dair delil olmadığını belirtmek gerekir. Ayrıca mut'a ayeti mirası bildiren ayetleri sonra nazil olmuştur ki kaideye göre miras ayetinden müstesna olması gerekir.
Talak Ayeti
Mut'a ayeti talak ayetinden sonra inmiştir. Talak ayeti daimi nikaha aittir. Mutlak eşlikle ilgisi yoktur. Aksi takdirde talak ayeti, temellükle helal olan grubu neshetmesi ve onunla zina sayılması gerekir.
İddet İle İlgili Ayet
Mut'a ayetinin iddeti bildiren ayetle mensuh olduğu sözü çok ilginçtir. Çünkü Şia'da hiç bir kimse mut'a edilen kadını iddetinin olmadığını iddia etmemiştir. Mut'a yapılan kadının iddetiyle ilgili sorular sahabe devrinde çok fazlaydı. Acaba Peygamber zamanındaki sahabe, iddeti beklemeyen kadınlarla mı mut'a ediyorlardı?
2- İcma ile Nesh
Şaşılacak konulardan birisi de, bazılarının mut'a teşriinin icma ile neshedildiğini iddia etmeleridir.
Cevap 1: Mut'anın Ömer'in hilafetinin son dönemlerinde haram edilişini ifade eden bir çok rivayetler nakl olunmuştur.
Cevap 2: Sahabeden bir kısmının, tabiin ve Ehl-i Beyt'in hatta dört mezhep fakihlerinin bazısının muhalif olmasıyla icma nasıl gerçekleşebilir?
Cevap 3: Çoğunluk şöyle diyor: Diğer bir şeyin icmaya nasih olması icmanın da herhangi bir şeye nasih olması mümkün değildir. Böylece icmayla mut'a nikahı neshedilemez.
Cevap 4: İcmanın delili malumdur. Delili malum olan icma hüccet olamaz. Bilakis delilin kendisi araştırılmalıdır.
3- Mut'anın Sünnet İle Neshedilmesi
Dostları ilə paylaş: |