5.2 Atıkları kaynağında ayırma, çöplerin farklı
renklerdeki torbalarla ya da kutularda toplaması, artık yurt dışında olmazsa olmaz ve yaptırımları olan bir yöntemdir.. Bu bilincin yaratılması için hem eğitime hem de zorlayıcı koşullara ihtiyaç vardır..
5.3 Teneke içeceklerin kutuları tüketildikten sonra kolay bir şekilde geri dönüşümü yapılabilir. Bu sebeple caddelerde atık toplayanların favorisi bu tür teneke kutulardır. Fakat bunların çöpten ayıklanması
çok zor olabiliyor. Market kapılarına yerleştirilecek makinalara bu teneke kutular atıldığında, satın alındığında ödenen depozito geri alınabilir ve geri kazanım kendiliğinden sağlanabilir.
5.4 Naylon poşet kullanımının azaltılması, yerine geri dönüştürülebilen poşet, kesekağıdı veya bez torba kullanımının yaygınlaştırılması teşvik edilmelidir. Bazı mağazalarda şimdilik “öneri” haline gelen bu uygulama desteklenmelidir.
5.5 Okullarda öğrencilere çevre bilincinin
aşılanması için özel seminerler verilmesi, ücretsiz tişört benzeri özendirici materyal dağıtılması, bu kampanyayı destekleyecektir.
6-Yapılanma koşulları
6.1 Kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme çevirmeden önce, yıllardır orada yaşayanlara kendi enerjisini üretebilme önerisi getirilmelidir. Böyle yatırımlara destek veren kaynaklarla vatandaşı buluşturmalıdır.
6.2 Bu şartı yerine getiren eski yeni tüm yapılara emlak vergisi azaltma imkanı sağlanabilir. Çünkü sonuçta kazanan daima ülkemiz olacaktır. Yeni yapılar için de, sınırlı ölçülerde emsal avantajları önerilebilir..
6.3 Depreme karşı güvenlik denetimi, sanıldığı gibi yapı denetim bürolarının tek başlarına becerebilecekleri iş değildir. Sağlam zeminler ilçe bazında netleşmeden, yapı izni verilmemelidir. Güçlendirme denilen bazı garip uygulamaların, yapıları büsbütün dengesiz ve ilk depremde yıkılabilir hale getirdiği bilinmelidir..
6.4 5-6 katı aşmayan yapılaşma teşvik edilmeli, böylece zemine gelen yükler azaltılabilmelidir..
6.5 Ahşap karkas taşıyıcı sisteminin teşviki elzemdir.. Günümüzde 30 katlı ahşap yapıların statik çözümleri bilinirken, Osmanlı 115 sene önce 9 katlısını inşa etmişken, hala beton lobisinin dayatmasından ibaret olan
“2 kattan sonrasını yasaklayabilen” yönetmelik ayıbından vazgeçilmelidir..
7-Ulaşım
7.1 YÜRÜYEN YOL
“Yürüyen yol, dünyada yaygın olarak kullanılan bir uygulamadır. Özellikle havaalanlarında ve yeraltı metro girişlerinde, art arda sıralanarak ulaşım kolaylığı sağlamaya yönelik çözümler bilinmektedir. Bu sistemin, kent genelinde uygulandığında getireceği avantaj ise göz ardı edilemez boyutlardadır. Alışılan; raylı sistem, tramvay, otobüs gibi toplu taşıma yöntemleri ile performans karşılaştırılması yapıldığında ise, birim zamanda nakledilen insan sayısı, servis kolaylıkları ve maliyet yönünden ciddi avantajları görülmektedir..” diye başlamıştım “Kentsel Ulaşımda Yürüyen Yol” başlıklı makaleme..
“Bu ulaşım ağı, kent içi metro duraklarına kadar yayaların kolayca ulaşmasını sağlayacağından ötürü, metronun tercih edilir bir “uzak ulaşım aracı” olarak, daha verimli ve tam kapasite ile çalışması sağlanacaktır. Bu sistemle metro ilişkisi sağlıklı bir şekilde kurulduğunda, yeni metro güzergahları planlanırken gereksiz hat uzatmalarına ve istasyon sayılarını çoğaltmaya gerek kalmayacaktır. Böylece metro yatırım giderlerinde çok önemli bir tasarruf sağlanacağı gibi, aynı zamanda kent genelinde daha süratli ve sağlıklı bir genel ulaşım sağlanmış olacaktır.”
Diye devam etmiştim.
Sahil bandını çepeçevre dolaşan; engellilere, yaşlılara ve çocuklara kolaylıklar sağlayan ve aynı zamanda “bedava bir yaya ulaşım ağı” oluşturan Haliç ve Yenikapı sahillerindeki parklarımız; Türkiye’ye örnek olma misyonunu şimdiden üstlenmiştir bence...
Böyle bir yaya yoğunluğu sayesinde, yürüyen yol çatkısına alınabilecek sesli ve görsel reklamların, hizmet ağımıza kaynak bile sağlayacağı düşünülmelidir..
7.2 Engellilere engelsiz ulaşım sağlanmalıdır. Kaldırım kenarlarındaki, “var mı var !” rampalar, sağlam insanı sakatlar. Yasak savmak için değil, kolaylık sağlamak için yapılmalıdır o rampalar. Merdiven eğimine nerede ise paralel yapılan, % 10 eğimi aşmaması gerekirken % 50’yi bulan eğimler, kentsel suçlar arasındadır. Yurt dışında dava konusu olabilecek, ağır tazminatlara konu olabilecek bu uygulamalar, maalesef, görmezden gelinmektedir..
Bu konularda duyarlı davranarak “TÜM ENGELLERİ KALDIRIYORUZ !” diyebilmek, Fatih’e yakışan bir slogan olacaktır..
7.3 Öncelik yayalarındır.. Prensip olarak; oto trafiği aşağıya alınmalı, yayalar yer düzleminde ulaşmalıdır gideceği yere.. Bu kural, hedeflenen büyük değişimin temel kuralı olmalıdır. Üst geçitleri kullanmak zorunda kalmamalıdır insanlar... Şimdilik mecburen yapılacak geçitlerin ise küçük bir köprü çarşı olarak çözümü, tırmanarak karşıya geçmeyi hiç değilse keyifli hale getirebilecektir..
7.4 Yeniden ve uzun vadeli planlanacak Fatih için, yeni arterler yaratmak, kestirme, yeşil ve aydınlık ana ve ara yollar düşünmek gerekir. Ya da mevcutların bu hedefe uygun hale getirilebilmeleri araştırılmalıdır.
7.5 Yaya yolları, bisiklet ve koşu yollarını yaymak ama bu yolları oto trafiğinin kesmesini engellemek gerekir. Cadde kenarlarına koşu yolları eklemek, egzost dumanını şifa zannetmektir.. Bisiklet için bile endişeli olan bu birliktelik, sağlık yürüyüşü için yaman bir çelişkidir. Birçok büyük kentin düştüğü bir hatadır bu durum. Yaya yolları, sanki sağlıklı yürüyüşler için değil, ele güne gösteriş için, caddelere bitişik yapılmaktadır.
7.6 Toplu Jimnastik aletlerinin de aynı anlayış ile yol boyuna gösteri amaçlı dizilmesi ile bu hizmet yerine gelmiş olmayacaktır elbet. Bu bir kent planlaması sorunudur.. Buna benzer “var mı var !” eylemleri, maalesef çoğunlukla düşülen işlevsel bir hatadır ülkemizde.. “Aldatmak !” demek istemiyorum.
7.7 Haliçteki deniz ulaşımını Fatih’e de özel avantajlar sağlayacak bir biçimde çözmek gerekir. Bir dönem, İTÜ’nün projesi olan ve haliçte çalışması planlanan hidrojenle çalışan aracın, ya da güneş enerjisi kullanan farklı teknelerin, sahil boyu gezi amaçlı; sessiz ve dumansız ulaşım araçları olarak kullanılması ya da Eminönü veya Karaköy’e kara trafiğinden daha hızlı ulaşım sağlayabilmesi, sahil bandını daha da ilginç hale getirecektir.
Eyüp Belediyesi için projelendirdiğim, ama yerel destek ajansınca “ahşap olduğu için” reddedilen, tuhaf bir anlayışla beton olması gerektiği söylenen Güneş Evi, yine Haliç kıyısında, eski, tuğla fabrika bacasının yanında idi.. O ve benzeri teknelerin uğrayacağı, yine kendi enerjisini üreten bir iskele teklif etmiştim ilaveten. Ama ajansın garip ve cahilane yaklaşımı, mali desteği engelledi ve proje akim kaldı..
7.8 Elektrikli araçlar ile ulaşım sağlamak..
Miami de olduğu gibi “peoplemover” “insan taşıyıcı” ismi verilen, ücretsiz yolcu taşıyan, yol seviyesinden yüksekte, ya da altında, trafikten bağımsız, sürücüsüz, otomatik olarak çalışan ve insanları şehir merkezine, ve merkezden banliyöye taşıyan aynı zamanda sur içinde belli güzergahlarda çalışabilecek olan ve Miami’den de farklı olarak; “enerjisini de kendisi karşılayan” hafif raylı sistem, önerilerim arasındadır.
8- Çocuklar için
8.1 Çocuk parklarının, yavrularımızın doğdukları andan itibaren bir gereksinimi olduğunu unutmamak gerekir. O yüzden, sadece eğlence ya da küçük ölçekte spor eylemine karşılık gelen araç gerecin yanında, anneler için, emzirme ya da alt değiştirme odası ve tuvalet ihtiyaçlarına yönelik güvenli modüller tasarlanmalı ve uygun yerlerde konuşlanmalıdır.
Her çocuk parkında mutlaka, güneşten ve yağmurdan korunmak amaçlı, üstü örtülü; sığınma ve ebeveyn dinlenme köşeleri bulunmalıdır.
8.2 Çocuk eğitim alanları olarak; bilim merkezleri, çocuk sinemaları, enerji müzesi, tıbbi bitkiler bahçesi, planetaryum, tropik seralar, akvaryumlar gibi, ulusal ve uluslararası ticari firmalardan ya da fonlardan da destek alınabilecek yapılanmalar, Fatih’in geleceğini teslim edeceğimiz çocuklar için en değerli yatırımlar olacaktır.
8.3 Çocuk gösteri ve eğlence alanları her mahalle birimine yaya uzaklığında, yani azami 3-5 km mesafede olmalı. Bu sınırın aşılması halinde, elektrikli araçlar sürekli ring seferi yaparak irtibatı devamlı kılmalıdır.
8.4 Su tasarrufunun ve atık sorunlarının boyutu ve yaşamı etkilemesi gibi önemli sorunlara ilişkin bilinç oluşturulması sağlanmalıdır. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte hareket etmek en doğru olandır.. Ama çare sadece bakanlıktan beklenmemeli, hemen harekete geçilmelidir..
9- Gençler için
9.1 Fatihin gelecekteki sahipleri gençlerdir. Onlara uygun toplanma alanları planlanmalı, kendilerini özgürce ifade edebilmeleri sağlamalıdır. Kim demiş demokrasi çok kolaydır diye.. Eğer nihai hedef ülkenin her zaman özgür kalması ise, vatanı teslim edeceklerimizin de özgürlüğü tanımaları ve yaşamaları gerekir..
9.2 Sanat ve kültür etkinlikleri içeriğinde gençlik festivalleri, “Fatih Buluşmaları” düzenlenmelidir.. Sadece gençler için değil, daha geniş kapsamlı buluşmalar için de kullanılabilecek olan uygun bir alanda, yazın açılabilir çatısı olan, elbette depremde hala ayakta kalacak ve enerjisini de üretebilecek olan “Fatih Salonu” ya da “Fatih’in Gök kubbesi” adını verebileceğimiz, en az on beş yirmi bin kişilik bir proje planlanmalıdır
9.3 Gençlik kulüpleri, sportif anlamda olabileceği gibi, bazı meslek dallarına ön hazırlık bilgileri veren, elektronik, mekanik, sağlık ve müzik kulüpleri gibi başlıklar altında oluşumlar gençlere yol gösterici olacaktır.
Bu kulüplere, üniversite seçme sınavları yani meslek seçimi öncesinde çağrılacak farklı mesleklerden kişiler, meslekleri hakkında açıklamalarda bulunarak ve sorulara yanıtlar vererek, gençlerin seçimlerini bilinçli olarak yapmalarına olanak sağlayacaktır.
9.4 Bir, “Fatih Gençlik Kütüphanesi” oluşturulmalıdır. İlkokuldan üniversiteye kadar çocuklarımızın ve gençlerin gereksinimi olacak her türlü yayına basılı ya da dijital olarak ulaşabilecekleri ortam yaratılmalıdır.
Gençler arasında bir internet aboneliği ile, kitaplara doğrudan ulaşımları sağlanmalıdır. Okunan kitaplara ilişkin tartışma zemini yaratılmalıdır.. “En güzel özet” yarışmaları yapılmalıdır. Gençler arası kompozisyon, şiir ve hikaye yarışmaları tertip edilmelidir.
10- Kadınlar için
10.1 Sosyal tesislerin, genel olarak kadınların rahatça kullanabileceği, bir kısmının ise, tamamen kendilerine özel buluşma yerleri olabilmesini sağlamalıdır. Bu yerlerin, kadınların çocukları ile beraber gelebilmelerini kolaylaştırıcı hizmet ünitelerini de içermesi gerekir.
10.2 Mesleki alışveriş, kadınlar arasında da önemli bir gereksinimdir.. Bilgi paylaşımlarına ve ticari birlikteliklere yol açacak paylaşımlara ortam yaratılmalıdır. Küçük katkıların büyük eylemlere dönüşebileceği, elişi, terzilik, ev yemeği benzeri marifetlerin ev bütçesine katkı haline gelebileceği girişimlere belediye destek vermelidir.
10.3 İş edindirme alanları ve kursları açılmalıdır. Bu alanda, meslek sahibi kadınların desteği önemlidir. Erkekler için düşünüleceği gibi kadınlar için de; iş ve işçi arayanların bilgi merkezini oluşturmak gerekir...
10.4 Yemek kurslarının sonunda oluşacak mahalle mutfaklarının, müşterek lokantaya dönüşebileceği unutulmamalıdır. Böyle bir girişim, ev bütçesine katkı sağlayacağı gibi, aynı zamanda ihtiyaç sahiplerinin evlerine bir kap sıcak yemeğin ulaştırılabileceği hayra da vesile olacaktır.
Bir ileri adım, o gün yemek yetiştirmeyen ya da misafir baskınına uğrayan evlerden alınan ticari siparişlere, eve kadar servis olanağının sağlanmasıdır. Böyle bir organizasyon, kadınların hayatını kolaylaştırıcı olacaktır.
10.5 Toplu çamaşır yıkama olanakları sağlanmalıdır. Yurt dışında, site ya da mahalle bazında yaygın bir hizmettir bu eylem. Her evin son model çamaşır ve kurutma makinasına sahip olması gerekmemektedir.. Bu alanda hizmet oluşturmak, hem enerji ve su tasarrufu sağlayacak, hem de sosyal buluşma imkanları yaratacaktır kadınlara.
10.6 Fatihe özel kuru temizleme şirketi ve evlere servis olanağı sağlanmalıdır. Böyle bir tesisin, lokanta ve otellere de hizmet verebilme imkanı vardır. Elde ettiği ticari kazanç ile de, halka ucuz hizmet sunabilecektir..
Böylece; “KENDİSİ TEMİZ, İNSANI TEMİZ FATİH !” yerel bir slogan haline gelebilecektir.
11- Erkekler için
11.1 Kahvehaneleri, miskinler tekkesi halinden çıkarmak için, yeni buluşma alanları, yeni paylaşım konuları yaratmak.. Kahveler arası, tartışma konuları yaratmak. Kahve bazında seçilen temsilcilerin yine kahveler arası forumlara öneri taşımasını sağlamak. Yıl sonunda belediye tarafından çıkarılacak “Mahallenin Sesi” isimli dergide, bu düşünceleri halka taşımak gerekir..
Kahvelere, kendi aralarında belli periyotlarda kitap değiş tokuşu yapılan dönüşümlü kitaplık mecburiyeti getirmek düşünülebilir.
11.2 İş ve işçi arayanların bilgi merkezini oluşturmak.. Fatih özelinde işçi bulma kurumu gibi çalışacak bir teşkilat kurmak. Site oluşturarak, internet üzerinden sürekli yayın ve adres bırakanlara özel bilgilendirme yapmak... Hayırseverlerin katkısı ile bir vakıf oluşturmak ve geçici işsizlik dönemlerinde küçük ölçekte de olsa destek verebilmek, bence hiç de zor değil. Yeter ki bu toplumsal dayanışmanın Fatih’e de, Fatihliye de yakışacağı idrak edilsin..
11.3 İş edindirme alanları yaratmak ve bilgi arttırıcı kurslar organize etmek.. Yeni iş sahaları yaratmak için dünya genelinde analizler yapmak. Yeni sahalar önermek, yaratıcılığı teşvik etmek ve buluşları ödüllendirmek.. “Fatih Ödülleri” başlığında farklı kategorilerde teşvik edici ödüller dağıtmak özendirici olacaktır.
12-Yaşlılar için
Yaşlılar için huzur evleri toplumsal bir gereksinmedir.. Yeter ki, ilk büyük depremde kaybedeceğimiz insanlar olmasını engelleyelim yaşlılarımızın. Yani yine ahşabın güvenliği ve enerjinin sürekliliği şartından ötürü, “enerji mimarlığı” anlayışı devreye girmek zorundadır.. Belediyemiz işin sadece yapısal tarafına sağlıklı bir çözüm getirebilirse, diğer hizmetlerin halen olduğu gibi özenle yerine getirileceğine inanıyorum.
13- Ulusal ve Uluslararası Tanıtım.
Etkileşim, iletişim, bilgi alışverişi ve ağırlama.
13.1 Hem eğitim hem ticaret hem de kültürel ilişkiler için danışma merkezi kurmak gerekir. Uluslararası bir ofis gibi çalışacak bu merkez adeta Fatih’in “Dış İşleri Teşkilatı” gibi hizmet vermelidir. Semte ait etkinliklerin sürekli olarak duyurulduğu web siteleri oluşturulmalı ve periyodik yayınlar, tüm konsolosluklara, büyükelçiliklere ve gerekirse doğrudan o ülkelere muntazaman ulaştırılmalıdır.
Bir ileri adım, ülke genelinde ve uluslararası ortamda, ekrandan veya internetten yayın yapan bir televizyon oluşturmaktır. Tüm duyuruları ve bilgilendirmeleri hatta eğitimleri bu kanal vasıtası ile yaygınlaştırmaktır..
13.2 Yabancılar için danışma tavsiye ve güvenlik noktaları oluşturulmalı ve ilçenin görünür yerlerine o noktaların tarif levhaları yerleştirilmelidir... 155, 186 gibi kısa bir ulaşım numarası sağlanmalıdır.
13.3 Oteller ve ağırlama hizmetleri elbette semtimize yakışır niteliklerde olmalıdır...
“Bir Turizm Zirvesi” başlıklı yazıma şöyle başlamıştım:
“Bir sektör, ancak içinde bulunduğu ülkenin varlığı sayesinde sürdürebilir hayatiyetini.. Eğer; kendisi o varlığı tehlikeye sokacak bir davranış içinde ise, durumunu gözden geçirmek zorundadır. Daha sonra sıra gelir; Bizans’ı, Osmanlı’yı pazarlamaya.. Adı var sanı yok hale gelen yeşili ve tarihi yemekleri gündeme taşımaya.. Elbette onlar da konu başlığıdır.. Ama önce sağlıklı bir “turizm politikası” gerekir. Yani, temeldeki sorunu görmek gerekir..”
Şöyle devam etmiştim ;
“Bir sektör, ancak içinde bulunduğu ülkenin varlığı sayesinde sürdürebilir hayatiyetini.. Eğer; kendisi o varlığı tehlikeye sokacak bir davranış içinde ise, durumunu gözden geçirmek zorundadır. Daha sonra sıra gelir; Bizans’ı, Osmanlı’yı pazarlamaya.. Adı var sanı yok hale gelen yeşili ve tarihi yemekleri gündeme taşımaya.. Elbette onlar da konu başlığıdır.. Ama önce sağlıklı bir “turizm politikası” gerekir. Yani, temeldeki sorunları görmek gerekir..
Enerji ve ekoloji önceliği olmayan bir ülkenin ve depremselliği göz ardı eden “yapılaşmaya dayalı” bir sektörün ayakta ve hayatta kalma şansı yoktur.. Bu temel sorunlar çözülmedikçe geri kalan her şey teferruattır.”
“İşte temel sorunlar :
1- Kendi enerjisini üretebilmek
2- Ekolojinin canına okumamak
3- Deprem konusunda “merak etme sen !” garantisi dışında bilimsel önceliklere sahip olmak..
Hangi turizm tesisinde üçü bir arada endişe taşınmıştır bugüne kadar ?.. Hiçbirisinde !..
Ülkemizdeki turizm sektörü, sırf bu özellikleri taşıyan konaklama tesislerinin dünyada gördüğü ve daima göreceği sıra dışı ilgi yüzünden 12 ay doluluk yaşayacaktır.. Doğal ve tarihi nimetler de cabası.. Çünkü artık o tesislerde sadece bir tatil ya da bir aktivasyon sunulmamakta, “hayatta kalma ve sağlığı sürdürme” bilgisi interaktif olarak verilmektedir.. Dünyada ve Türkiye’de önemli bir kesim bunun farkında ve bu “güven duygusunun” peşindedir..”
13.4 Uluslararası sürekli etkileşim, kültürel ve ticari alışveriş, etnik ve siyasi yakınlaşmalara vesile olacak olan, sayın başkanın önerdiği festival alanları, “kesinlikle surları görsel ya da fiziksel olarak etkilemeyecek şekilde”, ama sur boyunca, bir gezi alanı kapsamında mimari çözümlere kavuşturulmalıdır.
14- Deprem sığınma Merkezleri
14.1 Mahalle bazında “Sokağın Gücü evleri” aynı zamanda depremde sığınma merkezi olarak her mahalleye hizmet verebilecektir.
14.2 Ünlü markalara alan vererek, depremde ayakta olan, enerjisini üreten cafe ve pastaneler yaratmak, sığınma merkezlerini, çoğaltacaktır..
14.3 Kapalı spor sahaları, aynı içerikte yapıldığında yine sığınma merkezleri olarak büyük bir kapasite sunacaktır Fatih’e.
14.4 Yeni okullarımızın 20’ci başlıkta açıkladığımız gibi inşaları halinde, bu kapasiteyi önemli ölçüde arttıracağı muhakkaktır.
14.5 İbadet mekanlarının da zaman için de sağlanacak güvenli ve enerjisini üretebilir dönüşümü, İstanbul için çadır kent ihtiyacını ortadan kaldıracaktır..
15- Sağlık Hizmeti
15.1 Yenileri ön şart olarak bu ilkelerle planlamak, eskileri de makul bir planlama süreci içinde enerjisini üretebilir hale getirmek gerekecektir.
Hastanelerde sağlık riski taşıyan yapı malzemelerinin kullanılması engellenmelidir.. Nefes almayan, veya lifleri nefes yolları ile ciğerlerimize yerleşen her türlü izolasyon malzemeleri hiç değilse hastanelerde kesinlikle yasaklanmalıdır. Bu birimlerin de, bir dönüşüm programı içinde deprem risklerinin ortadan kaldırabilmesi, en gerekli zamanda yani deprem sonrasında hizmeti sürekli kılacaktır.
15.2 Mahalle aralarında yeni oluşacak sağlık ocaklarında, ahşap olmayı ve enerji üretmeyi şart koşmak gerekir..
16- Sosyal dayanışma merkezleri.
16-1 SOKAĞIN GÜCÜ..
Elbette “almadan vermek Allah’a mahsustur” cümlesini uydurup, her türlü ticareti aklayan, Allah’ın; halifesi olarak yarattığı insanı aşağılayan, karşılıksız hiçbir şeyin olmayacağını savunan aymazlara sözüm yok.. Cehennem de boş kalacak değil ya !...
Şimdi düşünmeye başlayalım !.. Bu bedelsiz paylaşımın sürdürülmesi mümkün müdür sizce?.. Sadece sıra dışı koşullarda oluşan “dayanışma şartı” mı yaratır bu adaletli paylaşım ortamı ? Yoksa yaratanın bizden beklediği asıl mucize zaten bu mudur ?..
Maksat; mutlu mesut yaşamak, zihinsel ve bedensel içerikte sağlıklı üretim yapabilmek, yani zaten var olan nimetlerin farkındalığına ulaşmak ve yaşama katkı sunabilmek ise, satın almak ta neyin nesidir ?.. Evet inanmak çok zor.. “Alan ve satan” ikilemine mahkum bir dünyada, hayal etmek bile zor aksini..
BİZİM ÇOCUKLARIMIZ..
Gezi direnişinden en çok memnun olanların sokak çocukları olduğunu duymuş muydunuz ?.. Çünkü karınları doymaktaymış her gün. Bitmesin istiyorlarmış.. Bu kadar basit !. Bu nasıl bir beklentidir ? Bana kalırsa; ayıbını ve tüm vebalini omuzlarımızda taşıdığımız toplumsal bir yaranın aşikar olmasıdır !..
Şimdi düşünmeye devam edelim... Gerçekten çok mu zor ?... O toplumsal dayanışmayı devam ettirmek, paylaşmayı evrensel kılmak, kimsenin sahip çıkmadığı çocukların hiç aç kalmamasını, dışlanmadan, ötelenmeden doymasını, ilaveten; bir gün ya da günler boyunca yeterince beslenemeyen, büyük çoğunluğu gurbette olan öğrencilerimizin, sadece okul kimliklerini göstererek yemek yiyebileceği bir merkez oluşturmak çok mu zordur ?..
Böyle bir alandaki yapılaşmada; hem bu gençlere, hem de ihtiyaç sahibi vatandaşlara bedelsiz hizmet verebilecek, gönüllü doktorların nöbetleşe görev yaptığı bir de sağlık merkezini hayal edelim. Eski deyimle bir “aşhane” ya da “imarethane” ve de “şifahane !..” Hatta bir de “kimsesizler için sığınma merkezi”.. Neden hepsi bir arada olmasın ?..
Gönlümüzün sınırı yok.. Bir de, tüm vatandaşların katılımı ile oluşabilecek, kocaman bir “halk kütüphanesi !..” Kültürel bir paylaşım ve değiş-tokuş fırsatı.. Halkımızı kaynaştıran, yeni dostluklara açılan bir pencere !..
Sanırım bu kadar görev ve işlevsellik, böyle bir projenin hayata geçirilmesi için yeterince neden oluşturacak ve geniş katılımlı bir toplumsal mutabakat sağlayacaktır. Aslında mevcut olan kardeşliğin ve ilahi eşitlik içinde; Allah’ın sadece bir kulu olduğumuzun idrakine ışık tutacaktır
“SOKAĞIN GÜCÜ” başlıklı makalemde şöyle demiştim:
“İşte bu sebepten, benim de hedefim daima “halk” ve hayalim; halkın, hiçbir kimlik kaygısı olmadan “sokakta” buluşabilmesi ve doğrunun arayışı içinde olmasıdır. Bundan böyle, ikna edilmesi gerekenin daima onlar olduğunu ve bu yüzden de, sadece laf üretmek yerine; içinde yaşayabilecekleri mekan ya da alan üretmenin çok daha kestirme yol olacağına eminim..”
Sokak; yadsınamaz ve gücü inkar edilemez. “Sokağa sahip çıkmak” da daima hedef olmalıdır o yüzden..
İşte bu nedenle, Fatih’te, sürekli bir paylaşım alanı yaratmak elzemdir. Benzerlerinin de önünü açacak, ülkemizin ve insanlığın kazancı olacaktır bu girişim..
Tek beklenti bu mudur ?.. Böylece tüm özlemler gerçekleşmiş mi olacaktır ?.. Elbette hayır.. Ama o özlenen insani hedeflere; özgürlüğün doruğuna, hoşgörünün zenginliğine, kardeşliğin idrakine nasıl ulaşacağımızı zannediyoruz ki ?..
Gökten mi inecek, piyangodan mı çıkacak herkesi mutlu eden sonuçlar ? Benim değil, “bizim başarımız !” diyebildiğimiz gün elde edilecektir ancak hasret kaldığımız toplumsal zafer..
Gelin bir gayret gösterelim !..
“SOKAĞIN GÜCÜ” şöyle bitiyordu :
“Belki bir sokak, belki bir halk meydanı, belki koskoca bir yapı. Yeter ki “geçerken uğradım !” rahatlığında olsun.. Başım darda iken “açıkta kalmam !” güvencesi versin.. Kesintisiz, kısıntısız, korumasız, bürokratik kasıntısız.. Ve 7/24 !..
Kentsel planlama, mimari çözüm, yerel destek.. Her ne lazım ise, kime görev düşer ise.. Sıvamak gerek kolları..
Evet, böyle bir oğul şansının kaç yeni kovan’a vesile olacağı hiç belli olmaz !..”
Bu merkezlerin, güçsüzler için sığınma merkezleri olarak organizasyonu sağlanmalıdır..
17-Kamusal yapılar
17.1 Muhtar evlerinden başlayan, kendi enerjisini üreten ahşap taşıyıcılı yapılara geçilmelidir..
Dostları ilə paylaş: |