>İNSAN<
BİR AYET:
“Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.” (2/30)
BİR HADİS:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "İnsanlara iyiliği öğretip de kendini unutan kişi, insanları aydınlatıp da kendini yakan mum gibidir." Cendel radıyallahu anh. Taberânî.
İNSAN DENEN MEÇHUL
İnsan, şu büyük âlemin küçük bir misalidir. İnsanın mahiyeti, şu kâinatın küçük bir misali olduğundan; âdeta âlemde ne varsa, insanda da numunesi vardır.
Şu küçücük insan bedeni içinde, bütün kâinatın fihristesini, bütün rahmet hazinelerinin anahtarlarını, bütün esmaların âyinelerini toplamak; nihayet derecede güzel bir sanat içinde, bir hikmeti gösterir.
Bu küçücük insan, birçok özellikleri içine alan yaratılışa sahip olma itibariyle; şu mevcudat içinde, bir ustabaşı, ilahi saltanatın ilancısı ve külli bir kulluğa mazhar olduğundan, onun büyük ehemmiyeti vardır.
İnsanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Demek insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir.
İnsan, nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde; sermayesi hiç hükmünde... Hem nihayetsiz musibetlere maruz olduğu halde; iktidarı, hiç hükmünde bir şey... Âdeta sermaye ve iktidarının dairesi, eli nereye yetişirse o kadardır. Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belaları ise; dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse o kadar geniştir.
Hem insanın ibadet için yaratıldığını, fıtratı ve manevi cihazları gösteriyor. Zira dünya hayatına lâzım olan amel ve iktidar yönünden (maddi ihtiyaçları yönünden) en edna bir serçe kuşuna yetişmez. Fakat manevi ve uhrevi hayatına lâzım olan ilim ve ibadet cihetinde, hayvanatın sultanı ve kumandanı hükmündedir.
İnsanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir. Hayvan ise, fikri olmadığı için, hazır lezzetini, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen korkular, endişeler bozmuyor. İnsan ise, eğer dalalet ve gaflete düşmüş ise, hazır lezzetine geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen endişeler o cüz'î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor.
İnsan bir çekirdeğe benzer. Eğer insan, şu dar dünya arazisinde, manevi cihazatını nefsin hevesatına sarfetse; bozulan çekirdek gibi az bir lezzet için, kısa bir ömürde, dar bir yerde ve sıkıntılı bir halde çürüyüp tefessüh ederek, şu dünyadan göçüp gidecektir.
Eğer o istidat çekirdeğini İslâmiyet suyuyla, imanın ziyasıyla, ubudiyet toprağı altında terbiye ederse, kıymettar bir çekirdek ve bu kâinat ağacının mübarek ve münevver bir meyvesi olacaktır.
Ey insan, nefsin ve suretin itibariyle hiç hükmündesin. Fakat vazife ve mertebe noktasında, sen şu haşmetli kâinatın dikkatli bir seyircisi, şu hikmetli mevcudatın belâgatlı bir lisanı ve şu ibadet eden masnuatın hürmetli bir ustabaşısı hükmündesin.
Biz ücretimizi almışız. Ona göre hizmetle ve ubudiyetle muvazzafız.
İYİ BİR İNSAN OLMAK İÇİN;
Az konuş, az uyu, az ye-iç.
Fakat çok Kur'an oku, çok hadis öğren, fıkıhla çok uğraş ve öğrendiklerini hem tatbik et, hem de etrafına neşret. O kadar ki, Cenabı Hakk'ın esmâsını, Kur'anı Kerim'i ve Sünneti Nebeviye'yi her haliyle anlatan bir dil kesil.
Önce kendi nefsini terbiye et. Fakat kendinle yetinmeyip neslin de terbiye ve ıslahı istikametinde gayret göster.
Sadece kendi noksanlarını ve kusurlarını gör ve onların telâfisi için çalış. Fakat kendinden başka hiç kimsenin noksan ve kusurlarına bakma. Hatta görme ve düşünme.
Kimseye karşı içinde gıllü gış (iç dedikodusu) olmasın, kimseye kin besleme ve hiç kimseyle münakaşa etme. Kendi nefsin için çok sık doku ancak başkaları için çok müsamahalı davran.
Kendini büyük görme ve büyüklere ait tavırlara girme. Bir mecliste kavlen ve fiilen hâkim olmaya çalışma. Ferdlerden bir ferd ol. Ancak sorulunca veya müsaade edilince konuş. Bunun dışında hep sükût et.
İman esaslarını, Kur'an hakikatlerini ve sünnet düsturlarını hem dilinle, hem de halinle neşretmeyi hayatının gayesi yap ve öyle yaşa.
Resûli Ekrem Sallallahü Aleyhi ve Sellem ile Sahabe-i Kiramı (r.a.) çok iyi tanı. Onları candan sev ve onlara benzemeye çalış.
Her şeyinde sadece Yüce Allah'ın rızasını gözet ve mükâfat olarak onunla yetin.
Dostları ilə paylaş: |