Birinci Bölüm / allah'i tanimak



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə14/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   80

Yaratıcılık


Mümkinü'l-vücud olan varlıkların yaratılışında ilk sebep olarak vacibü'l-vücudu ispatlayıp onların hepsinin varlıklarında O'na muhtaç olduklarını göz önünde bulundurduktan sonra vacibü'l-vücud için yaratıcılık sıfatı ve mümkinü'l-vücud için yaratılmışlık sıfatı alınır. Bu varlık ilişkisi esasına göre elde edilen "yaratıcı" kelimesinin mefhumu var eden ve icat eden illetle eşittir; bütün muhtaç ve mümkün varlıklar bu nispetin tarafı olup yaratılmışlık sıfatıyla sıfatlandırılırlar.

Fakat bazen "yaratma" kelimesi daha sınırlı bir anlamda göz önünde bulundurulur ve sadece önceki maddeden ortaya çıkan varlıklar ve bunun karşısında ise önceki maddeden önce olmayan varlıklar hakkında (örneğin, soyut varlıklar ve ilk madde gibi) "ibda" mefhumu kullanılır. Buna göre icat, "yaratma" ve "ibda" şeklinde iki kısma ayrılır.

Her durumda, Allah Teâla’nın yaratması, insanın eşyadaki tasarrufları ve bir şey yapması gibi değildir; dolayısıyla harekete ve bedenin azalarını kullanmaya, yani hareketi gerektiren bir fiile muhtaç değildir ve ondan oluşan varlığı "fiilin sonucu" kabul etmeye gerek yoktur. Yine "yaratmak" bir şey ve "yaratılan" da başka bir şey değildir; çünkü Allah Teâla, cismî varlıkların hareket ve özelliklerinden münezzeh olmasının yanı sıra Allah Teâla’nın yaratışı, yaratılanın zatından ayrı bir olgu olsaydı ister istemez bizzat kendisi de mümkinü'l-vücud bir varlık olur ve Allah Teâla’nın yarattıklarından bir yaratık sayılır ve O'nun yaratılması hakkındaki aynı söz tekrarlanırdı. Sözün kısası fiilî sıfatların tanımında değinildiği gibi bu gibi sıfatlar, Allah ile yarattıkları arasındaki nispetlerden alınan mefhumlardır, nispet de aklî değerlendirmeye bağlıdır.

Rububiyet


Allah ile mahlûkatı arasında tasavvur edilen irtibatlardan biri de yaratılmışların yalnız yaratılış ve meydana gelmede değil, varlık ve bekalarıyla ilgili bütün yönleriyle de Allah Teâla’ya muhtaç olup kendiliğinden hiç bir istiklale sahip olmamalarıdır. O, yarattıklarında istediği gibi tasarruf eder, işlerini tedbir eder.

Bu ilişkiyi genel olarak düşünecek olursak bundan rububiyet mefhumu ortaya çıkar ve bunun gereği ise bütün işlerin tedbiridir. Bunun da koruma, hayat verme, öldürme, rızıklandırma, mükemmelleştirme, yol gösterme, emir ve nehiy muhatabı kılma vb. gibi birçok örneği vardır.

Rububiyetin çaşitli alanlarını iki kısma ayırmak mümkündür:

1- Tekvinî rububiyet: Bu, bütün varlıkların işlerini idare etmeyi, ihtiyaçlarını gidermeyi ve tek cümleyle "evreni yönetmeyi" kapsamına alır.

2- Teşriî rububiyet: Bu rububiyet şuurlu ve seçenekli varlıklara mahsus olup peygamberler gönderme, kitaplar indirme, vazife ve mükellefiyetleri belirtme, hüküm ve kanun koyma gibi şeyleri kapsamına alır.

Kısacası, Allah Teâla’nın mutlak rububiyeti şu anlamdadır: Yaratılmışlar varlık ve bekalarıyla ilgili olan bütün alanlarda Allah Teâla'ya bağlıdırlar ve varlıkların birbirlerine olan bağlılıkları da sonunda Allah Teâla’ya bağlılığa döner. Yaratıklarından bazılarını bazıları vasıtasıyla idare eden, rızklananları yarattığı rızklarla rızklandıran, şuurlu varlıkları (akıl ve diğer algılama güçleri gibi) iç ve (peygamberler ve ilâhî kitaplar gibi) dış vasıtalarla hidayet eden, mükellefler için hüküm ve kanunlar vazeden, onlar için vazife ve mükellefiyet belirten O'dur.

Rububiyet de yaratıcılık gibi izafî ve nispî bir mefhumdur. Bu ikisinin arasındaki tek fark şudur: Rızıklandırmada olduğu gibi çeşitli yerlerde yaratılmışların kendileri arasında da bu tür özel nispetler tasavvur edilir.

Yaratıcılık ve rububiyet mefhumlarına ve onların nispî oluşlarına dikkat edildiğinde bu iki sıfatın birbiriyle telazüm ve bağlılık içinde olduğu, âlemlerin Rabbinin Yaratıcıdan farklı olmasının mümkün olmadığı, aksine yaratılanları belli özellikleriyle ve birbirine bağımlı yaratan zatın onları koruyup idare de ettiği açıklığa kavuşur. Ve gerçekte rububiyet ve tedbir mefhumu, yaratılanların yaratılmalarının ve birbirlerine bağımlılıklarının keyfiyetinden alınmaktadır.


Uluhiyyet


"İlah" ve "uluhiyyet" mefhumu hakkında görüş sahipleri arasında uzun uzadıya bahisler yaşanmıştır. Bu tartışmalar Kur'ân tefsiri kitaplarında mevcuttur. Bizce, tercih edilmesi gereken mana şudur: "İlah" "tapınılabilen" veya "ibadet ve itaate layık olan" anlamındadır. (Tıpkı "kitab"ın da "yazılabilen" ve yazılma kabiliyetine sahip anlamında olması gibi).

Buna göre, ulûhiyet sıfatını çıkarmak için kulların ibadet ve itaat nispetini de göz önünde bulundurmak gerekir. Her ne kadar da sapıklar kendileri için batıl mabutlar seçmiş olsalar da ibadet ve itaate layık olan, ancak onları yaratan ve onların rabbi olan kimsedir. Ve bu, herkesin Allah Teâla hakkında sahip olması gereken itikattır; yani Allah Teâla’yı vacibü'l-vücud, yaratıcı, yönetici ve âlemlerin sahibi olarak tanımanın yanı sıra O'nu ibadet ve itaate layık da bilmek gerekir. İşte bu yüzden bu mefhum (La ilâhe illallah) İslâm'ın ana şiarı olmuştur.


Sorular:


1- Zâti ve fiilî sıfatlar arasındaki ilişkiye ve bunların birbirine dönüş şeklini açıklayınız.

2- Fiilî sıfatlar hangi bakımlardan zaman ve mekân kayıtlarına bağlı olmaktadır?

3- Halıkiyetin (yaratıcılığın) anlamını açıklayıp icat ve var etmeyle farkını belirtin.

4- "Yaratmak" için neden mahlûkatın kendi zatlarına ilave olarak ikinci bir mısdaktan söz edilemez?

5- Rububiyetin anlamını açıklayınız.

6- Rububiyetin türlerini belirtiniz.

7- Yaratıcılık (halıkiyet) ile rububiyetin yekdiğerinin gereği oluşunu açıklayınız.

8- Ulûhiyetin anlamını ve bu terimle yaratıcılık ve rububiyet arasındaki vazgeçilmez gerekliliği izah ediniz.


11- DİĞER FİİLÎ SIFATLAR

Giriş


Kelam ilminin çok ihtilaflı meselelerinden biri, Allah Teâla’nın iradesidir. Bu mesele çeşitli açılardan ihtilaf konusu olmuştur. Örneğin: Acaba irade zatî sıfatlardan mıdır, yoksa fiilî sıfatlardan mı? Kadim midir, hadis midir? Vahid midir, mutaaddid mi? Ve... Bunların dışında, felsefede mutlak olarak irade hakkında ve özellikle Allah Teâla’nın iradesi hakkında söz konusu olan bahisler de vardır.

Tabii ki, bu konu hakkında geniş bir şekilde inceleme yapmak kitabımızın kapsamını aşmaktadır. İşte bu yüzden, ilk önce irade mefhumu hakkında bir açıklamada bulunacak ve daha sonra özetle Allah Teâla’nın iradesi konusuna değineceğiz.



Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin