Birinci Bölüm / allah'i tanimak


Sapma Nedenleri İle Mücadele



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə17/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   80

Sapma Nedenleri İle Mücadele


Sapma nedenlerinin çeşitliliğine dikkat edildiğinde, onların her biri ile mücadelenin özel bir yöntem ve şartlara sahip olması gerektiği anlaşılır. Mesela; ahlakî ve ruhsal bozuklukları doğru bir terbiye ile ve onların zararlarını anlatarak tedavi etmek gerekir.

Geçen derslerde, dini arama ve ona tâbi olmanın zarureti ve dine karşı vurdumduymazlığın zararlarını beyan etmiştik. Ayrıca sosyal nedenlerin kötü tesirini engellemek için (böyle nedenlerin doğmasını fiili olarak engellemeye ilave olarak) din ile dindarların davranışlarını birbiriyle karıştırmamak gerekir. Her halükârda, dinden sapmanın ruhsal ve toplumsal nedenlerinin tesirini dikkate almanın asgarî faydası, o nedenlerin tesirinde pek kalmamaktır.

Ayrıca fikrî nedenlerin kötü tesirlerini engellemek için münasip yöntemler seçmek gerekir. Örneğin hurafe inançları doğru inançlardan ayırmalı, dinî inançları ispatlamak için zayıf ve mantıksız deliller getirmekten kaçınılmalıdır. Dinden sapmanın tüm nedenlerini incelemek ve onların her biri ile mücadelenin yolunu yordamını beyan etmek için ayrı bir fırsat gereklidir. Biz, ilhada yönelmenin sadece bazı nedenlerini açıklayıp onlarla ilgili bazı şüphelere cevap vermekle yetiniyoruz.

Sorular:


1- Maddeci dünya görüşünün inceleme ve eleştirisinin ne yararı vardır?

2- Son yüzyıllarda dinsizlik eğilimi neden yaygınlık kazandı?

3- Dinden sapmanın psikolojik nedenlerini belirtiniz.

4- Aynı sapmanın sosyal nedenleri nedir?

5- Bu sapmanın fikrî nedenleriyle dallarını belirtiniz.

6- Fikrî kuruntu nasıl meydana gelir?

7- Sapmanın nedenleriyle mücadele etmenin yolu nedir?

13- BİRKAÇ ŞÜPHE VE CEVABI

1- Duyu Dışı Varlıklara İnanmamak


Allah inancına yönelik şüphelerden biri, duyu dışı olan bir varlığa nasıl inanılacağıdır.

Basit insanlar için söz konusu olan bu şüphe bazı pozitivizm düşünürler tarafından da ortaya atılmıştır. Bu ekolü benimseyenler duyu dışı olan varlıkları inkâr eder veya en azından onlar hususunda kesin bilgi edinilemeyeceğini ileri sürürler.


Cevap:


Bu şüphenin cevabı şudur: Bizim duyuyla edindiğimiz algı ve bil-gilerimiz vücudumuzdaki duyu organlarının maddî varlıklarla irtibat kurmalarıyla elde edilir. Duyu organlarımız sadece kendileriyle uyum içerisinde olan olguları özel şartlar altında algılayabilirler. Buna binaen gözün sesleri algılamasını veya kulağın renkleri görmesini beklemek yersiz bir beklenti olduğu gibi, bütün varlıkların duyu organlarıyla algılanacağını düşünmek de yersiz bir beklentidir.

Hatta maddî varlıklar içerisinde bile mor ötesi ışınlar ve elektro manyetik dalgalar gibi duyu organlarımızın algılayamadığı varlıklar vardır. Birçok gerçekler duyu organlarıyla algılanmamalarına rağmen onların varlığında asla tereddüt etmiyoruz. Örneğin korku, muhabbet, kararlılık gibi hâllerden hiç şüphesiz haberdarız ve ruhun kendisi gibi bu tür ruhsal olgular da duyu yoluyla algılanmamaktadır. Hatta algılama olgusu bile maddî bir fenomen değildir. Böylece bir şeyin duyu organları vasıtasıyla algılanmayışı, onun yokluğuna asla delil sayılamaz.


2- Korku ve Bilgisizliğin Allah'a İnanmadaki Rolü


Bazı sosyologlar Allah'a inanmanın deprem ve yıldırım gibi doğal afetlerden korkma sonucu meydana geldiğini ileri sürmüşlerdir. Yani, (haşa) insanoğlu ruhsal yönden huzura kavuşmak için tanrı diye bir yaratık hayal etmiş ve ona tapınmaya başlamıştır. Bu yüzden olayların doğal nedenleri tanındıkça ve tehlikelerden korunma yolları öğrenildikçe Allah'a olan inanç da zayıflamaktadır.

Marksistler, bu şüpheyi sosyolojinin bir verisi olarak kendi kitaplarında cafcaflı ifadelerle söz konusu ederek bu konuda gereken bilgiye sahip olmayan insanları aldatmaya çalışmışlardır.


Cevap:


Bu şüpheyi bir kaç yolla cevaplandırmak ve batıl olduğunu ortaya koymak mümkündür:

1- Bu şüphe bazı sosyologların ortaya attığı bir faraziyeden başka bir şey değildir. Bunu ispatlamak için hiçbir bilimsel kanıt ortaya koyabilmiş değillerdir.

2- Bu asırda bile herkesten daha çok, doğal fenomenlerin nedenleri hakkında araştırma ve buluşları olan bilim adamları, Allah'ın varlığına kesin bir inançla inanmaktalar.[1] Bu da Allah'a inanmanın korku ve bilgisizlikten kaynaklanamadığını ispatlamaktadır.

3- Bazı doğal olayların asıl sebeplerini bilmemek ve bu olaylardan korkmak Allah'a yönelmeye sevk eden faktörlerden olsa bile bu, Tanrı'nın korku ve cehaletin ürünü olduğu anlamına gelmez. Nitekim zevk alma ve ün yapma gibi ruhsal faktörlerin tekniksel ve bilimsel alanlarda çalışmaya sebep olmaları, insanın söz konusu sahalardaki buluşlarının yalan ve gerçek dışı olduğu manasına gelmemektedir.

4- Bazıları, yaratıcıyı sebebi bilinmeyen olayları meydana getiren biri olarak tanımışlarsa ve neticede söz konusu olayların doğal nedenlerinin bulunması sonucu onların inançlarında bir zayıflama söz konusu olmuş ise, bu, o kimselerin bilinç ve imanlarının zaafını gösterir, Allah'a inanmanın temelsiz bir inanç olduğunu değil. Çünkü Allah Teâla’nın evrendeki olaylara neden oluşu doğal nedenlerde olan nedensellikle aynı türden ve aynı seviyedeki bir nedensellik değildir; Allah'ın nedenselliği bütün madde ve madde ötesi nedenleri[2] kapsamına alan ve nedenlerin bağlı bulunduğu daha yüksek aşamadaki bir nedenselliktir.

 

[1]- Örneğin Eniştain, Corsi Moris, Alexi Carl ve Allah'ın varlığıyla ilgili makaleler yazan diğer bilginler. Bunlardan bir bölümü "İsbat-ı Vücud-i Hoda" (Allah'ın Varlığının İspatı) adlı kitapta bir araya toplanmıştır.



[2]- Bir sonraki derste bu konuyu daha fazla açıklayacağız.

3- Nedensellik İlkesi Genel Bir İlke Midir?


Bazı batılı düşünürlerin ortaya attığı bir şüphe ise şudur: Nedensellik ilkesi her şeyi kapsamına alan bir genel ilke ise, o zaman yaratıcının da bir nedeni olması gerekir; oysaki bu onun ilk neden olduğu ve bir yaratıcısının olmadığı inancıyla çelişmektedir.

Başka bir ifadeyle, nedensiz bir yaratıcıya inanmak nedensellik ilkesinin genel bir ilke olmasıyla çelişmektedir. Bu ilkenin genel bir ilke olduğunu kabul etmezsek, o zaman da bu ilkeye dayanarak yaratıcıyı ispat edemeyiz; çünkü birileri de çıkıp madde veya enerjinin nedensiz meydana geldiğini ve bunların değişimleri sonucu diğer olguların meydana geldiğini ileri sürebilir.



Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin