Birinci Bölüm / allah'i tanimak



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə73/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   80

Sorular:


1- Dünyayla ahiret arasındaki ilişkiyi inkâr etmek neye sebep olur?

2- Dünyanın "ahiretin tarlası" olması ne demektir?

3- Dünya nimetleriyle ahiret nimetleri arasında nasıl bir ilişki vardır?

4- Dünya nimetleriyle ahiret azapları arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır?

5- Ahiret saadeti veya azabıyla, hangi dünyevî konular arasında gerçek bir ilişki vardır?

[1]- Bakara, 25, 38, 62, 82, 103, 112, 277; Âl-i İmrân, 15, 57, 114, 115, 133, 179, 195, 198; Nisâ, 13, 57, 122, 146, 152, 162, 173; Mâide, 9, 65, 69; En'âm, 48; Tevbe, 72; Yunus, 4 ,9, 63, 64; Ra'd, 29; İbrahim, 23; Nahl, 97; Kehf, 2, 29, 30, 107; Taha, 75; Hacc, 14, 23, 50, 56; Furkan, 15; Ankebut, 7, 9, 58; Rum, 15; Lokman, 8; Secde, 19; Sebe, 4, 37; Fatır, 7; Sad, 49; Zümer, 20, 33, 35; Mümin, 40; Fussilet, 8; Şûrâ 22, 26; Casiye, 30; Fetih, 17; Hadid, 12,21; Teğabun, 9; Talak, 11; İnşikak, 25; Buruc, 11; Tin, 6; Beyyine, 7-8.

[2]- Bakara, 24, 39, 81, 104, 161, 162; Âl-i İmrân, 21, 56, 86, 88, 91, 116, 131, 176, 177, 196, 197; Nisâ, 14, 56, 121, 145, 151, 161, 168, 169, 173; Mâide, 10, 36, 72, 86; En'âm, 49; Tevbe, 3, 68; Yunus, 4, 8; Ra'd, 5; Kehf, 32; Mümin, 6; Şûrâ, 26; Casiye, 11; Fetih, 13, 17; Hadid, 19; Mücadele, 5; Teğabun, 10; Mülk, 6; İnşikak, 22, 24; Gaşiye, 23-24; Beyyine, 6.

53- DÜNYA-AHİRET İLİŞKİSİNİN TÜRÜ

Giriş


Daha önceki bahsimizde bir taraftan iman ve salih amelle, Allah'ın rızasını kazanma ve uhrevî nimetler arasında; diğer taraftan da küfür ve günahla, Allah'tan uzaklaşma ve ebedî nimetlerden mahrum olma arasında direkt bir ilişki olduğunu gördük. Aynı şekilde iman ve salih amelle, uhrevî azaplar arasında ve küfür ve günahla ebedî nimetler arasında ise tersine bir tenasüp vardır. Kur'ân açısından, bu tenasüp ve oranların varlığının esası hakkında şüpheye yer bulunmamakta ve onların inkâr edilmesi, Kur'ân'ın inkârı anlamına gelmektedir.

Ancak, bu zarurî mevzu etrafında, geniş açıklamalar gerektiren tartışmalar yapılmakta ve şöyle denilmektedir: Söz konusu ilişkiler tekvinî [varoluşsal ve yapısı itibarıyla bu özelliğe sahip] ve hakikî midir, yoksa sonradan konulan kural ve sözleşmelere mi tâbidir? Ayrıca; imanla salih amel ve küfürle günah arasında ne tür bir ilişki vardır? Dahası, bizzat iyi amellerle kötü ameller arasında da bir etkileşim var mıdır?

Bu derste ilk konuyu ele alacak ve söz konusu ilişkilerin sonradan uydurulmadığını ve uzlaşmaya [konvention] dayanmadığını izah etmeye çalışacağız.

Gerçek Bir İlişki Mi, Yoksa Uzlaşmaya Dayalı Mı?


Defalarca belirttiğimiz gibi dünyevî amellerle uhrevî nimet veya azaplar arasındaki ilişki, bilinen türden maddî bir ilişki değildir ve bunlar fizik, kimya vb. gibi pozitif bilim kurallarıyla açıklanamaz. Hatta madde-enerji dönüşümü kuralı gereğince insanın yaptığı işler sırasında harcadığı enerjinin uhrevî nimet veya azaplara dönüştüğü şeklinde bir teorinin öne sürülmesi de geçersiz olacaktır; zira:

Evvela: Bir insanın düşünür, konuşur veya hareket ederken harcadığı bütün enerji, madde olarak bir tek elmaya dönüşecek kadar bile olmadığına göre, cennetteki hadsiz hesapsız nimetlerin böyle bir dönüşümün neticesi olamayacağı tartışılmazdır.

İkincisi: Madde ile enerjinin birbirine dönüşümü bir takım özel faktörler gereğince gerçekleşmektedir ve failin (öznenin) iyiliği, kötülüğü veya niyetiyle hiçbir alakası bulunmamaktadır. İhlaslı amelle riya ile yapılan amel arasında fark gözetebilecek, bunu saptayabilecek ve birinin enerjisinin nimetlere, diğerinin enerjisinin ise azaplara dönüştüğünü iddia edebilecek hiçbir pozitif bilim veya doğa kuralı yoktur.

Üçüncüsü: Bir defa ibadete harcanan bir enerjinin, ikinci seferinde pekalâ günah yolunda harcanması mümkündür!

Ancak, bu tür ilişkinin reddi, gerçek bir ilişkinin mutlak anlamda inkârı anlamına da gelmez. Zira gerçek ilişkilerin kapsamında, deneyi mümkün olmayan ve "bilinmeyen" ilişkiler de vardır ve pozitif bilimler dünyevî olaylarla uhrevî olaylar arasındaki nedensellik ilişkisinin varlığını ispatlayamadığı gibi; bunlar arasında böyle bir ilişkinin kesinlikle bulunmadığını ispatlamaya da kâdir değildir. İyi ve kötü amellerin insan ruhunda gerçek etkiler bıraktığı ve bu ruhî etkilerin de ahirette nimet veya azap oluşmasına yol açtığı farz edilecek olursa (bazı insanların dünyada olağanüstü olaylara yol açacak bir etki gücüne sahip olması gibi) bu teorinin makul olmadığı söylenemeyecektir. Bilakis, bazı özel felsefî kurallar gereğince bunun ispatı da mümkündür. Konu itibarıyla elinizdeki kitabın dışına taşacağı için burada bu mevzua girmemeyi yeğliyoruz.

Kur'ân'dan Deliller


Kur'ân'daki beyanlar, sevap ve ceza gibi konuları kapsayan ayetlerde olduğu üzere uzlaşım ve itibarî olma görünümü veriyorsa da,[1] Kur'ân'daki diğer ayetler insanın amelleriyle ahiretteki sevap ve azap arasında, "uzlaşım"dan öte bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Binaenaleyh ilk gruptaki tabirlerin, bu tür ifadeleri daha kolay kavrayabilen halkın ekseriyetini dikkate alarak kullanılan tabirler olduğu söylenebilir.

Aynı şekilde birçok ayet-i şerifede insanın iradî olarak işlediği amellerin berzah âlemi ve kıyamet gününde, çeşitli melekutî suretlere bürünüp zahir olacağı belirtilmektedir.

Şimdi, insanın amelleriyle, bu amellerin uhrevî neticeleri arasındaki gerçek ilişkiye işaret eden ayetlerden birkaç örnek aktaralım:

Kendiniz için önceden (dünyada) neyi hayır olarak takdim ederseniz, onu Allah katında bulacaksınız. [2]

Herkesin yaptığı hayırlı amelleri (karşısında) hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse (onun da karşısında) hazır olduğunu gördüğü gün, kendisiyle kötü amelleri arasında uzak bir mesafe olmasını arzular… [3]

Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün… [4]

Artık kim zerre ağırlığında hayır işlerse onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse onu görür. [5]

…Onlara, "(dünyada) yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?" denilir… [6]

Gerçekten yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar… [7]

İnsanın dünyada neler yaptığını kıyamet günü sadece görmesinin, bu yaptıklarının karşılığı (ödülü veya cezası) olamayacağı apaçık ortadadır. Bilakis, dünyada işlediği ameller melekutî suretlere [ilâhî görev ve güçler âlemine, melekler âlemine ilişkin] bürünüp türlü nimetler veya azaplar şeklini alacak ve insan işte bunlarla nimetlenecek veya azaba uğrayacaktır. Nitekim aktardığımız son ayet, dünyada yetimin malını zulümle yemenin, ateş yemek olduğunu göstermektedir. Ahiret dünyasında hakikatler gerçek biçimlerini bulduğu zaman insan, yediği veya içtiği falan şeyin asıl mahiyetinin ateş olduğunu görecek, içinin yandığını hissedecek ve ona "bu ateş, dünyada yediğin o haramdan başka şey midir!?" denilecektir.



Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin