Ç. ENFLASYON ve PARA-KUR POLİTİKASI 1. Enflasyon
2011 yılı sonunda TÜFE ve ÜFE yıllık artış hızları sırasıyla yüzde 10,45 ve yüzde 13,33 olarak gerçekleşmiştir. İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki olumlu gelişmeler ve baz etkisi nedeniyle 2011 yılı Mart ayı sonu itibarıyla yüzde 3,99 ile oldukça düşük bir düzeye gerileyen TÜFE yıllık artış hızı, Türk Lirasında gözlenen değer kaybının yanı sıra dolar bazında ithalat fiyatlarında kaydedilen artışlar nedeniyle ivmelenmeye başlayarak 2011 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 6,15’e yükselmiştir. Yılın son çeyreğinde Türk Lirasında yaşanan değer kayıplarının belirginleşmesi, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda yapılan ayarlamalar ve işlenmemiş gıda fiyatlarında kaydedilen yüksek artışların etkisiyle 4,3 puan artan TÜFE yıllık artış hızı yüzde 10,5 olarak gerçekleşmiştir. Bu gelişmede yıl genelinde yurtiçi talepte kaydedilen güçlü seyrin de etkisi olmuştur.
GRAFİK: - Fiyat Gelişmeleri
TÜFE ve Özel Kapsamlı TÜFE
Göstergesi I
(Yıllık Yüzde Değişim)
|
ÜFE ve İmalat Sanayi Fiyatları
(Yıllık Yüzde Değişim)
|
|
|
Kaynak: TÜİK
2012 yılının ilk çeyreğinde yatay seyreden TÜFE yıllık artış hızı Nisan ayında giyim ve ayakkabı grubu fiyatlarında yaşanan mevsimsel ortalamaların üzerindeki artış ve elektrik ile doğal gaz fiyatlarına yapılan ayarlamanın etkisiyle yüzde 11,14’e yükselmiştir. 2012 yılı Mayıs ayında olumlu baz etkisiyle yüzde 8,28 gerileyen TÜFE yıllık artış hızı Ocak-Eylül döneminde ise 2011 yıl sonuna göre 1,26 puan gerileyerek yüzde 9,19 olarak gerçekleşmiştir. Bu gelişmede, yavaşlayan ekonomik faaliyet ile döviz kurunun gecikmeli yansımalarının büyük ölçüde tamamlanmasının yanında yılın ilk yarısında işlenmemiş gıda fiyatlarında kaydedilen olumlu seyir etkili olmuştur. Temel mal grubu fiyatları yıllık artış hızı, Türk Lirasındaki değer kaybının etkilerinin yavaşlamasıyla ivme kaybetmeye başlamış ve 2012 yılı Eylül ayında 2011 yıl sonuna göre 3,7 puan azalarak yüzde 6,41 olarak gerçekleşmiştir. Hizmet grubu fiyatları yıllık artış hızı ise TÜFE yıllık artış hızının yüksek seyrettiği bu dönemde 0,7 puanlık sınırlı bir artışla 6,93 olarak gerçekleşmiştir. Öte yandan, Eylül ayı içinde açıklanan vergi ayarlamaları ile 1 Ekim 2012 tarihinden geçerli olmak üzere doğalgaz ve elektrik tarifelerinde yapılan artış yılın son çeyreğinde enflasyona artırıcı yönde etki yapacaktır.
2010 yılı Ekim ayından itibaren istikrarlı bir şekilde yükselen özel kapsamlı TÜFE göstergelerinden ÖKTG-H ve ÖKTG-I endeksleri yıllık artış oranları 2012 yılında temel mal fiyatlarında yaşanan gelişmelere paralel olarak azalmaya başlamıştır. 2012 yılı Eylül ayı itibarıyla ÖKTG-H ve ÖKTG-I endeksleri yıllık artış hızları sırasıyla yüzde 7,21 ve yüzde 6,68 olarak gerçekleşmiştir.
GRAFİK: - Mal ve Hizmet Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim)
Kaynak: Merkez Bankası
2011 yılında temelde uluslararası emtia fiyatları ve döviz kuru gelişmelerine bağlı olarak ivmelenen ÜFE yıllık artış hızı, 2012 yılında söz konusu etkilerin yavaşlamasıyla azalmaya başlamış ve 2012 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 4,03 olarak gerçekleşmiştir. Tarım fiyatları mevsimsel gelişmeler sonucunda dalgalı seyrederken, imalat sanayi fiyatlarının aylık artış eğilimi 2012 yılında oldukça düşük seviyelerde seyretmiştir. Üretici fiyat gelişmeleri tüketici fiyatları üzerindeki maliyet yönlü baskıların zayıf seyrettiğine işaret etmektedir.
2. Para ve Kur Politikası
a) Mevcut Durum
Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek temel amacı doğrultusunda enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde para politikası uygulamalarını sürdürmektedir. 2012 yılı için enflasyon hedefi Hükümetle birlikte yüzde 5 olarak belirlenmiştir. Merkez Bankasının hesap verme yükümlülüğüne esas teşkil edecek olan belirsizlik aralığı ise ±2 puan olarak ilan edilmiştir.
Banka, fiyat istikrarı ve finansal istikrarın makroekonomik açıdan iki önemli hedef olması sebebiyle, finansal sistemde istikrarı sağlayıcı tedbirler de almaktadır. Bu bağlamda, temel para politikası aracı olan bir hafta vadeli repo faiziyle birlikte, faiz koridoru (gecelik borç verme ve borçlanma faizi arasındaki fark), zorunlu karşılıklar ve likidite yönetimi gibi alternatif araçları da etkin bir şekilde kullanmaktadır.
Merkez Bankasının 2011 ve 2012 yılı para politikası uygulamalarında küresel ekonomideki gelişmeler ve süregelen belirsizlikler etkili olmuştur. 2010 yılının son çeyreğinden itibaren başlayan süreçte gelişmiş ülke merkez bankalarının aldığı kararlar Türk Lirasının aşırı değer kazanmasına ve hızlı kredi genişlemesine yol açarak cari işlemler açığının hızla artmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler karşısında Banka, makro finansal riskleri kontrol altında tutabilmek amacıyla enflasyon hedeflemesi rejimini geliştirerek bir yandan kısa vadeli faizleri düşük tutarak kısa vadeli sermaye girişlerini caydırmayı, diğer yandan zorunlu karşılık oranlarını artırarak kredi artış hızını yavaşlatmayı hedefleyen yeni bir para politikası stratejisi izlemeye başlamıştır.
GRAFİK: - Yıllık Enflasyon ve Hedefle Uyumlu Patika
Kaynak: TCMB, TÜİK
2011 yılının son çeyreğinde enflasyonda öngörülenden daha hızlı bir yükseliş yaşanmıştır. Banka, bu durumun orta vadeli enflasyon beklentilerini ve görünümünü olumsuz etkilemesini engellemek amacıyla, Ekim ayından itibaren güçlü bir parasal sıkılaştırmaya gitmiştir. Bu çerçevede, gecelik borç verme faizleri 350 baz puan artırılarak faiz koridoru yukarı doğru genişletilmiştir. Ayrıca, haftalık repo faiz oranından yapılan bir hafta vadeli fonlama miktarı düşürülerek bankaların fon ihtiyaçlarını, genişletilmiş bant içinde daha yüksek maliyetli kaynaklardan karşılamaları sağlanmıştır. Böylece, Banka tarafından piyasaya sağlanan likiditenin ağırlıklı ortalama maliyeti yükseltilmiştir. Bunun yanında, Banka 29 Aralık 2011 tarihinde ek parasal sıkılaştırmaya giderek politika faizinden yapılan fonlamayı kaldırmış ve geleneksel ihale yöntemiyle gün içi bir hafta vadeli repo fonlaması yapmaya başlamıştır. Bu ihalelerde faizlerin piyasa tarafından belirlenmesi fonlama maliyetini artırmıştır. Ayrıca döviz satım ihaleleri ve doğrudan müdahaleler yoluyla piyasadan çekilen Türk Lirasının daha sonra tekrar piyasaya verilmemesi de ek sıkılaştırmaya katkıda bulunmuştur. Ek parasal sıkılaştırma uygulaması 10 Ocak 2012 tarihinde sonlandırılmıştır. Haftalık repo ihalelerine ilave olarak, 30 Aralık 2011 tarihinden itibaren Merkez Bankası küresel ekonomik gelişmeleri dengelemek ve likiditenin daha etkin dağılmasına katkıda bulunmak amaçları ile her hafta Cuma günü bir ay (dört hafta) vadeli repo ihalesi düzenlemeye başlamıştır.
Merkez Bankası, 2012 yılının ilk çeyreğinde küresel risk algılamalarındaki olumlu seyre karşın maliyet unsurlarına dair yukarı yönlü risklerin varlığı nedeniyle temkinli duruşunu sürdürmüştür. Küresel ölçekte alınan parasal genişlemeye ilişkin kararlar göz önüne alınarak Şubat ayında faiz koridorunun üst sınırı 100 baz puan indirilmiştir. Diğer taraftan, petrol fiyatları ve diğer maliyet unsurlarında gözlenen artışların enflasyon beklentilerini bozmasını engellemek amacıyla 22 Mart – 4 Haziran 2012 tarihleri arasında Banka toplam beş kez ek parasal sıkılaştırmaya gitmiştir. Merkez Bankası bu dönemde bankaların likidite yönetimlerini kolaylaştırmak ve toplam fonlama maliyetlerini öngörebilmelerine yardımcı olmak amacıyla bir hafta vadeli repo ihalesiyle sağlamayı planladığı fonlama miktarının alt sınırına ilave olarak, ihalelerin günlük miktarına ilişkin alt ve üst sınırlarını da ilan etmeye başlamıştır. Takip eden dönemde para politikası temkinli duruşunu devam ettirmiş, bununla birlikte risk iştahının artmasına paralel olarak Temmuz ayından itibaren gerek ortalama fonlama maliyetinin gerekse piyasada oluşan gecelik faizin daha düşük seviyelerde oluşması sağlanmıştır. Ayrıca, küresel ölçekte alınan parasal genişlemeye ilişkin kararlar göz önüne alınarak Eylül ve Ekim aylarında faiz koridorunun üst sınırı toplamda 200 baz puan indirilmiştir. Bu dönemde FED ve AMB tarafından alınan parasal genişlemeye yönelik kararlara rağmen küresel ekonomiye dair belirsizliklerin sürmesi nedeniyle Merkez Bankası para politikasındaki esnekliği korumaya devam etmiştir.
GRAFİK: - Merkez Bankası Faiz Oranları
TCMB Faiz Oranları
|
|
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
|
|
Merkez Bankasının altın rezervlerinin güçlendirilmesi, bankacılık sisteminin maliyet ve likidite kanallarının olumlu etkilenmesi amacıyla Türk Lirası yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların altın olarak tesis edilebilecek kısmı 27 Mart 2012 tarihinde yüzde 10’dan yüzde 20’ye yükseltilmiştir.
2012 yılı Mayıs ayında Merkez Bankası finansal istikrarı desteklemek amacıyla Türk Lirası yükümlülükler için tutulması gereken zorunlu karşılıkların döviz ve altın cinsinden tesis imkânına dair getirdiği esnekliği artırmıştır. İlk aşamada zorunlu karşılıkların yabancı para olarak tutulabilecek oranı yüzde 40’dan yüzde 45’e, altın olarak tutulabilecek oranı ise yüzde 20’den yüzde 25’e yükseltilmiştir. Öte yandan Banka, Türk Lirası zorunlu karşılıkların Türk Lirası, altın veya döviz cinsinden tesis edilmesindeki maliyet farkının azaltılması amacıyla, ilave imkânlar için birim Türk Lirası başına tutulacak altın ve döviz cinsi miktarının rezerv opsiyon katsayısı (ROK) yoluyla artırılmasına karar vermiştir. Banka Mayıs-Eylül döneminde bu imkânın uygulandığı dilimleri kademeli olarak artırmış ve kullanılan imkan arttıkça artan ROK uygulamasını benimsemiştir. Söz konusu mekanizmanın sermaye hareketlerindeki dalgalanmalar karşısında bankacılık sektörünün yabancı para likidite ihtiyacı açısından otomatik bir dengeleyici olarak çalışması beklenmektedir.
Merkez Bankası 22 Temmuz 2011 tarihine kadar olan dönemde düzenlediği döviz alım ihaleleriyle piyasadan 6,5 milyar ABD doları döviz likiditesi çekerken, 5 Ağustos 2011 tarihinden itibaren düzenlediği döviz satım ihaleleriyle ve döviz satım müdahaleleri ile piyasaya toplam 13,6 milyar döviz likiditesi sağlamıştır. Bu gelişmelere paralel olarak 2010 yılı sonu itibarıyla 80,7 milyar ABD doları düzeyinde olan altın hariç brüt döviz rezervleri, 2011 yılı sonunda 78,3 milyar ABD doları düzeyine gerilemiştir. 2011 yılının ikinci yarısından itibaren zorunlu karşılık oranlarına ilişkin alınan kararların etkisiyle altın hariç brüt döviz rezervlerinin seviyesi yükselmeye başlamıştır. 28 Eylül 2012 tarihi itibarıyla söz konusu rezervin seviyesi, 2011 yıl sonuna göre 16,5 milyar ABD doları artışla 94,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Altın rezervlerinin seviyesinin artırılmasına yönelik tedbirlerle ise altın rezervi 28 Eylül 2012 tarihi itibarıyla 2011 yıl sonuna göre 7,4 milyar ABD doları artışla 17,3 milyar ABD doları seviyesine yükselmiştir.
TABLO II: - Merkez Bankası Döviz Müdahale ve İhaleleri
(Milyon ABD Doları)
Yıl
|
Döviz Alım İhaleleri
|
Döviz Satım İhaleleri
|
Döviz Alım Müdahaleleri
|
Döviz Satım Müdahaleleri
|
Toplam Net Döviz Alımları
|
2004
|
4 104
|
-
|
1 283
|
9
|
5 378
|
2005
|
7 442
|
-
|
14 565
|
-
|
22 007
|
2006
|
4 296
|
1 000
|
5 441
|
2 105
|
6 632
|
2007
|
9 906
|
-
|
-
|
-
|
9 906
|
2008
|
7 584
|
100
|
-
|
-
|
7 484
|
2009
|
4 314
|
900
|
-
|
-
|
3 414
|
2010
|
14 865
|
-
|
-
|
-
|
14 865
|
2011
|
6 450
|
11 210
|
-
|
2 390
|
-7 150
|
2012 (1)(2)
|
-
|
1 450
|
-
|
1 006
|
-2 456
|
Kaynak: TCMB
-
15 Ekim 2012 tarihi itibarıyla
-
En son döviz satım ihalesi 24 Ocak 2012 tarihinde yapılmıştır.
2012 yılı Eylül döneminde 2011 yılı sonuna göre Merkez Bankası net dış varlıklarının ABD doları ve TL değeri artmıştır. Söz konusu dönemde toplam iç varlıklar kalemi 11,9 milyar TL artarak -14,3 milyar TL olmuştur. Bu artışta değerleme hesabında yaşanan 5,1 milyar TL tutarında artış etkili olmuştur. Merkez Bankasının temel yükümlülük kalemlerinden olan emisyon hacmi, yüzde 10,4 oranında artarak 60,8 milyar TL’ye yükselmiştir. Bu gelişmeler sonucunda Merkez Bankası Parası, 2011 yılı sonunda 53,2 milyar TL iken 2012 yılı Eylül ayı itibarıyla 61 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
M1, M2 ve M3 para arzları, 28/09/2012 tarihi itibarıyla 2011 yılı sonuna göre sırasıyla yüzde 17,1, yüzde 7,5 ve yüzde 7,8 oranlarında artmıştır. M1 para arzındaki artışta, Türk Lirası cinsinden vadesiz mevduatlarda yaşanan artış etkili olmuştur. M2 para arzında kaydedilen artışta ise mevduat bankalarındaki vadeli Türk Lirası mevduatların yükselişi belirleyici olmuştur.
TABLO II: - Parasal Büyüklükler ve Merkez Bankası Bilançosu Seçilmiş Kalemleri (1)
|
2010
|
2011
|
2012
|
|
Aralık
|
Aralık
|
Mart
|
Haziran
|
Eylül
|
|
(Milyon TL)
|
Para Arzları
|
|
M1
|
133 885
|
136 237
|
132 295
|
142 242
|
159 530
|
M2
|
587 815
|
655 523
|
657 482
|
673 406
|
704 566
|
M3
|
616 201
|
693 069
|
696 645
|
720 377
|
746 829
|
|
(Milyon TL)
|
Net Dış Varlıklar
|
114 572
|
150 119
|
144 589
|
158 177
|
185 821
|
Net İç Varlıklar
|
-7 112
|
-26 219
|
-20 985
|
-13 841
|
-14 306
|
DİBS Portföyü
|
8 023
|
7 817
|
7 899
|
8 110
|
8 301
|
Değerleme Hesabı
|
-7 246
|
-19 489
|
-13 749
|
-14 279
|
-14 353
|
Rezerv Para
|
75 987
|
84 047
|
85 528
|
77 009
|
73 126
|
Emisyon
|
48 938
|
55 103
|
53 177
|
56 868
|
60 822
|
Bankalar Serbest Mevduatı
|
26 806
|
28 782
|
32 211
|
19 545
|
12 050
|
Parasal Taban
|
65 074
|
44 919
|
39 329
|
47 154
|
46 909
|
APİ’den Borçlar
|
-10 913
|
-39 129
|
-46 199
|
-29 854
|
-26 217
|
Merkez Bankası Parası
|
70 617
|
53 154
|
46 488
|
56 543
|
61 035
|
Kamu Mevduatı
|
5 543
|
8 235
|
7 159
|
9 389
|
14 126
|
|
(Milyon ABD Doları)
|
Net Döviz Pozisyonu
|
50 278
|
44 359
|
38 084
|
38 773
|
42 279
|
Net Dış Varlıklar
|
74 109
|
83 898
|
81 610
|
87 135
|
104 277
|
Net Rezervler
|
80 237
|
82 296
|
79 692
|
82 554
|
94 392
|
KMDTH ve SDMH (-)
|
11 345
|
9 706
|
9 150
|
8 161
|
7 372
|
İç Döviz Yükümlülükleri
|
23 831
|
39 539
|
43 526
|
48 362
|
61 998
|
Döviz Olarak Takip Edilen
Kamu Mevduatı
|
4 850
|
4 602
|
5 841
|
5 940
|
4 564
|
Bankaların Döviz Mevduatı
|
18 981
|
34 937
|
37 685
|
42 422
|
57 433
|
Kaynak: TCMB
(1) Alt kalemlerin tamamı gösterilmediği için toplamlar tutmayabilir. Veriler ayın son Cuma günü itibarıyladır.
b) 2013 Yılı Hedefleri
Para politikası, finansal istikrarı da gözetecek şekilde enflasyon hedeflemesi çerçevesinde yürütülecektir. Bu kapsamda, Banka tarafından 2013 yılı için yüzde 5 olarak açıklanan hedef enflasyonun, 2013 Yılı Programında yüzde 5,3 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir.
Dostları ilə paylaş: |